Açık Radyo'da Tiyatro: Sonsuzluk Kitabevi

-
Aa
+
a
a
a

Yazan: Sabahattin Kudret Aksal

Uyarlayan: Yaman Ömer Erzurumlu

Müzikler: Afenginn ve Dead Combo

Efekt ve Ses Kayıt: Deniz Koloğlu

 

Oynayanlar:

Adam: Onur Kahraman

Birinci Kadın: Gülhan Kadim

İkinci Kadın: Esra Kudde

 

Müzik

Efekt: Açılıp kapanan kapı sesi. Kapıya asılı çıngıraklı zil sesi. Masa ziline vurma sesi.

Adam:Bayan! Soy Yapıtlar Kitabevi burası mı?

Birinci Kadın:Ne kitabevi, ne kitabevi, bayım?

Adam: Soy Yapıtlar Kitabevi! Soy... Yapıtlar! Tarihin merdivenlerini soluk soluğa tırmanan, ama tırmandıkça soluğu kesilmeyen! Soy yapıtlar, bayan?

Birinci Kadın: Bizde her türden kitap bulunur, bayım. Soy olanlar da, olmayanlar da. Kitabevimizin adıysa Sonsuzluk Kitabevi. Tabelamızda bulamazsınız, çünkü bu adı dün koyduk, bugün yazdırıyoruz, yarın asacağız.

Adam: Yaaa! Çok iyi, çok iyi, çok iyi! Sonsuzluk Kitabevi, demek!

Birinci Kadın: Evet, bayım. Ne istiyorsunuz?

Adam: Ne gibi?

Birinci Kadın: Almak istediğiniz, demek istedim?

Adam: Kitap bayan, bol bol kitap! Ama önce sormak istediğim bir şey var...

Birinci Kadın:Anladım, anladım! Hangi kitapları almanızın uygun olacağını soracaksınız benden.

Adam: Hayır bayan, hayır!

Birinci Kadın: Bakın bayım, kapıdan giren müşterinin yüzüne bakar bakmaz ne isteyeceğini anlıyorum ben. Hem yüzünden değil sadece, boyundan posundan, yürüyüşünden duruşundan, giyiminden çıkarımından, her şeyinden, her şeyinden! Mesleğimde öyle yetiştirildim ben.

Adam: Kutlarım sizi bayan, inanın bana, gerçekten ve candan, ama...

Birinci Kadın : Kendinizi yormayın, hem de hiç yormayın, ben hemen söyleyivereyim.

Adam : Bir kez daha sizi kutlarım bayan inanın bana, çok içten ve candan ama şu da var ki...

Birinci Kadın : Bakın bayım, söylüyorum. Siz şimdi benden oyma taş çağı üstüne yazılmış.

Adam : Hayır bayan, hayır!

Birinci Kadın : Tunç çağı üstüne öyleyse?

Adam : Hayır bayan, buna kesinlikle bir hayır diyebilirim.

Birinci Kadın : Öyleyse ne dersiniz kömür çağına ya da atom çağına?

Bildim, bildim, bildim! Bilimsel kitaplar değil, roman... Roman sizin istediğiniz!

Efekt: Raftan çekilerek tezgâha konan kitap sesi.

Mutlu Geceler'e ne dersiniz? Geçen hafta çıktı, biz dün beş yüzüncü paketi açtık!

Adam: Hayır bayan, istemiyorum.

Birinci Kadın :Şiir mi istiyorsunuz yoksa? Ama şiirin çağı çoktan geçti. Bizde bulunmasına bulunur ya, Öyle işte. Müşteriyi geri çevirmemek için sadece. Söyleyin, şiir mi yoksa?

Adam: Hayır, bayan.

Birinci Kadın :Sahi mi? Ama nasıl olur? Ben hep bilirdim. Uzmanlığım bu kez yürümedi, sizde. Belki de siz içten davranmıyorsunuz... Karşınızda beni yenilmiş görmenin tadını tatmak için-

Adam: Bayan, bir büyük sorunun kapısında duyuyorsa insan kendini, bir ikilemin anahtar deliğinden bakıyorsa yeryüzüne, bir başkasının çocuksu üzüntüsünden tat alabilir mi sanıyorsunuz?

Birinci Kadın : Neymiş o sorun? Yol kavşağı?

Adam: Olmak ya da olmamak, bayan!

