No.347 - Velociraptor'dan 'tabula rasa' koşulları

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

 

21. yüzyılın ilk istilâ savaşını planlayan ve yürütenlerin hepsi art arda konuşuyorlar. Bu savaşın başkomutanı, “Dubya” lakaplı Bush, “top gun” filminde oynayan aktörün kılığında dehşetengiz bir gösteri yapıp, Amerikan askerlerinin alkışları arasında, savaşın bittiğini dünyaya ilân etti. Aynı gösteride, gerçek bir savaşta gerçek insanların öldüğünü milyarca insandan gizlemeyi de başardı. Amerikan askerlerinin gözlerinin içine bakan sivillerin o gözlerde sadece kuvvet, sevecenlik ve iyiniyet gördüğünü söyledi aynı sivillere. Hakçası, üçte biri, yani kuvvet faslı, doğruydu.

 

Dubya’nın savaştaki sağ kolu Himmler kılığındaki Rumsfeld, bu gösteriden bir gün önce Bağdat’ta, Amerikan askerlerinin alkışları arasında, Irak’taki terör şebekelerinin kökünün kazınacağını söyleyerek hem Irak’ta başlayacak anti-Amerikan mücadeleye atıfta bulunuyor, hem de İran’ı muhtemel bir savaşın yeni hedefi olarak gösteriyordu. Elhak, İran işi de doğrudur.

 

Savaşın en büyük planlayıcılarından “Karanlıklar Prensi” nâmıyla maruf -- yani adı iblisin sıfatlarından biriyle yanyana anılan -- Richard Perle, ABD’nin “önleyici savaş” doktrininin methiyesini yaptığı bir yazıda, Iraklılara ve aslında bütün dünyaya savaşın sonunda gelen özgürlük ve güven ortamını anlatarak “gevşeyin ve tadını çıkarın” dedi. Eminiz, Karanlıklar Prensi, 8 Mayıs Perşembe günü, İstanbul’da yapacağı derin stratejik konuşmada, mimarı olduğu yeni kâinat düzeninin bu rahatlatıcı ve tatlı yönlerini çok daha ayrıntılı olarak anlatacaktır. Forum İstanbul adlı kuruluşun “Yarının Kurulması – Hedef 2023” başlıklı hayli iddialı programı çerçevesinde Ceylan Inter-Continental otelinde yapacağı konuşmada Perle, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya üçgeninde kalıcı istikrar için stratejik işbirliği arayışlarını sürdürecek. (Konuşma saati: 09:15-11:00. Yalnız, giriş ücretli: 500 dolar civarında bir para öderseniz, yarının kurulmasına ve doğruların bulunmasına siz de katkıda bulunma fırsatını yakalamış olursunuz.)

 

“Yarının kurulması” deyince, orada duralım: Bu konudaki asıl önemli konuşma, yarının en büyük kurucusundan geldi bizzat: Paul Wolfowitz’den. Kendisi, Savunma Bakan yardımcısı ve “Wolfowitz Cabal” diye kendi adıyla anılan grubun önderi. Yeryüzünün muhtemelen gelmiş geçmiş en savaşkan ve tehlikeli gruplarından biri olan bu topluluğun “cabal” diye adlandırılması, hiç de boşuna sayılmaz. Webster Sözlüğü, “küçük bir komplocular, entrikacılar grubu ya da çetesi” diye veriyor sözcüğün karşılığını.

 

Bu küçük komplo çetesine adını veren Wolfowitz’in takma adı da, herkesin sandığı gibi şahinden gelmiyor, başka bir hayvandan alınmış:  “Velociraptor”. Bu lâkap hiç boşuna takılmış sayılmaz doğrusu: Sözlük, “hızlı soyguncu” ya da “hızlı hırsız” anlamına gelen bir tür yırtıcı dinozordan bahsediyor. 85 milyon yıl kadar önce Moğolistan, Rusya ve Çin’deki ovalarda koşuşturuyormuş. Her ne kadar “Jurassic Park” filminde yüzde 400 oranında büyütülmüş bir modeli kullanılmışsa da, aslında oldukça “minyon” bir yaratık bu: Büyük Danimarkalı diye adlandırılan cins köpek kadar birşey. 1,5 - 2 metre uzunluğunda, boyu da 1 metre kadar. Küçük olmasına küçük de, çok hızlı ve çok yırtıcı da: 9-10 santimetrelik sivri pençeleriyle avını parçalıyor, saatte 60 kilometre hızla koşabiliyor ve arada zıp zıp zıplayabiliyor.

