No.334 - Savaş sektörünün işi iş

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

 

Savaş sonrası ganimet paylaşımı konusuna -- bir günlük zorunlu aranın ardından devam edelim.

Olanca kaos, yağma, kundaklama arasından kulağımıza bir rahatlatıcı açıklama geldi: Bir Pentagon yetkilisi, kanun ve nizamı sağlamak için ne lâzım geldiğini veciz bir şekilde ifade etmiş:

“Bize BM’den daha etkili, şöyle daha şirket yapısında, şöyle daha otorite ve sorumluluk taşıyan bir kurum lâzım.”

 

İşte bu huzur ve özelleştirme “operasyonu” yürürlüğe kondu bile:

 

Ümmü Kasr limanı 4.8 milyon dolara Stevedoring Services of Amerika’ya gitti bile. ABD çokuluslu şirketlerine çağrı da yapıldı: Yol, su, elektrik, köprü, okul, telefon... hepsi onlara ihale ediliyor. Cumhuriyetçi Parti kodamanlarından Darrel Issa’nın önayak olduğu bir yasa çıkınca, telekomünikasyonda Amerikan sistemi CDMA Irak’a empoze edilmiş ve –ne tesadüf- Issa’ya en çok seçim desteği veren şirket olan Qualcomm da, cep telefonu ihalesini götürmüş.

 

Petrol gibi küçük ve önemsiz meseleye gelince... Bu konuda bir tek yetkili var şimdi ve onun tek bir sözü, meseleyi anlatmaya yeter de artar bile. Irak’ın eski petrol bakanlığı görevlisi Fazıl Çelebi (ABD’nin adamı Ahmet Çelebi ile akrabalığı var mı bilmiyoruz) demiş ki: “Ülkeye muazzam miktarda para girmesine ihtiyacımız var. Bunun tek yolu da petrol endüstrisini kısmen özelleştirmek!”

 

Petrol, su, yol, demiryolu, telefon, limanlar ve ilaçlar – Tümü özelleşiyor.

 

“Bu iş bittiğinde," diyor Naomi Klein, “özgür' Irak dünyanın en fazla satışa çıkarılmış ülkesi olacak. (“Gizli Özelleştirme”, The Nation, 28 Nisan 2003 sayısı).

 

* * *

Ülkenin silâhlı kuvvetleri, kolluk kuvvetleri, yargı organı ve kodesi de sepette:

 

Dyncorp adlı ABD şirketinin Saddam- sonrası Irak’ını düzene sokma operasyonunun başına getirilmesi gündemde. Kiralık polis ya da kiralık asker operasyonlarında büyük tecrübe sahip bir şirket bu. Bosna-Hersek’teki kolluk kuvvetlerinin çekirdeğini bu şirketin elemanları oluşturuyor. Afganistan’ın geçici hükûmeti başındaki eski petrolcü HamitKarzai’nin korunması onlardan soruluyor. Kolombiya’da koka bitkilerine yaprak dökücü zehirleri püskürten uçaklar ve pilotları Dyncorp’a ait. ABD-Meksika arasındaki kritik sınırın kapılarını onlar tutuyor. ABD’de Pentagon’a ait yeni silâh deneme alanları onların korumasında. ABD donanmasına yapılan askeri ve sivil personel başvurularını onlar araştırıyor. Nihayet, belki de en önemlisi, Başkan Bush’un uçak ve helikopter filosunun (Air Force No. 1) tamamı onların sorumluluğunda.

 

Şimdi de bu şirket, "yeni Irak"taki polis, adalet ve hapishane işlevlerini üstlenmekte ve bu görevlere tecrübeli eleman arama ilânlarını internette vermiş bile. ABD’nin en büyük askeri müteahhit şirketlerinden 13üncüsü olan şirket, bu ay başında Computer Sciences Corporation adlı bir şirketi de satın alıp değerine değer katmış; fiyat: 1 milyar dolar. (Bkz.: http://corpwatch.org)

 

* * *

 

Pentagon bağlantılarının Irak işgalinde nasıl işe yaradığını görmek için ise Robert Dreyfuss’un The American Propect’te yayınlanan “Humpty Dumpty in Baghdat” (Edi ile Büdü Bağdat’ta) başlıklı makalesine bir göz atmak yeterli:

 

