Goatrance

-
Aa
+
a
a
a

Hindistan’ın batı kıyısında yer alan Goa 1960’lardan bu yana her dönem uzak bir gerçek, yakın bir mit oldu. Önceleri Hindu ve Müslümanların elinde olan bölge 60’lara kadar, 450 yıl boyunca Portekiz sömürgesi altındaydı. Çağlar boyunca farklı medeniyetlerin kendi kültürlerini harmanladığı bu topraklar zamanla oldukça ilginç bir yer haline geldi.Kuzey yarımkürede soğuk ve yağışlı, yer yer parçalı bulutlu geçen sonbahar-kış ayları, Goa’da musonların dindiği kuru ve sıcak mevsime denk geliyor. Birbirinden güzel plajlar, hoşgörülü bir halk, ucuz yaşam şartları, üstüne üstlük bir de marihuananın legal olması 60’lardan itibaren hippie gençliğini Goa’ya çekmeye başladı.

70’lerin ortasında Amerika’nın baskısıyla marihuana yasaklansa da mistik Goa’da oluşan büyülü ortam, yıllar boyunca her jenerasyondan kaybolmaya (ya da varolmaya) çalışan gençlerin cennet anlayışının karşılığı oldu. Goa’ya gelen ilk batılı gençler olan Sekiz Parmak Eddie ve arkadaşlarının hikayeleri yıllarca dilden dile dolaştı. 60’lar boyunca Goa hippie hareketine, rock ve özellikle de psikedelik rock kültürüne sahne oldu.

Goa Gil sıkılmıştı

Goatrance’in öncülerinden Dj Fred Disco’nun anlattığına göre 80’li yıllarda Goa’da hala The Doors, Neil Young, Grateful Dead, Pink Floyd gibi rock grupları dinleniyordu. İlk dolunay partilerini gerçekleştiren bir diğer öncü Goa Dj’i olan Goa Gil de 70’lerden beri Goa’da takılıyordu, fakat artık aynı müzikleri dinlemekten sıkılmıştı. Dünya ve müzik değişiyor, Goa ise bu değişimin gerisinde kalıyordu. Bu dönemde Dj Goa Gil; Nitzer Ebb, Front 242, Frontline Assembly gibi Electronic Body Music örneklerini Goa’ya getirdi ve bu tür Goatrance’in oluşumunda önemli rol oynadı. Birçok ülkeden insanın bir araya geldiği Goa’da gezginler arasında müzikal anlamda da sürekli bir alışveriş ve etkileşim söz konusuydu.

Bölgede ağırlıklı olarak asit (LSD) kullanıldığından, çoğu asit’e meyilli olan gezginler doğal olarak, dünya üzerinde mevcut en tuhaf müzikleri de yanlarında getiriyorlardı. Goatrance, EBM’in yanı sıra Trance, hardcore ve Acid House gibi müzikal kaynaklardan beslendi. Alman Techno, İngiliz Hardcore ortamı; MFS, Gaia, Fax, Trigger gibi label’ların ortaya çıkışı, ve bu müziklerin gezginler tarafından keşfedilip Goa’ya taşınması da türün gelişiminde etken oldu. Techno ve Trance’in, 70’lerin hippie ve psikedelik kültürüyle birleşmesi; Hint kültürünün metaforları ve Goa’daki yaşamın renklerinin işin içine girmesiyle ortaya Goa mistisizmini taşıyan bir Trance sound’u çıktı. Acid House’a özgü 303 davul makinalarının analog cızırtıları Goa’nın belirleyici özelliklerinden biri oldu. 4/4’lük beat ise Goatrance’te diğer türlere göre daha derinlerden geliyor. Bitmek bilmeyen 303 melodileri 16’lık ve 32’lik ölçülerde değişiyor, evriliyor. Hızı 120 ila 160 bpm arasında değişen Goatrance parçaları çoğunlukla 135 bpm civarında dolaşıyor. Taoism, Hinduizm, Budizm, Kabala, Voodo ve benzeri etkilerin yoğun olarak hissedildiği şarkıların sözleri ise mistik, spiritüel ve doğaya dair mesajlar içeriyor.

