No:478 - Günümüzün Bir Kahramanı: Cindy Sheehan

-
Aa
+
a
a
a

New York Times gazetesinin kültür ve sanat bölümü yazarlarından Frank Rich gazetenin “fikir ve yorum” sütununa geçenlerde biraz farklı bir “kültür” yazısı yazmış. Daha doğrusu, farklı değil de, kültürün ilk ağızda akla gelen tanımının ötesine geçen, onun en genel, en kapsayıcı tanımına uygun düşen bir yazı bu. “Barış kültürü” diyebiliriz kısaca. “Birisi Başkan’a Savaşın Bittiğini Söyleyiverse” başlıklı makalenin ilk paragrafı şöyle: “II. Dünya Savaşı’nın bitişinin ilan edildiği V-J Günü’nden yıllar sonra, bir adada tek başına yaşamaya [ve kendince savaşmaya] devam eden Japon askeri gibi, Başkan Bush da Irak’taki savaşın Iraklılar için olmasa da Amerikalılar için bittiğini bu ülkede öğrenecek son kişi olabilir. ‘Biz rotamızdan sapmayacağız’ deyip duruyor Teksas’taki çiftliğinden. Biz derken kimi kastediyorsun beyaz adam?” (NYT, 14 Ağustos 2005)

 

Dünya gemisinin kaptan-ı deryalığına soyunmuş ve bunu cümle âleme neredeyse alenen ilan etmiş bir adam, kendi gemicileri de dahil olmak üzere tüm denizlerdeki desteğini kaybetmiş görünüyor. Bu durumda hangi dümeni hangi rotada sabit tuttuğu sorulabilir doğrusu. Ana akım medyadan pek çok kişinin bile artık sıkça dile getirdiği gibi, tüm kamuoyu yoklamaları (Newsweek, Pew, vb.) ABD halkının Bush yönetiminden desteğini çekmiş olduğunu gösteriyor. Ordu da elden gitmiş sayılır. Gönüllü asker toplama kampanyaları bütün ayın oyunlara rağmen, iflas etmiş durumda: Son son, eşcinselleri de yalvar yakar saflara sokmaya çalışıyorlar artık – onların basına açıklama yapmasını göze alarak. Amerikan askerleri, işgalin başından beri görülmüş en büyük kayıpları, gittikçe artan düzeyde vermekteler. İşgale direnenlerse, onlara hangi adı verirsek verelim, (isyancılar, Sünniler, eski Baasçılar, direnişçiler, teröristler, ya da hepsi birden), tüm resmi söylemlerin aksine azalmıyor, fena halde artıyorlar ve saldırılarını da –cep telefonları, garaj kapısı kumanda aletleri ve yumurta pişirme saatleri gibi “high-tech” aletler kullanarak– artırıyorlar. (Elemanları resmi raporların gösterdiği sayıda öldürülüyor ya da yakalanıyorsa, bu “isyan” neden çökmüyor da güçleniyor, diye soruyor UPI haber ajansının baş analisti. wpherald.com, 8 Ağustos 2005).

 

İkinci kaptanlar, yani Rumsfeld, Myers gibi sivil ve askeri komutanlar da birbirini ve Başkomutan Bush’un açıklamalarını gün be gün nakzeden açıklamalar yapıyorlar.

 

İmdi, kâinatın en karmaşık olgularından biri sayılan iklim değişim olaylarında iklimbilimcilerin en korkulu senaryosu “eşiğin aşılması” sayılıyor. Yani, küçük ve önemsiz görünen bir değişikliğin, örneğin 1 ya da 2 derecelik bir sıcaklık artışının, muazzam bir değişikliğe yol açarak, tüm yerküreyi ve atmosferini bir daha geri dönülmez bir noktaya getirebilecek bir “dönüm noktası”na getirebileceğinden söz ediliyor. (Bkz. Jenifer Johnston, “Earth ‘Losing fight against global warming", Sunday Herald , 8 Ağustos 2005)... Hani teşbihte hata olmaz ama, günümüzün en gözde stratejik kavramlarından “asimetrik savaş”ı uygulayanlardan, sıradan ve küçük bir Amerikalı kadının, Cindy Sheehan’ın, harikulade macerası da işte bu acayip “eşik atlama”lardan biri olabilir. Teksas’ta, Başkan Bush’un uzun Ağustos tatilini geçirdiği Crawford’daki sözde çiftliğine 8 kilometre mesafede toz toprak içinde kurduğu “Barış Çadırı”nda oturup, savaşta ölen oğlunun hesabını bizzat Başkan’a sormakta ısrar eden bu küçük ve biraz da küfürbaz kadın, ABD imparatorluğunun 5 yıldır bir İsviçre saati intizamıyla çalışan mekanizmasını tuzla buz etmiş vaziyette. Bush ve şürekâsı (tabii emirlerindeki bütün sağcı basın mensuplarıyla birlikte) Gandhi’nin bir zamanlar söylediğini doğrularcasına, önce onu yok saydılar, sonra alaya almaya, sonra hakaret etmeye, sonra görüşmeye kalktılar ve o ayak diredi. Tom Engelhardt’ın dediği gibi: “Dünyanın en güçlü insanları kesinlikle tuzağa düşmüş ve çaresiz kaldılar. Her nasılsa, Sheehan, George’dan o sihirli Başkanlık nesnesini çıkarıp attı ve onu vatandaşların hizasına getiriverdi... Dişe diş durumu yani, ve bu yönetimin nelere kadir olduğunu asla küçümsememekle birlikte, öfkeli bir annenin yırtıcı gücünü de hiçbir zaman küçümsemem doğrusu.” (“Cindy Sheehan’s War”, Tomdispatch.com, 14 Ağustos 2005)

 

* * *

 

Belki de Zalim Kaptan-ı Derya’ya bu savaşın bittiğini söyleyen biri var artık. Ve, bunu söyleyenin bir kadın olmasından daha doğal, daha âdil ne olabilirdi ki?

 

Devamı haftaya...