"Çürümüş Bir Şey Var Danimarka Krallığında…"

-
Aa
+
a
a
a

9 Aralık 2009

Kopenhag

Yeşil Gazete

Kopenhag sokakları bisikletlilerle dolu. İnsanlar birbirine saygılı ve yardımsever, sokaklar temiz, rüzgar santralleri her yerde… Dünyanın en zengin refah devletlerinden biri olan Danimarka, sosyal güvenlik ve yaşam kalitesi açısından imrenilecek özelliklere sahip bir ülke. İnsan haklarına saygılı, insani yardım örgütlerine destek veren, sadece İskandinav tipi demokrasileri değil, çevreye saygılı bir yaşamı ve yenilenebilir enerjiyi savunanların da yıllardır model kabul ettiği ülkelerden biri. İşte bu Danimarka’nın Başbakan Lars Lokke Rasmussen liderliğindeki hükümeti, iki yıldır büyük emeklerle hazırladığı büyük iklim zirvesinin daha üçüncü gününde aslında kimin yanında olduğunu açık eden büyük bir skandala imza attı.

Kopenhag’da düzenlenen alternatif iklim zirvesi Klimaforum tarafından çıkarılan “Eleştirel Haberler ve İklim Adaleti Perspektifleri” alt başlıklı Climate Chronicle gazetesinin yorumuna göre sonunda söylentiler doğrulandı, herkesin bildiği bir sır açığa çıktı ve zirveden çıkması beklenen Kopenhag Anlaşması’nın bütün demokratik mekanizmalar baypas edilerek Danimarka hükümeti tarafından İngiltere ve ABD’nin desteğiyle kapalı kapılar arkasında hazırlanan taslak metni basına sızdı. Taslak metin Kopenhag Anlaşmasında çıkması beklenen 2020 hedefini sulandırmayı ve zengin ülkeleri koruyup yükü yoksul ülkelerin sırtıba yıkmayı amaçlıyor. Taslakta Batı ülkelerinin yoksul ülkelere yapması gereken teknolojik ve finansal yardımların da bir takım şartlara bağlanarak zorlaştırılması amaçlanıyor. İbret verici 2050 hedefinde ise az gelişmiş ülkelere sanayileşmiş ülkelerin yarısından az emisyon hakkı tanınması öngörülüyor. İklim değişikliğinin çözümüne küresel adalet perspektifiyle bakan hepimizin söylediğinin tam tersi bu…

132 gelişmekte olan ülke tarafından oluşturulan G77 artı Çin grubunun Sudanlı başkanı Lumumba Di-Aping Danimarka’nın tarafsız ev sahibi ülke konumunu kaybettiğini ve Danimarka’nın zengin ülkeleri korumayı tercih ettiğini söylüyor. Planda gelişmekte olan ülkelere yardım için öngörülen 10 milyar dolarlık yardım paketi için Di-Aping’in “bu paranın tabut parasına yetmeyeceğini” söylemesi acı bir ironi.

Dün zirvenin yapıldığı Bella Center’da öfkeli bir gösteri yapan Afrikalı delegeler bu skandalı protesto etti. Hindistan delegelerinden biri de Danimarka hükümetinin kendilerine duyulan güvene ihanet ettiğini söylüyordu.

Kopenhag’da bugünün manzarası son derece açık: Düne kadar Batı ülkeleriyle yoksul ülkeler arasında süren soğuk savaş, sıcak savaşa dönüştü. Bu savaşın Kopenhag sokaklarına yansıması an meselesi. Ben hala sert ve kararlı, ama şiddetle ve yoğun gözaltılarla çıkmaza saplanmayacak barışçı gösterilerin yaşanacağını ummaya devam etmek istiyorum. Ama Afrika ve küçük ada ülkelerinin ve yerli halkların öfkesi Danimarka hükümetinin ikiyüzlü ve riyakar ev sahipliğiyle karşılaşınca bu umudun gerçekleşmesinin zorlaştığını söylemek gerekiyor. Sokakları dolduran polislerin bu hükümetin polisleri olduğunu da düşününce…

Danimarka’nın zenginleri koruyan, iklim değişikliğinde hiçbir kabahati olmadığı halde ülkeleri ellerinden giden yoksulları açıkça satan bu ihanetine karşı bütün kararların herkesin katılımıyla açık toplantılarda alınmasını isteyen dünyanın en küçük ülkelerinden Tuvalu müthiş bir cesaret göstererek karşı çıkmayı ve görüşmeleri kilitlemeyi başardı. Dünyanın en zengin ülkesine karşı, dünyanın en küçük ada devleti… Bir de bu Danimarka’nın eski başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in, NATO genel sekreteri olarak Obama’nın 30 bin yeni asker göndererek iyice tırmandırmaya karar verdiği Afganistan savaşının mutemeti olduğunu düşünürseniz savaşın, iklim değişikliğinin, sömürünün, her şeyin nasıl da birbirine bağlı olduğunu görmek kolaylaşıyor. Hiçbir şey tesadüf değil…

***

Hamlet, 1. Perde, 4. Sahne

Yer, Elsinore şatosu, Danimarka

Danimarka kralını uykusunda gizlice zehirleyen ağabeyi Cladius, dul kalan kraliçeyle de evlenerek kral olmayı başarır. Prens Hamlet, babasının cenazesiyle annesi ile amcasının düğünü arasında kalır. Entrikaların döndüğü kraliyette, gece nöbetçileri bir hayalet görürler. Hamlet ve arkadaşları Horatio ve Marcellus, bu hayaleti görmek için bir gece nöbet tutarlar. Hayalet kendini gösterdiğinde, Hamlet’i burçlara doğru çağırır. Hamlet gitmek ister, arkadaşları onu durduramazlar. Hamlet hayaletin arkasından gittikten sonra, aralarında şu konuşma geçer.

Horatio: Neye varacak bunların sonu?

Marcellus: Çürümüş bir şey var Danimarka Krallığında.

Horatio: Tanrı ne yapacaksa yapacak.

Marcellus: Elbet, ama biz yine bırakmayalım peşini[1].[1] William Shakespeare, Hamlet, çev. Selahattin Eyüboğlu, 1965, Yükselen Matbaası, İstanbul