No.54 - Bir 'eser' sona ererken...

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!

John Cage’in ‘4 Dakika 33 Saniye – Sessizlik’ isimli eserini Hasan Ersel ‘15 Gün Sessizlik’ olarak yorumluyordu ya Açık Radyo’da. Bu ‘eser’ 29 Ocak 2002 Salı gecesi 24:00’te sona eriyor. FM 94.9 frekansından, gece yarısı “Merhaba Kâinat” diyeceğiz. Hasret kıymetli, kavuşmak güzel...

Karadeniz üzerinden gelen soğuk hava dalgası hepimizi yalayıp geçerken iklim dengesizliklerinden bir bahis olsun diye Britanya’dan söz edelim: On seneden uzun bir süreden sonra ülkeyi etkileyen en şiddetli kış fırtınasında en az yedi kişi yaşamını yitirdi, ulaşım felç oldu, mal kaybı ve enerji hatlarında zarar meydana geldi. Atlantik üzerinden gelen fırtına, ülkenin kuzeydoğusu, İskoçya ve Kuzey İrlanda’da ağır hasara neden oldu.

Ağır hasar deyince, akıl almaz bir felaket Nijerya’nın ticaret başkenti Lagos’u vurdu: Patlayan toplar, uçan şarapnel parçaları bu defa ‘Kalıcı Özgürlük’ ya da teröre karşı mücadeleyle falan ilgili değildi hiç. Öyle umuluyor ki bir kaza oldu ve Nijerya’da, bir cephanelikte meydana gelen büyük patlamaların ardından 600’ün üzerinde insan yaşamını yitirdi. Başkan Olusegun Obasanjo askeri yetkililerden açıklama istiyor şimdi. Kimin dahli varsa ortaya çıksın! Kaza mı, ihmal mi, sabotaj mı, sakarlık mı... Ne? Ölenlerin büyük bir kısmını bebekler ve çocuklar meydana getiriyor. Patlamalardan kaçanlar, hep beraber, kucaklarında çocuklarıyla bir kanala atlayınca... Şarapnel parçalarının Isolo’daki varoşları da etkilediği belirtiliyor. Durduk yerde kendini bombaladı Nijerya.

Asıl ağır hasar ise Enron olayı’nda. Serbest piyasa modelinin en parlak örneği olarak gösterilen dev şirket, “görünmez eller”i ile Amerika’nın yürütme, yasama ve yargı erkleri ile birlikte bütün toplumunu vurdu. Ünlü liberal Economist dergisinin bile bir “kült” kültürüne benzettiği şirketin karanlık yüzü Hindistan’dan sonra Transatlantik bir geçiş yaptı. ABD’deki istifa, intihar ve imtinaların ardından müflis enerji şirketi Enron ile ilişkiler Britanya’da da sorgulanmaya başladı. Downing Street 10 Numara, sonunda bir açıklama yapmadan meselenin küllenemeyeceğinin farkına vardı ve şirket temsilcileriyle bakanlık düzeyinde yapılan görüşmelerin bir listesi dağıtıldı. 5 Bakan en az yedi görüşme yapmış! Muhafazakârlar, fırsat bu fırsat, hükûmetin şirketle ilişkilerini “karanlık” olarak nitelerken Enron’un eski Avrupa Yönetim Kurulu Başkanı Ralph Hodge’un 2001 yılında Britanya’nın şeref listesine alındığı anlaşılıverdi. Şirketin, İşçi Partisi desteğindeki etkinliklere 36 bin sterlin yatırdığı iddiaları arasında Hodge, nüfuz satın alındığını düşünmenin yanlış olacağını ifade ediyor. İnandırıcı, değil mi? Enron ayrıca eski bakanlardan muhafazakâr Lord Wakeham’a da yönetim kurulunda yer vermişti ki o Wakeham’ın Capitol Hill’de ifade vermesi gündemde...

Skandal demişken bir yenisi de sivil havacılık dünyasında patlak verdi. Eski ve hatalı uçak parçaları meğer yeni diye satılıp duruyormuş senelerdir. En son New York’taki de dahil olmak üzere geçen en az 10 uçak kazasının bu skandal ile ilgili olabileceği ifade ediliyor şu sıralarda. Rezaletin ortaya çıktığı İtalya’da sivil havacılık yetkilileri, bilhassa küçük uçak şirketlerindekiler başta olmak üzere yaklaşık 1.200 uçağın denetimden geçirilmesi gerektiğini belirttiler. ABD Federal Havacılık Dairesi de 167 ülkeye uyarıda bulunarak skandalin yarattığı potansiyel tehlikeyi dile getirmiş. Hangi ülkeler bunlar ve hatalı parçaları satan şirketlerin arkasında kimler var? Şimdilik bilinmiyor...

İyi haberler de eksik değil elbette... Mesela, liderler zirvesi yapıldı. Uzlaşı arandı. Bulunabildi mi? Pek değil, ama zirve önemli yine de. Meşhur 312. Madde ile 159. Madde hakkında Milliyetçi Hareket Partisi’nin ‘çekinceleri’ devam ediyor. Hatta o kadar devam ediyor ki zirvede mevzuya girilememiş bile. Mesut Yılmaz bir hamlede bulunmuş, ama MHP lideri Bahçeli, “Tartışılacak bir şey yok,” diye kestirip atmış. Ecevit de her partinin ayrı ayrı çalışıp gelmesini daha münasip ve sıhhatli bulmuş. Yılmaz daha sonra partisinin başkanlık divanında, tasarının bu hafta Meclis gündemine gelmesinin de mümkün görünmediğini belirtmiş. Hayırlısı...

Yalnız, bir konuda uzlaşı var; o da Bankalar Yasası ile ilgili tasarı. Cumhurbaşkanı Sezer tarafından üç maddesi veto edilen tasarı Köşk’e aynen iade edilecekmiş. Hatta bu, IMF’nin Türkiye’ye verilecek kredileri ele alacağı toplantıdan önce gerçekleştirilecekmiş. Öte yandan, emlak vergisi konusunda Bakan Derviş ile Sayın Yılmaz Karakoyunlu arasında yaşanan gerginlik, araya diğer milletvekillerinin girmesiyle yumuşatılmış. Kemal Derviş, emlak vergisinde yeniden yapılacak düzenlemenin IMF’ye taahhütlerimizi bozmaması gerektiği konusunda hassas. Hepimiz hassasız aslında. Hassas bir dönemimizdeyiz, ancak o vergileri nasıl ödeyeceğiz; onu da düşünüyoruz bir yandan, hem de kara kara...

Haberler böyle; şunları da ekleyelim: Irak hükumeti, bir BM İnsan Hakları uzmanını ülkeye davet etmiş. Ziyaret gerçekleşirse bu 10 yıldan beri ilk defa gerçekleşen bir ziyaret olacak. Irak, 1992 tarihli insan hakları ihlalleri raporundan sonra ülkeye bu sıfatla kimseyi almıyordu ziyaretçi olarak.

ABD Başkanı George Bush, Guantanamo üssündeki Taliban ve El-Kaide savaşçılarının yasal statüleri hakkında net bir karara henüz varmadığını söyledi. Ancak, bu kişilere savaş esiri muamelesi yapılmayacağını da duyurdu. Neden derseniz El-Kaide’yi resmî bir ordu olarak mütalaa etmiyor Bush. Resmî olmayan bir orduya neden resmî bir orduyla savaş açıldı? Sormayacaksınız artık...

Devamı yarın...

Ömer Madra – Şerif Erol