TOG'un deprem bölgesinde yürüttüğü çalışmalar

-
Aa
+
a
a
a

Özgür Barış'tan İskenderun'da kurulan sivil kampın çalışmalarını, Bahadır Teke'den ise Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın deprem bölgelerinde yürüttüğü çalışmaları dinliyoruz.

Fotoğraf: TOG
Fotoğraf: TOG
Toplum Gönüllüleri Vakfı'nın deprem bölgesinde yürüttüğü çalışmalar
 

Toplum Gönüllüleri Vakfı'nın deprem bölgesinde yürüttüğü çalışmalar

podcast servisi: iTunes / RSS

(Bu bir transkripsiyondur. Metnin son hâli değildir.)

Gürhan Ertür: Evet Açık Radyodayız, Açık Dergi programının saati içindeyiz, telefon hattımızda iki arkadaşımız var. Özgür Barış, İskenderun'da kurulan sivil kampın çalışmalarını bize aktarmaya devam edecek ve Bahadır Teke, Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın deprem bölgelerinde yürüttüğü çalışmaları öğreneceğiz kendisinden. Bahadır Teke hoş geldiniz programımıza. 

Bahadır Teke: Merhabalar, hoş bulduk, iyi yayınlar

G.E.: Çok teşekkürler, evet yani her ikinizin de Özgürün ve sizin de hatta olmanızı özellikle istedik. Belki birbirinizden söz alarak aktaracaklarınız olabilir. Ben hemen Özgür Barışa bu cenaze definleri İskenderun'da tamamlandı mı? Bitti mi? 

Özgür Barış: Çoğunlukla tabii bitti var olanlar, daha önce ulaşılanlar ulaşan cenazeler gömüldü ama enkaz çalışmaları sürdükçe yeni cenazelere ulaşılıyor, ulaşılabildiği kadar, o da yani çok özenli olduğu söylenemez, bu işlemin ve onların da şeyi, peyderpey sürüyor ama tabii ki yoğunluk azaldı, bir de tabii arama kurtarma çalışmaları sırasında daha vücut bütünlüğü korunabilen cesetlere ulaşılabiliyorken, cenazelere ulaşılabiliyorken şimdi o çok mümkün olmuyor. Böyle bir sıkıntı da var. Bu hem defini zorlaştırıyor hem o defin işlemini gerçekleştiren insanların psikolojisini çok kötü etkiliyor. Böyle bir sorunu, sanıyorum sadece İskenderun'da değil tüm afet bölgesinde yaşıyoruz diye düşünüyorum 

G.E.: Evet, bu konuda Bahadır Teke sizin söyleyeceğiniz bir şey var mı acaba? Sizin bulunduğunuz bölgede ve tabii hangi bölgede olduğunuzu da dinleyicilerimizle paylaşabilirsek iyi olur.

B.T.: Tabii memnuniyetle, yani 6 Şubat'ta afet yaşandıktan sonra hem Toplum Gönüllüleri Vakfının gönüllülerine hem de birlikte hareket ettiğimiz Afet Platformundaki STK'ların gönüllülerine çağrı yaptık, şu anda detaylarını konuşuruz ama Hatay, Maraş, Pazarcık, Adıyaman ve Antep'te depo çalışmalarında destek oluyor gönüllüler, dolayısıyla Özgür'e yönelttiğiniz bu defin işlemleri konusunda bilgim maalesef yok ama, depolarla ilgili bilgi paylaşacağım. 

G.E.: Evet bilahare zaten onları soracağız, gene hemen Özgür'e sormak istiyorum, bu molozların kaldırılmasına başlandı mı? Eğer başlandıysa nerelerde toplanıyor, bu konuda da biraz bilgi alabilir miyiz? 

Ö.B.: Şimdi burada tabii ki ya burada molozların döküleceği, tahliye edileceği yerlere dair bir planlama yapılmış değil, daha çok o enkazın inisiyatifini alan operatörün kamyon şoförünün, hani şanslıysalar bir zabıta ekibine onlara eşlik etmesiyle, işte bir noktaya düşülmesi sağlanıyor ama genel olarak boş alanlar çok bilinçsizce moloz dökümü için kullanılıyor. Yani henüz tam anlamıyla bir enkaz kaldırma çalışması olmadığı için organize, peyderpey, küçük küçük parçalar halinde gerçekleştiği için, bunlar yakın bir boş alana, işte daha uzakta tarım alanı olarak da kullanılan bir tarlaya dökülebiliyor, genel olarak dağınık ve hedefi yani doğru noktalar olmayan, doğru olmayan noktalara enkaz tahliyesi var diyebilirim. 

G.E.: Evet denize boşaltma söz konusu mu? Hiç örnek var mı? 

Ö.B.: Tanık olmadım buna. Ben hiç görmedim. Arkadaşlarım da görmedi. Ama evet, İskenderun için bu çok mümkün karşılaşacağımız sorunlardan biri de bu olacak. Hem burada ciddi bir alan kaplayan milli park var, zaten bu bölge, Samandağ'dan Adana'ya kadar olan bölgede, ya onlarca termik santral lisansı verilmişti, buradaki insanlar zaten o belayla mücadele ediyorlardı. Tabii burada çok özensiz bir, çevreye ve doğaya karşı çok özensiz bir tavır ve politika var. Bu bize bir şeyi gösteriyor aslında yani nasıl bir planlama yapılacağını ya da plansızlıkla bunların icra edileceğini gösteriyor. Çünkü bu alanı, bu toprakları iyi biliyoruz ve daha önceki pratikler hiç iç açıcı değil.

G.E.: Evet, Yağmur Yıldırım özellikle hukukla ilgili çalışmalarınızı merak ediyor. Evet Yağmur. 