Birinci Kadın : Haa, biliyordum bunu bir yerden ben...

Adam: Ben de biliyorum, ama bilmeseydim ben bulurdum. Benim yaşamımın ters rüzgârları var bayan, esen! Sürüyle! Sürülerle! Bir tekini söyleyeyim, ister misiniz? Bu yeryüzünde söylenmiş birçok söz var ki benden önce başkaları söylemiş. Ya da... ya da, başkaları söylemeseydi ben söyleyecektim.

Birinci Kadın : Bırakın bunları canım, bırakın. Siz bana hiç olmazsa çağını söyleyin.

Adam: Neyin çağını?

Birinci Kadın : İstediğiniz kitapların? Belki bulurum...

Adam : Her çağdan bayan. Her çağdan alabilirim, almam da gerek. İlk, orta, yeni, daha yeni, her çağdan! Ama soy yapıtlar olacak!

Birinci Kadın : Türü bayım, türü?

Adam : Her türden olabilir. Var mı?

Birinci Kadın : Vardır, vardır ya... Böyle de kitap aranmaz ki ama? Bizim müşterilerimiz yazarlarının adlarıyla ararlar istedikleri kitapları...

Adam: Çok bayan, çok! Platon, Sokrates, Aristotel Epiktetos, Herakleitos!

Müzik...

Efekt: Arada raflardan çekilip tezgâha konan kitap sesleri.

Birinci Kadın : Başka?

Adam: Horatius, Ovidius, Vergilius, Seneca, Petrarca!

Efekt: Arada raflardan çekilip tezgâha konan kitap sesleri.

Birinci Kadın : Daha başka, bayım?

Adam: Rabelais, Cervantes, Goethe, Çehov!

Efekt: Arada raflardan çekilip tezgâha konan kitap sesleri.

Birinci Kadın :Bu kadar mı?

Efekt: Arada raflardan çekilip tezgâha konan kitap sesleri.

Adam : Bu kadar olur mu bayan? Öyle çok ki! Sayısını ne siz sorun, ne ben söyleyeyim... Kafamın içindedir tümü. Dönerler, dönerler... Hiç rahat bırakmazlar beni!

Efekt: Yere yıkılan kitap yığının gürültüsü.

Birinci Kadın : Yaaa! Çok hoş doğrusu!

Adam: Ne diyorsunuz, bayan?

Müzik Kesilir.

Birinci Kadın : Çok hoş bir baysınız diyorum doğrusu!

Adam: Teşekkür ederim, teşekkür ederim ya... Var mı bayan, burada kitapları onların?

Birinci Kadın :Ama siz hangisini istiyorsunuz, hangilerini! Hangi kitapları almak  istediğinizi söylemediniz ki bir türlü?

Adam: Tümünü bayan, tümünü!

Birinci Kadın : Bayım, eğleniyor musunuz siz benimle! Neyin tümünü?

Adam: Soy yapıtların, bayan!

Birinci Kadın : Anlayamadım...

Adam: Ne, bayan?

Birinci Kadın : Hangi kitapları alacaksınız?

Adam: Söyledim ya! Söylemedim mi yoksa?

Birinci Kadın : Sizin gibi bir bay şakanın da bir sınırı olduğunu bilmeli.

Adam: Rica ederim bayan nasıl düşünebilirsiniz şaka yaptığımı sizinle?

Birinci Kadın : Öyleyse söyleyin! Söyleyin!

Adam: Tümünü bayan. Tümünü!Birinden bile cayamam.

Birinci Kadın : Az ya da çok... Bir listesini hiç olmazsa onların...

Adam: Veremem, bayan! Olmaz!

Birinci Kadın : Neden ama? Niçin?

Adam: Soy yapıtları birbirinden ayırabilecek bir ölçüm yok diyorum size, anlamıyor musunuz? Yoksa ben mi anlatamıyorum? Hangisi daha değerli?

Birinci Kadın : Ben de bilmiyorum.

Adam: Gördünüz mü? Siz de bilmiyorsunuz...

Birinci Kadın : Öyleyse?

Adam: Evet, bayan! Çabuk bitirelim işimizi, ne siz yorulun ne de ben... Hiçbirini ayırmadan tümünü alacağım.

Birinci Kadın : Ama ben şimdi bunları...

Adam: Tümünü bayan, rica ederim tümünü

Birinci Kadın : Özür dilerim bayım, böyle meraklısınız, sizde yok mu bunlar? Bugüne değin almadığınıza biraz da şaştım doğrusu.

