'Bu savaşı durdurursak her savaşı durdururuz'

-
Aa
+
a
a
a

ISIN ELICIN: Yakında canlı kalkan olarak Irak’a gideceksin. Neden hayatını riske attığını anlatabilir misin?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE: Bence tarihin öyle bir noktasındayız ki, insanlar gerçekten inandıkları şeyler uğruna hayatlarını feda etmek, bu uğurda mücadele etmek istiyorlar. Ciddi olarak 3. Dünya Savaşı’yla flört ediyoruz, nükleer (savaşla) topyekün yok olma ihtimali var. Nasıl olur da tepkisiz kalabilir, nasıl olur da bu konuda birşey yapmadan durabiliriz. Kişisel olarak bu aşamada benim olmam gereken doğru yer Irak diye düşünüyorum.

ISIN ELICIN: Bir Amerikan deniz piyadesi olarak 1991’de Irak’a giderken neler hissetmiştin? O zamandan bu zamana ne değişti?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE: Son 12 yılda epey büyüdüm. O zaman Kuveyt’in çıkarlarını, Kuveyt’in egemenliğini korumanın meşru olduğunu düşünüyordum. Naiftim yani bir anlamda. Her nasılsa o zaman ki savaşın daha çok petrolle ilgili olduğunun, Amerika’nın küresel tahakküm planının bir parçası olarak Amerikan askerlerini Suudi Arabistan’a sokmakla ilgisi olduğunun –ki askerler hala orada- farkına vardım. Bence pek çok insan da bunu anlıyor. Ama o zamanlar bir şekilde haklı gerekçeleri olduğunu düşünmüştüm.

ISIN ELICIN: Yaklaşan savaşla ilgili olarak bugünkü Amerikan askerlerinin psikolojisi nasıl olabilir?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE: Bence Amerikan askerlerinin durumu pek çok Amerikan vatandaşından farksız. Çok büyük miktarlarda propagandayla besleniyorlar. Amerikan propaganda sistemi dünya tarihinin en etkin propaganda sistemidir. Bu sistem yüzünden pek çok insan bir sürü saçmalığa inanıyor. Ordu da istisna değil. Ama aynı zamanda ordu içinde özellikle bu savaşın petrol ve küresel tahakkümle ilgili olduğunu düşünen bir sürü insan da var, yani kesinilkle ordu içinde bir bölünme var. Kaç kişinin direneceğini izlemek ilginç olacak

ISIN ELICIN: Amerika’nın hedefi Irak değil de Kuzey Kore ya da İran olsaydı yine canlı kalkan olarak hayatınızı tehlikeye atar mıydın?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE:  Hayır, doğrusu Irak’tan sonra da Filistin’e gitme niyetim var. Küresel bir hareket başlasın istiyorum. Aslında başladı bile ama Amerika Birleşik Devletleri gibi emperyalist güçlerin petrol savaşları yaptığı, küresel hükümranlık savaşları verdiği bölgelere doğru kitlesel göçler başlasın istiyorum. Eğer bizler, halk olarak sorunları bizi temsil etmeyen politikacılarımızın çözmesini beklersek, kendimizi yok edene dek bekler dururuz. Şimdi bizim, halkların, kalkıp harekete geçme zamanı ve şu anda yapabileceğimiz en iyi eylem de Irak’a doğru kitlesel bir göç başlatıp bu savaşı durdurmaktır. Ve eğer bu savaşı durdurabilirsek, bütün savaşları durdurabiliriz. Irak’taki bu savaşa engel olabilirsek, oradan Filistin’e gitmeliyiz ve işgale, sokağa çıkma yasaklarına, yollara konan barikatlara, Filistinlilerin öldürülmesine engel olmalıyız. Oradan da Çeçenistan’a gidelim ya da hepsine birden aynı anda gidelim. Bence topluca göç eylemlerine ihtiyacımız var. Sorunları başkalarının çözmesini beklemekten vazgeçin. Bizler, halk olarak sorunları kendimiz çözmeliyiz.

ISIN ELICIN: Aşağıda sizin olduğunuzu, Amerikalıların, Avrupalıların olduğunu bilirlerse, sizce Amerikan ordusu bombaları bırakmadan önce iki kere mi düşünecektir?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE: Bağdat’a birkaç bin kişiyle, 10 bin ya da 20 bin kişiyle gidebilirsek, politik açıdan bu öyle bir yük olur ki savaşı durdurabiliriz. Ama çok sayıda insan lazım bunun için ve sorun da işte burada yatıyor. Bizlerin halk olarak güç sahibi olduğumuzun farkına varması gerekiyor. Güç aslında çok uzun süredir dünyayı yönetip dikte eden azınlığın değil. En başından beri bizi onlar yönetiyor: bu dünyanın kaynaklarının önemli bölümüne sahip olanlar, şirketleri yönetenler, politikacılarımızı yönetenler. Bizi böldüler, aptal yerine koydular. Gücün bizde olduğunun farkına varmalıyız. İktidarı geri al ve savaşları durdur. Onların tüm amacı iktidarın bu minik azınlıkta kalmasını sağlamak.