Yağmur Yıldırım: Evet ilk yarıda anlatıyordunuz bir önceki programda sonra bir araya girmiştik, yeni yeni açanlar için tekrar etmiş olalım. Sivil kampta hem bu yardımların dağıtılmasıyla ilgili uzun vadeli bir koordinasyon çalışması yapıyorsunuz ki bunun bir yıla yayılacağından bahsettiniz, hem onu sormak istiyorum, hani stratejileriniz nelerdir? Yeni açan da dinleyicilerimiz vardır radyolarını, aynı zamanda da hukuk danışmanlığı vermeye başladığınızdan söz ettiniz, bunu nasıl işletiyorsunuz? Hangi konularda oluyor? Birebir mi görüşmeler oluyor? Bir arada mı, forum gibi mi oluyor. Böyle iki soru sorayım size. 

Ö.B.: Şöyle, evet önce ilk sorunuzdan başlayalım. Evet, bir en az bir yıllık bir planlama yapacağız. Bunun için daha uygun bir mekan arayışındaydık, arayışımızı sonlandırdık ve bir yer bulduk, şimdi oraya taşınma, oraya koordinasyonu ve dağıtım merkezini taşıma aşamasındayız. Mevcut bulunduğumuz yeri de hukuki ve başta danışma ihtiyaçları için uygun bir mekana dönüştüreceğiz. Şimdi biz dördüncü günden itibaren, ilk günden beri kayıt aldık ama dördüncü günden itibaren de alan taraması yaparak ihtiyaç sahiplerini bir veri tabanına girdik, onların ihtiyaçlarını hazırlayıp onlara bilgiler verdik, ya onlar gelip bizden aldı ya biz onlara götürdük ve listelenmeyen, ihtiyaç sahiplerinin onaylamadığı bir sürecin uzun süreli olmayacağı görüşündeyiz. Buradaki başka dağıtım noktalarına, yardım noktalarına da biz yani biz görüşmeler yaparak sistemimizi oraya kendilerinin kurabileceğini, bu kuruluşa bizim destek vereceğimizi, gerekirse bizden dağıtım desteği alabileceklerini söyleyerek daha kalıcı modellere geçmelerini teşvik etmeye çalışıyoruz çünkü burada daha günlük iptidai ve akut bir ihtiyacı karşılığına yönelik bir çaba var, bizimki daha planlı olmak zorunda, çünkü uzun ömürlü bir çalışma yapmayı hedefliyoruz, buna göre bir gönüllü organizasyonu yapmayı amaçlıyoruz, çabamız bu yönde. Gönüllülerle böyle konuşuyoruz, takvimlendirmeye çalışıyoruz gönüllüleri, buradaki ihtiyaçlara göre gönüllü çağrısı yapmayı gözetiyoruz, uzun süreli bir çalışma bu. Ama bu çalışmalarımızdan sadece biri olacak. Hukuk meselesine gelirsek, şimdi burada bireysel ihtiyaçlardan kaynaklanan hukuksal danışmanlık da vereceğiz, ama burada ciddi bir kamu yani kamusal suç da işlenmiş durumda, görev ihmali bunların en başında. Çok ciddi devlet kurumlarının raporları var, ya bunların yıkılacağı net, yani yazıyor, yani göz göre göre koskoca bir Kırmızı Pazartesi yaşattılar bize burada herkes biliyor o binanın, o hastanenin yıkılacağını ama kimse önlem almamış. Gerekçeler de gerçekten hani saç baş yolduracak türden. Şimdi bunlar takibi yapılmalı, ceza davaları açılmalı, bununla ilgili bir ekip oluşturduk. Onlar özel olarak bunlarla, kamu suçlarıyla ilgilenecekler. Bir de yani veraset nasıl verilir? Ya ben binamın yıkılan enkazını nasıl kaldırabilirim? Yani benim haklarım neler? Devletten ne talep edebilirim? şimdi bununla birlikte, bununla bağlantılı işte, bundan bir hafta önce bir yardım kampanyası, bir hafta bile olmadı, canlı yayında bir yardım kampanyası düzenlendi. İnsanlar bu yardımı, depremzedeler, bu parayla konutlara erişebilecekler, barınma sorunları çözülecek diye bu yardımı yaptılar, ama biz Elâzığ depreminden, Van'dan da biliyoruz ki, İzmir depreminden de diyoruz ki, bu hükümet genel olarak bu yardımlarla oluşturduğu ya da yardımları da kullanarak oluşturduğu konutları afetzedelere satmayı tercih ediyor. Şimdi bununla mücadele etmek lazım, bu kabul edilebilir bir şey değil, olmamalı, ya madem hani zaten deprem vergileri büyük bir yara, onu hani gündeme getirmeyelim tekrar ama daha iki gün önce toplanan yardımlar da amacına ulaşsın. Ya bu insanlar bu yardımı insanların barınma sorunu, en temelde barınma sorunu çözülsün diye verdi. Bununla ilgili ciddi bir hukuki mücadele vermeyi planlıyoruz, kabaca bunlar. Tabii ben şunu arzu ederim, çalışmasını yürütecek arkadaşlarım sizinle ayrı bir programda detayları konuşmasını yeğlerim, bunu o kişililere bırakmak istiyorum.

G.E.: Bunu mutlaka yaparız. 

Y.Y.: Evet. 

G.E.: Evet, yararlı olur. Evet Yağmur. 

Y.Y.: Evet çok teşekkürler, bir yandan da barolarla da ya da meslek örgütleriyle de birlikte çalışmalar yürüteceğinizi tahmin ediyorum. Uzun erimli bir proje olacak, bir iş olacak her türlü konuşmaya devam edelim. Bahadır Teke de bir yandan hattımızda Toplum Gönüllüleri Vakfı'nın deprem bölgelerinde yürüttüğü çalışmaları aktarmak için Bahadır Bey bizi duyuyorsanız, siz neler yapmaktasınız? 