Adam: Nerden çıkardınız olmadığını? Var, bayan.

Birinci Kadın : Bütün bunlar sizde var, gene de almak istiyorsunuz?

Adam: Evet, bayan... Söylediklerimi tabii ve söylemediklerimi... unuttuklarımı...

Birinci Kadın : Ama bu... her şeyi bırakın bir yana... çok önemli bir para işi... bir servet yatırmak, biliyor musunuz?

Adam: Bilmez olur muyum? Ömrümce o parayı biriktirdim, bugün için! Nasıl mı? Nasıl mı? Anlatamam size. Çok zor! Havanın en ucuzunu aldım, suyu bedava içtim. Para her gün biraz daha birikirken hep bugünü görüyordum. Bugün de, geldi işte

Birinci Kadın : Demek çok paranız var?

Adam: Var. Olmak ya da olmamak! İşte bütün sorun! Anlıyorsunuz ya, bayan?

Birinci Kadın: Anlamıyorum. Zar zor biriktirdiğinizi söylediğiniz bütün  paranızı böyle bir işe yatırmanız, sizi şimdi yeni tanısam da, beni üzüyor doğrusu.

Adam: Üzülmeyin bayan: Yitiren kazanacaktır! İşte bir söz daha, gene ben söylemeden önce benim ağzımdan alınıverilmiş!

Birinci Kadın : Gelin cayın bu tasarınızdan, rica ederim.

Efekt: Bir desteden tek tek çekilen kâğıt sesleri.

Adam : Bin, iki bin, üç bin, dört bin, beş bin, on bin, yirmi bin, otuz bin, kırk bin, elli bin, yüz bin, iki yüz bin! Bunlar yanımdakiler, daha da var! Nasıl, inandınız mı?

Birinci Kadın : Ama cebinize koydunuz gene...

Adam: Özür dilerim bayan, gerçekten özür dilerim, dalgınlık bu, düpedüz dalgınlık! Ne kadar bayan, ne kadar?

Birinci Kadın : Tuhafsınız bayım, şimdi ben o kadar parayı nerede saklayayım? Çek veremez misiniz, çek?

Adam: Çek!

Birinci Kadın : Evet, önceden bir şey?

Adam: Elbette, elbette! Çek... Yazayım önceden...

Birinci Kadın : Ne uygun görürseniz? Şimdilik...

Adam: Şimdilik?

Birinci Kadın : Demek çek defteriniz de var?

Adam: Bugün için aldım, inanın hep bugüne hazırlandım.

Efekt: Çek defterini çıkarma ve yırtılıp koparılan çekin sesi.

Buyrun bayan, şimdilik!

Birinci Kadın : Aaaa!

Adam: Ne oldu, bayan?

Birinci Kadın : Ne kadar güzel yazmışsınız sıfırları, hem de ne çok!

Adam: Rica ederim, rica ederim, önemi mi var?

Birinci Kadın : Siz bu parayı verdikten sonra bütün bizim bu kitabevini alabilirsiniz.

Adam : Alabilirim demek!

Birinci Kadın : Belki depomuzdaki kitapları da alabilirsiniz bayım.

Adam: Demek deponuz da var. Deponuzda da kitaplar var? Bayan bir noktayı... önemli bir noktayı söylemeyi unuttum ben size! Önemli bir nokta, çok önemli bir nokta!

Birinci Kadın : Neymiş?

Adam: Ancak onu kabul ederseniz... Kabul ederseniz onu...

Birinci Kadın : Evet?

Adam: Bir sakıncası yoksa sizin için...

Birinci Kadın : Evet?

Adam: Benim alacağım bu kitaplar var ya... soy yapıtlar...

Birinci Kadın : Evet bayım, evet?

Adam: Ben onları hiçbir yere taşımayacağım. Buradan göndereceğim gereken yerlere. Tabii kabul ederseniz, sizin için bir sakıncası yoksa?

Birinci Kadın : Neden ama? Deponuz mu yok?

Adam: Vaktim yok, o kadar! Yok bayan, yok! Bakın geçiyor, durmadan geçiyor... Hep saniye bunlar, dakika bunlar, saat bunlar!

