Dink ailesini avukatı: AİHM Hrant'ın meramını anlamış

-
Aa
+
a
a
a

Radikal

15 Eylül 2010

Dink ailesinin avukatları ve akademisyenler, AİHM'in, Hrant Dink ile ilgili yapılan başvuruları karara bağlaması ile ilgili Taxim Hill Oteli’nde bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya, Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, Dink ailesinin AİHM avukatı Arzu Becerik, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel İnceoğlu, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut Tarhanlı katıldı.

 

HRANT KARARI GÖREMEDEN ARAMIZDAN AYRILDI

Fethiye Çetin, Hrant Dink 2004 başından itibaren hedef haline getirildiğini belirterek, şunları söyledi:

 

“Hakkında davalar açıldı. Bu, yargı mensupları ve yargıtayca tescillendi. Hakkında 6 ay hapis cezası verildiğini öğrenince Hrant Dink basının karşısında ‘Bu suç benim algılamamla ırkçılıktır. Bunu temyiz edeceğim. Eğer orası da kabul ederse orası da kabul ederse AİHM'e, başvuracağım. Yine de bu suçtan mahkum olursam bu ülkede yaşayamam. Türk arkadaşlarımın yüzüne bakamam ve bu ülkeyi terk ederim, demişti. Bu kesimler Hrant Dink’i, Türk düşmanı olarak lanse ettiler. Hrant AİHM kararını göremeden aramızdan ayrıldı. Kazanacağını biliyordu. Kendisini haklı bulacağını, bu kararı görmek istiyordu. Bu kararda AİHM, Hrant’ın meramını anlamış. Hrant’tan sonra bizim anlattıklarımızı da anlamış. Nasıl adım adım o cinayetin hazırlandığını. Nasıl yargının ve medyanın bu cinayette rol aldığını anlamış. Önlem almayan İstanbul Emniyeti'nin ve jandarmanın kusurlarını anlamış. Türkiye’deki davadan sonuç çıkmadığını anlamış ve Türkiye’yi mahkum etti” dedi.

 

IRKÇILIK SUÇUNU İŞLEMEDİĞİNİN BİR ONAYI OLARAK GÖRÜYORUZ

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş da, Hrant Dink’in bugün 56 yaşına girdiğini belirterek, şöyle konuştu:  “Bizim için manevi ve siyasi boyutu olan bir karar bu. Ölümünden 8 gün önce AİHM'e başvurmuştu. Biz bu kararı Hrant Dink’in Türklüğü aşağıladığını, ırkçılık suçunu işlemediğinin Avrupa’dan gelen onayı olarak görüyoruz. Gönül isterdi ki bu karar Türk mahkemelerinden de gelsin. Devleti ve yargı kurumlarını ilgilendiren bir karar. AİHM çok önemli bir tespit yapıyor. Hrant Dink’in can güvenliğinin sağlanmasından Türk makamları yetkili kılınıyor. Türkiye savunmasında korunma istemediğini ifade etmişti. AİHM ise 'bir kişinin korunma talep etmemesi devletin onu korumaması anlamına gelmez' diyor. Maalesef bu zamana kadar avukatlarımızın talepleri dikkate alınmadı. Eğer sadece gazetedeki bilgiler değerlendirilseydi eminim Dink cinayetinin Pelitli’deki küçük bir grup tarafından örgütlenip işlenmediği, bu işin içinde devletin çeşitli görevlilerinin yer aldığı ortaya çıkarılabilirdi. Bu karar, Hrant Dink cinayeti davasında bu günü kadar olandan daha farklı bir yol izlenmelidir. Daha farklı bir performans göstermelidir. İfade özgürlüğünün önündeki TCK 301 dahil diğer yasalardaki bütün engellerin kaldırılması gerekir. AİHM kararının bu ışıkta değerlendirilmesi lazım.”

 

Kararın ifade özgürlüğü açısından da ele alınması gerektiğini vurgulayan Toktaş, Türkiye’nin demokratikleşme yolunda en önemli adımı ‘dokunulmayan, dokunanın başına bela olan konuların tartışılması’ ile atacağını söyledi.

 

TÜRKİYE İÇİN ÇOK AĞIR BİR SONUÇ

Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut Tarhanlı da, “Karar, Türkiye açısından çok ağır bir sonuç. Bir kişinin ifade özgürlüğünden yararlanabilmesi için devletin birtakım fonksiyonlarını yerine getirmesi gerekir. Bu herkesin peşine polis takarak değil, böyle bir riskin olduğu kişiler bakımından. Bu, Hrant Dink için geçerliydi. Bu davada hak ve özgürlüklerin korunmasında ciddi zaafiyet yaşandığını gördük. Türkiye’de yürütülen soruşturmada çelişkili argümanların olduğu ortaya çıktı. Dışişleri Bakanlığı da karar ile ilgili itiraz yoluna gitmeyeceğini söyledi. Bu iyi bir beyan. Ama bu sadece diplomatik bir beyan olmamalı” dedi.

 

CİDDİ İHLALLER OLDUĞUNU GÖSTERİYOR

Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel İnceoğlu ise, ““Bu karar AİHM in önünde Türkiye’nin durumunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu konuda hem yürütme hem de yargı organları üzerine düşeni yapmadı. Pek çok kişi hakkında soruşturma açılmadı. AİHM kararı ile, Dink’in ifadelerinde hiçbir aşağılama ve şiddete çağrı olmadığını söyledi. Bu karar yasama, yürütme ve yargı bakımından ciddi ihlaller olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

 

ÖLÜME KADAR GİDECEĞİNİ TAHMİN EDEMEMİŞTİK

Dink ailesinin AİHM avukatı Arzu Becerik, Dink ile ilgili yaptıkları ilk başvuruda hedef haline getirildiğini söylediklerini belirterek, şöyle konuştu: “Ancak bu hedef göstermenin ölüme kadar gideceğini tahmin edememiştik. AİHM resmin tamamını görebildi. Biz bunların hepsinin iç hukukta yapılmasını istedik. Sorumlu kamu görevlilerin yargılanması için suç duyurusunda bulunduk. Bu cinayeti tek kişinin yapmadığı ortadaydı. Bu karar kamu görevlilerinin yargılanmasının önündeki engellerin kalkması için çok önemli. Kararın 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından da görülmesini istiyoruz. Dink, Türk düşmanlığından aklanmakla kalmadı, ifade özgürlüğü konusunda çok temel değişikliklere adım atılmasını da sağladı. Bundan sonra ifade özgürlüğü davalarında bu karar emsal alınacaktır. Tüm bu bilgi ve belgeler iç hukukda da var. Kamu görevlilerinin yargılanmasını istiyoruz.”

 

HANEFİ AVCI AÇIK İFADELERDEN KAÇINMALIYDI

Konuşmaların ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan avukat Fethiye Çetin, AİHM kararında Ergenekon ile ilgili ifadelerin de yer alması konusunda “Bu örgütün adı Ergenekon olsun ya da başka birşey. Dink cinayeti açığa çıktığında devlet içindeki tüm karanlık güçler ortaya çıkacak. Bu nedenle soruşturmanın etkili yürütülmesi lazım. Kendimizle her alanda hesaplaşmalıyız” dedi. Hanefi Avcı’nın kitabındaki Dink cinayeti ile ilgili açıklamalara yönelik soruyu ise avukat Çetin, “Avcı kitabında bu kadar açık ifadelerden kaçınmalıydı. Çok önemli görevlerde yer aldı kendisi. Dink’le ilgili bu uğursuz plan ile İlgili kulağına birşeyler de gelmiş olabilir” diyerek yanıtladı.