G.E.: Bu arada hemen söyleyeyim. Özgür Barış, eğer istersen ayrılabilirsin, istersen. 

Ö.B.: Tamam, o zaman izninizle iyi olur. Çünkü görüşme yapmam lazım. 

G.E.: Çok çok meşgul etmeyelim seni. 

Ö.B.: İskenderun dayanışması, bu deprem vesilesiyle yaşadığımız afet sonrası bu bölgede hem acil ihtiyaçları hem de yapısal ihtiyaçları karşılamak üzere kurulan bir dayanışma yani bu ilk temasımız olur. Daha detaylı ve spesifik konularda da görüşmeyi çok arzu ederiz. Çok teşekkür ediyorum bu imkanı bize verdiğiniz için. 

G.E.: biz çok teşekkür ederiz, sağ olasın, iyi günler, kolay gelsin. Bahadır Teke arkadaşımızla şimdi, Toplum Gönüllüleri Vakfının deprem bölgelerinde yürüttüğü çalışmaları ele alabiliriz, buyurun Bahadır Bey.

B.T.: Memnuniyetle, ben yayının ilk anından itibaren sizleri, Gökçen'i, Özgür'ü dinledim, saha faaliyetleri hiç bu kadar zorlu olmamıştı, yani yıllardır afetlerde çeşitli destek mekanizmalarını harekete geçiriyoruz, kendi çalışma alanımız doğrultusunda ilk defa bu kadar yaygın, ilk defa bu kadar yıkıcı, ilk defa bu kadar koordinasyonu zor bir afetle karşı karşıyayız, dolayısıyla herkesin emeklerine teşekkürler. Size de ayrıca teşekkürler, sesimizi duyurmaya fırsat verdiğiniz için. ben bir şeyden başlamak isterim, Özgür'ü az önce yönelttiğimiz bu enkaz kaldırımı konusu, geçtiğimiz hafta Maraş'a da bir yolumuz düştü, şehir içinde tabii şey yoğun bir çalışma var enkaz kaldırmaya dönük, Maraş merkezden bahsediyorum, o kaldırılan enkazlarda yine kişisel gözlemim, civardaki Özgür'ün ifade ettiği gibi müsait alanlara, işte fabrika yanlarına, oralardaki muhtemelen kamuya ait arazilere dökülüyor ve yine hukuki süreçler için anladığım kadarıyla ayrı ayrı dökmek, aynı yerden gelen örneklerin tek bir noktaya dökülmesi gibi bir gayret içerisindeler, bu bilgiyi de paylaşmış olayım. Şimdi vallahi ben bir Afet Platformundan da bahsetmek isterim, Toplum Gönüllüleri Vakfından, bahsedeceğim. Toplum Gönüllüleri Vakfı 2002 yılında İbrahim Betil ve bir grup üniversiteli genç tarafından ortaya çıkan böyle temellerini üniversiteli gençlerin kurduğu, başlattığı bir sivil toplum kuruluşu. Yirmi birinci yılında bu sene, tema çalışma alanı da Türkiye'nin 81 ilinde yaklaşık 140 üniversitede, 150 tane ??? topluluğuyla birlikte çalışıyoruz, afet öncesinin verilerinden bahsediyorum ve bu ekipler kendi çevrelerinde, ne tür sorunlar, ne tür ihtiyaçlar, ne tür problemler görürlerse aslında yerelde çözüm üretiyorlar, ortaya fikir koyuyorlar. kamuyla iletişime geçiyorlar, bağışçılara ulaşıyorlar ve her yıl 1.500’ün üzerinde sosyal sorumluluk projesi gerçekleştiriyorlar. TOG'un temel varlık sebebi bu sosyal sorumluluk bilincinin, gönüllülük bilincinin üniversiteli gençler arasında yaygınlaşması ve elbette evrensel birtakım değerlerle de hep birlikte donanmak, bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürmek. Afet konusu da 2002’de vakıf kurulduktan sonra, 2003’de ilk olarak Bingöl'de başlıyor, 2011’de Van afetini hatırlıyoruz, gönüllü gençlerin sahaya çıktıkları ve destek oldukları, hemen peşinden yani 2019 öyle kritik bir dönemmiş ki o günden bu yana afetler ne ülkenin ne dünyanın peşini bırakmıyor bunun içerisinde iklim krizine de dayanan, ciddi bir şekilde bir arka plan var. 2019 Elazığ depreminde tabii bütün sivil toplum kuruluşları yine canhıraş hani her zamanki gibi koşturdular, “biz ne yapabiliriz” diye ve orada afetin işte üçüncü dördüncü günü çalışmaların insani yardımın, şöyle bir gündem ortaya çıktı. Ya biz neden bu kadar birbirimizden habersiz hareket ediyoruz? Neden bir ortak çatı yok. Yani devlet tarafında böyle bir organizasyon yok tabii, STK'ları koordine edebilecek, ama STK'lar bu konuda niye bu kadar ayrı ayrı hareket ediyorlar? Önemli bir soru oldu, şunun için anlatıyorum. 2019 Elazığ depreminden sonra STK'lar oturdular, 27 tane sivil toplum kuruluşundan bahsediyorum, Afet Platformunu oluşturmaya karar verdiler, bu platformun çatısı altında Toplum Gönüllüleri Vakfı, kriz masasında yer alıyoruz, tabii her afette ve gönüllü koordinasyonuyla ilgili Afet Platformunun tüm gönüllü operasyonunu üstleniyoruz, yine bu afette de bu şekilde ilerledik. Ne yapıyoruz peki? Vallahi altı Şubat Pazartesi günü bu sarsıcı, bu yaygın, bu yıkıcı acıyı yaşadıktan sonra TOG tarafında hızlıca bir gönüllü formu oluşturduk. Önce kendi sahamızda, toplum gönüllüsü gençlere duyurduk, peşinden de Afet Platformundaki STK'lar bu çağrıyı yaygınlaştırdılar, aslında şu anda yaklaşık elli beş bin, elli altı bin kadar gönüllü datasına sahibiz. Ben afet bölgesinde ya da yaşadığım şehirde, bu da önemli bir ayrım, küçük bir parantez, bazen gönüllü destek olmayı sadece o bölgeye gitmek olarak tanımlayabiliyor destek olmak isteyen arkadaşlar potansiyel gönüllüler. Ama aslında yaşadığı şehirde de yapabilecekleri var ki o yapabileceklerinin sayısı git gide artıyor, bölgede insanlar göç ettikçe, Kredi Yurtlar Kurumu bir süredir ev sahipliği yapıyor, işte akrabalar ev sahipliği yapıyor ve diğer 71 ilde de çalışmalar aslında genişliyor, sonrasında aslında afet bölgesinde yaşayan gönüllülerden başlamak üzere çağrılar yaptık, tabii ilk başta Hatay, Maraş, Adıyaman'daki yıkımın bu ölçüde olabileceğini çok öngöremedik dolayısıyla, ben gönüllü olurum diyenler vardı ama depolara ulaşmak, çalışma yaptığımız alanlara ulaşmakla ilgili ciddi sıkıntıları vardı. Dolayısıyla ilk hafta tamamlanmadan özellikle yakın şehirler, Antep ve Adana bu anlamda daha iyi durumda, gönüllü bulabilmek için, bir yandan Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük merkezlerden işte çeşitli ayni destekler, böyle otobüsler, yakıt destekleri bulduğumuzda gönüllüleri aslında Hatay ve Maraş’a transfer etmeye başladık. Şimdi ben biraz yaptığımız çalışmadan da bahsedeyim ve depolardaki ihtiyaçlardan bahsedeyim. 

