Ağaçlar

-
Aa
+
a
a
a

Acaba şehirde yaşayan, ilkokul çağındaki kaç çocuk akasyayı serviden, meşeyi kayından ayırabiliyor, bir ağacın yaprağını, boyunu bosunu, huyunu suyunu tanıyor? Ama çevremizdeki henüz üç yaşında pek çok çocuk gördüğü bir arabanın markasını hemen tanıyor. Bu duruma şaşırmalı mıyız? Peki şehirde büyümüş kaç yetişkin meşe ağacının en az sekiz, ardıcın dört türü olduğunu biliyor? Doğrusu bu yaşa kadar ben bilmiyordum.Ne yazık!

 

Begonvil diye bildiğimiz bitkinin bir adının da Gelin Duvağı olduğunu ve bunun gibi daha pek çok şeyi bir kitaptan öğrendim; Tema Vakfı tarafından yayımlanan Ağaçlar* adlı kitaptan.

 

Artık etrafımda gördüğüm ağaçların yapraklarına bakıyorum, hepsini değilse de bazılarını hemen tanıyorum. Belki de daha önce yüzlerce kez gördüğüm Gülibrişimi incecik, uçuk pembe, ipeksi ipliklere benzeyen çiçeğinden, akasyaya benzeyen yaprağından tanıyınca, sanki ilk kez görüyormuşum gibi seviniyorum. Bu ağacın diğer adları da İpek Ağacı ve İstanbul Akasyası imiş ve ben 12 senedir İstanbul’da yaşıyorum... Yine de Gülibrişim adı daha çok yakışıyor bu ağaca. Çok da güzel kokuyor.

 

Bilimsel danışmanlığını yaptığı Ağaçlar kitabının önsözünde Prof. Dr. Faik Yaltırık diyor ki; “Tanınmayan, bilinmeyen bir nesnenin sevilmesi, korunması, sahiplenilmesi mümkün değildir.” Sahiden, mümkün müdür? Kendi tecrübem bana olmadığını söylüyor.

 

Ağaçları hepimiz severiz oysa değil mi? Ankara’nın kavaklarını, çocukluğumuzun geçtiği sokağın koca çınarlarını, her sonbahar yere düşen meyvelerini topladığımız at kestanesini...Belki birkaç tane daha. Oysa bu kısıtlı ömrümüze daha çok ağacı sığdırabilsek iyi olmaz mı?

 

* Doğa Severler İçin Rehber Kitap: Ağaçlar, Tuğrul Mataracı,Tema Vakfı Yayını (Proje ve Yayın Yönetmeni: Sahir Erdinç)