No.306 - Devran dönüyor!

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

Dünyada belki de en kritik haftaya girilirken ABD'nin manyak savaşkanları ve onların avenesi dünyada mutabakat, anlaşma, hukuk, vicdan filân aramıyor; Roma İmparatorluğu ve onun köle uşakları da "modern" çağlara pek tekabül etmiyor doğrusu.

Olsun, ey okur, durum hiç de iç karartıcı değil! Tam aksine, müjdemiz var: Savaş rotası değişiyor. Dünya insanları, savaş zorbalarını zorda bırakıyor.

Gün oluyor, devran dönüyor ve bak ey okur, oku neler oluyor da için açılsın:

"BM Denetçileri "denetim yürüyor" diyor ve Bushçu savaşçıların başlıca kozunu elinden alıyor. Hatta, Atom Enerjisi Ajansı Başkanı olan denetçi El Baradey, ABD ile İngiltere'nin nükleer konudaki kanıtlarının sahte olduğunu açıklıyor;Amerikan basının "amiral gemisi" ve Bushçuların baş destekçisi sayılabilecek The New York Times, "Savaşa Hayır Demek" başlıklı başyazısında, "Amerika'daki herkes gibi biz de pencerenin kapandığını hissediyoruz," diyor! "Geniş çaplı uluslararası destek yoksa istilâya evet mi hayır mı sorusuna indirgenirse iş, cevabımız hayır."" Amerikan basınının "uçak gemisi" sayılabilecek ve Bush'çuların gözbebeklerinden The Washington Post'ta Jackson Diehl, "Türkiye'nin Verdiği Ders" başlıklı bir yazı yazıyor ve şu satırlarla bitiriyor yazısını: "ABD'nin küresel liderlik ile zorbalık arasındaki farkı öğrenmesini de gerektirir [bu savaş]. Türkiye'nin de gösterdiği gibi biz henüz oraya (o derse) henüz gelmedik." Britanya'nın en saygın fikir gazetelerinden The Independent, Pazar nüshasında : "Bizim adımıza Olmaz Bay Blair" diye kampanya başlatıyor! "Kanıtınız yok. BM onayınız yok. Ülkenin desteği yok. Partinizin desteği yok. Hukuken hakkınız yok. Ahlâken hakkınız yok. Britanya'yı Bush'un haksız ve gereksiz savaşına sürükleyemezsiniz."Britanya'nın en saygın fikir gazetelerinden The Guardian, başyazısında: "Blair'in Irak çıkmazı umutsuz" diyor. Ve bu "traji-komik" durumu şöyle özetliyor: "Bir yanda o saplantılı, eğilip bükülmez George Bush, ABD'nin canı kime isterse saldırmak için kimsenin 'iznine' ihtiyacı olmadığında dayatıyor ve Britanya'nın sadık desteğinden pek emin görünüyor. Öte yanda da neredeyse bütün Birleşmiş Milletler duruyor. Tony Blair ile bahtsız Jack Straw'un kendilerini bu gülünç, zararlı ve tehlikeli konuma tam da nasıl soktukları, tarihçileri yıllar yılı meşgul edecek. Tam da nasıl çıkacaklarını ise - eğer çıkabilirlerse tabii - önümüzdeki gerilimli birkaç gün içinde göreceğiz."Britanya'nın yönetici elitinden Kalkınma Bakanı Clare Short, BM'den karar çıkmadan saldırı olursa istifa edeceğini açıklıyor; çevre bakanı yardımcısı Andy Reed istifa ediyor ve Blair'in kendi saflarında sel felaketi gibi bir isyanın baraj kapakları açıldı açılıyor. (Guardian)İngiltere'nin ve dünyanın en saygın üniversitelerinden Oxford'dan 2100 öğretim üyesi ile öğrenci, Blair'e savaş karşıtı bir dilekçe sunuyor. Oxford'un en saygın öğretim üyelerinden Kraliyet Derneği ve Britanya Akademisi üyesi 34 profesör, 4 dekan ve 90 profesör, savaşa karşı olduğunu belirtmekle kalmıyor, Washington'da rejim değişikliği talep ediyor!İngiltere'nin ve dünyanın en saygın üniversitelerinden Cambridge'den 600 öğretim üyesi -- ki aralarında Nobel bilim ödüllü olanlar, kraliyet Derneği üyeleri hayli yüklü bir yer tutuyor -- aynı yönde bir dilekçeyi Başbakanlığa bundan üç hafta önce ulaştırmışlardı. Üstelik bununla da yetinmiyorlar, Oxford ve Southampton Üniversiteleri ile "Savaşa Karşı Üniversiteler Koalisyonu" kurarak eylemin dikâlâsına geçiyorlar!Britanya'nın en saygın üniversitelerinden Bristol, Leeds, Liverpool, Keele, Glasgow, Galler, Plymouth, Birmingham, Bradford, Bath, Londra, Sussex, Exeter'den en kıdemli tarih, mimarlık, sosyoloji, uluslararası ilişkiler, hukuk ve politika, vb profesörleri, haksız saldırı savaşına karşı dilekçelerini tam sayfa ilân halinde The Guardian'da yayımlatmayı tercih ediyorlar.Britanya'nın en tanınmış mimarlarından Lord Rogers, yine Guardian'da savaşa karşı tam sayfa ilan vermek için kimlerden para topluyor peki? 180 pop yıldızı, yazar, sanatçı, oyuncu, avukat, şef, futbolcu ve öğretim üyesinden! Bu ilanda adı geçenlerden küçük bir seçme: Pop dünyasından Sir Elton John, Jarvis Cocker; televizyondan Davina McCall; peyaz perdeden Dame Judi Dench ve Dustin Hoffman; plastik sanatlardan Tracy Emin, Sam Taylor Wood, Anish Kapoor; romancılardan Kazuo İşiguro; ve futboldan Graham Le Saux...ABD'nin tanınmış finansçılarından ve açık toplum savunucularından George Soros, ABD'nin saygın Carnegie Mellon Üniversitesi'nde yaptığı çok eleştirel konuşmasının bir yerinde Bush'un doktrinini Orwell'in "yenidil"ine benzettikten sonra şöyle diyor: "Şuna inanıyorum ki, Başkan Bush ABD'yi ve dünyayı yanlış yöne götürüyor..."Endonezya'da 1 milyon kişi barış için dua ediyor...Pembeli kadınlar Beyaz Saray'ın önünde müthiş bir gövde gösterisi yapıyorBM Genel Sekreteri, ABD'yi tek başına hareket etmemesi için net bir dille uyarıyor.