G.E.: Bir şey söyleyeceğim Bahadır Bey, geçe bir ara vermek ama sonrasında devam edeceğiz, bir iki dakikada toparlayabildiklerimizi toparlayalım, ondan sonra bir reklam arasına gitmek zorundayız, buyurun.

B.T.: Tamam tabii ki. Tabii ki. Çok teşekkürler verelim

 G.E.: Hatta şimdi verelim bu arayı, Evet, çünkü oldukça yaklaştık, sizin sözünüzü de kesmemiş oluruz. Evet, bir araya gidiyoruz aynı zamanda bir müzik parçası da dinleyeceğiz. 

Çadır kentlerde de ihtiyaç var

Açık Radyo'da, Açık Dergi programının ilk saatindeyiz, Altın Saatler, deprem özel yayınındayız konuğumuz, Bahadır Teke arkadaşımız, Toplum Gönüllüleri Vakfının deprem bölgelerinde yürüttüğü çalışmaları özetlemeye başlamıştı. Evet sizi dinlemeye devam ediyoruz. 

B.T.: Çok teşekkür ediyorum, reklam arasından önce demiştim ki bir yandan toplum gönüllüsü, gençler, afet bölgesine gönüllü olarak gidiyorlar elbette. Bir yandan da Afet Platformu çatısı altında binlerce gönüllü ile hareket ediyoruz, ilk açılan depo, Hatay'da açılan depoydu. Hatay'daki depo EXPO alanında ve burada ilk gönüllüleri yönlendirdikten sonra şöyle bir operasyon oldu, bu diğer depolarda da çok geçerli bir akışla ilerleyiş, tırlar, yardım tırları, tabii ki insanlar ayni destekler göndermek istiyorlar, nakdi desteklerin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarına, tırlar geldiğinde bu tırlar gönüllüler, oradaki çalışanlar aracılığıyla indiriliyor. Sahada çalışanlar kimler var? Orayı da hani fikriniz olması için paylaşayım, bir kere afet bölgesinde AFAD tüm koordinasyon süreciyle ilgileniyor, ikincisi valiliklere bağlı sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları diye bir yapı var, onlar da yine afet durumunda sorumluluk alarak görevlendirmeyle gelen ekipler, dolayısıyla onlarla birlikte çalışıyoruz aslında depolarda, temel amaç da şu, o yardım tırları bir an önce indirilmeli, bir an önce ayrıştırılmalı malzemeler. Çünkü yine bizi dinleyenlere bir not olsun, afet bölgesine, eğer bir ayni ürün desteği göndermek istiyorsanız, onun bir gıda paketi haline dönüştürülmesi ve sizin tarafınızdan hazır hale getirilmesi ne güzel olur, çünkü yoksa yağlar bir tarafta oluyor, işte sabunlar bir tarafta oluyor, mercimekler bir tarafta oluyor. Tüm bunları ayrıştırmak, bir araya getirmek gerekiyor sonradan tekrar paketlemek için. Ama eğer hazırsa gıda paketi ya da hijyen kiti bunu depoda hızlıca kullanabiliyoruz. Ayrıştırma yapıldıktan sonra, böyle bir dev depo hayal edin, onun farklı köşelerinde işte az önce saydığım malzemeler var. Bazı yerlerde kadın pedleri, bazı yerlerde çocuk bezleri, bazı yerlerde ayakkabılar gibi tüm ürünler bu depolara indiriliyor, depoya indirildikten sonra aslında depoya birkaç noktadan talep geliyor, bundan önceki iki konuk da küçük küçük bahsettiler, farklılaşan durumlar olmakla birlikte en yaygın gözlemlediğimiz hangi şehirdeyseniz, bir şeye ihtiyacınız varsa, bir afetzedeyseniz yüz on ikiyi aramak oldukça önemli. Oradan talepte bulunabiliyorsunuz ikincisi valilikten, sesim geliyor mu acaba, çok pardon. 

