12 Kasım 2001 - Her Şey Daha-da- Güzel Olacak!

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba Kâinat!

HERKES ANLAŞTI: 21. Yüzyılda insanlığın ve tüm canlıların önündeki en büyük tehlike olarak nitelendirilen küresel iklim değişikliği ve küresel ısınma konusunda insanlık dev bir adım attı: Fas’ın Marakeş kentinde toplantı üstüne toplantı yapan 167 ülkenin çevre bakanları ve temsilcileri anlaşmaya vardılar! Kyoto Antlaşması’nı yürürlüğe koyuyorlar. Fransız çevre bakanının şu sözleri aslında herşeyi açıklamaya yeterli: "Herkes her konuda anlaştı.” “Tarihi” anlaşma Kyoto’yu kurtardı. (BBC, Observer) Her ne kadar, küresel ısınmaya yol açan başlıca “sera gazı” salıcısı (yüzde 26’lık) ABD bu antlaşmayı yırtıp atmış ve dışında kalmış, belli başlı bilim adamları da en az % 60 kısıntı isterken bu ülkelerin “sera gazı” kısıntıları % 5.2 (hatta belli başlı çevre kuruluşlarına göre %2) olarak kalmışsa da, anlaşma anlaşmadır. Tarihi adım da tarihi adımdır.

İklimde herkesin her konuda anlaşmaya vardığı sıralarda dünyanın çeşitli yerlerinde şunlar oldu: Rize ilimizde iki günlük yağış sonucu en az 5 ölü, 5 kayıp ve hesaplanamayan ölçüde maddi hasar (Sabah) ve Cezayir’in başkenti Cezayir’de iki günlük yağış ve fırtına sonunda yaşayanların hatırladıkları en büyük felâket meydana geldi: En az 305 ölü, 1500 evsiz aile, pek çok kayıp. Cezayir’de birkaç hafta önce büyük kuraklıktan dolayı ulema “yağmur duası”na çıkılması çağrısı yapıyordu; tayfun mevsimi sona erdikten sonra Ling Ling, İspanya’da Mallorca kordonboylarında sökülen ağaçlar ve “piyasa yapan” ölü balıklar... Kyoto ile birlikte ve her yerde kurulan “kriz masalarıyla” (Hürriyet) büsbütün çözülür bunlar...

