No.429 - Müjde: İlaç Endüstrisi Denetime Açık!

-
Aa
+
a
a
a

Dünyanın en büyük 10 ilaç şirketi içinde bulunan dev İsviçre firması Roche’un Türkiye kolunun başı belada. 31 Temmuz’dan bu yana Birgün ve Vatan gazeteleri yazıyor: Şirketin kanser ve ağır böbrek hastalıklarında kullanılan Neorecormon ve Neupogen ilaçlarını yaklaşık aynı tarihlerde üç ayrı kuruma birbirinin 2 ve 3 katı farklı fiyatlarla sattığını kanıtlayan faturalar yayımlandı. (2003 sonunda 33 gün içinde Başkent Üniversitesi’ne 173, SSK’ya 231, bir ecza deposuna ise 89 milyona). Şirket, bu yayın üzerine gazetelere verdiği ilanda bu tuhaf olayın gerçek olduğunu kabul etmekle birlikte, “suç”u – kendi dışındaki –  farklı kurum ve kişiler arasında şöyle paylaştırdı:

 

a) “Şirkete karşı haksız şekilde yoğun bir yıpratma kampanyası yürütülmekte” olduğunu belirterek herhalde medyayı;

 

b) Kamu İhale Kanunu uyarınca düzenlenen ihalelerde “farklı uygulamalar gerçekleştirilmesi” dolayısıyla herhalde hükûmeti; ve

 

c) Bu farklı faturaların “şirket bilgisi dışında ve hukuka aykırı surette şirket dışına çıkarılması” dolayısıyla eski bir Roche çalışanını.

 

Roche, ayrıca “her türlü denetime açık” olduğunu belirterek, durumu düzeltmek için “kurumlar”ı bir an önce harekete geçmeye çağırıyordu. Roche, “resmi başvurulara”, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, son 2 yılın alımlarını incelemeye almaya, İstanbul Başsavcılığı soruşturmaya, DİSK Başkanı şirket aleyhine dava açmaya, İstanbul Tabip Odası olayı araştırmaya girişirlerken (Vatan, 8 Ağustos 2004), olayın ortaya çıkmasını sağlayan, Şirket yönetimine itiraz ederek bu uygulamaya karşı çıkan, şirket umursamayınca direnen, kendisine önerilen milyon dolarları ve “gizlilik sözleşmesi”ni imzamalayı reddeden ve bu yüzden âniden “eski şirket çalışanı” haline düşürülüp şirket toplantısında polis baskınına uğratılan ve gizli belgeleri şirket dışına çıkardığı için aleyhine dava açılan Satış Müdürü Veysi Mungan –ve ona arka çıkan Gökhan Aydoğan– da şirket hakkında resmi şikayette bulunuyordu. (F. Altaylı, “Roche Rezaleti Yargıda”, Hürriyet, 7 Ağustos). Sadece SSK’yı 500 milyon dolarlık zarara uğratan bu rezalette sadece Roche’un değil bütün büyük firmaların da bulunduğunu belirten bir uzmanın görüşlerine yer veren Perihan Çakıroğlu da, nedense en önemli iki tarafın, yani ihalelerin sorumlusu Sağlık Bakanlığı (R. Akdağ) ile İlaç İşverenleri Sendikası’nın (B. Eczacıbaşı) sustuklarını belirtiyordu. (Referans, 9 Ağustos 2004)

 

Şirketin “her türlü denetime açık” olduğunu ilgililere ve biz kamuoyuna gazete ilanlarıyla duyurması fevkalade iyi birşey. Roche’un öteki büyük şirketlere de önayak olduğu bu açıklık ve şeffaflık sayesinde hem ilgililer hem de biz mesela şu birkaç örnek sorunun cevabını öğreneceğiz demektir:

·      Dünyanın 10 ilaç devinin tekelinde bulunan reçeteli ilaç endüstrisinin, neoliberalizmin dünyaya indiği 1980’den sonraki 20 yıl içinde nasıl satışlarını 3’e katlayıp yılda 400 milyar dolarlık bir “süperdev”e dönüştüğünü ve “patent”lerle bu tekeli nasıl kurup pekiştirdiğini;

·      Dünyanın 10 ilaç devinin aynı dönemde nasıl fiyatlarını durmadan artırıp satış üzerinden yüzde 25 gibi akıl almaz kârlarla nasıl gezegenin en tatlı kârlara sahip sektörlerinden biri haline geldiğini;

·      Bu endüstrinin “en karanlık sırrı” olarak, medyadaki tüm “mucize ilaç” haberlerine rağmen, son yıllarda hiçbir önemli yeni buluşa yapmadığı halde, eskilerin tıpkılarını piyasaya sürüp, bunları – ar-ge bile değil – “pazarlama ve yönetim” adlı altında “karakutu” bütçelerde nasıl gizlediğini (ayda 6 milyon dolardan fazla “ücret” alan ilaç şirketi yöneticileri var ve en az bir o kadar daha tutan hisse senet opsiyonları buna dahi değil!) ve sonuçta, yeryüzünde eşi görülmemiş bir “pazarlama makinesi”ne dönüştüğünü;

·      Bu şirketler hakkında ABD’de ve Avrupa’da devletin sağlık ve sosyal sigorta kuruluşlarına aşırı fiyatla ilaç satma, doktorlara rüşvet dağıtma, serbest rekabete aykırı (tekelci) davranışlara girme, ucuz jenerik (kopya) ilaçları illegal olarak piyasaya sokmama, uygun olmayan ilaçları sürmek için yanıltıcı reklam yapma ve – tabii – bütün bunları örtbas etme gibi uygulamalar yüzünden nasıl sayısız hükumet soruşturmasına, adli ve cezai davaya uğradıklarını;

·      İlaç şirketlerinin Neorecormon ya da Prozac gibi bir ilacın piyasaya sunulması için kaç para harcadıklarını, “pazarlama ve yönetim” bütçelerinin kaç parayı kapsadığını, yaptırdıkları klinik deneylerin sonuçlarını – “şirket sırrı” sayılmadan – öğrenebileceğiz herhalde... (Bkz.: Marcia Angell, “The Truth About the Drug Companies”, The New York Review of Books, 15 Temmuz, 2004)

 

Evet, Roche’un “açılma” sözü, günün en iyi haberi. İlaç endüstrisinin bir kamusal hizmet sektörü olduğunun yeniden kavranması, bunun için hükumet “denetimine açılması”, bunun için de güçlü bir kamuoyu baskısı gerektiği apaçık. Veysi Mungan işe başlamış, medya, sendikalar, tabip odaları ve yargı da takipte...

Bakalım, göreceğiz.

 

Devamı haftaya...