 

İşte bu “Velociraptor” Wolfowitz, CNN Türk televizyonunda M.Ali Birand ve Cengiz Çandar’a ABD-Türkiye ilişkileri hakkında verdiği ve tastamam yarını kurmayı hedefleyen özel mülâkatte, adını ödünç aldığı tarihi yaratığın bütün fiziki özelliklerini ortaya koymuş: Koşmuş, yırtmış ve zıplamış.

Geniş bir özetini Radikal’de okuyabileceğiniz mülâkatten birkaç cümle aktarmakla yetinelim:

 

“ABD olarak büyük hayal kırıklığı yaşadık.”

 

“Türkiye güçlü bir demokratik geleneğe sahip.”

 

“TBMM’de oylama yöntemi nedeniyle istediğimiz çoğunluğu elde edemedik... Türk parlamentosunda gereken çoğunluğu sağlayamadık.”

 

“Türkiye’de ordu, oynaması gereken liderlik konumuna tam olarak sahip çıkamadı... Söylemesi gereken tek şey vardı: ‘Amerika’yı desteklemek Türkiye’nin çıkarınadır.’”

 

“Türk kamuoyu ve bunun yansıması olarak Türk hükümeti, Irak’ta neyin mücadelesinin verilmesi gerektiğini anlayamadı.”

 

“Yeni bir sayfa açacaksak, yeni bir geleceğe sahip olacaksak, şöyle bir Türkiye olmalı: Türkiye’nin farklı bir tutuma girdiğini görmek istiyorum. Türkiye: ‘Evet biz bir hata yaptık’ demeli. ‘Irak’taki olaylara daha duyarlı davranmalıydık. Bilmedik. Ama artık biliyoruz. Nerede ne kadar yardımcı olabiliyorsak, o kadar yardımcı olmalıyız Amerikalılara’ demeli.”

 

* * *

 

Wolfowitz’in demokrasisini çok takdir ettiği Türkiye’nin dört kurumundan şikâyeti var:

 

a) silahlı kuvvetlerin ülkeye liderlik etmemesinden,

 

b) yasama organının ABD’nin gerekli gördüğü kararı çıkarmamasından,

 

c) Türkiye halkının kavrayışsızlığından

 

d) T.C. hükûmetinin meseleleri görememesinden yakınıyor.

 

Daha doğrusu, yakınmıyor da sevecen ve otoriter bir ağabey olarak, üstüne düşen uyarma görevini yerine getiriyor, azıcık kulak çekiyor. Ama, hemen sonra da bütün ağabeylerin yapması gerektiği gibi, yücegönüllülükle herşeyi unutup yarından tezi yok beyaz bir sayfa açmaya hazır olduğunu eklemeyi de ihmal etmiyor.  Tabii, bütün ağabeyler gibi onun da küçük bir talebi var: Yaramazlık yapmış küçük kardeşin aile büyükleri önünde özür dileyip tövbe etmesi şart. Üstelik, aile içi disiplinin gereği, değiştiğini davranışlarıyla da göstermesi lâzım. Çok şey mi istiyor ağabey? Ne münasebet. Küçük bir aile içi sorun bu yaramazlık, bir özürle geçer gider.

 

* * *

 

Peki velo ağbi, biz bir hatadır yaptık, bilemedik. Ama artık biliyoruz. Bir daha yapmayacağız işte. Bundan sonra ne kadar yardımcı olabilirsek, o kadar yardımcı olacağız. Valla billa. Bak iki ayağımız birden yerde. Aağbi, aağbi be...

 

Devamı yarın...

 

Hâmiş: Dünkü tefrikada, Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeki kargaşayı, belli başlı gazetelerin haberlerine dayanarak yansıtmaya çalışırken, TKP’li öğrencilerin de çatışmanın taraflarından biri olduğu yazılmıştı. Bu gençlerin çatışmaların hiçbir şekilde içinde yer almamış oldukları TKP’nin kendi web mekânında yapılan açıklamada belirtilmiştir. Tefrikacınız, dünyadaki pek çok olay gibi içyüzü belki de hiçbir zaman anlaşılamayacak olan bu garip çatışma haberi üzerine kalem oynatırken, istemeden sebep olmuş olabileceği bu yanlış anlama için özür diler.