ISIN ELICIN: Observer’daki yazında şöyle diyorsun: “Cahiilik etmenin ötesinde, Irak halkına karşı yürütülen -sivillere karşı seyreltilmiş uranyum kullanımını da içeren bir savaşın suç ortağı oldum.” Buradan hareketle 1991’de Irak’ta neler gördün anlatır mısın?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE: Amerika tam bir kabadayı. Yani hiç çaba harcamadan dövebileceği insanları seçiyor. Sivil bölgelere bomba atanlar, “akıllı” bombaları sivil yerleşimlere gönderenler, gelecek kuşaklar boyu öldürmeye devam eden seyreltilmiş uranyumu kullananlar korkaktır. Bunlar korkakça eylemler. Iraklı askerler için çok üzüldüm. 30 gün boyunca bombalandılar, artı, dayak yiyip karşı koymak bile istemiyecek hale gelene kadar hava savaşına tutuldular. Biz de sonra Kuveyt’ten yola çıkıp, Kuveyt Kentinden Bağdat’a uzanan yolu kurtarıverdik. Hiç bir direnişle karşılaşmadık. Yani o kadar kötü dövülmüşlerdi ki. Bence kesinlikle Amerika’nın askeri gücünün benzersiz ve kontrolden çıkmış olduğu gerçeğini vurguluyor. Ama aynı zamanda korkakça, çünkü gerçekten karşı koyabilecek birilerini (hedef) seçmezlerdi.

ISIN ELICIN: Amerika yine seyreltilmiş uranyum, hatta daha kötü silahlar kullanır mı dersiniz?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE: Kesinlikle kullanacak. Afganistan’da kullandılar, yine kullanacaklar. Şu ana kadar seyreltilmiş uranyum kullanımı, bu tür silahları kullanmamaya zorlayacak kadar gündemde olmadı. Becerebilirsem -bana yardım etmek isteyen olursa, avukatlar mesela- Amerika Birleşik Devletleri hakkında seyreltilmiş uranyum kullanımıyla ilgili olarak insanlık suçu işlediğine dair dava açma niyetim var. Amerika Birleşik Devletleri radyasyonun siviller üzerindeki etkisini çok iyi biliyor. Kendi çalışmaları var. Enerji Bakanlığının, federal hükümetin çalışmaları Amerika Birleşik Devletlerinin insanlar üzerinde, kendi vatandaşları üzerinde radyasyonla deney yaptığını kanıtlıyor ve kabul ediyor. Radyasyonun etkilerini biliyorlar, seyreltilmiş uranyumun etkilerini biliyorlar, insanların doğum anomalileriyle karşılaşacağını, kanser olacağını biliyorlar. Yine de kullandılar. Körfez Savaşında kullanma kararını baba Bush vermişti. Bildiğim kadarıyla bu bir insanlık suçu ve Milosevic değil asıl George Bush Lahey’de yargılanmalı. Ya da en azından Miloseviç’ten önce o yargılanmalıydı. Eğer oğlu da bu savaşı açarsa –ki kesinlikle yapacak bunu- bir sonra yargılanacak kişi de o olmalı.

ISIN ELICIN: Seyreltilmiş uranyum kullanımından kaynaklanan bir sorununuz var mı, siz de etkilendiniz mi?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE: Seyreltilmiş uranyumun etkisini göstermesi zaman alıyor. Seyreltilmiş uranyuma maruz kalanlarımızın çoğunun 10-15 yıl sonra ölmesi bekleniyor. Ben bu süreyi doldurdum, yani artık bazı olumsuz etkilerle karşılaşabilirim ama şu anda bildiğim kadarıyla birşeyim yok. Test yaptırmadım. Amerikan hükümeti elbette insanlarına test yapmadı. Aslına bakarsanız bize seyreltilmiş uranyum kullandığını, vurulan tanklardan, zırhlı personel taşıyıcılarından uzak durmamız gerektiğini de söylemedi. Kendi vatandaşlarını umursamıyor, Iraklıları mı umursayacak?. Bu da bu savaşı daha büyük bir suç haline getiriyor. Amerikan hükümetinin Irak halkını önemsediğini söylemek bizlerin zekasına hakaret sayılır ve ne kadar sahtekar ne kadar suçlu olduklarını gösterir.