Birinci Kadın : Bayım, susuyorum deminden beri, satıcıyla müşteri arasındaki saygı sınırını aşmamak için... Ama sabır taşı olsaydım bile çatlardım merakımdan. Dayanamıyorum, soracağım... Ne yapacaksınız bu kitapları?

Adam: Armağan edeceğim onları tanıdıklarıma, tanımadıklarıma... İmzalayarak!

Birinci Kadın : İmzalayarak mı?

Adam: Evet, imzalayarak! Kitabın ilk yaprağına ya da ikinci, ciltlenirse yırtılır çünkü ilk yaprak.

Birinci Kadın : Tıpkı bir yazar gibi!

Adam: Evet, bir yazar gibi tıpkı! Öyle, iyi bildiniz. Burada. Şimdi. Müzik...

Birinci Kadın : Baksana! Bir bay geldi buraya, ağlatacak beni güldürmekten.

İkinci Kadın : Ne diyorsun? Ne diyorsun?

Birinci Kadın : Bir bay geldi buraya bir bay, işetecek beni güldürmekten!

İkinci Kadın : Ne istiyormuş? Ne istiyormuş?

Birinci Kadın : İn... İn aşağıya da artık, anlatayım sana da...

Efekt: Merdivenden inen ayak ve adım sesleri.

İkinci Kadın : Geliyorum, geliyorum. Müzik kesilir. Bu bay mı, o?

Birinci Kadın : Evet, evet, işte... bu bay! İstiyor ki... ne kadar kitap varsa bizde...

Adam: Rica ederim bayan, Ölümsüzlüğe ermiş olanları sadece.

Birinci Kadın : Satın almak, sonra sanki yazarlarıymış gibi onların, imzalamak!

Adam: Rica ederim bayan, sadece imza değil, çıplak imza değil hiçbir zaman... birkaç küçük, küçücük sözcükle...

İkinci Kadın : Eeee? Sonra?

Birinci Kadın : Buradan postalamak... istiyor. Hem de acele, çok acele, bugün!

Adam: Şimdi!

Birinci Kadın : Şimdi! Şimdi istiyor!

İkinci Kadın : Bayım, özür dilerim!

Birinci Kadın : Özür dilerim, ben de.

Adam: Rica ederim, bayanlar! Tepkiniz beni mutlu etti. Tarihin yinelendiğini gördüm şimdi ben burada. Büyük ustalarımın başına gelen şeylerin benim de başıma geldiğini!

İkinci Kadın : Neymiş o?

Adam: Anlaşılmamak bayan, gülünmek! Teneke bağlanmak kuyruğuna.

İkinci Kadın : Ah, çok hoş bir adam bu! Çok hoş bir adam bu!

Birinci Kadın : Bak çeke ne yazdı!

İkinci Kadın : Hiii! Yaşasın! Yaşasın! Bayım, ne istiyorsunuz? Derdiniz ne sizin?

Adam: Ölümsüzler kervanının ardından girivermek oraya!

İkinci Kadın : Nereye?

Adam: Oraya bayan, sonsuzluğun altın bahçesine!

İkinci Kadın : Ne yapacaksınız orada?

Adam: Soluyacağım uzun ve derin! Dağlar gibi, taşlar gibi, granitler gibi olacağım. Bayanlar, sonsuz olmak istiyorum ben, anlamıyor musunuz sonsuz olmak istiyorum. Hep bu işe hazırladım kendimi bugüne değin, paramla canımla, kanımla... Siz de yardım edin bana, sonsuz olacağım.

Müzik...

Birinci Kadın : Bayım, bir soru size? Kızmayacaksınız, öfkelenmeyeceksiniz, gücenmeyeceksiniz bana?

Adam: Hayır bayan, hayır.

Birinci Kadın : Siz...

Adam: Evet, ben bayan...

Birinci Kadın : Neden başkalarının kitaplarını bu iş uğruna seçecek yerde kendiniz yazmadınız?

İkinci Kadın : Yazdınız mı yoksa?

Adam: Ah bayanlar, açmayın o konuyu!

İkinci Kadın : Söyleyin bayım, söyleyin?

Birinci Kadın : Neden olmadınız yazar?

Adam: Öyle döndü çark!

Birinci Kadın : Ne çarkı bayım, ne çarkı?