 

Çok kültürlü bir doğrultuda ilerleyen Goatrance, tüm bu özelliklerine rağmen, ağırlıklı olarak beyaz orta sınıf gençleri tarafından üretiliyor. Goatrance prodüktörleri arasında Prana, Hallucinogen, Astral Projection, Juno Reactor, Total Eclipse, Bass Chakra, Kode 4, Black Sun, Insectoid, Masaray, The Auranaut, Sirius 2, Arcana, Shaktra, Miranda, Ayahusca, Psychaos, Mandra Gora, Masa, Ree Kitajiima, Har-el Prussky, Nordreform Sound System, X-tron gibi isimler yer alıyor.

Goa Gil, Ray Castle, Fred Disko ve Steve Psyko otantik Goa dj’leri olarak sayabileceğimiz isimler. Paul Oakenfold ve Sven Vaeth gibi ünlü dj’lerden de Goatrance’e el atanlar olmuş. Fakat Goa partilerinin asıl yıldızları meşhur olmayan, isimsiz, gezgin dj’ler. Tanınmış Goatrance dj’leri arasında ise Richard Ahlberg, Hugh James Sharpe, James Munro, Dominic Lamb, DJ Yohann, DJ Lestat, Sven Dolise, Planet B.E.N., 333, Tsuyoshi, DJ Kuni  ve Mark Allen gibi isimler yer alıyor.

 

Kimya önemli

 

Rave kültürünün gelişiyle Goa’da günlerce süren partiler çağı başlamış oldu ve Goa sound’u 80’lerde belirgin hale geldi. Ray Castle gibi Dj’ler Goatrance parçalarının daha estetik biçimde mikslenebilmesi amacıyla remix’ler yapmaya başladılar. Diğer elektronik dans müziklerinin aksine Goatrance materyal olarak hiçbir zaman plağa dayalı olmadı. Gezgin yaşantısı, yükte ağır ve zor şartlarda dayanıksız olan plakların ve taşınması, bulunması çok da kolay olmayan dj pikaplarının kullanılmasına elverişli değildi. Plaklarıyla gelip Goa’da teknonun kralı olmaya niyetlenen Sven Vaeth gibi Dj’ler kendi alanlarında ne kadar başarılı olsalar da Goa’da çoğunlukla başarısızlığa uğradılar. Kötü kayıtlı kasetler çalan Goa Dj’lerinin yakaladığı kimyayı, zengin plak arşivleri ve gelişmiş teknikleriyle dahi yakalamıyorlardı. Goatrance Dj’lerinin ilk yıllarda kullandığı kasetler teknolojik ilerlemeler doğrultusunda yerini zamanla dat’a bıraktı. Günümüzde ise bunların yerini mini disc ve mp3 player’lar aldı.

 

Diğer türlerden farklı olarak oldukça uzun süren 8-10 dakikalık parçalar belirgin bir öyküye; giriş, gelişme ve sonuç şeklinde ilerleyen bir yapıya sahip. Dolayısıyla art arda dizilen ve iç içe geçen bu müzik-öyküler bütün olarak bir yolculuğu andırıyor. Bu da Goatrance dinlemeyi başlı başına bir deneyim haline getiriyor, ve türün dj’lerine de şamanik bir özellik kazandırıyor. Dinlenecek değil de tecrübe edilecek bir müzik olarak görebileceğimiz Goatrance, Goa sahilinde yapılan meşhur rave’lerde ortaya çıkmış ve gelişmiş bir tür.

