Irak Dünya Mahkemesi İçin Basın Konferansı Bildirisi

-
Aa
+
a
a
a

22 Haziran 2005, İstanbul

 

Irak Dünya Mahkemesi tarihi öneme sahip bir girişim. Dünyanın dört bir yanında gerçekleştirilen, Irak Savaşı’nın hukuki boyutlarıyl ilgili mahkeme oturumlarının oluşturduğu sürecin son noktası. Dünyanın duyarlı insanlarının gerçekleştirdiği bu kadar kendiliğinden bir girişim daha önce hiç olmamıştı. Irak Dünya Mahkemesi, savaş ve barış meselelerinde hiçbir devletin veya liderin hukuktan üstün olamaycağ inancıyla hareket eden, “ahlaki küreselleşme” denilebilecek bir ifadeyi temsil ediyor. Ayrıca bütün dünyadaki insanların, Irak Savaşı’nın uluslararası hukuk ve ahlaka aykırı olduğun adair çok güçlü duygularını ifade ediyor. Biz burada konuşurken Irak’ta hergün insanları ölüyor ve acı çekiyor olması, bu girişime aciliyet kazandırıyor. Hukukun anlamını bulmak için akademik bir toplantı yapmıyoruz. Bu mahkeme öncelikle halk demokrasisinin bir ifadesi, dünya politikasında neyin doğru neyin yanlış olduğuna dair bir ahlaki vicdan muhasebesi ve ABD’nin dünya hakimiyeti denildiğinde anladığımız şeylere karşı bir direniş. Irak Savaşı sadece bir başlangıç. Irak Dünya Mahkemesi’nin daha genel anlamdaki kaygısı, dünyanın birçok yerinde tehlike, şiddet ve sömürü getiren ABD’nin küresel hegemonya hırsı.

 

Bir devlet veya onun liderlerinin savaşla ilgili yasal sorumluluğu üzerine hüküm verme amacıyla bir mahkeme kurma fikri yeni değl. II. Dünya Savaşı’ndan sonra muzaffevr hükümetler Nürenberg ve Tokyo’da mahkemeler kurup Alman ve Japon liderlerini sorumlu tuttular. Ünlü Nürenberg Hükmü’nde, en büyük  suçun saldırı savaşı, yani ‘Barışa Karşı İşlenen Suç’ olduğu ilan edildi. BM Şartı’nda bu, fikir geliştirildi ve meşru müdafaa amacıyla veya BM Güvenlik Konseyi’nin onayıyla yapılmayan savaşların yasadışı savaşlar olduğu, dolayısıyla Barışa Karşı İşlenmiş Suç teşkil ettiği belirtildi. Irak Dünya Mahkemesi; Irak Savaşı’nın bu tip bir yasadışı savaş olduğu, ABD ve Birleşik Krallık liderlerinin savaşın başlaması ve Irak işgaline eşlik eden Savaş Hukuku ihlallerinden şahsen ve cezai bir şekilde sorumlu olduğu görüşünü paylaşan, farklı ülkelerin yurttaşları tarafından başlatıldı.

 

Mahkeme çalışaları İddia Heyeti ve Vicdan Jürisi olarak ikiye ayrıldı. İddia Heyeti’nin rolü, suçlamaları analizler ve tanıklıklar yoluyla inandırıcı biçimde belgelemek ve dünyanın her yanından gelen ahlaki itibar sahibi saygıdeğer kişiliklerin otuşturduğu Vicdan Jürisi’ne başvurarak, savaştaki aktörler ve bu aktörlerin yaptıkları hakkında uluslararası hukuk ışığında bir hüküm geçmesini sağlamak.

 

Irak Dünya Mahkemesi’nin infaz gücü bulunmayan bir mahkeme olduğunun farkındayız. Daha ziyade duyarlı, bağımsız, tarafsız ve dürüst insanların gerçekleştireceği bir ‘soruşturma’ bu. Irak Savaşı’nı destekleyen hükümetlerin, hareketlerinin bir şekilde yasal, ahlaki ve politik açıdan kabul edilebilir olduğu yönündeki iddialarının uluslararası hukuk nezdinde ne kadar itibarı olabileceğini değerlendirmek istiyoruz. Irak Dünya Mahkemesi, Irak Savaşı’nın her boyutu hakkındaki gerçekleri olabildiğince net ve güçlü bir şekilde duyurmak için tasarlandı. Neticede, demokrasi politik otoritenin gerçek meşru temeliyse, özellikle savaş ve barış gibi konularda Hukukun Üstünlüğü ilkesini hayata geçiremeyen liderler orumlu tutulabilmelidir. Eğer hükümetler ve Birleşmiş Milletler hesap sormayı beceremiyor ve istemiyorsa, yasadışı bir savaşa ve uluslararası insan hakları hukukuna aykırı davranışlara dur demek sivil toplum adına hareket eden yurttaşların görevidir. Nihayetinde, BM Şartı’nda geçen şu meşhur sözleri hatırlatmak isterim: “Biz bu dünyanın halkları... bizden sonraki nesilleri savaşın felaketlerinden korumaya kararlıyız.”

 

Irak Dünya Mahkemesi bu sözleri harekete geçme çağrısı olarak görüyor. Bugün bu Mahkeme’ye katılan bizler, saldırı savaşlarına ve ABD Hükümetinin, diğer devletlerin egemenlik ve bağımsızlığını çiğnemeye yönelik daha geniş çaplı faaliyetlerine direnen küresel hareketin bir parçası olan ‘dünya yurttaşları’ olarak Türkiye’deyiz. Irak Dünya Mahkemesi olarak, evrensel barış ve adalet arayışındaki, insan haklarının korunmasından yana olan her ülkeden kişileri bu hayati göreve katılmaya çağırıyoruz. Saldırı savaşlarının artık sadece belirli devletler arasındaki mücadele olmadığını anlama zamanı geldi. Bu savaş, dünyanın her yerindeki insanlara karşı yapılan bir saldırıdır ve heryerde ona karşı çıkılmalıdır. Saldırı savaşı sadece Barışa Karşı Suç değil, aynı zamanda İnsanlığa Karşı Suç’ların en büyüğü haline geldi.

 

Irak Dünya Mahkemesi saldırı savaşına, savaş suçlarına ve insanlık suçlarına karşı çıkıyor. Hükümetlere veya Birleşmiş Milletlere karşı çıkmıyor. Hatta, asıl işleri güçsüz devletleri ve onların nüfuslarını bu tür yasa dışılıklara karşı korumak olan hükümetleri ve BM’yi kanunlara saygılı olmaya teşvik edecek tabandan bir basınç yaratmayı umut ediyor. Böyle bir korumanın da ötesinde, halkların v hükümetlerin oluşturduğu dünya çapındaki hüreketin insani bir küreselleşmeye ulaşması gerektiğini savunuyoruz. Bu küreselleşme dünya ekonomisi açısından eşitlikçi, bütün herkesin insan haklarını gözetmesi bakımından meşru olmalı ve herşeyin ötesinde, dünya üzerindeki bütün uluslar için adalet temelinde sürdürülebilir barışın şartlarını oluşturmalıdır.