Adam: Bayan, ne çarkı olacak, günlük yaşantının çarkı… Günlük yaşantının çarkı! İnsanın eviyle işi arasında, gecesiyle gündüzü arasında, doğumuyla ölümü arasında dönen çark! Her gün gittiğim iş, döndüğüm ev, bindiğim otobüs, indiğim vapur, terlediğim yaz, titrediğim ayaz, gece yattığım yatak, sabah çıktığım sokak arasında dönen çark! Yazlık işler, kışlık işler... Günlük işler, gecelik işler... Bunları sürdürmekten, yürütmekten bunları... halim mi kaldı, vaktim mi kaldı, yaratmaya, yaratıcı olmaya?

İkinci Kadın : Vah, zavallı!

Birinci Kadın : Vah vah zavallı!

Adam: Bayanlar! Sabah neydi benim için biliyor musunuz?

İkinci Kadın : Bayım, neydi?

Birinci Kadın : Neydi, bayım?

Adam: Bir telaş, bir acele... Bir kaçmaca, bir kovalamaca! Gömlek, çorap, pijama... Pijama, çorap, gömlek! Çay, peynir, ekmek! El yüz yıkama, el yüz yıkama, el yüz yıkama! Bayanlar, gün... bütün gün... işimde geçen... neydi benim için biliyor musunuz?

Birinci Kadın : Neydi, bayım?

İkinci Kadın : Bayım, neydi?

Adam: Çizelgelerle telefonlar arasında savaş! Ömrüm boyunca, her gün çizelgelerle telefonlar kapıştı hep! Rakamlar yazardım, sayılar... Beş, on beş, yüz on beş, bin üç yüz on beş, yüz bin üç yüz on beş, bir milyon üç yüz bin on beş... Sonra telefon... telefonlar çalardı. Evet efendim, hayır efendim... Hayır efendim, evet efendim... Evet efendim, hayır efendim... Bayanlar, neydi geceler benim için biliyor musunuz?

İkinci Kadın : Neydi, bayım?

Birinci Kadın : Bayım, neydi?

Adam: Ben, bayanlar... evlenmiştim, hem de...

Birinci Kadın / İkinci Kadın : Hem de?

Adam: Çok erken!

Birinci Kadın / İkinci Kadın : Yaaa!

Adam: Özür dilerim ki bayanlar, öyle.

Birinci Kadın / İkinci Kadın : Çok yazık!

Adam: Evet, evet sanatçının yalnızlığını buyuran yasaya karşı gelmiştim. Aşk...

Birinci Kadın : Evet, aşk?

İkinci Kadın : Evet, evet, aşk?

Adam: Gecelerim hep bu yasadışı davranışımla açıklanabilir!

Birinci Kadın : Anlatın ama...

İkinci Kadın : Ama anlatın...

Adam: Bayanlar, o... karım...o ne yapardı, biliyor musunuz?

İkinci Kadın : Ne yapardı? Ne yapardı?

Birinci Kadın :  Ne yapardı? Ne yapardı?

Adam: O... karım... Efekt: ne dediği anlaşılmayan kadın sesi...mır mır mır mır mır konuşur dururdu kulağımda, hiç boş bırakmazdı beni, çevremde döner dururdu fır fır fır fır, çat önümde çat arkamda... Dır dır dır dır anlatırdı arkadaşlarını, yediklerini içtiklerini, giydiklerini çıkardıklarını... Dinlerken uyku bastırsa da biraz dalsam aşkımız öldü mü artık diye zır zır zır zır zır ağlar, ne olur ne olmaz karşılık vermemek için ben bütün bütün susunca da, dayanamaz balkona çıkar, hır hır hır hır hır hırlardı sabaha dek! Efekt: kadın sesi kesilir.

Birinci Kadın : Yazık, size!

İkinci Kadın : Size yazık!

Müzik Kesilir.

Adam: Bir tek satır bile yazdırmadı bütün bir gece... Ömrümce demek istiyorum... Bir tek satır bile! Binde bir, on binde bir belki de, gecelerin birinde, uyurken o, ben kalkar, gizli, gizliden de gizli, iki satırcık yazar, bir yere saklayıverirdim, ama sabahleyin uyandığımda görürdüm ki onlar da silinmiş, erimiş ya da uçmuş!

Birinci Kadın : Yazık size, çok yazık!

İkinci Kadın : Neden baktınız saatinize?

Adam: Vakit geçiyor, bayan... Bildirimi bekleyenler var, gecikmiş bildirimi!

İkinci Kadın : Bildiriniz, bayım?

