Sağlıkta neler oluyor?

-
Aa
+
a
a
a

Ben Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda görevli bir doktorum. 3,5 yıldır hizmet veriyorum. Ancak son 1 yıldır ve özellikle son 6 aydır, sağlık alanındaki geriye gidişi, sanırım bizlerden daha iyi görebilecek kişiler yoktur.

 

Özellikle son 1 yıldır, ’kamu reformu’ adı altında yapılan, sağlıkta özelleştirme politikalarından en fazla zarar gören yine kıt kanaat geçinmeye çalışan işçi, memur ve emekliler oldu. Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan bugüne herkese ücretsiz hizmet veren sağlık ocakları paralı hale geldi... Artık her sağlık ocağında bir yazar kasa bulunmakta. Ve çalışan memurlar dışında herkesten (işçi, emekli, dul, yetim, yeşil kartlı, sağlık güvencesiz...) para alınmadan muayene yapılmıyor. Özelleştirme çılgınlığı, yönetenlerin idrak kapasitelerini kör etmiş durumda. AB’nin en ateşli savunuculuğunu yapan AKP hükümeti, modern Avrupa ülkelerinde insanların sağlık ve eğitim hakkının nasıl gözetildiğini bilmiyor veya bilmezlikten geliyorlar. Bir doktor olarak sağlık ocaklarının ücretli hale gelmesini, aradan bir yıl geçtiği halde, hala sindirebilmiş değilim.

 

Bunun kadar vahim bir başka mesele de, son altı ayda baş gösteren aşı sıkıntısı. Doğumdan itibaren her türlü aşıyı sağlık ocakları ve hastaneler ücretsiz yapmak mecburiyetinde. Peki ya aşı olmazsa?..  Altı aydır difteri, boğmaca, tetanoz, hepatit B, çocuk felci ve kızamık aşıları ya gelmiyor ya da gecikmeli olarak geliyor. Çocuklarımızı yetersiz aşılıyoruz veya daha da kötüsü, aşılayamıyoruz. Ülkemizden silinmiş olan çocuk felci, artık neredeyse hiç görülmeyen kızamık ve ufak bebeklerde öldürücü olabilen boğmaca hastalıklarının yeniden hortlaması, kabusumuz oldu. Tüm bunlar da acaba özelleştirme çılgınlığının bir devamı mı diye düşünmeden edemiyor insan... Aşı yapılamayan bebekler, eczanelerden Amerikan orijinli, tanesi en az 30-40 milyon TL’ye satılan ithal aşıları almaya zorlanıyor. Çünkü onlara ulaşmada hiçbir zorluk yok. Eczane raflarında her daim bulunuyorlar. Olan yine dar gelirli kesime, doğuştan şanssız çocuklara oluyor. Aşı teknolojisinde en ileri ülkelerden olan Hindistan’dan aldığımız bu aşılara karşı, Amerikan şirketleri pazarda gitgide büyüyor. Aşı üretiminde Hindistan’dan sonra gelen, ucuza aşı üreten, kendi kendine ürettiği aşısı yeten Küba’dan ise, Amerika Birleşik Devletlerinin korkusu yüzünden aşı ithal edemiyoruz. Kübalı bilimadamları 3 ay önce sentetik menenjit aşısını buldular, maliyeti oldukça düşük ancak dünyada nasıl yaygınlaşır orası meçhul...

 

Aile planlamasını tanrı buyruğuna meydan okuma olarak gören bir anlayış yüzünden son aylarda sağlık ocaklarında prezervatif dağıtılamıyor. Gecikmeli ve az geliyor veya yok..

 

Kadrolaşma derdine düşmüş, beceriksiz ve gerektiğinde imamları Milli Eğitim Müdürlüklerine atayan bir mentalitenin, sağlık alanında neler yapabildiklerini –yapamadıklarını- görüyor ve üzülüyoruz. Keşke pozitif birşeyler yapabilselerdi de onları alkışlasaydık. İnsan olmanın onurunu, vücudunun her bir zerresinde hissetmeyen, paranın esiri olmuş, dogmatik düşüncelerle gözleri kör olmuş bu yöneticilerden istediğimiz tek bir şey var: "Sağlığa, bu beceriksiz ve kirli ellerinizle dokunmayın!"

 

Size bu mektubu, sesimizi hiçbir şekilde duyuramadığımız için yazdım. Belki bizi bir duyan olur diye...

 

Saygılarımla,

 

Dr. Çağatay Acar

Kocaeli Tıp Fakültesi

Çocuk Sağlığı ve Hastalıklar Anabilim Dalı