Neden Kendimi Tutuklatacağım?

-
Aa
+
a
a
a

24 Şubat 2009

Küresel ısınmaya karşı bu ülkede yapılan ilk büyük protesto eylemi olan olan kömür santralindeki sivil itaatsizlik eylemi için önümüzdeki ayın başında -2 Mart- başkente topluca yürüyüşümüzün zamanlaması tuhaf görünebilir.

Sonuçta, Barak Obama iktidarda. Bilime inanan bilim danışmanları atadı ve küresel ısınmaya karşı, birkaç hafta içinde, son 20 yılın başkanlarının hepsinden daha fazlasını yaptı. John Kerry, Henry Waxman ve Ed Markey gibi sağlam insanlar ilgili kongre komitelerinin başındalar. Burnu sürtülen otomobil şirketleri, sadece onlara biraz para verirsek rasyonel araçlar yapacakları sözünü verdiler. O zaman bu neyin protestosu? Neden bu iyi adamlara rahat vermiyoruz?

Bu konuda biraz oturup düşünürseniz, bunun tam zamanı olduğunu anlarsınız. Bir tek şey, bu geçmişte yapılamazdı: Sizce Dick Cheney bunu dikkate alır mıydı?

Daha da önemlisi, yönetimi ve Kongre'deki demokratları istemedikleri bir şeye zorlamak için değil, ama kendi kanaatleri uyarınca hareket etmek için ihtiyaç duydukları alanı onlara sağlamak için güçlü bir harekete ihtiyacımız var. Barack Obama bir kitle önderiydi –büyük değişikliklerin sadece talep ettiğinde yapıldığını, iş dünyasının her zamanki ezeli  söylenmelerini, yerleşmiş menfaatleri, ataleti bastırmak için yeterince gürültülü bir şekilde zorlamak gerektiğini anlıyor. 

Gerçek anlamda küresel ısınmayla başedecek önlemleri alma kararı verildiğinde neler olduğunu düşünün. NASA iklim bilimcisi James Hansen –ki kendisi 2 Mart'ta düzenleyeceğimiz gösteriye katılacağını ve yasaları ihlalden tutuklanacağını açıkladı- son makalelerinde iki şeyi gösterdi; Bir, atmosferde milyonda 350 partikülden büyük herhangi bir karbondioksit konsantrasyonu, uygarlığın geliştiği gezegenle ve yeryüzündeki yaşamla uyumlu değil. Ve iki, eğer gezegeni 350 ppm sayısının altına geri döndürmek için bir umudumuz olacaksa, bütün dünya 2030 itibarıyla –ve bundan çok önce de gelişmiş dünya- kömür yakmayı durdurmalı. 

Bu size Obama'nın neyle karşı karşıya olduğu konusunda bir fikir vermiş olmalı. Kömür elektriğimizin yüzde 50'sini sağlıyor.  Bu güç her biri zengin ve güçlü şirketlerin sahipliğinde, yüzlerce pahalı ve devasa santrallerden geliyor. Bu tesisleri kapatmak –ya da şirketlerden dumandan karbonu ayırıp onu güvenli bir yere gömmeleri için pahalı tesisler kurmalarını istemek- inanılmaz derecede zor olacak. Yatırımcılar paralarını geri almak için bu tesisleri bir elli yıl daha işletmeyi planlıyorlar; bunun batık maliyeti (ç.n: "sunk cost: geriye dönüşü olmayan maliyet) şu sıralar ekonomimizin iflas etmesine neden olan batık mortgage kredileri civarındadır. 

Bunun bizim için zor olduğunu düşünüyorsanız, bir de Çinlileri hayal edin. Bir hafta önce bir kömür santrali açtılar. Onlara, tam da kömür Asya'daki yoksulluğa son vermenin en kolay yolu olarak görünürken, kömür santrallerini kapatmalarını söylemek ister misiniz?

Değişiklik yapmak için tek umut, insanların kafalarına basit bir fikri sokmaktır: Kömür kötüdür. Yeraltından çıkarırken kötü, yaktığınız kent için kötü, iklim için kötü.

