No.453 - Irak'ta Bir Seçim

-
Aa
+
a
a
a

Herhalde duyup duyabileceğimiz en garip şartlardaki seçim Irak'ta yapıldı. ABD ile Britanya askerlerinin korkunç bombardımanı ve işgali altında 100 binden fazla sivil vatandaşı katledilen, toplumsal ve maddi altyapısı tarumar edilen ülkenin, kara ve hava sınırları kapatılmış, sadece Bağdat'ta 30 bin küsur ABD işgal askeri görevlendirilmiş, sandık yerleri ve adayların adları son güne kadar seçmenden gizlenmiş, seçimlerin âdil ve demokratik yapılıp yapılmadığını denetlemekten sorumlu BM ve uluslararası gözlemciler dahi gözlemlerini – güvenlik nedeniyle  –  ülkenin dışında bir yerden yapmak zorunda kalmışlar ve işgal askerleri, sadece oy verme saatlerinde "görüntüyü kurtarmak" adına sandıkların bulunduğu yerlerin dışında bulunmuşlardı.

Buna seçim demek için bin şahit isterdi doğrusu ve uluslararası gözlemciler dahil, şahit de yoktu ortada. Seçimin ülkeyi "egemen, bağımsız ve demokratik bir Irak"a götüreceğinden bahsetmek, olsa olsa "kötü bir şaka" sayılabilirdi. (Bkz.: David McNeill, "Chomsky ile mülakat", The Independent, 24 Ocak 2005). Bunun, ABD karar vericilerinin şartların zorlaması sonunda kabul etmeye mecbur kaldıkları ve bundan sonra da sonuçlarını kendi güçlerini büsbütün yerleşik kılmak için kullanmayı umut ettikleri, hatta "ABD'nin çekilmesine değil, sınırsız süreyle Irak'ta kalma kapasitesini pekiştirmesine de yarayabilecek" bir seçim olduğunu, akıl ve vicdan sahibi herkesin bildiği umulur. (R.Jensen, P.Youngblood, Iraq's Non-election/Irak'ta Yok-Seçim", Znet, 28 Ocak)

Bütün bunlara rağmen, tuhaf birşey oldu. Batı dünyasının büyük bölümü için, belki fazla alışılmış olduğundan artık kayıtsızlıkla karşılanan seçim olayı, her zaman içinde taşıdığı "sürpriz" ögesi ile yine gündeme geliverdi.

Kırk yıldan beri binbir savaş bölgesinin içinde "kavrulmuş" kıdemli muhabir Robert  Fisk'in tecrübeli gözlerini bile şaşırtan "beklenmedik" gelişmeler oldu. Irak'ın kayıtlı seçmenlerinin yaklaşık yüzde 57'sini oluşturan 8 milyona yakın insan, 50 yıldan bu yana ilk kez yapılan seçimlere katıldı. Bu insanlar büyük riskleri göze alarak, bayram kıyafetlerini giyip infilakler ve sarsıntılar arasında, kadın-erkek, çoluk-çocuk sandık başına gittiler ve bir şekilde "kendi kaderlerini" belirlemek için oy hakkını kullandılar.

"Kadınların kara 'hicab' örtüleriyle, erkeklerin meşin ceketleri ya da entarileriyle, yanlarında koşturan çocuklarıyla, oy vermeye giden binlerce Şii'nin görüntüsü, nefes kesiciydi!" diyor Fisk. ("Amid Tragedy, Defiance.../Trajedi Arasında Meydan Okuyuş, The Independent, 31 Ocak)... Burada insanı duygulandıran, hatta sarsan bir cesaret de yok mu? Ayrıca, Usame Bin Laden'in seçimleri "şirk ve zındıklık" sayan Vahabi tehditlerine kulak asmayan bu insanlar, sadece bu olayla 100 yıl sonra, kendilerine ilk kez yönetme hakkının doğduğunu düşünen Şiilerden veya bu seçimleri özerklik hatta yüzlerce yıl sonra gelecek bağımsız devlet yolunda kendilerine bir adım olarak gören Kürtlerden ibaret de değildi. Bazı İngiliz gazeteciler, seçimleri boykot eden Sünnilerin bölgelerinde de "beklentilerin üzerinde" katılım olduğunu ve yer yer aralarında alkış tutup sevinç tezahüratı yapanların bulunduğunu da yazıyorlar. (P. Cockburn, Independent, R. McCarthy, Guardian)

Düpedüz düzmece olmadıkça, seçim olayı, kendi içinde ve bizatihi bir demokrasi umudunu içermesi açısından önemli görünüyor. Ama, bu ahlak ve hukuk dışı korkunç işgale karşı, tüm dünyanın vargücüyle karşı çıkması gerekliliği konusunda zerrece bir fark getirmiyor elbette.  Bunu getirmediği gibi, bildiğimiz anlamda bağımsız ve demokratik bir Irak'a, yani petrol kaynakları ABD ile İngiltere'nin denetimi dışında kalacak bir Irak'a, ABD'nin izin vereceğini düşünmek de, herhalde safdilliğin âlâsı olur...

Kısacası, seçim yapıldı. İnsanların kendi kaderlerini belirleme arzusu da olanca çarpıcılığıyla ortaya çıktı. Seçim sonucunda Şiilerin konumu değişebilir, Kürtlerin talepleri artabilir... Bütün bunların bölge ve dünya çapında çok önemli sonuçları da olabilir. Bence, asıl unutmamamız gereken herhalde şu: İşgal, sonsuza kadar sürdürülmek istenecek. Direniş sürecek. Seçimden çıkacak parlamento ABD'nin gitmesini isteyecek, ABD gitmeyecek. Direniş sürecek, ABD gidecek...

Devamı haftaya...