Şimdi ne olacak Bertrand?

-
Aa
+
a
a
a

Bu ne biçim hikâye böyle / Hasta mısın nesin bana söyle

 

            ya da

                                                Noir Desir'i s.kiym, insanlara bir şey olmasın!

Müziğin şiddetli olmasına bayılıyorum.

Tansiyon, heyecan, tepki patlaması gibi haller hep hoşuma gidiyor, hele sağlam bir de melodiyle bangırdıyorsa.

Bütün o bombardımanın bir şiddet resmi olabileceğini pek akla getirmeden tabii.

 

 Bertrand Cantat (AP)

Eğer ki rock müziğinin sunduğu güç bir şiddet barındırma göstergesi olacaktıysa rock müzisyeni bir kişinin ne kendisinin ne de çevresinin kelimenin gerçek anlamıyla (piyasada değil) ömrü pek fazla olmazdı. Neyse ki rock dünyasında insanların insanlara uyguladığı şiddet, toplumun diğer herhangi bir kategorisine göre pek farklılık göstermedi.

 

Bir rock müzisyeninin de "arızaları" olabilir tabii: Nedir, alkol/uyuşturucu komasına girer, aşırı hız yapar, gazetecilere bağırır çağırır, otel odasının camından aşağı televizyon fırlatır, etrafıyla dalaşır, şımarıklıklar yapar, vs, vs.

Ama burada "kadın dövmek" şeklinde kabalaştırabileceğimiz cinsel bozukluğu göstermez/gösteremez, bir kadını dayaktan

öldüremez. Çünkü bu sadece kendisini ilgilendiren bir arıza değildir.

Çünkü rock müzisyeni teorik olarak zaten istemediği bir kadınla ömür geçirme durumundaki memur adamdan fersah fersah ileride bir hayata sahiptir.

Çünkü ilk kez bir kadın döven adamın işi değildir öldüresiye dövmek, beynini patlatmak, canını çıkarmak. Yerleşik bir davranışın bir gün kaçıvermiş dozudur. Öteden beri kadınını/kadınlarını dövdüğünün işaretidir, rezaletin, pisliğin, zavallılığın ta kendisidir.

 

Pamela Anderson, kocası Mötley Crue davulcusu Tommy Lee'den defalarca dayak yemişti. Ama bu üzerimizde pek derin etki bırakmamıştı doğrusu.

Nedenine gelince: Pamela Anderson daha Tommy Lee ile evlenmeden önce diyordu ki, "Beni ancak bir mağara adamı saçımdan tutup sürükleyerek evlendirebilirdi, Tommy de tam bunu yaptı, onun için evleniyorum". Zaten Pamela bize pek gerçek gibi de gözükmüyordu, balon gibi göğüsleri, dudakları, diğer estetikleriyle ortadaki bedenin altında/içinde bildiğimiz gerçek bir kadın/insan var gibi değildi. Evlendikten sonra bir patırtıdır başladı. Onlar daha ziyade birbirinin üstüne gitmekten cinsel zevk duyan, kavga edip edip sonra da deliler gibi sevişen, mahallenin gürültücü çifti gibiydiler. Mütemadiyen kavga, seks, çocuk doğurmalar, göz morartmalar, bağırış çağırış, içmeler, sıçmalar... En nihayet sıkılıp/yorulup vazgeçtiler. Sonuçta biz Pamela'ya acımadık, zaten Tommy Lee'den de efendi gibi bir davranış beklemiyorduk.

 

Ama Bertrand Cantat'tan beklerdik.

 

Üzgünüm;

- Bertrand Cantat hasta bir adammış, çok hazin onun hikâyesi.

- Marie Trintignant için içim yanıyor, talihsiz ve basiretsiz bir kadınmış.

- Annesinin dövülerek öldürüldüğünü izleyen 17 yaşındaki oğlu Romen Kolinka'nın yaşadıkları ise gerçekten çok trajik.

- Jean-Louis Trintignant kimbilir nasıl perişan, hiçbir baba kızının aşığı tarafından döverek öldürüldüğünü bilmeyi hak etmiyor.

 Marie Trintignant

 Ve bir daha Noir Desir dinlemeyeceğim ama bu gerçekte bütün hikâye içinde en önemsiz kısım. 

Bütün bu hikâyeden büyük utanç ve sıkıntı duyuyorum.

Neslihan Say