G.E.: Geliyor, geliyor, evet, çok net duyuyoruz.

B.T.: Tamamdır. Bunun dışında bazı işte valiliğe ulaşan talepler var, İhtiyaç Haritası sahada yine bizimle birlikte önemli işler yapıyor, onların bir WhatsApp numarası var, oradan iletilebiliyor. KAÇU, Kanserli Çocuklara Umut Vakfı, sağ olsunlar onlar da arka planda Afet Platformuna omuz verdiler, ya dediler biz gönüllülerimizle, gelen bilgileri teyit edelim, bunları depolara aktaralım, dolayısıyla bu yollarla aslında şey geliyor, ihtiyaç geliyor, mesela şeyden geliyor, muhtardan geliyor, bir mahalledeyseniz muhtarınıza ulaşmak ve ihtiyaçlarınızı söylemek önemli bir yer tutuyor ihtiyaçlarınıza erişmek konusunda. Bir de elbette Özgür'den dinlediğimiz bir sürü çadır kent var, o çadır kentlerde de ihtiyaç var, yine AFAD tarafından koordine ediliyor, şimdi Hatay'la ilgili şöyle bir özel not düşmek isterim, şunu da söyleyeyim hatta yanında ya afet bölgesine ayni destek yollamak, bence harika bir motivasyon ama tüm dinleyicilerimizden ricamdır, İstanbul'dan ve Ankara'dan çıkardığımız ürünlerin bir kere oraya bir ulaşım maliyeti var, ikincisi bir ulaşım süresi var, dolayısıyla bu bazen çok verimli olmayabiliyor. Bunun yerine, lütfen Toplum Gönüllüleri Vakfı gibi, İhtiyaç Haritası gibi Afet Platformunda yer alan diğer STK'lar gibi kurumlarla iletişime geçerek şunu talep edebilirsiniz, ya biz ayni destek göndermek istiyoruz, depoda güncel ihtiyaç nedir? Mesela Antep'ten, Adana'dan o güncel ihtiyaçları sivil toplum kuruluşlarının zaten bağlantıları da oluştu satın almaya dair, hızlıca temin edeceklerdir hızlıca depolara ulaşacaktır, böyle bir notumuz olsun, Hatay özelinde ne tür ihtiyaçlar var? Yine harekete geçmek isteyenlere bir çağrım olsun, hijyene dair, hijyen kitleriyle ilgili çağrılar geliyor Hatay'dan. Hatay'da bir süre önce şey de söylendi, ya şehri böyle sarmaya başlayan bir koku var, kötü bir koku var, acaba işte Vicks desteği olabilir mi? Bundan da gönderiliyor. Gıda paketi önemli bir yer tutuyor hala Hatay'da. Çünkü düzenli olarak gıda desteği gönderiliyor ihtiyaç sahiplerine. Hatay'da bir diğer konu da çadır meselesi. Mesela iki gün önce, yok dün, Ankara'dan 170 tane kadar çadırımız ulaştı. İşte 16 metrekarelik termal çadırlar, orada ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için ve şimdi haber alıyoruz ki o sayı hızlıca erimeye başlamış. Çünkü çadırla ilgili de halen çok ihtiyaç var, dolayısıyla Hatay'a ne gönderebiliriz ne gönderebiliriz Afet Platformu, çadır önemli bir ihtiyaç, hijyen kiti ve gıda paketleri Hatay'da şu anda gündemde, biraz Maraş'tan bahsedeceğim.

