No.323 - Emzik

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

 

Dün dünyada ne oldu?

 

Hayli naif, hatta aptalca bir soru. Ama, tam da böyle saflıklar, aptallıklar yapmanın sırası sanki.

 

Dün, 21. yüzyılın ilk büyük sömürge savaşı devam etti ve 12. gününü tamamladı.

 

Saldırgan Amerikan ve İngiliz orduları, misket-salkım-papatya-biçici bombaları füzeleri ve makineli tüfekleriyle katliam yaptı.

 

Babil’in El Hillâh kasabasında çoğu kadın ve çocuk, en az 48 sivili katletti, 400’den fazla sivili yaraladı.

 

Görüntülerde bez bebek gibi örtülere sarılmış minik bebek cesetleri, kaldırıma bırakılıvermiş 10 yaşlarında çocuk cesetleri, kamyonetlere alelacele doldurulmuş paramparça cesetler, çocuk cesetleriyle lebalep dolu kamyonetler, hastanelerin koğuş ve koridorlarında boydan boya kan gölcükleri, kocası ve altı çocuğu birden katledilmiş yaralı bir kadının şok ve dehşet içindeki hali, eli bileğinden bir şarapnel parçasıyla kopup gitmiş sağ kolu kanlı gazlı bezlerle sarılı bir delikanlının eğilip büzülen yüzü, altı çocuğunu, eşini, iki kardeşini, ana-babasını kaybeden adamın yırtık pırtık örtülerle sarılmış çocuklarını içine yerleştirdiği derme çatma iki küçük tabutun ortasında çömelip ellerini iki yana açarak öyle ağlamadan durması...

 

Tabut niyetine alelacele devşirilmiş tahta parçalarından daracık bir kutunun içine güçbelâ tıkıştırılmış iki beden: Kandan kaskatı olmuş örtüye sarılı genç kadın ve kucağına yaslanmış bebeği: Kundaklanmış gibi... Başı ve bedeni beyaz kumaş parçalarıyla sarmalanmış ve ağzında emziği...

 

Artık emilmediği için o beyaz dudakların arasında hiç kıpırdamadan sonsuza kadar duran yeşil plastik emzik. Yere düşüp kirlenmemesi için olacak, bebeğin giysilerine iliştirilen ipi de öylece duruyor. Bir daha yere düşmesi, kirlenmesi olanaksız bir emzik...

 

Dün, aynı kasabanın yakınlarındaki Haydariye’de füze atılarak 16 kişilik bir ailenin 15 ferdi katledildi...

 

Dün, Bağdat’ın üzerine yağan bomba ve roketlerle en az 15 sivil parçalanarak öldürüldü...

 

Dün, ABD askerleri Necef’te bir aracı taradı, hepsi kadın ve çocuklardan oluşan 7 kişilik bir insan grubunu öldürdü...

 

Dün, silâhsız bir araç sürücüsü, intihar saldırısı düzenleyebileceği şüphesi üzerine vurularak öldürüldü...

 

Dün, terorist olduğu kuşkusuyla yakalanan insanlar esir alındı, başlarına torba geçirildi, üstlerine kimlik numaraları iliştirildi, bu “esir”lerden birisine farklı muamele yapıldı, onun elleri bağlanmadı ve 5 – 6 yaşlarında görünen oğlunun yanında kalmasına izin verildi; görüntüde, dikenli tellerin arkasında çöl kumlarının ortasında, torbalı başını çıplak ayaklı oğluna doğru eğip, bir elini o küçük bedenin kucağına bırakan, öbür eliyle de çocuğun başına okşarcasına dokunan “esir” adam vardı; ama adamcağızın eski zaman   
savaşçılarının savaş başlıklarını andıran high-tech torbası yüzünden yüzündeki ifadenin öfke mi, acı mı, kayıtsızlık mı, yoksa bambaşka birşey mi olduğunu görmemiz imkânsızdı...

Dün, ABD’nin Irak’lılara özgürlük ve kurtuluş getirme operasyonunun 12. günü, işte böyle şeyler oldu...

 

Dün, Cumhuriyet, Yeni Şafak, Sabah, Milliyet, Zaman, Radikal gibi gazetelerde bir tek güne sığdırılan bu akıl almaz faciayı yazısıyla, görüntüsüyle görmek mümkündü.

Hürriyet, Star ve Tercüman gazetelerine bakıldığında ise, değil böyle bir jenosidal kıyımı görmek, bu gezegen üzerinde bir saldırı ya da savaşın mevcut olduğunu bile anlamak mümkün değildi. En azından, gazetelerin birinci sayfalarını vitrin olarak kullandıklarını, esas haber ve “söz”lerini o vitrinde sergilediklerini düşünenlerdenseniz, durum tastamam böyleydi işte. Bütün bu anlattıklarımız olmamıştı.

 

Dünya ahvalini sadece gazete okuyarak takip etmek gibi bir saplantınız – ya da iddianız – varsa, naçiz tefrikacınız sizi uyarmayı bir borç bilir:

 

Dün, Türkiye’deki bazı gazeteler haberi, bilgiyi, aklı ve vicdanı binalarının bodrum katındaki “kâğıt depoları”nda unutmuştu.

 

Tabii seni de, ey okur.

 

* * *

 

Uyarıdan sonra bir de öneri: Türkiye’ye “öpücük vermek ve gönül almak” için apansız bir ziyarette bulunduğu belirtilen Powell’a dünkü Cumhuriyet, Yeni Şafak, Sabah ve Zaman gazetelerinin birinci sayfalarını gösterin, yeter.

 

Ayna diye.

 

Devamı yarın...