Geceyarısı başlayıp günlerce süren partiler bu müziğin içeriğini oluşturuyor denebilir. Elektronik dans müziğinin geliştiği diğer bölgelerin aksine Goa’da exstacy’den çok asit tercih edilmesi de bu müziği farklı bir yöne sokmuş ve doğanın içinde toplu halde yaşanan psikedelik bir deneyimin aracı haline getirmiş. Goa partilerinde farklı uluslardan gelen insanlar kabile ruhuyla birleşiyor ve ortak bir yolculuğun parçası haline geliyor. Diğer ülkelerdeki ticari rave’lerin aksine bu partilerde çoğu gezginlerden oluşan topluluk şık ve parlak değil. Aksine çamurlu, dökük ama son derece renkli. Goatrance partileri okyanusun ve muson ormanlarının kıyısındaki gençlerin, teknolojinin cızırtılarıyla açılan bir yolda ilerlediği kolektif bir meditasyon, bir pagan ritüeli. Goatrance etrafında oluşan parti kültürü görsel anlamda da oldukça zengin. Üçüncü jenerasyon tech-hippilerin organize ettiği bu partilerde Hint, Maori, Aborijin ve Kızılderili kültürleri, rave’lerin fosforlu ve plastik imgeleriyle birleşiyor.

 

Boom Shankar!

 

Müzikal ve kültürel anlamda bir füzyon olarak ortaya çıkan Goatrance hadisesi, dünya üzerinde güzel ve farklı renklerden biri. Fakat tüm renkler gibi Goa da belirli ölçüde bir yozlaşmadan payını aldı. Öncelikle meşhur Goa partileri turistik bir hal aldı. Turizm acentelerinin broşürlerine kadar girdi ve bir parti turizmi yaşanmaya başladı. Bu durum ister istemez partilerin niteliğini değiştirirken durum Japon turistlerin psy-head’leri fotoğraflamasına kadar geldi. Avustralya, Tayland, İsrail gibi ülkelerde benzerleri gerçekleştirilen Goa partileri Avrupa’da da yapılmaya başladı. Büyük kulüpler Goatrance çalınan, duvarları Hint tanrılarının resimleriyle süslü, tütsü kokulu goa-room’lar için giriş parası alır oldular. Kimileri Goatrance’in underground  özelliğini yitirmesinin 1996 yılbaşında Paul Oakenfold’un BBC Radio 1- Essential Mix programında Full Moon Party adlı Goa setini çalmasına bağladılar. Oakenfold bu setin ardından kendi label’ı Perfecto’nun altında Per fecto Fluoro adlı bir sub-label kurdu ve Goatrance prodüksiyonları yayınlamaya başladı. Bu süreç içinde Goatrance Goa’daki yerli halkın günlük yaşamının bir parçası haline geldi. Partiler sırasında Hintli kadın ve çocuklar yiyecek, su satıyorlardı. Beş yaşından beri su sattığı partilerde Trance dinleyerek büyüyen tuhaf bir jenerasyon ortaya çıktı. Goa’da 60’lardan beri süren alt-kültürel şölen aynı zamanda yerli halk açısından kültürel bir işgal oldu ve 80’lerden itibaren bu durum gitgide tuhaflaştı.

 

Tüm bu tuhaflıklar süregelirken bu yazının yazıldığı tarih olan 2 Mart 2002 itibariyle Goa’da hava sıcaklığı 30 derece. İkisi Türkiye’de olmak üzere çeşitli ülkelerde tarihi belirlenmiş 183 partinin hazırlıkları sürüyor. Ne olursa olsun elektronik dans müziği türleri arasında en az ticari kalmayı başaran Goatrance, izole ve yalnız hayatların yaşandığı şehirlerden gelen çocukları sahillerde, ormanlarda, güneşin ve dolunayın altında en çamurlu hallerde müzikle birbirine yaklaştırıyor. Boom Shankar!

Labels include Dragonfly (UK), Perfecto Fluoro (UK), Flying Rhino (UK), Blue Room Released (UK), Matsuri Productions (Japan), TIP Records (UK), M Track Records (The Netherlands), Psychic Deli Records, Symbiosis (UK), kk Records (Belgium), Krembo Records (Israel), PsyHarmonics (Australia), Trust in Trance Records (Israel), Orange Records (The Netherlands), Fairway Records (France), BooM Records (The Netherlands) Orbit Records, Joking Sphynx Records (France), Platipus Records (UK), Pyramid, Harthouse (Germany), Eye Q (Germany), Phantasm, 23% Records (US), Celtic, Transient, POF (Germany), Tunnel Records (Germany), Tokyo Techno Tribe Records (Japan)