No.425 - Havai Fişekler Nerede Kaldı?

-
Aa
+
a
a
a

Dünya tarihi tarihi bir gün yaşadı dün. Mutlu bir gün. İnsanlık ve demokrasi aşığı insanların iple çektikleri bir olay gerçekleşti: İşgal altındaki Irak’ta işgalciler, egemenliği Irak’lılara bıraktılar. Artık Irak, Iraklıların! Bu devir-teslim, Bağdat’ta, dünyanın en sıkı güvenlik tedbirlerinin hüküm sürdüğü “Yeşil Bölge”de (şaşaalı Saddam sarayları kompleksine yerleşmiş bulunan işgal güçleri karargâhında) çok şaşırtıcı ve hızlı bir törenle yapıldı. O kadar ani oldu ki bu, tören daha duyurusu yapılmadan önce bitmişti bile! Sürat asrı dediğin şey, işte budur, ey okur!

 

BM’nin Irak’ta yetkili kıldığı temsilci Brahimi’nin “Irak Diktatörü” diye adlandırdığı Prokonsül Bremer, birtakım kâğıtları yeni geçici hükumet yetkililerine devrettiği gibi, uçağa atlayıp kayıplara karıştı. Egemenlik kâğıtlarını devretmeden önce Irak yetkililerine şu tarihi sözleri etmeden geçmedi ama Bremer: “Egemenliğin devrine hazır olduğunuzu söylediniz, biz de bunu kabul ettik, Irak’ın geleceğinden emin bir şekilde bu ülkeden ayrılacağım.” Kâğıtları ondan alan geçici Başkan Gazi El Yaver, o gitmeden önce alelacele bir tarihi demeç patlattı: “ülkeyi uluslararası camiaya geri getirdiğimiz o tarihi an işte bu!” dedi. Aynı törende boy gösteren geçici Başbakan Allawi de aynı aculluktaki konuşmasında aynı “tarihi an”ı, aynı “mutlu gün”ü aynı insanlığın belleklerine kazıdı. Ondan sonra tören bitti, egemenlik devredildi, Bremer uçtu gitti....

 

Batılı ülkelerce geçen ay yaptırılan son kamuoyu araştırmalarında geçici Başbakan Allawi’nin Irak halkı arasındaki desteklenme oranının yüzde 5, geçici Başkan Yaver’in ise yüzde 7 olduğu açıklanmıştı. Bu müthiş halk desteğini arkalarına alan yeni yöneticilerle, Irak’ın endüstrisini ve bankacılık sektörünü neredeyse tümüyle ABD’ye (ve birazcık da İngiltere’ye) devreden kararnamelerin altında imzası bulunan Bremer’ın törende bulunmaları çok yerindeydi. Ama gönül başkalarını da isterdi: Pentagon adına geçenlerde bir açıklama yaparak, egemenliğin devrinden sonra belirsiz bir süre ABD askerlerinin orada kalacağını ve zayıf bir Irak ordusu tutulacağını ve bunların Irak demokrasisinin “beslenip büyütülmesi (“emzirilmesi”) için şart olduğunu belirten “baş idealist” Wolfowitz’i mesela. Sonra, önce Honduras’ta, şimdi de Bağdat’ta Saddam sarayları içinde yerleşik yeryüzünün en büyük Büyükelçiliğinin başı olan “ölüm mangaları kurucusu” Negroponte’yi isterdik... Ayrıca, dünyada demokrasi, özgürlük ve refahın baş misyoneri, global terörün amansız başdüşmanı W. ile onun yılmaz destekçisi Tony’yi de gözlerimiz aramadı değil doğrusu. Geçenlerde Daily Telegraph’a “Irak hükumeti kayıtsız şartsız egemen olacaktır; ama uygulamada tüm egemenlik yetkilerini kullanmayacaktır,” diye özel demeç veren yüksek düzey İngiliz yetkilisini de orada, törende görmek isterdik tabii:

 

Bizim gözlerimizin aradığı Tony’nin gözleri, o sırada İstanbul’u seyretmekteydi. O gözler, NATO Zirvesi başlamadan kendisine “egemenlik devrinin beklenenden önce, hemen şimdi gerçekleşmekte olduğunu bildiren geçici Dışişleri Bakanı Zebari’nin dudaklarına dikilmiş ve biraz da şaşkınlıkla açılmış durumdaydı. Bakan “Bu egemenlik devrini öne alarak Irak’taki bütün teroristleri, mücrimleri, Saddamcıları, demokrasi düşmanı güçleri altedecek duruma geldiğimizi göstereceğiz,” deyince Tony’nin “gözle görülür şekilde” şaşırdığını belirtiyor BBC.

 

Evet, tarihi bir gün yaşadık. Peki, Bağdat ve hatta bütün Ortadoğu semalarını rengârenk süsleyecek havai fişekler neredeydi? Öbür patlamalarla karışmasın diye atılmadılar belki.

Irak halkının, egemenliğin kendisine geçtiğini anlaması için havai fişekten daha kuvvetli fişek patlamalarına ihtiyacı olduğu düşünülmüş olabilir mi acaba?

 

Devamı haftaya...