ISIN ELICIN: Sizin Irak’a canlı kalkan olarak gitmek için kişisel sebepleriniz var. Peki sıradan insanların neden size katılacaklarını düşünüyorsunuz?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE: Çünkü tüm dünyada sıradan insanlar dünyanın ne kadar tehilkeli bir gidişat içinde olduğunun farkına varıyorlar. Çoğu ana-baba. Çoğunun çocukları var. Çocuklarının geleceği için kaygı duyuyorlar. Oy vermenin, geri dönüşümlü ürünler kullanmanın ve arada sırada protestolara katılmanın bu sorunları çözmeyeceğini anlamaya başladılar. Aksine her geçen gün daha kötüye gidiyor. Amerika daha geçen ay Amerika Birleşik Devletletri ya da müttefiklerine kitle imha silahlarıyla saldırı düzenleyecek nükleer olmayan ülkelere karşı nükleer silahlar kullanmak istediğini gösteren politikasını bir kez daha beyan etti. Peki ya CIA kitle imha silahı kullanır da, diyelim suçu da İran’a ya da Kuzey kore’ye atarsa ne olur? Bu ülkelere karşı nükleer silah mı kullanacak? Peki ya bu ülkeler nasıl karşılık verecek? Her an nükleer bir savaş çıkabilir. Aşırı tehlikeli bir zamanda yaşıyoruz. Kendi felaketimizle flört ediyoruz. Bence tüm dünyada sıradan insanlar da bunun farkındalar ve bu da onları Irak’a gitmek gibi olağanüstü eylemler yapmaya sürüklüyor.

ISIN ELICIN: Gazeteci olarak benim deneyimim Irak’a vize almanın çok güç olduğunu gösterdi ama bildiğimiz kadarıyla Irak hükümeti size kapılarını açacak. Irak rejimi tarafından kullanılmaktan, karşı propaganda aracı olmaktan korkmuyor musun?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE: Biliyorsunuz böyle şeyler benim kontrolümde değil, beni aşıyor. Saddam Hüseyin’in kim olduğunu biliyorum ve oraya kesinilkle Saddam Hüseyin’ tasdiklemek için gitmiyorum. Hepimiz Irak halkının Saddam Hüseyin’in altında nasıl muamele gördüğünü biliyoruz. Ama gerçek şu ki, bizim kendi hükümetlerimiz, ABD ve İngiltere, Saddam’ın suç ortaklarıdır. Saddam’a silahları, kimyasal ve biyolojik silah teknolojisini asıl veren onlar. Ekonomik yardım yaptılar. Saddam halkına karşı en korkunç suçları işediği yıllar boyunca Amerikan ve İngiliz hükümetlerinin en ayrıcalıklı ticaret ortağıydı. Bu yüzden bence bizim devletlerimiz Saddam’dan daha suçlu. Bizim hükümetlerimiz olmasaydı Saddam iktidarda bu kadar uzun süre kalamazdı. Şimdi beni ya da diğer insanları kullanır mı bilemem. Gerçekten de böyle bir risk var ama siyasi olarak bundan fazla bir kazanç sağlayacağını sanmam. Böyle bir şey yapması için tek neden gerçekten imha edileceğini bilmesi olabilir ki böyle bir olasılık var kesinlikle, o zaman bizi kullanabilir. Umarım böyle bir şey olmaz.

ISIN ELICIN: Irak’a gitmek üzere 18 Ocak’ta Londra’dan yola çıkacaksınız. Bize güzergahı anlatır mısın?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE: Güzargahı son haline getirmeye çalışıyoruz ama şu aşamada sanırım Brüksel, Amsterdam ve Paris’e gideceğiz. Almanya’da da bir toplama kampına gitmeyi istiyorum, ziyaret etmek için iyi bir yer olur bence. İsviçre, İtalya’da belki Milano ve Roma’, Saraybosna. Sonra İstanbul’a gelmeye niyetliyiz. Çok istiyorum bunu, Türkiye’de çok kişiyle temas halindeyim ve insanlar olanın bitenin farkındalar. Kendi çıkarlarını temsil etmeyen hükümetlerinden bıkıp usanmışlar ve harekete geçmeye hazırlar. Bu yüzden oraya gelmeye can atıyorum. Türkiye’den sonra Bağdat’a gideceğiz.

