Ekoloji Hareketleri Gündemi: Tunceli

-
Aa
+
a
a
a

Ekoloji Hareketkleri Gündemi*

 

2 Ekim 2012

 

Ekoloji hareketleri Gündemi'nde Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları'ndan (ÇEHAV) Barış Yıldırım'la Tunceli'de devam eden çevre mücadelesi hakkında:

 

Dinlemek için:

 

İndirmek için: mp3, 8.8 Mb.

 

 

Ekoloji Hareketleri Gündemi'nin yayınlanmış diğer bölümlerine ulaşmak için tıklayın.

 

***

 

 

Ömer Madra: Günaydın Barış bey.

 

Barış Yıldırım: İyi yayınlar, günaydın.

 

ÖM: Evet Tunceli’de uzun zamandan beri süren bir ekolojik problemler dizisi var, biraz ondan ve mücadelesinden bahseder misiniz lütfen?

 

BY: İşin arka planını şu şekilde belirlemek lazım, biliyorsunuz Osmanlı paşalarının sürekli “Dersim’e sefer olur zafer olmaz” şeklinde söylemleri vardı TC cumhuriyeti devleti kuruluşu öncesi. Aslında burada yapımı planlanan, yapım halinde olan ve enerji üreten toplam 23 HES proje olarak var. Bunun dışında 63’ü aşkın maden ocağı projesi var, bir çoğunda “ÇED gerekli değildir” kararları verilmiş. Bu aslında Dersim’e yönelik sefer planının bir parçası çünkü Dersim coğrafyasını bilenler derin vadilerle yarılmış bir coğrafya olduğunu ve yaşam alanlarının temelde bu vadi tabanlarına kurulu olduğunu bilirler.

 

ÖM: Tunceli’deki 23 HES ve 63 maden ocağından başlamıştınız. Başka barajlar da var ama galiba değil mi?

 

BY: Toplam 23 yani ayrıntılı olarak yıllardır üzerinde çalışıyoruz, gerek nehir tipi gerek baraj tipi santral var, projelendirilmiş durumda bunlar. Şimdi az önce söyledim, Tunceli’de biliyorsunuz jammer’lar kullanıldığı için sürekli telefon konuşmalarında kesintiler olabiliyor, bu bakımdan dinleyicilerden ve sizlerden özür diliyoruz. Buradaki durum öz olarak şu, Dersim coğrafyası özgün bir coğrafya kültürel bakımdan, inanç bakımından, kimlik bakımından. Burada aslında geçmişten beri yapılmak istenen biliyorsunuz Dersim 37-38 sürecinde ciddi bir fiziksel soykırım yapıldı. Kültürel ve sosyal soykırım uygulamaları devam ediyor ki onun dışında farklı soykırım …. tarafından tanımlanmış bir baraj projelerinin temelde bu soykırım politikalarının bir devamı olarak görüyoruz ….. etnisitesine, bir bütün olarak tarihine, geleceğine yönelmiş projeler olarak görülmesi gerektiği inancındayız. Mevcut konsept Dersim’deki yaşam alanlarının genel olarak yüzölçümü, niteliği ve projelerin burada hayata geçiriliş şekli bunu çok açıkça bize gösteriyor. Durum bu.

 

ÖM: Buna karşı hukuki ve sivil itaatsizlik gibi ya da nasıl bir mücadele veriliyor hukuk dışında da?

