Dünya Barışının Evrensel Tablosu - Guernica

-
Aa
+
a
a
a

Guernica'yı anlayabilmek için Picasso'yu, onun resme bakışını anlamak gerekiyor. Açıklama ve yorumlardan titizlikle kaçınan Picasso, “İnsanlar görmek istediklerini görür” der ve asıl olanın bu olduğunu ima eder. Kendisi için önce resme esin kaynağını oluşturan bir görünüm söz konusudur. Bu bir duyu, bir iç algılamadır. Resmedilmeye kalkıldığında bir dizi ifade sürecinden geçecektir. Ama bunlar görünen gerçeklikle dışa vurulacağından asıl duyumsal gerçeği tam olarak tanımlamaya yetemeyecektir. Bu yüzden Picasso'nun resmi aynı zamanda bir tahrip ediş, sürekli bir bozuş eylemidir, bu anlamda da yorumu doğrudur. Çizgileri asıl olanı -ki bu bireysel bir yakalayıştır- aktarmada aracı görevi gören semboller gibidir, izleyenlerde neyi ne kadar uyarabilirlerse taşıdıkları anlam da onunla sınırlı olacaktır. Zaten Picasso, eriştiği en uç nokta olan çocuk-tarzı çizimlerinde yalnızca sezgilerine şans tanıdığı, kendine en yakın konsepti bulmuş gibidir.

Guernica, 1937 Şubat’ında İspanya Cumhuriyetçi hükümetince Picasso'ya teklif edilen Paris Uluslararası Fuarı'nda İspanya Pavyonu'nu temsil edecek bir yapıt fikrinden doğar. Ancak her ne kadar Franco karşıtı tavrı sergilese de, Picasso Cumhuriyetçi hükümete fazla sıcak yaklaşmamakta, hatta tutucu çevrelerin adamı olarak tanınmaktadır. Mart ve Nisan ayları boyunca henüz bir tema bulmuş değildir, hala “Franco'nun Düşü ve Yalanları” adını verdiği metal üzerine asitli baskı (etching) çalışmasına devam etmektedir. Bu arada Çarmıha Geriliş ve Boğa Güreşi tablolarını da (boğa güreşi için İspanyaya ziyaretler) hatırlamak gerekiyor.

 

Guernica, Alman bombardımanından sonra...

26 Nisan'da Picasso'nun belki de tüm hayatını etkileyecek bir olay, bir Bask köyü olan Guernica'nın Franco'ya yardıma koşan Alman Nazi uçaklarınca bombalanması yaşanır ve Picasso 1 Mayıs’ta Guernica tablosuna başlar. Fuar 24 Mayıs’ta başlayacaktır, ancak Picasso tabloyu 4 Haziran’da bitirebilir; İspanya Pavyonu ise ancak 12 Haziran’da açılacaktır. Tabloya ilişkin ilk izlenimler tam bir düş kırıklığıdır. İspanya hükümeti değiştirmeyi bile düşünür, tanıtım kataloglarına girmez. Örneğin Young, şizofreni suçlamasıyla sataşacaktır sanatçıya.

 

Siyah, beyaz, gri tonları ve sergilediği vahşetle sergiye gelenler üzerinde olabildiğince itici bir etkisi vardır. Tabii bu rahatsız edici duyguların ne anlama geldiğini görebilecekleri faşizm, henüz tarihi katliamlarına girişmemiştir. Tablo 1938’de önce Avrupa'yı dolaşır ve bir yıl sonra Amerika'ya gelir. Picasso'nun izniyle New York Sanat Müzesi'nin himayesine verilecektir...

1975’de aynı müzenin, İspanya’nın tablonun iade edilmesi talebine verdiği yanıt oldukça ilginçtir: Demokratik bir İspanya şartı koyar müze. Sonunda 1981’de, Picasso'nun 100. yaş gününde, Franco'dan kurtulmuş demokrat İspanya'nın Prado Müzesi’nde yerini alır ünlü tablo.

Malaga’nın havasından, suyundan...

Picasso Malaga doğumlu bir Endülüslü. Bunun anlamı bağımsız ve tutkulu karakterine doğduğu toprakların kaynak teşkil etmesi, ve belki de en önemlisi, anarşistlerin eski bir kalesi olan Malaga'nın havası ve suyundan kural tanımazlığı alması. Babası bir resim öğretmeni ve belki de Picasso'nun Picasso olabilmesinde birinci derecede rol oynayan bir faktör... Çünkü baba bir devlet memuru olarak değişik yerlere tayin edilmek durumundadır. Önce Coruna'ya, ama oranın havasından dolayı sağlık sorunu çıktığından Barcelona'ya giderler. Yolda Madrid'e uğranır, Picasso'nun ilk Prado Müzesi gezisi bu sırada gerçekleşir. Ancak Picasso'nun yaşamına asıl damgasını vuracak olan Katalonya'dır, ona resimlerinin içeriğini belirleyecek ilk toplumsal ortamı sağlar. Tatilde gittiği Barcelona yakınlarındaki Harto kasabası için buna benzer yorumlar yapacak, onun hayata bakışını tümüyle değiştirdiğini ifade edecektir. Yıllar sonra kendisini aynı derecede etkileyecek bir ikinci kasaba da Fransa sınırındaki Gosol’dur. Burada Bekediye Müzesi'nde Afrika yontularıyla tanışarak ünlü Avignon’lu Kızlar eserinin doğumunu sağlayacaktır. Sonra 1900’de 19 yaşında gittiği Fransa girecektir devreye. Önce Mavi, sonra yalnızca bir yıl süren ve 1906’da sona eren Pembe döneminin ardından 1907’de Avignon’lu Kızlar’la kübist dönemi gelecektir. Kübizmin esin babası aslında izlenimci Cezanne’dir, onun ünlü "doğadaki her şeyin koni, silindir ve küre olarak üç geometrik biçime sokulabileceği" önermesinin kübizm için çıkış noktası olduğu iddia edilir.

