ABD'nin Petrol Bağımlılığı

-
Aa
+
a
a
a

3 Nisan 2005

Los Angeles Times

 

ABD'de, Senato'nun Arktik Vahşi Yaşam Koruma Alanı'ndan (Arctic National Wildlife Refuge, ANWR) petrol çıkarmaya yönelik geçici onayı, dikkatleri yeniden ülkenin en zorlu problemi olan enerji problemine çekti: ABD'nin ithal petrole bağımlılığının giderek artması. Sadece 1986 gibi yakın bir tarihte, ABD,  toplam arzının üçte birinden az bir oranda yabancı petrole bağımlıydı, şimdi ise %56'sına. Bu artan bağımlılıkla ABD, petrol savaşlarından, petrol arzında meydana gelecek düzensizliklerden çok daha olumsuz etkilenecek. Ortadoğu'daki tehlikeler şimdiden ortada.

 

Başkan Bush ve Senato'daki müttefikleri, ANWR'den petrol çıkarmanın bu riskleri

azaltacağını iddia ederlerken, biraz yakından inceleyince, ANWR'nin ABD'nin yabancı petrole olan bağımlılığını, önemli ölçüde azaltamayacağını görüyoruz. Daha da önemlisi, ANWR'nin iddia edilen avantajlarına dikkatleri çekerek, yönetim, enerji politikasının aslında tümüyle ABD'nin yabancı petrol bağımlılığını arttırdığı gerçeğini örtbas ediyor.

 

En iyimser tahminle, ANWR'de 10 milyar varillik petrol bulunuyor. Ancak, makul bir maliyetle ve fazla bir çevresel zarara yol açmadan ne kadarının çıkarılabileceği net değil. En iyi ihtimalle, tüm gerekli boru hatları uygun yerlerde olursa, ANWR 2015 yılında, günde sadece yaklaşık 1 milyon varillik petrol pompalayabilir. Bu çok gibi görünebilir, ama aslında, ABD'nin tahmini petrol tüketiminin ancak %4'ünü; tüm ithalatının ise yalnızca %6'sını oluşturuyor.

 

Eğer ABD'nin yabancı petrole bağımlılığı uzun vadede azalsaydı, bu miktar yabancı petrole bağımlılığımızda fazladan %6'lık bir azalma meydana getirirdi. Ancak, bunun tam tersi

geçerli: Enerji Dairesi'nin en son tahminlerine göre, ABD'nin ithal petrole bağımlılığı 2010 yılında %58'e, 2020 yılında %65'e, 2025 yılında ise %68'e yükselecek, ve bu artış sürekli devam edecek. Eğer tahminler doğruysa,  ABD'nin petrol ithalatının potansiyel olarak ANWR'ye ayrılan çok küçük olan bu kısmı, her geçen yılla birlikte giderek azalacak.

 

Tahmin edilen artışlar, ABD'nin küresel petrol akışındaki bozulmalardan doğacak zararlardan her zamankinden daha çok etkilenme riskiyle karşı karşıya olduğu anlamına da geliyor. Amerikan dış politikası ve tabii hiç şüphesiz Amerikan birlikleri, Suudi Arabistan kraliyet mensupları gibi yabancı petrol krallarının hizmetinde olmaya ve İran gibi enerji kaynakları için bir tehdit oluşturanları kontrol altına tutmaya devam etmek zorundalar.

 

Bunun arkasından gelmesi gereken soru, "ANWR'den petrol çıkarmalı mıyız?" değil de, "ANWR'den petrol çıkarmak dışında, Bush yönetimi ithal petrole bağımlılığımızı azaltmak için başka ne yapıyor?" sorusu. Maalesef, yanıtı koca bir hiç.

 

Başkan'ın, hidrojenle çalışan yakıt pilli otomobiller de dahil olmak üzere, yakıttan tasarruf sağlayan araçların araştırılmasına hız kazandırdığı doğru. Ancak, araştırma için ayrılan zayıf kaynakla, maddi açıdan satın alınabilir yakıt pilli araçların ortaya çıkması, çıkabilecekse eğer, bir 10 yılı bulacak. Bunun da ötesinde, yönetimin Mayıs 2001 Ulusal

Enerji Politikası Raporu'nda, ("Cheney Raporu" olarak da bilinir) yer alan petrole ilişkin tavsiyelerin tümü ABD'nin petrole bağımlılığını arttırmaktansa azaltacak yollarla enerji elde etmeye yönelikti.

 

Cheney Raporu özellikle şu iki önceliği ortaya koymuştu: Birincisi, Ortadoğulu üreticilerin

net çıktılarını arttırmak amacıyla, ABD'li enerji şirketlerinin bu üreticilerle işbirliğini arttırmak; ikincisi ise, ABD'nin dünyanın diğer bölgelerinden ithalatını arttırmak.

 

Raporda ilk hedef doğrultusunda, "devlet tekelindeki enerji sektörlerine ait bölgeleri yabancı yatırıma açması" yönünde Suudi Arabistan, Kuveyt liderlerine ve diğer İran Körfezi üreticilerine ısrarcı davranılması istenmişti. İkinci hedef içinse, "ticaret anlaşmalarımızı güçlendirmemiz, önde gelen petrol üreticileriyle diyalogumuzu derinleştirmemiz ve Batı Yarımküre, Afrika, Hazar ve bol miktarda petrol bulunan diğer bölgelerde daha fazla petrol üretilmesi için çalışmamız gerektiği"ni onaylanmıştı.

 

Bu, Başkan'ın iddia ettiği gibi bir enerji bağımsızlığı programı değil. Daha çok, gelişen dünyanın enerji üreticilerine devamlı tutsaklığın detaylı bir planı. Bu açıdan bakıldığında,

ANWR, dikkatleri ABD'nin petrol ithalatına bağımlılığının giderek arttığı asıl hikâyesinden başka tarafa çeken küçük bir yan şov.

 

ANWR'den petrol çıkarma sorunu son oylamaya geldiğinde, Amerikalı liderler ellerini vicdanlarına koyarak oy vermeliler. Bu bölgenin, ABD'nin azalan bağımlılığına olan küçük katkısının, vahşi bir bölgenin ilkelden gelişmişe doğru değişiminde, ne kadar dikkatli yapılırsa yapılsın, ortaya çıkacak kaçınılmaz çevresel zarardan gerçekten de daha önemli olup olmadığına karar vermeliler. "Evet" oyu verenler ise, bunun ABD'nin enerji bağımsızlığı yönünde büyük bir adım olduğunu söyleyemezler. Eğer söylerlerse, kendilerini kandırırlar sadece.

 

Bu ülke, yakıt tasarrufu standartları ve alternatif kaynakların geliştirilmesi de dahil, enerji tasarrufu ve dönüşümünde ciddi bir program benimsemedikçe,  yabancı petrole sıkı sıkıya bağımlı kalmaya devam edecek, ANWR'li ya da ANWR'siz.

 

Çeviren: Simge Konu

 

 

Michael T. Klare "Blood and Oil: The Dangers and Consequences of America's Growing Petroleum Dependency" (Kan ve Petrol: Amerika'nın Giderek Artan Petrol Bağımlılığının Sonuçları ve Tehlikeleri) kitabının yazarıdır.