Ne mutlu ki, bu işi, ABD Capitol binasından çok da uzak olmayan Kongre'nin sahip olduğu kömür santralinden daha kolay yapabileceğiniz bir yer yok. Çok eski, antika bir santral; bugün yapılmış olsa, Temiz Hava Sözleşmesi (Clean Air Act) standartlarını karşılayamazdı. İğrenç birşey;bir araştırma, bunun ve Columbia bölgesine bağlı diğer santrallerin her yıl 515 kişinin ölümüne yol açtığını tahmin ediyor.

Burası başkentteki en büyük CO2 kaynağı.  Batı Virginia ve Kentucky'deki tepeleri kelleştiren maden endüstrisine yardımcı oluyor.  Ve bunu değiştirmek kolay. Sonuçta kolayca doğalgaz yakabilir ve basit bir uyarlama onu tamamen kömürden kurtarabilir.

Sadece bu değil, aynı zamanda bu santralin sahibi Kongre. Bunun için kamu hizmeti yöneticilerine bile sormaya ihtiyaçları yok. Sadece bir oylama ile yapabilirler –bodrumunuza yeni bir kalorifer kazanı yerleştirmek kadar kolay. Üstelik yerel ekonomiyi de destekleyecektir.

Bütün bunlar, buranın mükemmel bir hedef olduğu anlamına geliyor. Burayı kapatmak sadece yakında yaşayan insanlar için çok şey değiştireceğinden değil, aynı zamanda bir tartışmanın başlamasını sağlayacak bir yol. Sivil itaatsizlik, en sonunda bir hedef için bir acıya katlanmaya gönüllü olunduğu ortaya konulduğunda işe yarar, "kömür o kadar kötü ki tutuklanmaya razıyım" derkenki gibi... Bu yeryüzü için çok büyük bir şey değil belki, ama diyelim ki eğer Çinlilere gidip onlardan kömür santrallerini kapatmalarını isteyecekseniz, en azından kendiniz bir fedakârlık yapmışsanız, başınız daha dik olur.

Bu tür stratejinin tehlikeleri de var. İnsanları soğutabilir, onlara küresel ısınma protestocularının çılgın hippiler olduklarını düşündürebilir.  Hippiler beni hiç ilgilendirmiyor, ama yazar Wendell Berry ve ben bu gösterinin ilk çağrısını gönderdiğimizde, burada tutuklanmak isteyenlerden takım elbiselerini giymelerini istedik. Bunu, sadece ciddi bir iş olduğuna inandığımız için değil, aynı zamanda, anarşistleri ve bu tür eylemlerde olay çıkartmaya eğilimli grupları caydıracağını umduğumuz için yaptık; bir tür, etrafta başıboş dolaşanları uzak tutmak için klasik müzik çalan mağazalar gibi.

Diğer tehlike, aktivistleri bunun yapılması gereken en önemli şey olduğuna inandırması; alet çantasındaki esas araç gibi. Bu hemen hemen hiç doğru değil, çünkü Powershift, aynı hafta sonu Washington'da bir araya gelecek olan bu dev genç kalabalık, protestonun yapılacağı Pazartesi günü, Capitol Hill'de bir lobi oluşturulmasına dikkat çekmek için son derece uygundur. Önce lobi, sonra oturum. Üçüncü ve hepsinden önemlisi, sembolik bir hedefe yönelik olarak aniden bu kadar büyüyen bir eylem bir sonraki küresel boyuttaki eylemi zayıflatabilir. Kurulmasına yardımcı olduğum 350.org, 24 Ekimde, insanları Himalayalar'dan denizaltındaki Büyük Mercan Resifleri'ne ve sizin şehrinize kadar, birbirine bağlayacak bir küresel protesto günü düzenlemenin yollarını arıyor.

Biraz Facebook, biraz Twitter, ve biraz da polisin sizi istemediği sokaklarda oturmak. İşe yaradığını görmek zorundayız! 

 

Yazının İngilizce aslını okumak için tıklayın.

 

Türkçe'ye çeviren: Nuray Soysal