No.476 - Yağmur Yağdı, Böyle Oldu...

-
Aa
+
a
a
a

Mumbai’ye yağmur yağıyor. Çok yağıyor. Mevsimlik muson yağmurları bunlar. (Zaten Muson, Arapça ‘mevsim’den türemiş.) Hindistan da musonlarıyla bilinen bir ülke. Ancak, Arap denizine kıyısı olan Batı Hindistan, tarihinde gördüğü en yoğun yağışlardan birini almış durumda. 26 Temmuz 2005 Cuma günü 24 saat içinde 944 mm yağmur düşmüş, ertesi gün yağış aralıklı olarak devam etmiş, kısa bir ara verdikten sonra da yeniden şiddetlenerek Pazar günü bir daha vurmuş şehri. Resmi açıklamalara göre yağmurun sonuçları şöyle: Mumbai ve çevresindeki bölgede 1000’i aşkın sayıda ölü (tabii şimdilik!), yüzlerce kayıp, hayatı derinlemesine etkilenen 20 milyondan fazla insan, en az 10 milyar dolar tutarında maddi zarar, en az üçte biri kesinlikle felce uğrayan kentin tamamen sular altında kalan merkezi, sokak ve caddelerinde yüzen cesetler ve hayvan leşleri, günlerdir kesik telefonlar, kesik elektrikler ve – mahvolan prestij!

 

Evet, ciddi bir ‘imaj problemi’ ile karşı karşıyayız. Hindistan, özellikle New York Times’ın etkili köşe yazarı Thomas Friedman’ın “Dünya Düzdür” başlıklı son kitabında neo liberalizmin, yani sınır tanımayan serbest piyasa kapitalizminin dünyayı dümdüz edip refah ve huzura kavuşturması teorisi ispatlamak için kullandığı temel örnek. Teknolojideki büyük ilerlemenin ekonomik gelişmeyi getirmesinin, küresel kapitalizme bağlı ekonomik gelişmenin de görevini tamamlayıp insanlık tarihinde yepyeni bir sayfa açmasının en parlak örneği olarak Hindistan gösteriliyor. İşte Mumbai de bu “poster çocuğu”nun posteri, en zengin kenti, piyasaların ve ticaretin başkenti. Gelin görün ki, Mumbai’nin karizması fena halde bozulmuş. Mesela, gelişmenin simgelerinden “çağrı merkezleri” ile nam salmış bu kentte, çağrı ulaştırılamayan ve çağrı ulaşamayan çağrı merkezleri çağı açılmış gibi görünüyor bu günlerde. Elektronik devrimi başarmış ve bunu finansal başarıya dönüştürmüş kentte suların içinde elektrik çarpmasından ölen sayısız insan, arabalarında mahsur kalıp sudan ya da havasızlıktan boğulanlar var!... Borsa çalışıyor, ama borsanın altın çocukları evlerinden borsaya ulaşmayı başaramıyor. (Zaten, hükumet, kent sakinlerine “bulunduğunuz yerden çıkmayın!” çağrısını bir şekilde ulaştırmış olduğu için, çalışmaya gitseler hükumet yasağını çiğnemiş olacaklar.) Cep telefonları çalışmadığından, sevgi mesajları gönderilemez olmuş...

 

***

Mumbai’de bugünlerde her şey konuşuluyor da, başta seller olmak üzere bilumum aşırı iklim olaylarına yol açan fenomenin küresel ısınma olduğunu ortaya koyan bilimsel raporlardan bahsetmek kimsenin aklına gelmiyor. Zaten, önemli de değil. Önemli olan, ABD’nin öncülüğünde geçenlerde yapılan sürpriz anlaşmada öngörülenler: Hindistan’ın da imzaladığı bu Asya-Pasifik “iklim paktı”, insanlığın başındaki büyük iklim yıkımı belasını, yepyeni teknolojilerle çözme müjdesini vermişti insanlığa. Bu yeni pakt’ın imzacıları Kasım ayında ilk toplantılarını yapacaklar. İşte o toplantıya Hindistan adına Mumbai yetkilileri de katılırlar ve orada, ışıldayan ticari başkentlerini suların ve çamurların altından sapasağlam ayağa kaldıran mucizevi teknolojilerini de hepimize uzun uzun anlatırlar inşallah. Kasım 2005 tarihinden itibaren, Jared Diamond’ın da dediği gibi, “insanlık tarihinde ilk kez olarak teknolojinin, daha önce yarattığı problemleri çözerken, yeni ve beklenmedik problemler çıkmasını nasıl önleyeceğini” (Collapse, Penguin/Allen Lane, 2005, s. 505) de bir zahmet bize iletiverirler  artık – çağrı merkezleri aracılığıyla tabii.

 

Devamı haftaya...