No.427 - O Duvar Var Ya...

-
Aa
+
a
a
a

“Bir şeyi açıkça belirtmek istiyorum: İsrail Devleti, Divan’ın kararını kesinlikle reddeder. Bu, tek taraflı ve siyasi motivasyonlarla alınmış bir karardır.”

Konuşan, kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi, İsrail Başbakanı Ariel Şaron. Bahsettiği karar ise Lahey’deki Dünya Mahkemesi’nin (Uluslararası Adalet Divanı), BM Genel Kurulu’nun talebi üzerine verdiği danışma görüşü. Divan, 14’e karşı 1 oyla, İsrail’in işgal ettiği Filistin toprakları üzerinde inşa etmekte olduğu 900 kilometrelik “Güvenlik Duvarı”nın uluslararası hukuka, uluslarası insani hukuka, İsrail’in uygulamakla yükümlü olduğu çeşitli uluslararası insan hakları sözleşmelerine aykırı olduğunu; bunun “fiili toprak ilhakı” ve bu topraklarda yaşayan Filistinli’lerin tamamen kuşatılması, hareket özgürlüklerinin de ortadan kaldırılması anlamına geldiğini, bu toprakların demografik yapısını değiştirdiğini ve İsrail’in güvenliğini koruma amacına hiç de uygun düşmediğini belirtiyor. Yani, dünya hukuk ve adalet düzenini işletme yükümlülüğü ile donatılmış en önemli Mahkeme:

1)  Mevcut, uygulanabilir uluslararası hukukun birçok açıdan çiğnendiğini;

2)  İsrail’in ihlalleri ve duvarın inşaçalışmalarını derhal

Okul Yolu : Filistinli iki öğrenci, diğer pek çok arkadaşları gibi, bir süredir okullarına bu yoldan gidiyorlar.
durdurması, inşaedilmiş kısımların derhal yıkılması, duvara ilişkin tüm yasaları iptal etmesi gerektiğini;

3)  İşgal altındaki topraklarda ve Doğu Kudüs’te duvarın yol açtığı tüm zararıntazminini;

 

4)Diğer tüm devletlerin, taraf oldukları uluslararası sözleşmelerle, bu yasadışı durumu tanımama ve İsrail’in uluslararası insani hukuka uymasını sağlamakla yükümlü olduğunu;

 

5)BM’nin (özellikle G. Kurul ve Güvenlik Konseyi’nin), duvarın inşası ile oluşan illegal durumu sona erdirmek için hangi yeni eylemlere girişeceğini saptaması gerektiğini

son derece hukuki ve net bir dille belirtiyor. (Bkz.: BBC; icj-cij.org)

 

Tel Aviv’de 1 kişinin ölmesine 21 kişinin yaralanmasına yol açan bomba patlamasının hemen ardından Ariel Şaron teroristlerin bu karardan cesaret aldıklarını, “cinai eylemin, Dünya Mahkemesi kararının himayesi (patronajı) altında gerçekleştirilen ilk eylem” olduğunu söylüyor.” (BBC) Adalet Divanı’nın hükmünü açıkladığı sırada bu hükmün “tarihin çöp tenekesini boylayacağını” belirten (Inter Press) İsrailli yetkililer, Tel Aviv eyleminden sonra “bariyer”in (onlar öyle diyor) inşasına devam etme ihtiyacını büsbütün ortaya koyduğunu eklemekte gecikmiyorlar. İsrail Adalet Bakanı, Divan’ın “İsrail’e eğilimleri ile tanınmış olmayan AB yargıçlarından oluştuğunu”nu söylerken, Beyaz Saray sözcüsü Lahey Divanı’nın bu meseleyi çözecek “uygun forum olmadığı”nı belirtiyor ve Britanya temsilcisi de ABD pozisyonunu destekliyor. (Inter Press)

 

Pozisyonlar böyle. Sorular da şöyle:

 

Uluslararası Adalet Divanı’nın bağlayıcı olmayan “danışma görüşü”nde tamamen uluslararası hukuka dayandırılan hükmün neden tek-taraflı ve politik olduğunu, dünyanın belli başlı bütün hukuk sistemlerini temsilen ülkelerinin en saygın hukukçularından oluşan 15 yargıçtan sadece’ünün AB ülkeleri vatandaşı iken Divan’ın neden AB egemenliğinde olduğunun iddia edildiğini...