Adam: Evet, bayan?

İkinci Kadın : Nasıl olacak bir başka yazarın yapıtı sizin bildiriniz?

Birinci Kadın : Öyle ya... Sizin bildiriniz?

Adam: Bayan! Bayan anlamıyor musunuz? Soy yapıtlar onlar! Bütün bir insanlığın bugüne bıraktığı miras demek! Kime bıraktığı? Bize bayan bize! Bana! Ustalarım... Ölümsüzler... Neleri var, neleri yoksa bana kaldı. Ben bir şey katamadımsa da onlara, hiç olmazsa korumasını bildim.

İkinci Kadın : Hmmm... Bütün bu kitaplar, ne kadar varsa... kaçar tane... tümü sizin!

Adam: Biraz geç oldu, güç oldu ama oldu işte. Büyük bir özlem umulmayan bir başarıyla erdi sona! Yazıldı adım tarihin altın yaprağına!

Birinci Kadın : Bayım, ne kadar coştunuz, renginiz oldu sapsarı!

İkinci Kadın : Titriyor yüzü gözü, elleri ayakları!

Adam : Kolay değil bayan, kolay değil, okurlarıma sesleneceğim, bilinmeyen dostlarıma!

Birinci Kadın : Ne korkunç bir hızla çarpıyor yüreği!

Adam: Ben hazırım bayanlar, siz de hazır mısınız?

İkinci Kadın : Neye, bayım?

Birinci Kadın : Neye, bayım?

Adam : Neye olacak? Paketlemeye ve postalamaya. Nerde imzalayabilirim kitapları? Nerde? Nerde?

İkinci Kadın : Nerde isterseniz.

Adam: Tezgâhta?

İkinci Kadın : Elbette bayım, elbette!

Efekt: Tezgâhın üzerindekilerin sürüklenip yere yığılma sesi.

Adam: Bir de kalem!

Efekt: Kalem arama sesi.

İkinci Kadın : Kalem? Kalem?

Birinci Kadın : Kalem? Kalem?

Efekt: Aralıksız açılıp kapanan tükenmez kalem sesi.

Adam: Tamam bayanlar, varmış, buldum! Soy yapıtlar, bayanlar. Soy yapıtlar. Ama bayanlar, rica ederim sizden elimizi çabuk tutmalıyız. Söyledim, vaktim yok benim.

Birinci Kadın : Üzülmeyin siz, hemen postalarız, ulaştırırız.

İkinci Kadın : Siz hiç üzülmeyin... Hemen, hemen, hemen... Çağımızın hızına uygun bir hızla.

Adam: Homeros, Homeros, Homeros!

Efekt: Kalemin kâğıda yazma sesi.

Sevgili kardeşim, kardeşimden de üstün, daha üstün, en üstün, çocukluktan kalma, arkadaşıma! Sevgilerle, sonsuz!

Efekt: Sertçe kapatılan kitap sesi.

Paketleyin bayan, postalayın bayan!

Birinci Kadın : Paketliyorum bayım, gönderiyorum bayım, gidecek bayım, gitti bayım...

Efekt: Masaya bırakılan kitap ve sarılıp damgalanan paket sesleri.

Adam: Plautus! Plautus!

Efekt: Kalemin kâğıda yazma sesi.

Sayın öğretmenim ilkokuldan, okuldan da önce, sonra orta, sonra lise, sonra üniversiteden! Saygılarla, saygılarla! Bayan!

İkinci Kadın : Buyurun bayım, bayım buyurun!

Efekt: Sarılıp damgalanan paket sesleri.

Adam: Sevgili, sevgili, sevgili! İlk sevgili! En eski! Göz ağrısına! Bir şiir! Bir şiir kitabı? Tamam! Ronsard! İçten, içten, çok içten!

Efekt: Kapağı açılan kitap ve kalemin kâğıda yazma sesi.

Çok içten! Çabuk bayan, çabuk uçakla!

İkinci Kadın : Şimdi! Özel ulakla!

Adam: Erasmus! Kime? Karıma. Sevgili karima...mir mir mir falan filan

Efekt: Kalemin kâğıda yazma sesi. Sertçe kapatılan kitap kapağı.

Tamam tamam tamam, çok güzel!

Birinci Kadın : Verin, verin, bana!

Adam: Alın, bayan.

Dante, Dante, Dante! Dante'yi kime yollayayım, bayan?

