No.305 - Dünya insanları barışı kazanacak

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

 

Olup biteni görüyor musunuz?

 

ABD deniz piyadeleri sivil kıyafetlerle ve plakasız araçlarla, Kuveyt ile Irak arasındaki o ‘silâhsızlandırılmış’ sınır bölgesinde cirit atıyorlar. Soranlara, “Kuveyt’ten iznimiz var, bölgede çalışacağız,” diyorlar. Bunun üstünden birkaç saat geçtikten sonra BM gözlemcileri bir de bakıyorlar ki ne görsünler: O çok hassas bölgeyi ayıran elektrikli tel örgüler kesilmiş, üç büyük yerde 25 metrelik koca boşluklar açılmış, orası bir güzel istilâya hazırlanmamış mı?!

(Greg Barrow/BBC).

Birleşmiş Milletler’den bir Güvenlik Konseyi kararı, yani uluslararası meşruiyet ararken, bir yandan GK üyelerinin diplomatlarını izleme (telekulak) emrini veren ABD, bir yandan da BM gözlemcilerine alenen yalan söyleyerek savaşın yolunu döşüyor yani. Harika doğrusu.

15 “sivil” deniz piyadesinin plakasız esrarengiz araçlarla çöllerde dolaşıp BM tellerini kesmesi ve aynı anda onların Başkanının Irak’a ve dünyaya demokrasi ve barış getirmesi senaryosu, Hollywood macera filmleri prodüktörleri tarafından bile “inandırıcılıktan yoksun” gerekçesiyle geri çevrilirdi herhalde.

***

ABD yönetimi, Türkiye’yi kendi yanında savaşa sokmak için CIA’i devreye sokmuş. Yönetimle daima içiçe Washington Post gazetesi, “CIA kuryesi” adını verdiği ajanların, yani casusların Ankara’yı “ikna” için Ankara’da cirit attıklarını yazıyor. Kimleri bu ikna çalışmasına tabi tuttuklarını tam bilmiyoruz, yazmamış gazete. Yönetimle daima içiçe New York Times gazetesi de Türklere mahsus bu “cirit atma” oyununu Amerikan diplomatlarının da öğrendiğini gösteriyor bize: Eskisi ve yenisiyle bu “diplomatlar” “tezkere”ye red oyu veren AKP milletvekillerini yakın takibe almış. Artık, bu diplomatların TBMM’de kapalı oturumda gizli oylama yapılan bir yerde, “reddiye”cileri nasıl ve nereden öğrendiklerini sormayacaksınız. (Türklerin bir başka milli sporuna el attıkları, özellikle de pek meşhur “şak kündesi” oyununu denemekte oldukları da düşünülebilir pekâlâ.)

Doğrusu, bu senaryo da Hollywood stüdyolarından, fazla beylik ve inandırıcılıktan tyamamen yoksun olduğu gerekçeleriyle ânında geri geri çevrilirdi.

***

ABD yönetiminin savaşçı başkanının iyice yalvaçsı (yani peygamberâne) bir eda ile çıktığı televizyonlu basın toplantısında hiçbir kanıt getirmeden ve dahi ABD’nin tel kesme cirit atma, kündeye getirme oyunlarına da, “kanka”sı İngiltere’nin ölüm gazı tesislerini Saddam’a satıp bunu örtbas etmesine hiç değinmemesi, buna karşılık Saddam Hüseyin’in “sessiz sinema” oynadığı yolundaki bayat klişeyi binbirinci defa kullanması da, affedersiniz ama Hollywood’un sesli sinema standartlarını hiç tutmuyordu. Red!

***

Ama bakınız:

Dünyadaki 200 küsur ülke vatandaşlarının sadece 48 saat içinde yarım milyonu aşkın (550 bin) imza topladıktan sonra, süreyi 1 tek gün daha uzatıp 750 bin, hatta 1 milyon imzayı hedeflemesi ve bunları BM Güvenlik Konseyine “savaş çözmez, ancak denetim çözer” dilekçesiyle göndermesi (www.moveon.org/emergency);ABD’de 360 küsur üniversite ve liseden binlerce öğrencinin ülke çapında sokak gösterileri yapması; 56 ülkede ayrı ayrı ama aynı anda kadim Yunan tiyatrosunun büyük yazarı Aristofanes’in Lysistrata’sının oynanması;Savaş kararı isteyen İspanya’daki Aznar hükûmetine karşı, savaş istemeyen İspanyol halkından 30 bin lise ve üniversite öğrencisinin Madrid sokak ve meydanlarını doldurması ve “Ne Bush, ne Saddam, ne de köle Aznar” pankartları açması;Avustralya’da, savaş isteyen hükûmete karşı binlerce lise ve üniversite öğrencisinin Avustralya sokaklarına dökülmesi;Paris’li 7 bin ortaokul, lise ve üniversite öğrencisinin Luxembourg parkından İtalya’meydanına kadar protesto yürüyüşü yapması; onları Fransa’nın dört bir yanında çeşitli kentlerin öğrencilerinin izlemesi;İngiltere’de orta öğrenim öğrencilerinin Başbakan Blair’in resmi konutu önünde oturma grevi yaparken, 10 bin şairin protestosu ile buluşması ve “güvenlik boşluğu”ndan yararlanarak 13-16 yaş arasındaki öğrencilerin ortalığa fırlaması ve bunun üzerine Başbakanlık önüne polis takviyesi yapılmak zorunda kalınması;İsveçli öğrencilerin gösteri ve protestolara girişmesi; İstanbul’da Maltepe ve Sarıgazi’deki liselerde öğrencilerin sloganlar attıktan sonra arkadaşlarının alkışları arasında okulun üçüncü katından bahçeye inmesi; İTÜ’de öğrencilerin gösterilere girişmesi ve “barış meş’alesi” yakması;Bangladeş’te organiz atörlere göre 80 binden fazla insanın başkent Dakka meydanlarında dev gösteri yapması ve gösteriye Müslümanların yanı sıra Hıristiyan, Budist ve Hinduların da katılması...(Anadolu Ajansı)

İşte bu senaryo da Hollywood’da kabul görmezdi muhtemelen -- ve tastamam aynı gerekçeyle: Fazla gerçekdışı olduğundan.

Ama, aradaki fark şudur: Bush’la ilgili senaryoların tümü “sessiz sinema” dönemine ait iken, dünya insanlarınınki çok sesli ve rengârenk!

Dünya insanları kendi senaryolarını yazar ve dünya sahnesine kendileri koyarlarken Hollywood’da “iş yapmayı” hiç düşünmediler.

Dünya insanları barış istiyor ve onlar barışı kazanacaklar!

 

Devamı haftaya...