Botero'nun Mutfağı

-
Aa
+
a
a
a

 

Yemeklerin çoğunun benzer tariflerle yapılmasına karşın bazılarının yaptığı yemekler kıskandıracak ölçüde lezzetli olabilmektedir. Tat ve koku algılarının uyumlu bir aradalığı olarak adlandırabileceğimiz lezzet algısı benzer tarifler kullanılmasına rağmen kimilerinin sihirli parmaklarında daha bir lezzet kazanmaktadır. El becerisi, el yatkınlığı, mutfak kültürü gibi kavramlarla ifade etmeye çalışılan bu lezzet nüansları mutfak sırları olarak kabul edilmektedir. Tarifi herkesçe bilinen yemeklerde dahi tanıdığımız bazı isimlerin elinden o yemeği yemenin lezzetini çoğumuz biliriz. Genellikle bir aile büyüğüne ait olan o mahir ellere sorarsanız her zamankinden farklı yemek yapmamış, tadını kararında bırakmaya çalışmıştır. Gerçekten de yemeğin yapılışına bakarsanız yazılı tarifin ötesinde pek bir değişiklik yoktur. Gerçekte ise ölçüp değerlendiremediğimiz farklılık olduğu kesin gibidir.

 

Binlerce yıl önce insanoğlunun optik ile ilgili bilgileri sınırlıyken, görme kusurlarını giderecek gözlüğü icat etmemişken herkes aynı görüntüyü, benzer netlikte gördüğüne inanırdı. Bazıların gözünün daha keskin olduğu bilinirdi ancak neden böyle olduğu sorusu cevapsız kalırdı. Gün gelip optik bilgileri ortaya dökülünce anladı insanoğlu, birilerinin neden daha iyi görüp daha net seçebilmekte olduğunu. Günümüzde benzer bir süreç tadım ustaları ve gurme diye adlandırdığımız kişiler için yaşanmakta. Gurme diye adlandırdığımız kişilerin neden böyle olduklarını, tadına baktığı yemeği tarife gerek kalmaksızın pişirebilmeyi başaranların bunu neye göre yapabildiğini henüz ölçemiyoruz ama onların varlığını inkar da edemiyoruz. Onlar, görünen gerçeğin ardında henüz görmediğimiz gerçekler olduğunu bulup göstermeye çalışıyorlar. Bunu yaparken tat ve kokuların uyumlu bir aradalığının yanı sıra bazı unsurların öne çıkarılması hatta abartılması biçiminde bir yöntem izliyorlar. Yemeğin tarifindeki unsurlardan birinin miktarını arttırıp baskın hale getirmek, uyumlu bir aradalıktan vazgeçip lezzetin derinliğini göstermeye çalışmak çoğu kez o sihirli parmakların tercih ettiği yöntem olarak karşımıza çıkıyor.

 

4 Mayıs – 18 Temmuz tarihleri arasında İstanbul Pera Müzesi’nde açılan Fernando Botero resim sergisini gezerken benzer bir lezzet algısına kapılmamak elde değil. Botero’nun resimlerindeki figürler çoğumuzun bildiği, hatta neredeyse çizebileceğini bile düşünebileceği türden basit yalın anlatımlar taşıyor. Resimleri özel kılan ise figürler arasında uyumlu bir aradalık kaygısından bağımsız, hacimleri abartarak ifade etmenin seçilmiş olmasıdır. Kullanılan yöntem, bazılarınca basit bulunarak eleştirilmekle beraber ortaya çıkan resimlerin anlatım gücü, lezzeti inkar edilememektedir. Kolombiya kökenli sanatçı bilinen görüntü ve anlatımları kullanmasına karşın o özel anlatım gücünü hemen her eserine yansıtabilmiştir. Sergiyi gezenlerin ilk izlenimleri tarife uygun yapılırsa herkesin kolaylıkla yapabileceği lezzetli bir yemek izlenimi doğursa da detaylara girildiğinde hacimli figür seçiminin perspektifi zayıflatarak anlatımı kuvvetlendirmekte olduğu fark edilmektedir. Botero’nun mutfağı diye adlandırabileceğimiz bu basit, yalın ancak lezzetli anlatımın gücü onun uluslararası kimliğine de yansımıştır.

 

 

 

ABD’nin Irak işgali sırasında Ebu Garib cezaevinde yaptığı insanlık dışı uygulamaları konu alan resimlerden oluşan sergi ise uygarlığın ve özgürlüğün vatanı olduğunu iddia eden ABD’nin gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştır. Botero, bu sergi ile malum çevrelerden tepki alsa da tarihe not düşmeyi başarmıştır.

 

Güney Amerika kültürünün parçası olarak dünyaya seslendiğini insanı ve doğayı anlattığını ifade eden Botero Kolombiya mutfağının, resimlerinin ilham kaynağı olduğunu vurgulamaktadır. Yemeklerin çoğunda bazı tat ve kokuların baskın olmasının lezzeti arttırmasından yola çıkarak, perspektif aramak yerine hacimlerle oynayarak anlatımı kuvvetlendirebildiğinden söz etmektedir.

 

Resimlerinde uyum ve harmoni aramak yerine figürlerin hacimleri ile oynayarak anlatım gücü ve derinliği yakalamayı Kolombiya mutfağına borçlu olduğunu ifade eden Fernando Botero’nun sergisi 18 Temmuz 2010’ a kadar açık kalacaktır. Sergi süresince Pera Cafe’de her hafta sonu aralarında Kolombiya usulü kıymalı börek veya ballı limonlu tavuk gibi yerel özgün yemeklerin de olduğu Kolombiya mutfağının özgün örnekleri sunulacaktır.

Botero’nun sihirli parmaklarının ürünü olan resimleri ve Kolombiya mutfağının özgün tatları ile Pera Müzesi’ndeki sergi, resim meraklıları kadar lezzet tutkunlarına da doyurucu saatler yaşatacak gibi görünüyor. Kaçırmayın.