No.463 – Erken Baharda Sevinçli Telaş

-
Aa
+
a
a
a

Baharlar giderek ortadan kalktıkça, bahar ayinlerini sıklaştırmak ve bahar üzerine yazıları arttırmak gibi bir tuhaflığa giriyoruz. Bu konuda şimdiye kadar dünyada yapılmış en geniş kapsamlı araştırmalardan biri tamamlandı ve raporu da yayımlandı. Sonuç: Küresel iklim değişikliği, mevsimlerin zamanıyla deli gibi oynuyor. Kurbağalar iribaşlarını haftalar önce doğuruyor, meşeler 1 derecelik sıcaklık artışı yüzünden 50 yıl öncesine göre üç hafta önce yaprağa duruyor, o taze yaprakları acele yemek isteyen tırtıllar acele gelişiyor, binlerce balarısı daha Ocak sonundan itibaren ortalıkta vızıldamaya başlıyor, çimler artık yılın her mevsiminde büyüyor ve biçiliyor; yabancı türler ortalığı basıyor. (Bkz.: "Climate Change Wreaking Havoc With Seasons", The Independent, 15 Nisan 2005)

 

Dünya Bankası ve Uluslararası Para fonu (IMF) Washington'daki üslerinde, yıllık toplantılarını işte böyle bir erken bir bahar içinde yapmaya koyuluyorlar. Bahar erken, ama bu ikiz kuruluşların alması gereken karar için vakit neredeyse çok geç: Borçlu ve yoksul ülkelerin, özellikle de en ağır borçlu yoksul ülkelerin (HIPC) artık müstehcen bir hale gelmiş olan borç yüklerininin tamamının iptalini karara bağlamaları için vakit neredeyse çok geç oldu denebilir. Bu konuda DB, IMF ve G-7 (en zengin ülkeler) grubundan oluşan ekibin, aktivistlerin yıllar süren baskıları sonucu, bu dinamiğin artık sürdürülemez hale geldiğini gördükleri söyleniyor. Ama, borç krizini çözmek için binbir formül tartışıla dursun, yüzde yüz borç iptali konusunda henüz bir anlaşma olduğunu – ya da kesinlikle olacağını – söylemek de çok zor. Gene zaman, kilit konuyu oluşturuyor: Bu bahar da zengin ülkeler bu konuyu çözmezlerse, Sahra Altı Afrika başta olmak üzere bilumum yoksul ülkelerin, şimdiki borçlarını kendi çocuklarının hayatı ile peşinen – ve tabii faiziyle – ödemeye devam edecekleri açık. (Bkz.: S. Booker-N. N.Njehu, "Debt Cancellation Should Be Considered," Seattle Post-Intelligencer / CommonDreams.org, 15 Nisan 2005)

 

Borç demişken... Günümüzün önde gelen yazar ve aktivistlerinden Naomi Klein'a göre, Dünya Bankası ve IMF, çeşitli ülkeler üzerinde otuz yıla yakın sürdürdükleri şok tedavi yöntemlerini, yıl sonunda tsunami felaketine duçar olmuş olan ülkelere bu bahar uygulama konusunda fevkalade azimli görünmekteler. En fazla yıkılmış ülkeler, neredeyse hiçbir borç yüklerinin hafifletildiğini görmedikleri gibi, Dünya Bankası'nın acil yardımı onlara hibe şeklinde değil, yeni krediler olarak intikal etmiş! Banka, korkunç dalgalar altında yerle bir olanların yüzde seksenini oluşturan küçük balıkçı topluluklarına yardım etmek yerine, bölgede turizm sektörünü ve endüstriyel balık çiftliklerini teşvik etme yolunu seçmiş. Yıkılıp gitmiş altyapının (okullar, yollar vb.) yeniden inşası içinse, Dünya Bankası, "kamu maliyesini zorlayacağı" için desteği reddediyor, onun yerine "özelleştirme"yi (evet, gene onu) öneriyor ve özel bankalardan finansman kredisi almayı uygun görüyor. İşadamları ve politikacıların koalisyonu için, bu balıkçı köylerinin tsunami ile hepten ortadan kalkması zaten büyük nimet, hatta Tanrı'nın bir lütfu olmuş: Sağ kalan balıkçılar iç kısımlarda ABD deniz piyadelerinin de yardımıyla askeri barakalara, prefabrik yapılara falan yerleştirilip yoldan çekilince, meydan artık tatil köyleri, otel, kumarhane, ve karides çiftlikleri gibi işletmelere tamamen açık hale gelmiş. Klein, bu gelişmeyi "Felaket Kapitalizminin Yükselişi" olarak vaftiz ediyor. ("The Rise of Disaster Capitalism", The Nation, 2 Mayıs sayısı / CommonDreams.org., 15 Nisan 2005)

 

Baharda erken bir tatile gidersen ey okur, Sri Lanka'dan Haiti'ye kadar her yerde, eşin dostunla piyasa yaptığın plajlarda "felaket kapitalizmi"ni gördüğün her yerde, en güzel tebessümünü takınıp "Bir bahar akşamı rastladım size/sevinçli bir telaş içindeydiniz" diye terennüme başlamanın tam zamanıdır artık...

 

Devamı haftaya...

 

*Tsunami kurbanları yiyecek sırasında