No. 449 - Yeni Yılda Kazananlar ve Kaybedenler

-
Aa
+
a
a
a

Kayıplar hanesinin başına çocukları koyuyoruz tabii. Depremin ardından gelen dev dalgaların altında kalarak yokolup giden çocukların tam sayısı hiçbir zaman bilinemeyecek herhalde, ama en az 150 bin kişinin öldüğü ve bunların da en az üçte birinin çocuk olduğu BM yetkilileri tarafından bize bildirildi. Ölen 100 bin kişinin çocukları da öksüz ve yetim kaldığına göre, topluca bir "neslin kaybı"ndan söz eden UNICEF'in tanımı pekâlâ doğru sayılabilir.

 

Homo sapiens sapiens, yani – hadi bildiğimiz demeyelim de – mensup olduğumuz insan türü de önemli ölçüde kaybedenler arasında yerini aldı gibi görünüyor. "İnsanlık öldü" gibilerden bir metafor kullanmıyoruz burada, ey okur: Hepimize en "uzak" adalarda yaşayan ve bizden gelen "dost" elleri her zaman geri çeviren, "dış dünya"yla, yani biz medeni insanlarla temas kurmayı her zaman reddetmiş olan insan topluluklarından da haber yok! Ataları adalara 30 bin yıl önce bir şekilde gelmiş olan bu tenha kabileler, onbinlerce yıl önce nasıl yaşıyorlardı ise bugün de tastamam öyle yaşayan, hayat tarzlarını zerrece değiştirmedikleri halde, ayakta kalmayı başaran son toplulukları idi yeryüzünün. Dolayısıyla, ezeli soruların, yani "biz kimiz, nereden geliyoruz, azimetimiz neresi?" sorularının – bırakalım cevabını bulmayı, artık bu soruların –  muhatabını bile bulamayacak olmamız ihtimali epey kuvvetli. Sonsuza kadar kaybettiğimiz şey, belleğimiz olabilir.

 

Metaforik olarak kaybettiğimizi yeniden ve kuvvetle hissettiğimiz  bir "insanlık" da var tabii ayrıca: Buldozerler çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı sayısız cesedi toparlayıp buzluklara kaldırırken, iş makinelerinin uğultusu arasında ellerinde biralarla, sex-on-the-beach kadehleriyle plaj barlarını dolduran, barmen kızlara kur yapan, iş makinelerinin üzerindeki semalarda cırlak pembe renkli yamaç paraşütleriyle ceset dolu havuzların üzerinden tatlı tatlı seyrederek denize doğru süzülen turistlerle birlikte, biraz insaniyetliğimizin de kaybolduğu söylenebilir.

 

Kayıplar listesine Hindistan'da de dalgaların altında hasar gören çok gizli nükleer tesislerle ilgili bilgilerle devam edip, depremi kaydettikten sonra "aman turistleri kaçırmayalım" diye bunu halka duyurmayan, uyarı dahi yapmayan hükûmetlerin prestijini ya da 24 saat yayın yaptığı halde, depremden iki saat sonra gelecek tsunamiler konusundaki bilgiyi haber olarak bile görmeyen ve fakat tek ölüm göstermedikleri Irak yıkımına karşılık tsunamiden ölenler öldükten sonra cesetleri tonlarla sergilemekte beis görmeyen uluslararası anlı şanlı uluslararası kanalların inandırıcılığını da ekleyerek devam edebiliriz...

 

Kayıplar hanesi çok uzun; sayfalarca gidebiliriz. Ama biz şimdi aktifler hanesine geçelim bilançonun: Kazananlar hanesinin baş sırasına "piyasalar"ı yazmalıyız. Büyük felaketten en çok vurulan ülke olan Endonezya'nın da aralarında bulunduğu felaketzede ülkelerde borsa tavan yaptı! İnşaat, enerji ve petrol şirketlerinin hisseleri rekor derecede yükseldi. Ayrıca, sigorta şirketleri de de memnun. Deprem ve tsunamiden ölenlerin sadece 10'da biri sigortalı, sektörün hisse senetleri değerleniyor. (Bünyamin Esen, "Yeter ki Piyasanın Canı Sağ Olsun", acikradyo.com, 30 aralık 2004).Ayrıca olay, terör gibi de değil, olayların devamına dair prim riski de yok ortada. Dolayısıyla, yeryüzünün bu en büyük felaketi karşısında mali piyasalar, "gözünü bile kırpıştırmadı". (Stephen King, "Sadly, this disaster makes little diference to the markets", The Independent, 29 Aralık 2004)

 

Kazananlar hanesine piyasalar dışında koyabilecek pek fazla kategori yok – derken acele etmemeliyiz aslında:

 

Böyle bir durumun sürdürülebilir olmadığını yazan – dolayısıyla, aslında piyasaların pek de kazançlılar hanesine yazılmaması gerektiğini ima eden – bir HSBC ekonomisti (a.g.y), dünyanın en zengin hükümetlerinden daha fazla parayı bir hamlede toplayan yardım kuruluşları, pek çok hükûmetten çok daha fazla yardım veren Zara adlı mağazalar zinciri, ve tabii, hepsinden önemlisi, kendisine karşı verdiği bağımsızlık mücadelesinde nüfusunun üçte birini ortadan kaldıran sömürgeci Endonezya hükümetine 50 bin dolar yardım gönderen Doğu Timor. Ve onun "Biz yoksul bir ülkeyiz, ancak bu kadar verebiliyoruz, ama komşumuz Endonezya'ya böyle bir trajedide yardım eli uzatmadan da yapamazdık, diyen Başbakanı Mari Alkatiri...

 

Bu son saydıklarım, "kazananlar" değilse de, "kazandıranlar" listesinde yer alıyorlar. Yılbaşı piyangosunda "amorti" kazandırıyorlar bize, ama bu kadarı bile, yeni yıla "kazanmışlar" morali içinde girmemize yetiyor...

 

Devamı haftaya...