ISIN ELICIN: Sana katılmaları için insanlara çağrını internet üzerinden yapıyorsun. Nasıl tepkiler?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE: İnanılmaz. Dünyanın dört bir yanından yanıt geliyor. Arayıp gelmek istediklerini söyleyen gaziler var. Avrupa’dan, Türkiye’den de arayanlar var. Avustralya, Yeni Zelanda, dünyanın her yerinden. Altı aylık hamile bir bayan var örneğin, doğmamış çocuğu için endişeleniyor ve Irak’a gitmesi gerektiğini hissediyor. Aldığım tepkiler ilham veriyor. Daha yeni başladık bu eyleme, üç hafta oldu ve hızla yayılıyor. Avrupa’da, İngiltere’de BBC’de medyada daha fazla yer verilecek. Bu nedenle çok daha fazla sayıda kişini bize katılmasını bekliyorum. Ulaşımı sağlayabilmek, oraya bir konvoyla gitmek isterdim. Binlercemizi Irak’a girerken görmek isterim. Yüz milyonlarca insanın yaşadığı Avrupa gibi bir kıtadan Bağdat’a gidecek binlerce kişi neden çıkmasın ki?

ISIN ELICIN: Makalenizde “kitle katliamı ve savaşa suç ortağı olup zenginleşeceğime, adalet ve barışı savunurken ölmeyi tercih ederim,” diye yazmışsınız. Bunu biraz açar mısınız?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE: Üzerinde düşünseler de düşünmeseler de bence birçok kişi zaten böyle hissediyor. Ülkemin neyle uğraştığını anladım ve iki yıl önce Amerikan vatandaşlığından çıktım. Vatandaşlığı reddetmemin sebebi Irak’a gitmeminkiyle aynı. Ve evet şu anda gözümün önünde olup bitene seyirci kalmaktansa ölmeyi tercih ederim. Gerçekten. Bence ölümden korkanlar hayatı inandıkları gibi yaşamayan insanlar. Ölmekten korkmak sizin doğru olduğuna inandığınız şeyi yapmanızı engeller. Eğer ölümden korkmuyorsanız inandığınız gibi yaşayabilirsiniz. Şanslıyım ki, bu benim inandığım şey oldu. Sanırım bunu, Malcolm X, Gadhi, Einstein gibi, inanılmaz işler yapmış, harika düşüncelerini paylaşmış ve bedelini hayatlarıyla ödemiş pekçok kişinin bilgeliğini takdir ederek edindim. Kesinlikle oturup suç olduğuna inandığım bir şeyi izlemektense ölürüm daha iyi. Ama bunu söylemişken, yaşamayı tercih ettiğimi de belirteyim. Elbette yaşamayı terch ederim. İntihara meyilli değilim ve kahraman/şehit olmaya da çalışmıyorum. Sadece doğru olanı yapmak istiyorum ve bu yolda gidersem dünya da daha iyi hale gelebilir.

ISIN ELICIN: Son olarak ne bekliyorsun bu kampanyadan? Savaşı önlemeyi başaracak mısın?

KENNETH NICHOLS O'KEEFE: Bence savaşı durdurabiliriz. Kesinlikle inanıyorum ki bu savaşı durdurabiliriz.Eğer dünyanın her tarafından, Avrupa’dan, Amerika’dan 10 bin, 20 bin kişi toplayabilirsek. Küçük bir sayı bu. Sadece Avrupa’dan söz ettiğimizde bile 500-600 milyon insandan bahsediyoruz. Bu kadar çok kişiden neden 10 bin, 20 bin insan çıkartamayalım ki? Bence insanlar bunu yapma yetileri olmadığını sanıyorlar, destek bulamayacaklarını sanıyorlar. Gidemeyecek olanlar, eğer paraları varsa biz gitmek isteyenlere sermaye temin edebilirler. Böyle de katkıda bulunabilirsiniz. Amerika’daki gibi 39 milyar doları bulan vergi sistemlerine para ödemekten vazgeçin. Bu parayı alıp Irak’a gitmek için hayatların ortaya koyan insanlara verin. Neden 10 bin, 20 bin hatta daha fazla sayıda insan çıkmasın ki. Bu kadar çok insan biraraya gelebilirsek bu savaşın gerçekten çıkacağını düşünür müyüz? Çıksa bile, tüm dünyanın tepkisi ne olur? İşte o noktada Amerika ve İngiltere’nin maskesi düşer. Bu savaşı açarlarsa gerçek yüzleri, kitle katliamcıları ve savaş suçluları oldukları ortaya çıkar. Amerika Birleşik Devletleri öyle farklı düzeyde savaş suçu, insanlık suçu işledi ki. Tarih kayıtlarına doğru bakılırsa en büyük teröristin Ameika Birleşik Devletleri olduğu, Güney Doğu Asya’nın bombardımanı gibi, Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan iki bomba gibi -ki bunlar inanılmayacak kadar iğrenç kitle katliamlarıdır- çok daha korkunç şeyler yaptığı görülecektir. Son yüzyılda sayısız durum gösterebiliriz. Kıssadan hisse şu: Eğer yerimizde oturup olanları izlemeye devam edersek daha da kötüye gidecek. Bunun sürdürülebilir olduğunu sanmıyorum