9. Uluslararası İstanbul Bienali'nin Kavramsal Teması: İstanbul

-
Aa
+
a
a
a

Haftanın Sergisi – 40

 

Eraslan Sağlam: 9. İstanbul Bienali’nin basın tanıtım toplantısı yapıldı. “İstanbul Bienali’nin sath-i mahalline böylelikle girilmiş oldu”, siz de oradaydınız, neler gözlemlediniz?

 

Haldun Dostoğlu: Basın toplantısında da bu kelimelerle dile getirilmişti, 26 Ekim Salı gününden itibaren 9. İstanbul Bienali’nin “sath-ı mahalline” girdik. 16 Eylül 2005’te açılacak olan Bienal’in kavramsal teması da açıklandı: İstanbul.

 

Belki ilk anda -itiraf edeyim, bende de bu oldu-, sanki çok düşünülmüş de zorla bulunmuş bir tema gibi durmasına rağmen, bunun kavramsal alt yapısı açıklandığında beni yakalayan tarafları oldu. Bugüne kadar İstanbul’u kavram olarak kullanan sergilerin bir kısmında, İstanbul’a daha dışarıdan bakan, oryantalist bir yaklaşımla İstanbul’u pazarlamaya çalışan yapıtların yer aldığı eserlere rastlarken, bu sefer tam aksine İstanbul’un içinden, Charles Esche ve Vasıf Kortun’un ifadeleri ile, “kentin kendi bağlamından çoğalan, çok katmanlı yapısı üzerinde yoğunlaşan, hatta İstanbul’un bir metafor, bir öngörü, yaşanan bir gerçeklik ve bir esin kaynağı olarak anlatılacağı öykülerin, zengin bir tarihin, sınırsız olanaklar evreninin kapılarını aralayan” işleri bekliyorlar. Biraz daha açıyorlar ve İstanbul üzerine iş yapan sanatçıları İstanbul’a aylar öncesinden davet etmeyi düşünüyorlar, burada kalsınlar, 3-5 günlük izlenimlerle değil de aylar süren izlenimler edinsinler, şehrin kendi “problematiğini” görsünler, o “problematik” üzerinden işler üretsinler beklentisi içindeler. Bu, 9. İstanbul Bienali’nin daha önceki bienallerden farklı bir yanı. Diğer bir farkı ise, bugüne kadar İstanbul Bienali’nin bir ayağı tarihsel mekânlarda olurdu hatırlarsanız, Aya İrini geçmişte sekiz kez kullanılmış bir mekândır, bir aralar da Tophane kullanıldı, Yerebatan Sarnıcı, vs. Bu kez bu mekânlardan tamamen uzaklaşıyorlar, şehrin kalbinin attığı alanlara yaklaşıyorlar seçtikleri mekânlarla. Üç mekânda sergilenecek, bir tanesi hepimizin bildiği, bir aralar kitap fuarının da yer aldığı Tepebaşı’ndaki eski Tüyap Otoparkı’nı ana mekân olarak kullanıyorlar.

 

ES: Yani otopark alanını mı kullanıyorlar?

 