Maraş Pazarcık'ı ziyaret ettik. Maraş Pazarcık bu bahsettiğim SYDV Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Vakıfları diye geçiyor bu yapının ismi, Valiliğe bağlı, onlarla birlikte çalışıyoruz, aslında gönüllü gençlerin depodaki çalışmaları için de oldukça uygun ortamı sağlıyorlar, fırsat veriyorlar ve iş birliğine açıklar, sadece sahaya çıkmakla ilgili yani yardımları ulaştırmakla ilgili tabii bir takım güvenlik tehditlerinden bahsediliyor bu arada yani gönüllülerin de psikolojik durumuna iyi gelmeyecek birtakım durumlarla da karşılaşabiliyorlar, dolayısıyla Maraş Pazarcık'ta da Hatay'da olduğu gibi depo çalışmalarını sürdürüyoruz, şimdi Özgür ifade etti, hakikaten şey mümkün, yani birçok şehirde mümkün, ya biz buraya geldik, bir tane depo kurduk, bir tane alan kurduk insanlara yardım ediyoruz, yapılabilir fakat bence gözlemim, duyumlarım, bu konularda da böyle son bir hafta on güne girdik gibi düşünebiliriz. AFAD ve Kızılay sahadaki operasyonu aslında koordineli bir şekilde, tek elden koordine etmeye çok şey eğilimli, dolayısıyla orada elbette her zaman destek önerisinde bulunuyoruz fakat birtakım riskleri de belirtiyorlar ve tek bir kaynaktan koordineli bir şekilde ilerlemesini arzu ediyorlar, yavaş yavaş da bireysel açılan depoların ya da birilerinin öncülüğünde açılan alanların AFAD koordinasyonuna, SYDV koordinasyonuna girdiği haberlerine, bilgisine sahibiz. Adıyaman'dan bahsedeceğim, Adıyaman şöyle bir yer, bizim mezun gönüllü arkadaşlarımızdan böyle TOG’dan tanıdığımız Hamit Levent diye bir arkadaşımız vardı, önceden uzaktan destek oldu çalışmalara, sonra memleketi olduğu için Adıyaman'a gitti. Orada İhtiyaç Haritasından bir ekiple tanıştığı Hüseyinlerle, önce birinci depoyu açtılar, sonra ikinci depoyu, sonra üçüncü depoyu, tam da Özgürlerin yaptığı gibi aslında. Yani kamu orada iş yapıldığını gördüğünü de ve hatta iş birliği yapmaya başladığında, ufak ufak ya burayı illa biz açalım gibi bir şeyde değil, yaklaşımda değil, Adıyaman örneğinden bahsediyorum bu arada, dolayısıyla şu an beş tane depoyu gayet AFAD'ın, valiliğin bilgisi dahilinde ama, çok böyle kendi kendilerine yaklaşık 70, 75 gönüllüyle birlikte yürütüyorlar. Benzer bir, işte tırların gelmesi, ürünlerin indirilmesi, artı ürünlerin ihtiyaç sahiplerine iletilmesi operasyonu var Adıyaman'da. Adıyaman'da bir miktar daha hareket alanı geniş, bu arada Hatay'ı şu sayıyı da ekleyeyim. Her gün Afet Platformundan ve diğer hani şehirden de gelen yaklaşık 350-400 gönüllü buradaki çalışmalara destek oluyor, Hatay EXPO oldukça geniş bir alan son olarak Antep, Antep'te Gökçen en başta bahsetmişti sahadaki çalışmalarından KEDEV'den Bilgi arkadaşımız Antep'teki deponun koordinasyonuyla ilgileniyor, bir SYDV deposu yine sahada devlete ait bir depo, orada gönüllülerle destek sağlıyoruz, şimdi burada şeyi söyleyeceğim, ayni desteği hani STK'larla iletişime geçin, onlar daha yakın lokasyondan temin edebiliyorlar demiştim, bir ricam da belki şu olabilir, eğer bağışçı bunu tercih ederse yereldeki ihtiyaçlar anlık değişir. Yani bir saat sonra neyin bir anda çok ihtiyaç olacağını çok kestiremezsiniz. Sizin Antep'ten söylediğiniz tır bile muhtemelen ertesi gün ya da iki gün sonra gelecektir, onun için sivil toplum kuruluşlarının nakit desteklerle de çalışmalarına katkı sunmak bence önemli bir artı değer. Depolar kısmını böyle özetlemiş olayım. Bir de bundan sonrasını anlatacağım ama durayım mı Devam mı edeyim size danışayım.

G.E.: Elvanın bir sorusu var onu alalım, ondan sonra devam edelim.

Elvan Cantekin: Benim sorum yabancı sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili sahada onlar var mı? Onlarla birlikte bir çalışma söz konusu oluyor mu? Yani bu boyutta bir insani kriz açısından yabancı sivil toplum kuruluşlarının dahlinin oldukça sınırlı olduğu gibi bir izlenim edindim, ben sadece onu merak ettim. Bir ikinci soru da şu, tabii çok zor şartlar altında ve çok kötü bir ruh hali söz konusu, burada çalışan gönüllülerin psikolojik sağlıkları açısından siz nasıl bir yöntem izliyorsunuz? O konuda biraz bilgi alabilir miyiz? 

B.T.: Harika, teşekkür ediyorum sorular için, yabancı sivil toplum kuruluşlarında bir, hani Türkiye'de faaliyeti olmayan ama çalışmalarımıza katkı sunanlar var, işte CAF America gibi kurumlar bağış desteği sağlıyorlar, Amerikalı bağışçılar üzerinden sahadaki yabancı STK'larla ilgili de bu bilgiyi Hayata Desteğin bir yayınından duyarak aktarıyorum, doğrudan kendi deneyimim ya da bilgim değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yaptığı çağrı enkaz kaldırmaya dönük bir çağrıydı en başta, dolayısıyla yurt dışından ekipler enkaz kaldırmak için geldiler, onlar zaten uğurlandılar, yakın zamana kadar yabancı sivil toplum kuruluşları, insani yardım yapan STK'larla da Save the Children’la bir temasımız oldu bu hafta, 2012’den beri o bölgede mülteci kriziyle ilgili çalışmaları olduğunu biliyoruz, aslında henüz şeydeler, insani yardımla ilgili önümüzdeki üç aylık, beş aylık projeksiyonda AFAD koordinasyonunda ne yapabiliriz? Onlar da bunu planlıyorlar, çeşitli iş birliği fırsatlarını sunuyorlar elbette sahada bir arada olmak için, bence sayı artacak ama henüz dediğimiz gibi böyle bir topyekûn harekete geçme durumu henüz gerçekleşmedi. Yabancı STK'lar tarafına dair bunları ifade etmiş olayım. Gönüllüler ve onların iyi olma hali ya gerçekten Elazığ'da mesela, Van Başkale'de böyle, 2019-2020 İzmir'de mesela, afetten sonra depolarda çalışma yapılırdı, sahada çalışmalar yapılırdı, ben gönüllülerin bu kadar hızlı olumsuz etkilendiği durumlarla çok karşılaşmadım. Hepsinin koordinasyonunda yer aldım, ama oradan mesela on beşinci gün, yirminci gün, belki bir ayın sonunda oldukça sağlıklı bir şekilde devam edebiliyorlardı, buna büyük depremler ve şey de dahil sel afetleri de dahil, şimdiki durum bir miktar farklı, bunu da ifade etmiştim. Dolayısıyla biz de birtakım önlemler alıyoruz. Gitmeden önce ne denir, daha net, daha açık yönergeler gittiğin yerde karşılaşacağın durum böyle bir yağış. Buna tamam mısın el sıkışması, peşinden de gitmeden önce, aslında bir takım orada karşılaşabileceği durumlar, yapması gerekenler, yapmaması gerekenler, ne iş yapacağıyla ilgili yine net tanımlar, açık tanımlar, finalde de dört gün, beş günü geçirmemeye çalışıyoruz, maksimum beşinci günde, tamam arkadaşlar, teşekkür ederiz, şimdi dönebilirsiniz diyoruz. Örneğin Maraş, Pazarcık'a, Şırnak'tan bir ekip gelmişti, beş, altı gün kadar önce, onlar dün geri döndüler, işte Diyarbakır'dan gelen ekip yine beşinci günde geri döndü, gibi bir önlem alıyoruz. Bir de bir hani özel kurum bir yaşam koçluğu şirketi, şöyle bir iletişime geçtik döndükten sonra ve gitmeden önce acaba sizinle iş birliği yapabilir miyiz, dolayısıyla döndükten sonra en büyük ihtiyaç ne oluyor, onu da ifade edip duracağım konuşmaya ihtiyaçları oluyor, anlatmaya ihtiyaçları oluyor, karşılaştıkları durumu nasıl yaşadıklarını, en çok ne konuda zorlandıklarını, neye ihtiyaçları olduklarını ifade etmeye ihtiyaçları oluyor. Birbirlerinden duyduklarında da “aaa evet ben bu duyguyu yalnız yaşamıyormuşum” gibi bir kanaatleri gelişiyor. Ben olumlu ilerlediğini görüyorum. Bir de şey var tabii, afetzede olan gönüllü arkadaşlar var, özellikle Toplum Gönüllüleri Vakfı içerisinde. Onları, onlara daha profesyonel psikolojik destek de sağlıyoruz. 

