No.489 - Berdevam

-
Aa
+
a
a
a

Bundan tam 10 yıl (daha doğrusu 10 yıl 2 gün) önce Açık Radyo, bir bölgesel radyo istasyonu olarak İstanbul ve çevresine yayına geçtiğinde, dünyanın gidişatı pek de iyi sayılmazdı. Rwanda'da soykırımın dumanları hâlâ tütüyor, Bosna'da katliamlarla kana boyanmış savaşın sonu, enkazın arasından yavaş yavaş görünüyor, gezegenin havasının ve suyunun ısındığına dair bilimsel raporlar, daha biz enkazın farkına bile varmamışken, ürkütücü cümlelerle ortaya çıkmaya başlıyor, Türkiye'de temel haklara ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir çoğulcu demokrasinin serpilebilmesi için mücadele sürüyor, ama ufukta da ne olduğu pek belli olmayan birtakım "büyüme" hayallerine dayalı bir genel söylem dışında fazla bir ışık görünmüyordu.

 

Yayın ağır aksak ilerleyip bugüne (d)evrilirken, arada bakalım neler oldu:

Ülkede nükleer santral kurulmasına çalışılırken onun tehlikelerinden korkuldu, Susurluk "kazası" olduğunda kapalı kapılar ardında işlenen cinayetlerin hesabının sorulması istendi, Deprem olduğunda "Devlet yaraları saracaktır" teranesini sivil sesin nihayet bastırabilmesi için: "Kaç kişi kaybettik, bilmek istiyoruz?" diye soruldu, memleketin Ermeni-Kürt-Kıbrıs ebedî korkularını bastırmak için karanlıkta yüksek sesle ıslık çalındı, Manisalı gençler ya da çocuklar, YÖK, içleri boşaltılan bankalar, küresel ısınmada petrol şirketlerinin rolü, Doğu Timor'un bir ara toptan kaybolan halkı konuşuldu, Cenin'de kaç kişinin öldürüldüğü, yağmur ormanlarını kimin kestiği, Arjantin'i kimin "iflâs ettiği" soruldu, 1999 "Seattle savaşı"ı, Porto Alegre, Kosova, Zeugma, Enron, İsrailli vicdani redçilerin mektupları, "duvar", konuşuldu... AB macerasının dolambaçlı mecrası izlendi, Radyo Televizyon Yasası'na "insaf!" dendi, "Düşünceye Özgürlük" davalarının içinden geçildi, "Hayata Dönüş" adı altında ölüme geçişe tanık olundu, 2001 krizinde yerlere serilindi, 11 Eylül'de iyice sersemlendi, Afganistan'ın yerle bir edilmesi seyredildi, Irak'ın işgaline giden yolda sokaklara dökülündü, Tezkere'ye "hayır!" dendi...

 

Şimdi, 10 küsur yıl sonra, Rwanda soykırımının yerini Darfur aldı; Bosna, yerini Afganistan ve Irak facialarına bıraktı; Gölcük'e Güney Asya'daki tsunami ve Keşmir'deki deprem ilave oldu; devletten, Susurluk'ta tam olmadıysa, şimdi Şemdinli'de hesap sorulacağı sözü geldi; ekonomi büyümeye başladı; AB kapısına gelindi; İstanbul'a Dubai kulelerinde alışveriş merkezleri yapılması, İstanbul'un depreme karşı terk edilip Tekirdağ'a taşınılması, üçüncü-dördüncü-beşinci köprüler inşa edilmesi konuşulmaya başlandı; küresel ısınma ise, eriyen buzullar, kuruyan topraklar, ölüp giden türler, kentleri yutan sellerle, pek uzaklardaki bulanık bir tehditten çıkıp varoluşumuza ilişkin pek yakın bir felaket olarak karşımıza çıktı...

 

Dünyada hayat devam ediyor, dünyada hayatı izleyen Açık Radyo istasyonu da yayınına devam ediyor; hepimizin dünyayı ve hayatı yaşanabilir bir hale dönüştürme çabaları da berdevam...

 

Bakalım neler olacak?

 

Devamı haftaya...

 

 * Irak Dünya Mahkemesi, İstanbul, 24 Haziran 2005