"Sessiz sedasız ölmeyeceğiz."

-
Aa
+
a
a
a

Kopenhag

10 Aralık 2009

Kopenhag’da her an her saniye yaşanan gelişmelerin hızına yetişmek, burnu iyi koku alan aktivistler için bile pek mümkün değil. İçeri girebildiğim ilk günün ilk dakikasında edindiğim izlenim bu oldu. Kopenhag’da bir yandan, “nasıl yaparız da anlaşmadan kaçarız?” diyen hükümetler, bir yandan da “sessiz sedasız ölmeyeceğiz” diye bağıran aktivistler ve üçüncü dünya ülkelerinin delegasyonları arasında gittikçe hızlanan bir tempo yaşanıyor.

Kuzey’in bu soğuk ülkesinde, iklim değişikliği ve kabul edilebilir bir anlaşmanın ortaya çıkması tartışmaları havayı yeterince ısıtmış gibi görünüyor. Bugün resmi forumda devam eden görüşmeler de zaten bu artan heyecanı gösteriyordu. 7 Aralıkta başlayan iklim zirvesi COP15 görüşmeleri Tuvalu'nun dünden beri üzerinde ısrar ettiği iki anlaşma olması konusunda bölündü. Tuvalu delegasyonunun önerisi; 2012 sonrası Kyoto Protokolü'nün yükümlülüklerinin değiştirilerek 2013 - 2017 dönemine uzatılmasını ve Kopenhag Protokolü adında ikinci bir bağlayıcı metin imzalanmasını öngörüyor. Tuvalu bu önerisinin görüşülmesi için bir temas grubu oluşturulmasını istiyordu ancak bu konudaki anlaşmazlık dünden bu yana görüşmeleri ikinci kere dondurdu. Tuvalu bir temas grubu oluşturulmasında ısrar ederken, Çin'in başını çektiği bazı ülkeler buna karşı çıktı. Konunun Cumartesi yapılacak "Değerlendirme Genel Oturumu"nda yapılması gündemdeydi; ancak, Tuvalu konunun öneminden dolayı bunu kabul etmeyeceğini belirtti. Bunun üzerine tarafların kendi aralarında görüşerek anlaşmaya varması için toplantıya 10 dakika ara verildi. Bu arada taraflar karar birliğine varamayınca konu ertelendi ve oturum sonlandırıldı. Öğleden sonra ise oturum açılamadı.

Bu durumun gerçek hayatta ne anlama geldiğini tercüme etmek gerekirse, ciddi ve bağlayıcılığı olan bir anlaşma isteyen, G77 üyesi Tuvalu’nun isteğine diğer ülkeler oturumun devam etmesine izin vermeyecek şekilde karşı çıktılar. Bu da aslında, yaptırım gücü olan bir anlaşmadan kaçabildikleri kadar kaçmaya çalıştıklarının toplantının başından beri en net göstergesi oldu. Bizler ise burada kendi aramızda “Hepimiz Tuvaluluyuz” demeye başladık bile.

Toplantı salonunda ve koridorlarda çeşitli lobiler devam ederken bir yandan da toplantının düzenlendiği Bella Center’in çeşitli yerlerinde ve Kopenhag sokaklarında da gösteriler devam ediyordu. Kopenhag sokakları güne saat 10’da ABD Büyükelçiliğinin önünde Amerikan yerlilerinin düzenlediği eylem ile başladı. Yaklaşık bir saat sonrasında ise Bella Center’ın içinde gençlerin “Our Future (Geleceğimiz)” eylemleri başladı. Toplantı salonunun çeşitli yerlerindeki dünya şeklindeki maketlerin yanında “Bu bizim geleceğimiz” diyen onlarca gençten yaklaşık bir saat sonra Bella Center’da insan korosundan oluşan yağmur sesi eşliğinde “We Will Not Die Quietly” yani “Sessizce Ölmeyeceğiz” diyen ada insanlarının ve onlara destek veren yüzlerce kişinin katıldığı bir başka gösteri düzenlendi. İklim değişikliğinin nasıl karbon ticareti yapabileceği konusundan ziyade bu konunun tamamen “hayatta kalabilme” konusu olduğunu Pasifik’te adalarda yaşayan ve buradan bir anlaşma çıkmazsa 10 yıl sonra iklim mültecisi olacak insanların ağzından dinledik.

Resmi forumun yanısıra Kopenhag’da bir de “Halkların İklim Forumu”  olan “Klimaforum09” gerçekleşiyor. Bu forumda “eğer başarılabilirse” çıkacak olası bir Kopenhag anlaşmasının şirketlerden ziyade insanların haklarını koruması gerektiği ve bunun nasıl sağlanabileceği tartışılıyor. Bugün öğleden sonra oturumuna katılan Bolivya resmi delegasyon üyesi Angela Navarro, Klimaforum’a katılan tüm katılımcılardan, resmi forumdan ciddi bir anlaşma çıkması konusunda kendilerine destek olmalarını istedi. Angela Navarro, Klimaforum katılımcılarından şöyle destek istedi:

“Bunu ancak hep birlikte başarabiliriz. Sizlerden tek istediğimiz, biz içeride paranın değil yaşamın önemli olduğunu anlatmaya çalışırken, o toplantı salonunun dışından hayatta kalmanın herşeyden daha önemli olduğunu haykırmaya devam etmeniz. Çünkü o antidemokratik ortamda, bizler Paça Mama’yı korumaya çalışırken bazıları hala paranın hesabını yapıyorlar. Buna izin vermemek için hep birlikte mücadele etmeliyiz.”

Türkiye’den giden eylemciler ise bu hengame içinde, elle tutulur, “hayatı” savunur bir anlaşma çıkması için hem toplantının yapıldığı Bella Center’ın içinde, hem Kopenhag sokaklarında seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bir yandan ise 12 Aralık Cumartesi günü bugüne kadar gerçekleşen en büyük iklim eylemine hazırlanıp, İstanbul’daki eylemden de güzel ve kalabalık haberler duymayı bekliyorlar.