E.C.: Peki siz kaç gündür oradasınız? 

B.T.: Vallahi, 7 Şubat'tan beri dönüşümlü olarak devam ediyor, ben de yine sahaya gidip zaman zaman İstanbul'a dönüyorum, genel koordinasyonu İstanbul'dan sağlıyoruz.

E.C.: Anladım. Peki. 

G.E.: o zaman gelecek konusuna geçebiliriz, çok teşekkür ederiz yani, bütün afet bölgelerinde, deprem bölgelerinde çok hızlı bir tur attırdınız bize, oldukça da detaylı yer verdiniz, çok teşekkürler. Şimdi geleceği konuşalım. 

B.T.: Tamam geleceği konuşalım. Dolayısıyla hemen araya birkaç gündür ihtiyaç daha sıkıştıracağım, notlarımda görüyorum bu biz bu depolara ne gönderelim de bir başlıkta iç çamaşırı konusu, hijyenle de doğrudan ilişkili, kadın, erkek ve çocuk iç çamaşırlarına ciddi ihtiyaç var bunu Maraş'ta da gördük, Hatay'da da gördük, diğer depolarda da var, dinleyenlerle paylaşmış olalım. Şimdi bundan sonra ne olacak? Bir kere şunu görmemiz lazım çok net bir şekilde, bu bugünden yarına, bundan on beş gün sonra, bir ay sonra bitecek bir çalışma değil. Yani Özgür'ün ifade ettiği bu iş uzun soluklu olacak tespitinin altına imza atıyoruz, biz de Afet Platformu olarak, aylara yayılacak, yılı göreceğiz, sonrasına bakacağız, dolayısıyla gayet örgütlü bir şekilde, gayet kamuyla da ilişki içerisinde iş birliği içerisinde neresinden, ucundan tutabilirsek bu şehirleri birlikte ayağa kaldırmak için iş birliği içerisinde olmak lazım. Dolayısıyla dağıtım çalışmaları devam edecek, bu şu anda da var, gelecekte de devam edecek. İkincisi yine Gökçen'le konuştuğunuz bölüme dair oraya temas ediyor, TOG içerisinde bir başka departman, çok detayına hakim değilim bu projenin, ama bir psikososyal destek, özellikle bizim çalışma alanımız olan gençlere dönük ve elbette afetten etkilenen çocuklara dönük on şehre yayılan, gönüllü gençlerle ilerleyen, öncesinde onların bir takım eğitimlerle, uzmanlarla güçlendirildiği uzman profesyonellerin yanında gençlerin destek verdiği, çocuklar ve gençlere temas ettiğimiz bir proje hazırlığımız var, bir başka konu, şimdi biraz depremin afetin öncesine gideceğim Ekim 2022 yani işte bundan dört ay beş ay önce KONDA araştırma şirketiyle bir araştırma yaptık, Türkiye'de gençlerin ihtiyaçları, Türkiye'de gençlerin ihtiyaçları şöyle çıktı. Birinci sırada, tabii ki ekonomik zorluklarla birlikte ki afet öncesi ülkenin durumu da bu konuda zorlu şartlara sahipti, burs desteği birinci sırada, ama ilginç bir ikinci sıra şeyi var, bilgisi var, biz geçmiş yıllarda bunu görmezdik, psikolojik destek yani Ekim 2022’deki araştırmanın gençlerin en çok neye ihtiyacı var konusundaki ikinci başlığı psikolojik destekti, üçüncüsü de kitap ve bilgisayar desteğiydi, ihtiyaçlar böyle ilerliyordu Şimdi afetle birlikte tabii biz bölgedeki bütün TOG topluluklarının koordinatörlerini sorumlu ekiplerini, gönüllülerini ulaştık, onlarla konuştuk, birçok da kayıp var bu arada gerçekten, on binlerce insan öldü, kırk bini geçtiğini biliyoruz. Üniversiteli gençlerden de kayıplar var, gönüllü gençlerden kayıplar var,  daha önce birçok afette gönüllü katkı sunmuş, bir an bile düşünmeden yollara düşüp desteğe giden arkadaşlarımızdan da kayıplar var, dolayısıyla ekonomik krizin etkileri o gençlerin geleceğe dair umutlarını köreltmeyecek destek mekanizmalarına ihtiyaç var, oralar bir miktar daha zora girmiş vaziyette, dolayısıyla tabii TOG'un üniversiteli gençleri hedef alan burs destekleri ve teknolojik materyal destekleri önümüzdeki dönemde önemli bir gündem olacak üniversiteli gençlere dönük. 