 

BY: Şunu söyleyeyim öncelikle, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 10 Aralık 1048 tarihli bildirgenin aslında çoğu kaynakta olmayan bir başlangıç bölümü var. O başlangıç bölümünde şöyle söylenir, uluslararası hukukun insanlık vicdanının insanlara tanıdığı hakların sistematik ihlali insanlara başkaldırı hakkını verir. Burada sivil itaatsizlik dediğiniz tam da buna tekabül eden bir süreç aslında. Bizler burada hukuksal olarak kullanılması gereken yol ve yöntemleri uzun yıllardır kullanıyoruz, çok ayrıntılı çalışmalarımız var. Tabii sadece bizler değil, bildiğiniz üzere Türkiye’nin bir çok yerinde, bir çok saygın meslektaşımız çok değerli vakitlerini bu işlere ayırarak gerçekten sosyal alanda çok ciddi çığır açan davalar açıyorlar ve sonuçlar alıyorlar. Fakat maalesef hukukun bile kifayetsiz kaldığı süreçler de yaşanılabiliyor. TC hükümeti devleti bir hukuk devleti değil anayasanın ikinci maddesinde öyle ifade edilse de; hukuka çok saygılı, hukuk kurallarına çok bağlı kendini gören bir devlet anlayışı modeli bir türlü tesis etmediği için ülkemizde ciddi sorunlar yaşıyoruz. Bu da işte İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin insanlara verdiği meşru hakların kullanılmasını beraberinde getiriyor yani.

 

Can Tonbil: Barış bey, vaktimizi geçtik ama bir soru da ben sormak istiyorum. Bu bahsettiğiniz 23 barajın inşa edildiği akarsular mı yoksa bir akarsu mu, sadece Munzur’dan mı bahsediyoruz?

 

BY: Hayır 3 vadi, Harçik suyu var, Pülümür çayı olarak bilinir, bunun dışında Munzur vadisi içerisinde yer alan 2 akarsu var; biri vadiye ismini veren Munzur suyu, diğeri Mercan suyu, bir de Peri vadisindeki Peri çayı. Aslında temel olarak HES’lerin konumlandırıldığı alanlar buralar, bunun dışında irili ufaklı Hakis deresi, Simge çayı, bunun dışında Taver gibi, Hasker deresi gibi, Karasu gibi biraz daha irili ufaklı olarak değerlendirilebilecek pek çok akarsu üzerinde düşünülüyor bunlar ama asıl olarak baraj tipi santrallerin üzerine inşa edileceği suları ifade etmek gerekirse Munzur, Hançik ve Peri’dir.

 

ÖM: Bu 23 HES’in ne kadarı hangi aşamadalar inşa olarak?

 

BY: Şöyle söyleyeyim, halihazırda iki tane baraj tipi santral tamamlanmış ve enerji üretiyor durumda. Bunun dışında yapımı devam eden baraj tipi iki tane santral var Peri çayı üzerinde. Bunların dışında yine nehir tipi olup da regülatör olarak inşa edilmiş ve halihazırda enerji üreten yine iki adet santral var. Yapımına henüz başlanmamış ama çeşitli idari kararları alınmış, örneğin “ÇED gerekli değildir” veya ÇED olumlu kararları alınmış veya lisans uygunluk kararları alınmış, su kullanım hakkı anlaşmaları imzalanmış bir çok HES var. Tabii biz bunları özellikle Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde takip edip gerekli davaları gerekli zamanlarda açıyoruz. Durum böyle.

 

ÖM: Bunu çok ciddi bir şekilde takip etmeye sizin de aracılığınızla çalışacağız. Şimdi süreyi maalesef bitirdik araya da kesintiler girdiği için ama Barış bey mutlaka bu program çerçevesi içinde her zaman bilgi ve görüş alışverişi içinde bulunacağız diye ümit ediyoruz.

 

BY: Size iyi yayınlar diliyorum, çok değerli bir program, devamını da diliyorum, başarılar diliyorum, saygılar sunuyorum.

 

ÖM: Çok teşekkürler Barış bey.

 

BY: Hoşçakalın sağolun.

 

2 Ekim 2012 tarihinde Açık Radyo’da Açık Gazete programında yayınlanmıştır.

 

* Ekoloji Hareketleri Gündemi Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları (ÇEHAV) ile birlikte hazırlanıyor:

 

Ekoloji Hareketleri Gündemi'nin podcast servisine abone olmak için tıklayın.