2010'a Dair

-
Aa
+
a
a
a

Ocak

 

Dinlemek için :

 

İndirmek için: mp3, 25 Mb.

 

Ayın Sözü: “Son günlerde Türkiye'de 'Balyoz darbesi'nden bahsediliyor. Darbe ve şer planında BDP'li belediye başkanlarının görevden alınması da bu işin bir ayağıdır, Kürt bölgesinde yıkım planıdır. Bu tutuklamalar darbe planının Doğu'daki ayağıdır. Darbe planı bizim için şu anda harfiyen uygulanıyor. Ha ordu, ha AK Parti, ha CHP, ha MHP yapmış, ne fark eder? AK Parti darbeyi harfiyen Doğu'da uyguluyor.”  Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı  Osman Baydemir.

 

Yeni yıla, daha ilk gününden itibaren iyice karanlık bir giriş yaptık. Manisa’nın Selendi ilçesindeki bir kahvede sigara içme tartışması olarak açıklanmaya çalışılan ırkçı saldırıların haberi gelecekti. Belediye anonslarıyla toparlandıkları iddia edilen bir grup “vatandaş” Roman mahallerini basarak evleri ve arabaları yaktı. Olayların ardından devlet çözüm olarak Romanlar’ı önce Gördes’e oradan da Salihli’ye göç ettirdi. Sorun ve çözüme dair fikir yarılmaları yaşıyorduk. Yılın son günlerinde başlayan dava ise Roman müştekilerin can güvenliği nedeniyle, henüz kararlaştırılmayan başka bir yere nakledilecekti.

 

Ocak ayının ilk günlerinde yeryüzünde ilk köle isyanını başarıya ulaştıran ve o gün bugündür bunun bedelini ödeyen yoksullar yoksulu Haiti’de çok büyük bir deprem oldu, ülke gene yerle bir oldu. Ölen sayısı 300 bin olarak telaffuz edildi, ama hiçbir zaman tam bilinmeyecekti. Aynı anda, ülkenin “kaçırılıp gaspedilmesi” de bir oldu. ABD, ülkenin tüm hava ve deniz limanlarına el koyma, yollarını da “güvence”ye kavuşturma yolunda resmi onayı BM’den aldı. Ama, anlaşmayı imzalayan bir Haitili yoktu ortada... Asıl amaç mı? İnsanın söylemeye dili varmıyordu, ama “kâr”dı galiba. Kısa günün kârı.

 

  

 

2009’a, Demokratik Toplum Partisi’ni kapattıktan sonra seçilmiş belediye başkanlarını kelepçelerle sıraya dizerek veda eden Türkiye’de, olan bitenin adı açılım olduğu için yaşanan kafa karışıklığı, siyasete dair ne varsa ona sirayet ediyordu. Demokrasi, faşizm gibi temel kavramlar, bazısı daha önce hiç görülmemiş binbir yorumuyla, tartışmaların ana konuları haline bu dönemde gelmeye başladılar.

 

Bu puslu atmosfer 2010 yılı boyunca çeşitli vesilelerle dağılsa da, yeniden hakim olmaya devam edecekti. Ayın ilk haberlerinden biri, Batman'da tutuklu yargılanan 15 yaşında bir kız çocuğunun gösteriye katıldığı iddiasıyla sekiz yıl hapse mahkûm edilmesi oldu. Binlerce oyun arkadaşı akranı gibi o da terörle mücadele kanunu mağduru olmuştu.

 

Genelkurmay’a doğru hızla ilerleyen gizli belge sızıntıları 2010 başında, bünyesi gizli belgelere alışmış olanları bile afallatacaktı. Balyoz “Semineri” belgelerinin ortaya dökülmesiyle birlikte, darbe tartışmaları bir kavşak daha dönüyordu. “1923 zindeliği” adı altında “sıfır yılı”na dönülmesini, kısaca zamanı durdurmayı, hatta durdurmakla yetinmeyip, neredeyse bir asır geriye almayı planlayan bir operasyon söz konusuydu. “Balyoz planı” bu ortamda çokça konuşuldu; resmi ağızlarca reddedilmedi; hatta –muğlak ve utangaç bir dille de olsa– kabullenildi…

 

Ocak ayının karanlığına hatırı sayılır bir katkıda bulunan bir diğer “olay” da, Ergenekon savcıları tarafından hazırlanan Poyrazköy adlı iddianameden çıkan eylem planlarıydı. Başbakana, üst düzey komutanlara, patriklere, Ermenilere, Alevilere, yazarlara, gazetecilere, siyasetçilere, milletvekillerine, belediye başkanlarına, alışveriş merkezlerindeki sıradan vatandaşlara silahlı, bombalı saldırı ve suikastler yapılıp böylece yaratılan kaostan darbe çıkarılmasını hedeflediği belirtilen 14 ayrı eylem planı çıktı iddianameden ve şaşırmaya bile fazla fırsat bulamadık…

 

O ana kadar ortaya çıkan belgelerle ilgili sadece itirazlarda bulunup, nerden sızmış araştırması yürüten Genelkurmay Başkanı Silahlı Kuvvetler’in  de bir sabrı olduğunu hatırlatıp, vallahi yalan dese de, artık ok yaydan çıkmıştı.