Türkiye'de yaşayan insanlar olarak, ABD'nin muazzam savaş baskısını hissetmemek mümkün değil herhalde. Her zaman olduğundan bile daha elle tutulur, yapış yapış, adeta lüzucî bir tazyik var ortalıkta: Kimsenin, hatta hükûmetin bakanlarının bile bilmediği (muhalefet lideri Deniz Baykal'ın ifadesi), Meclis Başkanı'nın haberdar olmadığı bir "mutabakat" anlaşması uyarınca İskenderun limanının boşaltılması, Amerikan askerlerinin silahlı külahlı gezmeye çıkmaları, Türk subayları ve askerleri ile itiş kakış durumları olması (Hürriyet); İskenderun derken Taşucu, Mersin limanlarının da devreye girmesi (Cumhuriyet) derken Gaziantep'in yığınaklara sahne olması (Hürriyet) derken tam 9 kara üssünün birden telaffuzu! Mardin Kızıltepe, Dicle, Oyalı, Nusaybin, Gaziantep, Oğuzeli, Birecik, Şanlıurfa ve Viranşehir!

Televizyon görüntüleriyle büsbütün dramatik hal alan çok tuhaf bir manzara!

Meclis Başkanı Arınç'ın bu "fiili" durumdan dolayı tüylerinin diken diken olduğunu ifade etmesi, hatta Meclis'te bu gizli kapaklı fiili durumlar hakkında her türlü denetim mekanizmasının çalıştırılmasını istemesi... (Milliyet, Yeni Şafak)

"Mutabakat", "Anlaşma" ve "Modernizasyon" gibi kelimelerin hiçbirinin bizim gibi sıradan insanların anladığı gibi kullanılmadığını görmek ilginç oluyor.

"Hükûmetin ancak TBMM kabul ederse üstlenebildiği bir yetki tezkeresiyle verebileceği bir operasyon bu," diye yazıyor Fehmi Koru. "Ancak ortada tezkere yok, muhtemelen izin de... Buna rağmen ABD, çıkarmayı planladığı savaş için limana yığdığı silâh ve mühimmatı, izinsiz olarak ülke topraklarına sokuyor... Hiç kuşkunuz olmasın, oradan da Kuzey Irak'a yönlendirmek üzere..." (Yeni Şafak)

Evet mutabakat yok, anlaşma yok, modernizasyon da herhalde insan kesme, ülke yıkma anlamına gelmiyor.

* * *

Ama, başta da söylemiştik ya ey okur, akıl kazanacak! Hocalar, öğrenciler, kadınlar... hepsi aklı ve vicdanı temsil ediyor. Savaş manyaklarının şansı yok. Türkiye'de de yeni tezkere falan gelemeyecek. Gerekçesi de yok. Temeli de yok. Ayrıca, dünya da yanında ülkenin. Daha ne olsun?

En kötü gibi görünen haftabaşı, aslında en iyilerinden biri...

Devamı yarın...