İkinci Kadın : Bana, bayım!

Adam: Size!

İkinci Kadın : O kadar kalmasın ama, birkaç söz de... Duygulu, oldukça da yoğun!

Adam:Efekt: Kapağı açılan kitap ve kalemin kâğıda yazma sesi.Evet, evet! Bana... Bana çok ışıklı bir yolu açana, sonra da yürütene o yolda. Üstelik koluma girerek.

İkinci Kadın : Ah çok teşekkürler! Çok teşekkürler!

Birinci Kadın : Bana bayım, bana?

Adam: Size? Size? Şekspir! Soneleri! Evet, evet, burada işte! Buyrun!

Birinci Kadın : Yazmadınız üstünü?

Adam: Özür dilerim, Özür dilerim... Evet, evet? Evet.

Efekt: Kapağı açılan kitap ve kalemin kâğıda yazma sesi.

Size! Size! Beni eşiğinden ittiğiniz sonsuzluğun altın kapısından... Derin bağlılıklar, sarsılmaz inançlar, biraz da aşklar...

Birinci Kadın : Ah, ah, cok teşekkür ederim!

Adam: Goethe! Ulu Goethe!

İkinci Kadın : Verin, bayım.

Adam: Alın bayan. Ya bu? Cervantes! Don Quichotte'a!

Birinci Kadın : Don Kişot'a, Don Kişot'a, Don Kişot'a

İkinci Kadın : Verin bayım... Atalım, atalım, atalım hemen!

Efekt: Kitap sesleri ve sarılıp damgalanan paketler.

Adam: Çehov! Eski arkadaşıma!

Efekt: Damgalama sesi.

Alexandre Dumas Pere! Anneme!

Efekt: Damgalama sesi.

Yazıyorum bayanlar, çabuk olun, vaktim yok!

Birinci Kadın : Evet, bayım, şimdi, alıyoruz atıyoruz şimdi, uçakla!

Efekt: Damgalama sesi.

İkinci Kadın : Evet bayım, şimdi, atıyoruz alıyoruz, alıyoruz atıyoruz, şimdi, özel ulakla!

Adam: Bütün bitkilere! Bütün kuşlara! Haziranlara, temmuzlara Yağmurlara, yağmurlara! Başım dönüyor, çok korkunç! Bir sancı! Bir sancı!

Birinci Kadın : Ne oldunuz?

İkinci Kadın : Neyiniz var?

Adam: Çok fena kavradı birdenbire! Daha da vardı! Daha da vardı? Ama çoğu gitti! Gitmedi mi?

Birinci Kadın / İkinci Kadın : Alıyoruz bayım! Götürüyoruz bayım! Alıyoruz, bayım! Bayım! Götürüyoruz bayım! Alıyoruz bayım! Götürüyoruz bayım! Şimdi, şimdi, şimdi! Hemen, hemen, hemen! Gidiyor, gitti, gidecek! Gidiyor, gitti, gidecek! Gidiyor, gitti, gidecek!

Adam: Çok fenayım, çok! Bir sancı! Bir bıçak! Pencereyi açın, pencereyi!

Efekt: Açılan sürgülü pencere. Hafifçe esen rüzgâr sesi...

Daha çok aydınlık isliyorum, daha çok aydınlık! Goethe.

Efekt: Yıkılan gövde sesi. Rüzgâr sesi kesilir. Sokak sirenleri sesleri... 1.telefonun zil sesi. Kaldırılan ahize sesi. Anlaşılmayan konuşma sesi.

Birinci Kadın : Evet, Öldü.

Efekt: 2.telefonun zil sesi. Kaldırılan ahize sesi. Anlaşılmayan konuşma sesi.

İkinci Kadın : Nerden duydunuz? Bütün ajanslar mı verdi?

Birinci Kadın : Evet, şimdi Öldü. Evet! Kitaplarını imzalarken! Okurlarına!

İkinci Kadın : Yeryüzüne! Şimdiye, geçmişe, geleceğe!

Efekt: Kapatılan ahize sesi. 2.telefonun zil sesi . Kapatılan ahize sesi.

Kaldırılan ahize sesi. Anlaşılmayan konuşma sesi.

Birinci Kadın : Evet, evet, birdenbire!

Efekt: Siren sesleri kesilir. Kaldırılan ahize sesi. Anlaşılmayan konuşma sesi.