 

''Balyoz Planı'nda “tutuklanacaklar” listesinde adı geçen gazeteciler İstanbul Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu. Derken Genelkurmay’ın Kozmik odalarına girilmesiyle bir adım daha atıldı. Genelkurmaya soracak olursanız, aramalar maksatlıydı ve istedikleri zaman durdurmaları mümkündü. Ancak yasadışı bir şey olmadığını kanıtlamak için gizli belgeleri savcılara açmışlardı.

 

Kozmik bilgiler asla açıklanmadığından, kimin haklı olduğunu öğrenemesek de ayın sonuna doğru, Genelkurmay haftalık yapılan basın toplantılarının bundan sonra sadece ihtiyaç duyulduğunda yapılacağını bildirdi. Poyrazköy kazıları, tutuklanan ilk muvazzaf subay, dördüncü dosya derken Ergenekon gündemin ana başlıklarından biri olmaya devam ediyordu.

 

Ocak ayından itibaren, Asker-sivil tartışması olarak adlandırılan Hükümet-Genelkurmay yetki tartışması, yerini Hükümet-Yargı tartışmasına bıraktı. Poyrazköy'deki kazılarda bulunan mühimmata ilişkin iddianame, İstanbul 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Mahkeme, sanıklara atılı eylemlerin Askeri Ceza Yasası’nın dışında kaldığına dikkat çekti. Böylece 5'i tutuklu asker olmak üzere 17 kişiyle ilgili dava açılmış oldu. Derken, Anayasa Mahkemesi, askere sivil yargı yolunu açan düzenlemeyi oybirliğiyle iptal etti. Şansa bakın ki, karar anayasal düzene karşı suç işlediği iddiasıyla sivil mahkemelerde yargılanan askerlerin durumunu doğrudan etkileyecek nitelikteydi. İstanbul’a yılın ilk karı yağsa da, kirlilik örtülecek gibi değildi.

 

Hrant Dink suikastiyle ilgili olarak aynı gelişmelerden bahsetmek bir türlü mümkün olamıyordu. Yıl içinde resmi engellemeye kadar varacak olan siyasi tavır yılın başından rengini belli etti. Ogün Samast’ın İstanbul’a geleceği cinayetten iki gün önce emniyete bildirilmişti. Eski İstihbahat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in imzasını taşıyan belgenin yanında, görevinden alınan Akyürek’in, mahkeme kararıyla görevine iade edildiğine dair belge duruyordu.

 

4C’ye karşı İşleri için direnen TEKEL işçileri eylemlerine devam ederken, sağlık çalışanlarının reddettiği ''Tam Gün Yasa Tasarısı'' TBMM’de kabul ediliyordu.

 

 

 

İsrail’le “one minute” sonrası diplomatik olduğu söylenen itiş-kakışa bir de alçak koltuk krizi eklendi. İsrail’in sağın sağında yer alan Dışişleri Bakanı Lieberman’ın ekibi, Türkiye Büyükelçisi’nin alçak koltukta oturtulması gibi ilginç çıkışlarla bezeli hamlelerle özür mektubu yazmak zorunda kalırken, yılın ortalarında gündemin ana maddesi olacak bir olayın başlangıcına tanık oluyorduk. Gazze'ye temel ihtiyaç maddeleri taşıyan ve aralarında İnsani Yardım Vakfı’nın da bulunduğu 150 araçlık konvoy, Mısır'dan Gazze'ye giriş yaptı. Konvoyun geçisine ilk etapta izin verilmemesi nedeniyle yaşanan gerginlikte bir Mısır polisi öldü.

 

Ocak ayında hukuk: Dünyada  4 ayrı yüksek mahkeme kararı alındı:

 

1. ABD Yüksek Mahkemesi, ABD’de şirketlerin seçim sürecine tamamen egemenolabileceğine karar verdi.

 

2. Türkiye’de Anayasa Mahkemesi, askerlerin örgütlü suçlara karışmaları halinde sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişkin düzenlemeyi iptal edince askeri mahkemelerin yetki alanı eski genişliğine geri dönmüş oldu.

 

3. Honduras'ta darbe ile devrilen Devlet Başkanı Manuel Zelaya'yı derdest edip sürgüne yollayan darbeci generaller yüksek mahkeme kararıyla aklandı.

 

4. Rusya Yüksek Mahkemesi, Putin-Medvedev iktidarını eleştiren şair ve insan hakları eylemcisi Yulia  Privedyonnaya’nın akıl hastanesine yatırılmasına karar verdi.

 

Ay sonuna doğru Haiti’de 1 milyon kişi sokaklarda yaşamaya başlarken, salgın hastalık tehdidine karşı önlem alınması gerektiği söyleniyor, 19’uncu yüzyılın sonundan bu yana en sıcak dönemin son 10 yıl olduğu, 2009 yılının da 1880’den bu yana en sıcak ikinci yıl olarak kayda geçtiği bildiriliyordu.

 

Şubat;Mart;Nisan;Mayıs;Haziran;Temmuz;Ağustos;Eylül;Ekim;Kasım;Aralık