E.C.: Bahadır gençler ne yapıyorlar peki yani bu? 

G.E.: Yağmur’un hemen bir sorusu var. 

Y.Y.: Evet, bu gençlerle ilgili söyledikleriniz çok çok önemli ki İbrahim Betil'le birlikte TOGG neler yaptı? Uzun vadeli nasıl çalışmalar yürütüldü deprem bölgesinde, kalıcı olarak, deprem bölgesinde hasar gören, psikolojik, fiziksel öğrenciler nasıl bir projeyle hayatlarına, sosyal ve eğitim hayatlarına devam etti, çok çok detaylı bir söyleşi yapılmıştı, oraya da dinleyicileri yönlendirelim. Size şunu sormak istiyoruz bir yandan. Çok fazla insan da soruyor, çok uzun süredir çok aktif bir sivil toplum kuruluşu destek olabilirmiş, siz bahsettiniz, başta bir gönüllü formu oluşturduk diye, ayni, nakdi destekleri kabul ettiğinizde tekrar etmiş olalım ama gönül alımına devam ediyor musunuz? Bir dinleyiciler de soruyorlar. Onu da iletelim.

B.T.: Vallahi ediyoruz bir mail adresi de paylaşmış olalım. afet @Tog.org.tr adresine yani şunu tabii özellikle vurgulayacağım, bu on afet bölgesine yakın bir lokasyondaysanız hatta o şehirdeyseniz bu tip talepleri önceliklendiriyoruz. Operasyonel açıdan da kolay olması için ama “hayır ben İstanbul'da yaşıyorum, lütfen iletişime geçin”. Birincisi ihtiyaç durumunda mutlaka dönüyoruz, daha önce topladığımız datayla da iletişime geçiyoruz, ikincisi şimdi ifade edeceğim kısım 71 ilde de çalışmalar çeşitlenmeye ve zenginleşmeye başladı. Yani TOG ekipleri bu 71 ilde de çeşitli projeler gerçekleştiriyor. Bunlara yönlendirme şansımız da olur [email protected]’ye yazabilirler.

Y.Y.: Evet çok teşekkürler, yapacak çok iş var, çok ucundan tutulacak, evet çok fazla konu var. Hepinize başarılar tüm ekibe. 

G.E.: Evet, sizin ihtiyaçlarınızı Bahadır Bey, TOG sitesi üzerinden https://www.tog.org.tr/ sitesi üzerinden takip etme imkanı var, onu da dinleyicilerimize hatırlatalım ve dışında vermiş olduğunuz adresi tekrarlamak istiyorum. [email protected] buraya her konuyla ilgili bilgileri geçebilir dinleyicilerimiz, destekleri konusunda sorular sorabilirler, bir noktayı ve vurgulamak istiyorum, o son derece önemli. Yani İstanbul, İzmir gibi uzak bölgelerden gönderilecek olan ayni yardımlar yerine, bölgedeki arkadaşların hazır bir satın alma imkanı yaratmış olmalarından hareketle, belki de nakdi yardımların öncelik kazanması çok daha doğru olur, yararlı olur, böylelikle günübirlik değişen birçok ihtiyaç var, nu da vurguladınız. Yani bugün herhangi bir saatte iletmiş olduğunuz bir ihtiyaç, üç saat sonra ortadan kalkabiliyor, çünkü o ihtiyaç karşılanmış oluyor bunu da özel olarak belirtmekte fayda görüyorum. Bizden yeniden telefon beklemeyin lütfen, aktarmak istediğiniz hususlar olduğunda bizim bizimle hemen temasa geçin, hem yayında kısa bilgiler verebiliriz hem sizlerin konuşmasını sağlayabiliriz, o nedenle bizi unutmayın, ihtiyaç duyduğunuz an hatırlayın lütfen, Argun’un son bir sorusu var. Peki buyurun 

Argun Yum: Sosyal medyada gördüm, uygunsuz yerlere bırakılmış, atılmış gibi eşyalar var. Bunu yolu nedir acaba? 

B.T.: Vallahi afetin ilk günlerinde böyle tablolarla karşılaştık, çünkü köylerin hepsinde erişmek mümkün olmadığı, erişildiğinde kenarlara bırakmak gibi bir durumla karşılaştık, koordinasyona dair bir konudur, şimdi sahadaki desteğin daha düzenli iletildiğini, muhtemelen bu haftanın sonuna doğru daha iyi bir sistem kurulacağını paylaşmak isterim, geçici durumlar, ama şey afet gerçekten çok yaygın, çok büyük, çok yıkıcı, biz de yolda öğreniyoruz bazı konuları devlet de çok yolda öğreniyor, elimizden geldiğince katkı sunuyoruz bu çalışmalara 

G.E.: Bahadır Teke, çok çok teşekkür ederiz, programımıza katıldığın bilgileri paylaştığın için bütün ekiplere, TOG ekiplerine, Afet Platformundan arkadaşlara başarılar diliyoruz. Yolunuz çok açık olsun. 

B.T.: Çok teşekkür ediyorum, birlikte üstesinden geleceğiz, dayanışmayla iyi yayınlar diliyorum.

G.E.: Sağ olun, çok çok teşekkürler.