KOMŞUDA PİŞEN SAVAŞ: Arap dünyasının önde gelen gazetelerinden El-Hayat, Türk ordusunun Kuzey Irak içlerinde 100 km ilerlediğini ve stratejik öneme sahip Musul kenti yakınlarında karargâh kurduğunu iddia etti (Salih Boztaş / Zaman). El Hayat gazetesi dışında tesadüf edemediğimiz bu haber, inşallah, Bağdat’tan dönecek bir hesaba delalet etmiyordur. Kuzey İttifakı’nın Mezar’ı Şerif’i, derken Heart’ı alması (aa), hatta ABD’yi tedirgin edercesine gözünü Kâbil’e dikmesi (Guardian) neden Terörle Mücadele Koalisyonunu tatmin etmiyor, hatta tedirgin ediyor? (BBC) Bu arada, Britanya askerlerinin karada faal olduğu (BBC) ve ABD 10. Dağ Tümeni’nin de yolda olduğunu öğreniyoruz (Robert Fisk). Ancak, Cem Kum dedi ki, Afgan halkı taraftar değilse işgal ancak geçici olabilirmiş. Dolayısıyla, yerli güçleri yenecek askeri güç her an hazır olmalıymış (Kurşun Asker / Açık Gazete). Yani girmek ille de kalmak anlamına gelmiyor. Süngüyle gelen ‘özgürlük’ ne kadar ‘kalıcı’ olacak, muğlak. Üstüne üstlük Bin Laden’in de kararlılığı bir tarafa, neşesi de pek yerindeymiş (Jason Burke, Hamid Mir / Observer). Panik içinde değil, ne yaptığını bilen bir adam havasındaymış (Robert Fisk / Independent). Hamid Mir, kendisine nükleer ve kimyasal silahları nereden temin ettiğini sorunca net bir cevap vermiş: “Öbür soruya geç.” “ÖBÜR SORU”LAR: Emekli büyükelçi Yalım Eralp, “1981’de ABD’liler bana, askeri askeri uçak seçiminde rüşvet alındığını anlattılar. Verilen tarif Tahsin şahinkaya’ya uyuyordu” diyor bugünkü Hürriyet’in sürmanşetinde. Bugün, bu, niye şimdi? Milliyet’in sürmanşetinde ise Emniyet’i sarsan seks skandalinin haberi vardı. Sapık mektuplar, homoseksüel ilişki ve toplu seksten bile bahis açılıyordu haberde. Hatta, “Kadın polis memuru Gülderen İ.’nin yazdıkları tahayyülleri zorlayacak nitelikte,” deniyormuş Disiplin Kurulu’nun raporunda. Peki, hangi pozisyonlar “tahayyülü” aşıyor? Hangi ilişki sapık? Homoseksüellik mi, homoseksüel polislik mi? Hangisi? Ve başka öbür sorular: Bir DSP’linin fahişe skandali var. Muhterem bir milletvekilimizin Rus kadınlarla ilişkiye girdiği haberi gelmiş Sayın Rahşan Ecevit’e (Milliyet). Önce inanmak istememişler ve fakat fotoğraflar masasına gelince ikna olmuşlar. Kim çekti o fotoğrafları? Sayın DSP mensubu hangi görevden alınmış? Hangisinde kalmış? Milletvekilliği devam ediyor mu?.. SORU YAĞMURU: Hafta sonunda haberimiz oldu; Türkiye bir danışman cennetiymiş (Radikal). Başbakan ve bakanların 672 danışmanı varmış ve daha binlerce danışmanın da tek işlerinin aybaşlarında gidip maaş almak olduğu ifade ediliyor. İyi. Ama peki küçülme, tasarruf nasıl olacak? Belki de olmayacak. Daha geçen gün söylenmedi mi? Türk devleti küçülmez, bilakis büyür! Bu arada, zam yağmuru geliyormuş (Radikal). Hediyesi 1.5 katrilyon. Taşıt vergilerinden, tekelden, telefondan, akaryakıta kadar… IMF 2002 bütçesinde 3 katrilyonluk bir iyileşme istemiş meğer; bunun yarısını da biz sağlayacakmışız. Biz dediğim siz, biz, hepimiz yani. Peki, yağmur ille de bereket mi demektir? Asıl tatsız haber kredi kartlarıyla ilgiliydi. Bankaların % 400’lere varan oranlardaki faizini ödeyemeyenler çareyi kaçmakta buluyorlarmış. Allah aşkına bir an için gözlerini kapatın ve elinizi vicdanınıza koyup dürüstçe cevap verin: Herhangi bir Türk kredi kartı kullanıcısı kaçar mı? DÜNYA TİCARETİ HALLEDİLİYOR: Dünya Ticaret Örgütü’nün Doha’daki toplantısı hayırlara vesile oldu: Çin ve Tayvan da örgüte katıldılar (BBC). Yalnız, Nobelli Stigliz, “Gelişmekte olan piyasalar kayıplara uğrayacaklar,” diyor. “Küreselleşme, gelişmekte olan ülkelere sınırsız bir refah vaadiyle satıldı.” Ama şimdi işin rengi değişecek, diye devam ediyor Stiglitz: “Amerika hapşırdığı zaman Meksika nezle olur, denirdi. Şimdi bütün dünya nezle olacak. Hatta, son verilere bakılırsa Amerika sadece hapşırmakla da kalmayacak. Zira, ağır bir gribe duçar olmuş görünüyor.” (Joseph Stiglitz / zmag)

 

MAKAS ARTIĞI: Kainatta ayrıca şunlar da oldu: Ünlü ‘Guguk Kuşu’ filminin romanını kaleme almış olan, ama daha çok hippi hareketine verdiği ilhamla tanınan Amerikalı yazar Ken Kesey öldü. 66 yaşında, karaciğer kanserinden (BBC). Afganistan’da basın ilk zaiyatını verdi: 3 Ölü! Radio France Internationale’den Johanne Sutton, RTL Radyosu’ndan Pierre Billaud ve Stern dergisinden ismi belirlenemeyen bir gazeteci (BBC). Teröre karşı savaş çağdaş ilmin bütün imkanları seferber edilerek sürdürülüyor: FBI, parapsikologlardan istifade etmeye karar vermiş. Transdimensional Systems şirketinin yetkilileri haberi doğrulamışlar (Milliyet). Bir TV kanalında 11 Eylül yorumu yapan bir emekli askerin de kısa bir tetkikten sonra meğer askeri terzi olduğu anlaşılmış (Milliyet). Disiplinlerarası bir dünyada yaşadığımız için kimse yadırgamadı herhalde. Konular konulara teyellenirken bugünkü tefrikamız burada hitam buluyor efendim.

Devamı yarın…