Splop!

-
Aa
+
a
a
a

 

Dinleyici Destek Projesi Özel Yayını boyunca, bu yıl bahar aylarında basılacak olan Açık Radyo ansiklopedik kitabı Açık Kitap’tan seçtiğimiz tadımlık bölümleri, yazarlarının sesinden dinleyebilirsiniz. Bu maddelerin bazılarını da, özel yayın boyunca sitemizde bu bölümde yayınlıyor olacağız.

 

Splop!

 

Amerikan yergi geleneğinin özellikle 50’lerde ve 60’larda pupa yelken giden ünlü Mad (Kaçık) dergisinin ‘en kaçık sanatçısı’, karikatürist Don Martin’in saçı başı dağılmış, kepçe kulaklı, titrek bacaklı, ayak uçları kaldırımlardan yola sarkan sarsak karakterleri, bir kuşağı epey güldürmüş, epey de hüzünlendirmiştir, farkında olmasak bile. Ortaokul ve lise yıllarımızda, komünal gruplar arasında epey de el değiştirmiştir bu dergi ve karikatürler. Ama, bunlardaki ağır yaralayıcı mizahın derinlemesine farkına, ya da eski deyimle ‘künhüne’ varıp varmadığımız şüphe götürür.

 

Dünyanın En Talihsiz, Beceriksiz ve Mutsuz Yaratıkları

 

Don Martin’in, Fonebone ya da Kaptan Klutz gibi acayip isimler taşıyan karakterleri dünyanın en talihsiz, beceriksiz ve mutsuz yaratıklarıdır. Türkçe’de onları tanımlamak için bulabileceğimiz en iyi karşılık, ‘garip’ olabilir – her iki anlamında da. İçlerinde yaşadıkları dünya da, tıpkı başlarına gelen kazalar gibi, acayip, hatta ‘grotesk’tir: Islıkla melodiler çalarak neşe içinde kaldırımda yürüyen bir sokak müzisyeninin kafasına bir gökdelenin tepesinden koskocaman bir kuyruklu piyano düşebilir mesela ve telleri de bizimkini salam gibi keserek, yolun ortasına ince dilimler halinde üst üste yığılmasına yol açabilir. ‘Ayakların baş olduğu’, yani bildiğimiz, alıştığımız tüm kavramların tepetaklak edildiği, bu biraz Kafkaesk dünyada yaşayan gariplerin en temel derdi, çevreye uyum sağlayamamaktır: Otel müşterisi kahramanımız odasındaki hamamböceklerinden şikâyet etmek için paldır küldür resepsiyona iner ve… resepsiyondaki adamın dev bir hamamböceği olduğunu görür... Tüylü dört bacağı, bir karış uzamış sakalı, ağzında sönmüş purosu ve öfkeli bir tehditle ileri geri sallanan antenleri ile koskocaman bir hamam böceği!

 

Her durumda ezilmeye, paralanmaya, mahvolmaya mahkûm garipler, çevrelerini kuşatan çağdaş dünyayla onulmaz biçimde ters düşerler. Makineler baş düşmandır: Yol silindirleri ve yeri delme aletleri gibi komplike aygıtlardan tutun, fön makineleri, tuvalet kâğıdı tutacakları, hatta tel elbise askıları gibi basit şeyler de her an büyük bir felakete yol açabilir bu dünyada. Tehdit her an her yerdedir.

 

Don Martin’in daima sefillik, iğrençlik ve talihsiz felaketler üzerine kurduğu mizahın ‘hastalıklı’ bir anlayışın yansıması olduğu söylenegelmiştir. Kendisi, bu konuda tek bir ölçüt koyuyor: “Komik mi? Karikatür denen şey söz konusuysa, bildiğim tek test var, o da bu. Yoksa, hastalıklı mıymış, insanların değerlerini ya da maneviyatlarını yerle bir mi edecekmiş, soru bu değil ki. Çok basit, tek bir soru soracaksınız: Komik mi?”

 

Onomatopeia

 

Dünyanın en ‘kaçık’ sanatçılarından Martin’in şu ölümlü dünyaya yaptığı iki katkıdan daha bahsetmek gerekir: Birincisi,  karikatür ve ‘resimli roman’ dünyasına getirdiği yeni ses boyutu: ‘Onomatopeia’ sanatının eşsiz örnekleri: Her fiziki işkencenin kendine özgü bir sadası vardır Martin’in dünyasında: Karıları suratlarına taze balığı çarptığında, gariplerin yanaklarından ‘SPLADAP’ diye bir ses çıkar; operatör ameliyat masasında kestiği organ parçalarını evdeki köpeğe götürülecek kesekâğıdına atarken çıkan ses, ‘SPLOP’tur; gardropta yürüdüğü anlaşılan uyurgezer garibin ağzından elbise askısı sökülürken çıkan ses ‘POİT’tir; yutulmamak için direnen spagettiler, pizzalar filan da asla taklit edilemeyecek ‘etsi’ sesler çıkarırlar. Sanatçının kendi araba plakasında da ‘SHTOINK’ yazardı zaten. (Türkçe okunuşu: ŞTOYNK)

 

Martin’in ikinci katkısı ise, emekçi hakları alanında olmuştur. Yerleşik düzene muhalif çizgisiyle tanınan Mad dergisi, karşı olduğu birçok yayın organıyla aynı geleneği sürdürmekteydi nedense: Yazar ve çizerlerini ‘kira sözleşmeleri’yle çalıştırıyor ve çok kâr getiren yeniden basım haklarını kendi elinde tutuyordu. Don Martin, ‘free-lance’ diye adlandırılan tarzda çalışan bütün sanatçıların adına bu uygulamaya karşı çıkarak dergiden ayrıldı ve rakip Cracked dergisine geçti. Aynı zamanda, ABD kongresi önünde free-lance sanatçıların haklarını savundu. Daha önceden yayınlanmamış karikatürlerinden oluşan kitaplarını yayımlayarak 7 milyonluk satışa ulaştı ve sosyal haklar alanında önemli bir zafer kazandı, POİT! Gözlerindeki ciddi sağlık sorunlarına rağmen 90’lı yıllar boyunca büyüteçli cihazlar kullanarak çizmeye devam eden Don Martin 2000 yılında kansere yenildi. Şimdi Don Martin de gitti, SPLOP! Martin’le birlikte ‘ruh kardeşlerimiz’den birini daha yitirmiş olduk. Halil Turhanlı’nın dediği gibi: “Günbegün eksiliyoruz… Vedalaşmaya zaman bile bulamadan.”[i]

 

 

Yazan ve Dinleyici Destek Projesi için seslendiren: Ömer Madra

 

 

[i]Bu yazının tam metni ‘Don Martin de Gitti: Splop!’ başlığıyla 16 Ocak 2000 tarihli Yeni Binyıl gazetesinde yayınlanmıştır.