 

Tanınmış bir insan hakları hukuku uzmanı olmasına rağmen, uluslararası insan hakları hukukuna dayananan bu karara muhalefet şerhi koyan tek yargıcın neden ABD vatandaşı olduğunu...

 

Devletler arasındaki hukuki sorunların çözümünde Divan’dan başka önemli bir merci yokken neden buranın uygun bir forum sayılmadığını...

 

İsrail’in 37 yıldan beri BM kararlarını ihlalde dünya rekoru kırdığı halde neden BM’nin başlıca yargı organının hükmünü çöplüğe layık gördüğünü...

 

İsrail Yüksek Mahkemesi’nin, Dünya Mahkemesi kararından az önce Divan’la aynı doğrultuda verdiği kararı da İsrail yöneticilerinin “tarihin çöplüğü”ne layık görüp görmediklerini...

 

Britanya diplomatının neden aralarında Britanyalı yargıcın da bulunduğu ezici çoğunluk görüşünü değil de, ABD’li yargıcın tekil pozisyonunu benimsediğini...

1986’da Lahey Adalet Divanı’nın kendi tarihinde ilk ve tek kez bir devleti, ABD’yi, Nikaragua’ya karşı “hukuk dışı kuvvet kullanma” (yani “devlet terorizmi” yapma) suçundan mahkum eden bir karar çıkardığı halde ABD’nin neden bu kararı tanımadığını ve neden ünlü New York Times’ın editörlerinin Divan’ı “düşmanca bir forum”, Washington Post’un yazarlarının da Dünya Mahkemesi’ni “Sovyetlerle yakın ilişkide bir mahkeme” diye nitelediğini...

 

ABD’nin tazminat vermesi talebini de gülünç olarak niteleyen ABD’nin kararı tanımayıp Divan’ı neden yok saydığını..

 

Gerçekten güvenlik için yapılsaydı bu duvarın neden “Yeşil Hat” boyunca ve İsrail’in kendi sınırları içinde değil de değerli Filistin toprak ve kaynaklarına (suyun kontrolü de dahil) el koyacak ve Filistin nüfusunu oralardan sürecek şekilde işgal altındaki topraklarda yapıldığını...

 

Ve nihayet, bu “güvenlik duvarı”nın uzun vadede uluslararası güvensizliği artırıp artırmayacağını sorabiliriz tabii.

 

De, merak ediyorum, bütün bunları merak ediyor muyuz gerçekten?

 

Peki, gerçekten merak edenler –  yani  “Merak, kediyi öldürür” şeklindeki meşhur İngiliz atasözüne sadık kalanlar – için de şu notları düşelim bari:

 

* * *

 

“Medeniyet ve Ahlâk Tarihi” Notları:

 

1) Ünlü General Moşe Dayan 1967 savaşından sonra İsrail İşçi Partisi hükûmetine işgalin sürekli olacağını şöyle anlatmıştı:

 

“İşgal altındaki Filistinlilere şunu söylemeliyiz: Bizden size bir çözüm gelemez. Siz köpekler gibi yaşamaya devam edeceksiniz; kim isterse çekip gidebilir; bakalım bu süreç nereye varacak...”

 

İsrail’in “ahlâki tavrı”nı koruması gerektiğini ileri sürerek buna itiraz eden Şimon Peres’e de şu veciz sözü hatırlatmıştı General Dayan:

 

“[Kurucumuz] Ben Gurion der ki: Siyonizm meselesine ahlâki açıdan yaklaşan her kimse, o bir Siyonist değildir.”

 

(Hükûmet tutanaklarından nakleden: N. Chomsky, Fateful Triangle, Pluto, 1999 baskısı, s.481)

 

2) Siyonizmin Babası Theodor Herzl, Siyonizmin kilometre taşı sayılan meşhur “Der Judenstaat” (Yahudi Devleti) adlı kitabında şöyle demişti:

 

            “Orada [Filistin’de] biz, Avrupa’nın Asya’ya karşı dikilecek duvarının bir parçası olacağız; medeniyetin barbarlığa karşı ileri karakolu olarak hizmet vereceğiz.”

(Nakleden: Uri Avnery, “There Are Judges in The Hague (Lahey’de Yargıçlar Var)”, gush-shalom.org, 11 Temmuz 2004)

 

Devamı haftaya...