HD: Evet, o otopark alanı gelecek sene Eylül ayında Bienal mekânı olacak. Diğer bir mekân metrosu, şu anda çalışmıyor ama kazısı yapılmış, tamamlanmış, üstü örtüldü biz görmüyoruz, o yerin altındaki yer ikinci mekân olacak. Bir de Şişhane’de Haliç’e bakan o  büyük apartmanlardan bir tanesi –yanlış hatırlamıyorsam Deniz Apartmanı- İKSV tarafından satın alınmış, henüz restorasyonu, onarımı tamamlanmamış ve daha tamamlanmadan, İKSV oraya taşınmadan önce, gelecek sene Eylül ayında o mekânda davideo gösterileri gibi işler gösterilecek. Dolayısıyla bu üç mekân 9. İstanbul Bienali’nin makânları olacak, ki bu da hakikaten kentin hızla akıp gittiği, kentin sosyal kesitlerinin sınırını tayin eden bir caddeden. Tarlabaşı Bulvarı’nı düşünürseniz, eğer Taksim’den aşağı iniyorsanız sol yanınız ile sağ yanınız arasındaki sınıfsal, ekonomik, vs. her türlü farkı görürsünüz. Bir duvar gibidir, o duvarın çeperinde yer alacak bir mekân. Sanatçılardan beklenen de bu çelişkiler üzerinden işler üretmeleri tahminen. Bir fark daha var, bundan önce sanatçılardan dosyalar istenirdi, dosyalara bakılırdı ve küratörün beğendiği iş seçilirdi. Bu sefer dosya kabul etmiyorlar, bu problematik üzerine iş, proje üreten sanatçılar var ise o projeleri bekliyorlar, spesifik proje bekliyorlar. Herhalde bir yıl süre ile biz de bu Bienal’in sath-ı mahallinde olmaya devam edeceğiz.

 

Haftanın sergilerinin yine şöyle bir üstünden gidelim, Garanti Sanat Galeri’sinde “Hella Jongerius’un Tasarımları” sergisi sürmekte. Tracey Emin’in sergisi Platform Güncel Sanat Merkezi’nde sürüyor. Borusan Kültür Sanat Merkezi’nde önemli bir Alman sanatçının, Rebecca Horn’un sergisi açılmıştı geçtiğimiz hafta, 25 Aralık’a kadar sürecek.

 

30 Ekim Cumartesi günü Beyoğlu bölgesinde sona erecek bir sergi var, Fransız Kültür Merkezi’nde Auguste Perret'in "Auguste Perret ve Türkiye" isimli fotoğraf sergisi.

 

Şehbender Sokak’taki C.A.M. Galeri’de Ahmet Müderrisoğlu’nun heykel sergisi sürüyor. Çukurcuma’da Galeri Apel’de Aslımay Aytay’ın “Seyyah” adlı heykel sergisi sürmekte. Yeni mekânında Galerist’te Haluk Akakçe sergisi var, ki benim dinleyicilerime önereceğim sergi bu olacak. Hem galerinin yeni mekânı gerçekten çok etkileyici, hem de Haluk Akakçe’nin biraz mimari formları hatırlatan, bilgisayar ortamında üretilmiş videoları var ki, izlemeye değer doğrusu.

 

Sergileme faaliyetine bir süredir ara vermiş olan Sabancı Üniversitesi’nin galerisi Karaköy’deki Casa Galeri yeniden açıldı ve faaliyete geçti, “Geleceğe Esintiler” dizisinden “Atina’dan Dönüş” adlı sergi açıldı, 19 Kasım’a kadar sürecek.

 

Nişantaşı-Teşvikiye bölgesinde, Kare Sanat Galerisi’nde “Çağdaş Türk Resminden Bir Kesit”, Galeri Nev’de Nermin Er, Milli Reasürans’ta Fatma Tülin Öztürk, Tem Sanat Galerisi’nde, “Bizden  Onlardan” adlı geleneksel sergi sürmekte. Nişantaşı’nın yeni galerisi X-ist’te Mehmet Güleryüz'ün "Erkekler" adlı sergisi de 30 Ekim Cumartesi günü sona eriyor. Artisan Galeri’de de Avni Arbaş sergisi var, ölümünün 1. yıldönümü nedeniyle.

 

Bunun dışındaki bölgelerde, Bebek’te PG Art’ta Mithat Şen var. İş Bankası Kibele’de “Cumhuriyetin İlk Ressamları” sergisinin de son günü 30 Ekim Cumartesi. G Art’ta da Günseli Kato’nun sergisini izlemek mümkün.

 

(28 Ekim 2004 tarihinde Açık Radyo’da yayınlanmıştır.)