İkinci Kadın : Alo son sözü mü? Goethe'yi andı. Efekt: Anlaşılmayan konuşma sesi.Evet, evet. Büyük bir rastlantı, çok büyük bir rastlantı, çok çok büyük bir rastlantı... Goethe'nin de ölürken söylediği sözleri söyledi.

Efekt: Kapatılan ahize sesi. 1.telefonun zil sesi. Kaldırılan ahize sesi.

Birinci Kadın : Alo!Efekt: Anlaşılmayan konuşma sesi. Dünya, büyük bir sanatçıyı yitirdi! Efekt: Anlaşılmayan konuşma sesi.Bir gazetenin manşeti mi bu? Hangi gazetenin? Efekt: Anlaşılmayan konuşma sesi.Bütün gazetelerin mi? Bütün ülkelerdeki bütün gazetelerin, öyle mi?

İkinci Kadın : Nasıl nasıl? Ver bakayım.

Efekt: Ayak sesleri. Anlaşılmayan konuşma sesi.

İkinci baskılar da çıktı demek? Efekt: Anlaşılmayan konuşma sesi.Fotoğrafları da mı var? Boy boy, Öyle mi? Konuşurken susarken, yürürken otururken, uyurken uyanıkken, öyle mi?

Efekt: 2.telefonun zil sesi. Kaldırılan ahize sesi.

Birinci Kadın : Alo! Efekt: Anlaşılmayan konuşma sesi.Nasıl? Nasıl? Konuşmalar mı yapılıyor şimdi? Kimler konuşuyor?

Yaaa! Yaaa! Demek bütün bilginler, bütün filozoflar, bütün sanatçılar? Eksiksiz demek!

İkinci Kadın :Efekt: Anlaşılmayan konuşma sesi.Ne armağanını aldı dediniz, ne armağanını? Efekt: Anlaşılmayan konuşma sesi.Goethe armağanını mı? Ama hakkıydı. En çok onu almak hakkıydı. Çünkü ölürken onun sözlerini...

Efekt: 2.telefonun zil sesi. Kaldırılan ahize sesi.

Birinci Kadın : Alo? Efekt: Anlaşılmayan konuşma sesi.Nasıl? Bir kadın bu olaya dayanamayarak canına kıydı, öyle mi?

Efekt: 1.telefonun zil sesi. Kaldırılan ahize sesi.

İkinci Kadın : Alo buyurun. Nasıl? Bir kadın daha? Şimdi mi?

Efekt: 2.telefonun zil sesi. Kaldırılan ahize sesi.

Birinci Kadın : Alo? Efekt: Anlaşılmayan konuşma sesi.Dünyanın en çok okunan yazarı seçildi demek?

İkinci Kadın :Dünyanın en çok okunan yazarı ha!

Birinci Kadın : Bütün kitapları tükendi, öyle mi?

İkinci Kadın : İstemezdi, bu kadarını o da istemezdi...

Birinci Kadın :Efekt: Anlaşılmayan konuşma sesi.Bizde? Elli tane...

İkinci Kadın : Yüz, yüz.

Birinci Kadın : Bizde yüz tane kadar var ancak... O kadar...

Efekt: Martı sesleri. 1.telefonun zil sesi. Kaldırılan ahize sesi.

İkinci Kadın : Alo. Yaaa! Yaaa! Ama bu çok... Çok... Şimdi de martılar demek? Çığlık çığlığa demek?

Efekt: Rüzgâr sesi... 2.telefonun zil sesi.. Kaldırılan ahize sesi.

Birinci Kadın : Ne diyorsunuz? Menekşeler de demek? Solmak üzereler demek?

Efekt: 1.telefonun zil sesi. Kaldırılan ahize sesi.

İkinci Kadın : Alo! Büstü mü? Elbette.

Efekt: Giderek artan birbirine karışan telefon ve telefondan gelen anlaşılmaz konuşma sesleri. Müzik...

Birinci Kadın : Yaaa! Ama şimdi... Bağırın, gelmiyor sesiniz! Daha, daha! Bağırın! Gelmiyor! Hayır, gelmiyor!

İkinci Kadın : Evet, evet, belki de daha yavaş! Hala, gelmiyor!

Birinci Kadın : Yavaş! Yavaş! Rica ederim, çok yavaş!

İkinci Kadın : Daha! Daha! Rica ederim, çok yavaş!

 

Müzik...