No.300 - Korkurnazlık – Hiç gerek yok!

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

1 Mart 2003, kâinat için ne kadar “tarihî” bir tarih bilinmez tabii, ama dünya ölçeklerinde bakıldığında orta boy olan ülkemiz için acayip önemli!

Hadi bir kez daha tekrar edelim: 1 Mart 2003 Cumartesi.

Duvarlarında “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazılı yüce Meclis Cumhuriyet’i ilân ettiği günden bu yana en önemli kararını alacak bu gün.

Hadi bunu da bir daha tekrar edelim: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”

Alabildiğine basit, alabildiğine ağır bir cümle.

Her kelimesi üzerinde ayrı ayrı düşünmek gerekecek.

***

“Washington’un Ahmaklığı: Savaşı Kazanıp Dünyayı Kaybetmek”.

Ünlü uluslararası yorumcu William Pfaff, dünkü köşe yazısına bu başlığı koymuş. Alabildiğine basit, alabildiğine ağır bir cümle daha.

Pfaff, vatandaşı olduğu ülkenin, yani ABD’nin bu “ahmakça” savaşı için şunları yazıyor:

“Yönetimin savaş kampanyasındaki tavırları Batı Avrupa kamuoyunda gerçek bir Amerikan düşmanlığıyarattı. [...]

Savaş konusundaki belirsizlik (ki, işadamları ve yatırımcıların nefret ettiği birşeydir bu) yüksek teknoloji balonunun patlamasından sonra ekonomide beklenen uluslararası düzelmeyi boğdu.

Amerikan Sahte Savaşı uluslararası ekonomiye, başlıca uluslararası güvenlik kurumlarına, siyasi kurumlarına ve Amerika’nın ciddiyetinininandırıcılığından ne kaldıysa ona zarar veriyor. [...]

Tedbiran savaş siyaseti ilân edip, uluslararası meşruiyeti hiçe sayarak, Irak’ı canının istediği an vurmakta özgür olduğunu söylemesine rağmen biraz da müttefik ve uluslararası onay cilâsı araması, sonuçta yönetimin ülke içinde ve dışındaki pozisyonlarını zayıflattı. [...]

Asıl şaşırtıcı olan bütün bunlardaki kifayetsizlik... Liberal demokrasilerde kamuoyu hiçbir zaman ABD’ye bu kadar yabancılaşmamıştı.

Uluslararası siyaset yorumcusu Pfaff’ın ABD için çizdiği global tablo son derece iç karartıcı doğrusu. Tabii, o ülke yönetimi ve onun az sayıdaki yandaşı için.

Şimdi gelin, küçük bir egzersiz, daha doğrusu bir “test” yapalım:

Yukarıdaki alıntılarda hipergüç Amerika’nın geçtiği yerlerde onun adını silip onun yerine şu ortaboy mütevazı ülkemizi koysak, ne sonuç alırız acaba?

Uluslararası inandırıcılık? İç ve dış politikalar? İç ve dış pozisyonlar? İçte ve dışta meşruiyet? Ekonomik durumlar? Demokrasi? Şeffaflık? Katılım? Ciddiyet? İnandırıcılık? Kifayetlilik? Belirsizlik?

Artık kalemlerinizi bırakın -- Sınav bitti.

Hepiniz geçtiniz!

Ama, hiçbiriniz tam not alamadı!

Çünkü, şu canalıcı cevabı hiçbiriniz yazmamıştı:

“Washington ahmaklığıyla savaşı kazanıp dünyayı kaybediyor” olabilir;

Ankara’nın ise “korkurnazlığı” ile hem kendi halkını hem de dünyayı kaybetmesi bir yana, gireceği savaşı kazanacağının da hiç garantisi yok.

Üstelik. Ve maalesef.

***

1 Mart 2002, gerçekten tarihî bir tarih. Hatta, bir tür milat dense, yeridir.

Ertesi günden başlayarak, “tezkereli” dünyamız bir daha asla eskisi gibi olmayacak çünkü.

Bekleyelim ve görelim.

Devamı milattan sonra...