İsim babalığını ise Braqe'nin bir sergisinde "Bu adam her şeyi küplere bölüyor" yorumuyla bir sanat eleştirmeni yapacaktır. Picasso o sıralar henüz Fransa'da ünlenmemiş -yalnızca dört resim sergisi açmıştır- Max Jacob’la nöbetleşe paylaştıkları tek yatağı olan bir evde kalmaktadır. Ancak iki önemli hamisi vardır: Alman koleksiyoncu Kahlenweiler ve bir sanat vakfının kurucusu olup başından sonuna Picasso'ya sahip çıkmış olan Christian Zevus.

Gelelim ünlü tablomuza; tabloda protagonist ve antigonist olarak yer alan iki karşıt ana figür vardır: Boğa ve at. Tüm saldırganlık ve yabanilik anıştırmalarının ardında boğa aslında entelektüel gücü simgeler, kötülüklere karşı savaşımı, insanoğlunun yaşama karşı mücadelesini sağlayan güçtür bu. Ve tabii her şeyden önce de öz ve öz Akdeniz, sonra ve dolayısıyla İspanyoldur. At ise, verdiği soyluluk, uysallık ve zerafet gibi tüm tersi görünümlere rağmen, gizli olan düşmanı, saklı tutulan kötülüğü temsil eder. Savaşlar onla olmaz mı, yıkıma taşıyıcılığı o yapmaz mı, boğa güreşlerinde ölüme meydan okuyan boğayı ölüme koşturan o değil midir? (Bu karşıtlık en yalın anlatımını boğa güreşinde gösterir aslında.) At, psikiyatride de baştan çıkarma ve ırza geçmeyi simgeler. Öte yandan İspanya tarihinde atın ayrıcalıklı bir yanı yoktur, sıradan İspanyol için öykünecek bir imge olamaz, bu yüzden Cervantes ünlü romanı Don Quijote'de Sanço'nun altına bir merkep, Don Quijote'nin altına da uyuz bir at olan Rosinante'yi çeker. Soylu atlar Cervantes'e göre olsa olsa soylulukları tartışmalı o sahte şövalyeler kadar soyludur.

İşte, Picasso Guernica tablosunda boğa güreşlerinden Cervantes’e kadar bir dizi folklorik özellikten de yararlanacaktır. Zaten son dönem eserlerinde eski İspanyol resim ustalarına dönüş belirtileri gözlemlenir. 40’ın üzerinde Meninas çalışması bunun en çarpıcı örneğidir.

 

Bildiğimiz gibi Picasso Hıristiyan motifler de kullanır -Ütü Yapan Kadın resmi için çarmıhtan indirme sahnesinde İsa'nın üzerine eğilmiş Maria Magdelena yorumu yapanlar vardır, Guernica'daki çivilenmiş eller de böylesi bir dinsel çağrıştırmayla yüklüdür. Tavandan gelen yapay ışık uygarlığın vahşi yüzünü sergiler ve genç kızın -kadın matador- sunduğu doğadan çıkarılma ışıktan farklıdır. Barbarlığa aydınlık meşalesiyle müdahale eden genç, gelecek aydınlık dünyaların Prometeus’u gibidir. Söz konusu genç kızın 16 yaşındaki sevgilisi Maria Teresa Walter olduğu söylenir. Yerde yatan güzel erkek figürü ise ayaklar altına alınan insanlık olarak düşünülebilir. Çıplak kadın ve ölü çocuğu ölüm ve erotizm, cinsellik ve yıkım ikilemidir. Masanın üzerindeki kuşun ne olduğunu kendisi de tam olarak hatırlayamaz. Horoz olma olasılığı yüksektir, bu da bir başka dinsel gönderme olarak düşünülebilir. Sonuç olarak Guernica sanatçının iç dünyasında yakaladığı duygusal bir andır ve bu anın kolektifleşip dünya barış hareketindeki yerini alması için önce aradan bir dünya savaşı ve bir iç savaş geçecektir. Önce 1949 Paris Barış Konferansı için bir litografi olarak düşünülen, sonra da 1951 İngiltere Sheffield'deki ikinci barış konferansında kendi çizimiyle ölümsüzleşen savaş karşıtlığının sembolü barış güvercini, Guernica'nın ardından işte böyle doğacaktır.

Reina Sofía Ulusal Müzesi

http://www.spanisharts.com/reinasofia/picasso/guernica.htm

Guernica: Testimony of War

http://www.pbs.org/treasuresoftheworld/guernica/gmain.html

Prof. Richard Pattersons Guernica Homepage

http://www.emory.edu/PHILOSOPHY/ART/guernica.html