Yeni Bağdat valisi ya da İmparatorluk “prokonsülü” olarak doğrudan Başkomutan Franks’e rapor verecek olan emekli Jay Garner paşa’nın, bir yandan Pentagon’un meşhur “yıldız savaşları” projesinde İsrail ordusu ile birlikte geliştirilen “Nautilus” silâh programındaki katkılarını, bir yandan SY Technologies ve L-3 Communication şirketleri ile gene İsrail’le ortak geliştirilen silah ve savunma sistemlerindeki katkılarını, bir başka uzantı olarak Paşa’nın ABD’deki en savaşkan çekirdeğin, yani Perle, Feith, eski CIA başkanı Woolsey gibi pek çok süpersağcı insanın içinde yer aldığı meşhur American Enterprise Institute (AEI) ile sıkı fıkı ilişkilerini; onun aynı anda Ulusal Güvenlik İşleri Yahudi Enstitüsü (JINSA) ile sıkıfıkılığını; Garner Paşa’nın yardımcısı olarak Irakın yeniden inşası ve yeni hükûmete kimlerin seçileceği konularından sorumlu olan Michael Mobbs’un ise, ABD’nin terörle savaşında özel özgürlük kısıtlamalarını kuramsallaştıran hukukçu olarak, başşahinlerden Feith’in iş ortağı ve “özel danışmanı” olduğunu; ayrıca, Feith’le Perle gibi Pentagon “sivil”lerinin de Dışişleri Bakanlığı’nı ve CIA’yı resmen “by-pass” ederek, onların nefret ettiği eski banker ve yolsuzluk mahkûmu Ahmet Çelebi’yi Garner Paşa güdümündeki Irak’ın kukla hükûmetine yerleştirmekte olduğunu görünce, bu müthiş halkanın tamamlandığını tespit edebilirsiniz. Öyle mükemmel bir halka ki bu, bizzat ‘Karanlıklar Prensi’: “Biz bile daha iyi bir program çıkartamazdık doğrusu,” demiş.

 

* * *

Daima 1 numara olan Lockheed Martin’in ardından Pentagon’un 2. büyük müteahhit şirketi Boeing’in (1997de satın aldığı öteki dev McDonnell Douglas ile birlikte) Irak savaşından nasıl muazzam kârlar elde edeceğini ve Şirketin pek meşhur sloganının nasıl birebir hayata geçmekte olduğunun ayrıntılı hikâyesini ortaya koyan bir makaleyi de tavsiye ederiz: Michelle Ciarrocca, “Boeing: ‘Forever New Frontiers’ or ‘The Purse is Now Open”, “Boeing: Daima Yeni Ufuklara ya da Para Kesesi Şimdi Açık”. (Armes Trade Resource Center)

 

Burada küçük bir ayrıntı: Savaş ve şiddetin başmimarlarından “Karanlıklar Prensi” Perle’in Trireme Partners, L.P adlı şirketin yönetiminde olduğu ve silâh işleri ve terörle mücadeleye yatırım yapan bu “isimsiz” küçük şirketin topladığı 45 milyon doların yarısını da dev Boeing’den sağladığı biliniyor. (Seymour Hersch, New Yorker, 17 Mart 2003)

 

* * *

Büyüklerden biraz daha küçüklere geçersek: Kısa günün kârına koşan dev Sony’nin, savaşın başlamasının bir gün sonrasında Amerikan patent bürosuna başvurarak “Şok ve Dehşet”i PlayStation’larında hemen savaş oyunlarına dönüştürmeye hazırlandığı, ayrıca bu ganimetten yararlanmak üzere koşturan 15 şirketin (örneğin Sci Games) “Şer Mihveri” aile oyunları, “Irak’a Özgürlük” çamaşırları ve giysileri, “Şok ve Dehşet”- “Bağdat Muharebesi” vb. bilgisayar oyunları, eşofmanları, bebekleri, kupaları, iskambil kâğıtları, güneş gözlükleri, havai fişekleri ve envai çeşit incik boncuğu pazarlamaya şimdiden giriştiğini, meselâ The Guardian’da yazan Julia Day’den öğrenmiştik (10 Nisan 2003).

 

* * *

Ve, en küçükler, mini miniler: Metrenin milyarda biri, yani bir molekül büyüklüğünde maddelerle çalışan “nanoteknoloji”, Pentagon’un en büyük ilgi alanını oluşturmaktaymış. (Zaten, bu haber New York Times’ın “iş âlemi” sayfalarında minicik – nano – bir köşede yer almış.) Pentagon’unki haksız bir ilgi sayılmaz: Irak savaşının bu teknolojinin korkunç yararlarından istifade edilmeden yapılan son savaş olarak hatırlanacağı (yani, basit bir çıkarımla, ufukta daha binbir savaş göründüğü) uzmanlarca belirtiliyor. Zaten Pentagon da bu alanda çalışan şirketlere 20 yıldır ar-ge desteği verdiği gibi, sadece bu mali yıl için 243 milyon dolar tahsis etmiş bile. Bu konuların uzmanı olduğu olduğu anlaşılan bilim insanı ve Pentagon araştırma sorumlularından Dr. Clifford Lau, Einstein’ı aratmayacak güzellikte bir kehanette bulunmuş: "Nanoteknoloji, eninde sonunda savaş sanatını, barutun icadından daha fazla etkileyecek."

* * *

Ordu-Şirket kompleksinin işi iş: Makro’dan mikroya cihanı elde tutuyor.

 

Devamı yarın...