No.316 - Akıl hırsızları

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

 

Elimizde iki dizi film var.

 

Birinci dizi, dünyanın en eski medeniyetlerinden birinin günümüzdeki bir hayli sefilleşmiş uzantısı olan Bağdat’ın göklerine doğru yükselen alevler, dumanlar ve patlamaları içine alan filmlerden oluşuyor. Dünyanın belli başlı bütün televizyon kanallarında yayınlandı.

 

Daily Mirror gazetesinin yazdığı gibi, bu filmleri ilk gördüğümüz an nerede olduğumuzu herhalde unutmayacağız.

 

Şok ve Dehşet yaratacağız dediler ve bunu yaptılar: Şok dehşet içinde bıraktılar hepimizi.

Ve bu daha başlangıçtı! Ne zaman biteceğini eminim hiçbirimizin bilmediği kâbusun başlangıcı. Asıl şok ve dehşet veren şey buydu belki de: Ne zaman uyanacağımızı, hatta bir daha uyanıp uyanamayacağımızı bile hiç bilmediğimiz bir kâbusun “görücüsü” ya da “seyircisi” olma durumu.

 

İkinci dizi filmde dünyanın en büyük sömürge imparatorluğunun “lejyon”larından bazı askerlerin kanlı cesetleri, canlı olanlarınsa şok ve korku içindeki halleri vardı. Bu filmler, saldırgan ülkelerin belli başlı televizyon kanallarında gösterilmedi, sansür edildi. Keşke gösterilseydi.

 

Saldırgan ülke askerlerinin, bomba sesinden yarı sağır olmuş kulakları, yaşanan dehşet ortamının tam ortasında bulunmaktan dolayı yarı şaşı bakan gözleri, zaman zaman yaprak gibi titreyen genç ve diri bedenleri, bunları seyretmesine izin verilen biz yoksul ülke sâkinlerinin yüreğini burktu, içini sızlattı. O korkunç duman bulutlarının dağılmasından sonra Irak hastanelerinde cılız bedenlerinde şarapnel parçaları ile yatan Irak’lı çocukları gördüğümüzde yüreğimizde beliren burkulma, içimizde boyveren sızlama ile aynı oranda – ne eksik, ne fazla.

 

***

 

Bir akıl tutulması diyor Papa. “İnsanlığın kaderine yönelmiş bir tehdit.”

 

Vatikan haklı: Korkunç güçlü soyguncular, aklı çalıyorlar bizden. Demokrasiyi, özgürlükleri ve insan haklarını da.

 

Hepsini geri almak zorundayız. Ve en kıymetli hazinelerimizi bir daha asla çaldırmamalıyız.

 

Asla!

 

Devamı yarın...