No.62 - Şahin dolu semalar...

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!

“Tok, açın halinden anlamazmış,” derler, ama gene de bir anlayan, anlamaya çalışan bulunur ümidiyle diyeceğiz ki tefrikamıza başlarken: BM Gıda ve Tarım Örgütü Genel Sekreteri Jacques Diouf, dünyanın açlığa karşı verdiği mücadeleyi kaybetmekte olduğunu açıklamış. Aslında belki de çoktan kaybetmiştir bu maçı dünya; yeniktir hayli zamandır hem de birkaç sıfır ve belki de dili varmıyordur Diouf’un “kaybettik” demeye. Utanıyordur adam, dünya liderleri adına... Neden mi? Çünkü, önümüzdeki Haziran ayında yapılacak gıda zirvesinde, 1996 yılındaki zirvede verilen sözlerin neden tutulmadığı da konuşulacakmış. Meğer ’96 senesinde gezegenimiz üzerindeki açlığı 2015 senesine kadar yarıya indirme vaadinde bulunmuşlar dünya liderleri ve şimdi bu hedef ancak 2050 olarak görünebiliyormuş.

Açlık var, ama Türkiye’de baklavalar mı açmalı, dolmalar mı sarmalı; Mart ayında pek muhterem misafirlerimiz var: ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Richard Myers ve Savunma Bakanı Yardımcısı Paul Wolfowitz, Ankara’yı ziyaret edecekler. 11 Eylül’den sonra hiç bu kadar şahin bir arada görülmemişti ABD sınırları dışında. Hele Cheney, zaten ortalarda görünmeyi, herkesle hasbihal etmeyi sevmeyen bir ‘gölge başkan’. Ama hazırlamış bavulu; şerefyâb edecek Türkiye’yi. Cheney daha sonra Irak’ın komşularını da ziyaret edecekmiş ki, ziyaret haberi alınır alınmaz Irak operasyonu gündemde yorumları yapılmış. Bu yorumlar yapılıyordu zaten, biz de yapıyorduk; ilk günden itibaren tefrikalarınızı gözden geçirebilirsiniz. Velhasıl, Ecevit’in seçim meydanlarında uçurduğu güvercinler ile Amerikan şahinleri buluşacaklar. Tam da ne gün geldi bu haber? Saddam’ın Ecevit’e cevabı mektubunun geldiği gün. “Tarafınızı belirleyin,” demiş Saddam ve hem saldırganlık, hem de samimiyetsizlikle itham etmiş Türkiye’yi. Bir de şikayet etmiş... Birleşmiş Milletler’e... Türkiye, demiş, savaş uçaklarıyla hava sahamıza giriyor...

Savaştan, silahtan bahis açılmışken Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki silahları yenilediğine dair bir haberin de Yunan basınında yer aldığını belirtelim...

Irak, malum, ‘şer mihveri’nin içinde... Robert Fisk’in yazdığına göre, şu sıralarda Bush ile pazarlıklar yürüten Şaron, Lübnan’ı da mihvere aldırmaya çalışıyormuş. El-Kaide’nin yeni sığınağının Lübnan olduğu iddialarını tamamen komplo olarak nitelendiriyor Fisk. Hatta, İran’ın Hizbullah’a verdiği iddia edilen 8 bin yeni füzeden de Lübnan’da kimsenin haberi olmadığını söylüyor. İsrail’in canının sıkılmasını anlamamak mümkün değil. Bir taraftan Bush, Arafat ile tüm ilişkilerin dondurulması önerisinin üstüne atlamadı, diğer taraftan da bir sivil itaatsizlik büyüyor ki görmelere sezavar. Hem protestocu askerlerin sayısı artıyor İsrail ordusunda, hem de askere gitmeyi reddedenlerin sayısı...

Deprem bölgesine Cumhurbaşkanı Sezer de gitti sonunda. Vatandaşlardan çok talep geldiğini, devlet büyüklerinin gelmesiyle ancak haber değeri kazanabildiklerini söylediklerini ifade etti Cumhurbaşkanı. Sezer’in arabasının önüne yattı insanlar. Köylerine gelmeye ikna eden de oldu, ikna etmeyi beceremeyip halkından dayak yiyen de... Yakasenek Belediye Başkanı Necati Korkman fena halde dövülünce çareyi Afyon’a kaçmakta bulmuş. Tek bir açıklaması var herhalde bütün bunların: Çaresizlik! Aynı çaresizlik yüzünden olmalı; yeni işyerleri vaadinde bulunan Cavit Çağlar, tahliyeden sonra Bursa’ya gelirken büyük bir coşkuyla karşılanmış yollarda. Deprem demişken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, belediye gelirlerini düşüren düzenlemeyle ilgili olarak “Para kimin elindeyse metroyu da o yapsın,” demiş, “DEPREM HAZIRLIKLARINI DA O BİTİRSİN.”

‘Olasılık’, ‘olabilecek’ derken Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Günther Verheugen, sözcüsü aracılığıyla, 312. ve 159. maddeler konusunda daha ileri adımlar beklediklerini, ama biraz hayal kırıklığına uğradıklarını ifade etmiş. AB’ye tam üyelik konusundaki reformların da hızlandırılmasını istemiş Verheugen. Bu arada Avrupa Birliği, aflatoksin (küflenmiş gıda üzerinde oluşan bir bakteri; kanserojendir) kontrol raporu olmadıkça Türkiye’den fındık, fıstık, üzüm ve incir almayacakmış. Bir de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde 9 ayrı davada 145 bin 300 Avro tazminat ödemeye mahkum edilmiş Türkiye. Türkiye’deki iki ayrı mahkeme haberini de ekleyelim hemen: F tipi cezaevlerini protesto eden 20 kişi için Ankara DGM hapis cezası vermiş, ama aynı ‘suçtan’ beraat edenler de varmış meğer asliye ceza mahkemesinde.

MAKAS ARTIĞI

TBMM Soruşturma Komisyonu, ‘Vurgun Operasyonu’ nedeniyle hakkındaki iddiaları soruşturduğu eski Bayındırlık Bakanı MHP’li Koray Aydın’ın Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığına karar verdi. Ayrıca, Aydın’ın, 6 yıl boyunca ruhsat verilmeyen inşaatlarına, bakan olduktan 4 gün sonra ruhsat aldığı ortaya çıktı. (Radikal, Cumhuriyet)

Bush’un Batı Yarıküre Mümessili Otto Reich (ismi de güzel), vaktiyle terörizme destek vermişliğiyle temayüz eden bir şahsiyet. (Guardian)

Devamı haftaya...

Ömer Madra – Şerif Erol