KESK Kriz Masaları

Altın Saatler
-
Aa
+
a
a
a

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Genel Sekreteri, KESK Merkez Kriz Masası Koordinatörü Şenol Köksal'la konuşuyoruz.

Fotoğraf: Erin O'Brien, NPR
Fotoğraf: Erin O'Brien, NPR
KESK Kriz Masaları
 

KESK Kriz Masaları

podcast servisi: iTunes / RSS

(Bu bir transkripsiyondur. Metnin son hâli değildir.)

G.E.: 95.0 Açık Radyo’dayız. Altın Saatler programı deprem özel yayındayız ilk bölümde Alper Buluş’la konuştuk. Hayata Destek Derneği Yönetim Kurulu üyesi ve Hatay’da yürütülen çalışmaları koordine eden arkadaşımız. Şimdi hattımızda Şenol Köksal arkadaşımız var. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, kısaltılmış adıyla KESK Genel Sekreteri. KESK merkezi kriz masası oluşturmuş, başta deprem bölgesi olmak üzere tüm illerde ilk kriz masaları oluşturmuş kurumlardan. Bunların koordinasyonunu da Şenol Köksal arkadaşımız gerçekleştiriyor. Evet, aynı zamanda KESK’in sitesine girdiğinizde Adana, Osmaniye, Hatay kriz masası, deprem gözlem ve değerlendirme raporu da var. Dinleyicilerimize bu raporu gözden geçirmelerini tavsiye ederiz.

Şenol hoş geldin programımıza, merhaba.

Şenol Köksal: Hoşbulduk Gürhan Hocam. Öncelikle bizi böyle bir anda bağladığınız ve halkımıza ulaşım sağladığınız için teşekkür ederim. KESK ve şahsım adına deprem sürecinde hayatını kaybedenlerin ailelerine sabırlar diliyorum. Yaralıların da bir an önce iyileşmesi için gerçekten elimizden gelen ne varsa onu yapmaya hazırız. 

G.E.: Lütfen şu anda yürütmekte olduğunuz koordinasyon hakkında bilgi verir misiniz? Ayrıca kamu çalışanları ile direkt bağlantıda olduğunuz için bölgedeki kamu çalışanlarının ve kamu binalarının durumu hakkında elinizde bilgi varsa bunları da paylaşmanızı rica ediyoruz.

Devlet iktidardı, iktidar da oraya gitmemişti

Ş.K.: Biz de depremin olduğu 06.02.2023 tarihinde, sabah 5 gibi, haberi alır almaz direct KESK genel merkezini açmak için evlerimizden çıktık. Buraya geldiğimiz andan itibaren deprem bölgesinde, deprem olan 10 ilimizdeki arkadaşlarımızla diyalog kurmaya çalıştık ve onlardan aldığımız bilgiler ışığında hemen bir ekip kurduk. Deprem bölgesine buradan giden ekipler gitsin yerinde görsün, tespitler yapsın. Yaptığımız, gördüğümüz tespitler sonrasında olay şuydu: Her zamanki gibi alanda devlet yoktu. Çünkü devlet iktidardı, iktidar da oraya gitmemişti. Arkadaşlarımızın bunu yerinden iletmesi sonrasında merkezde bir deprem koordinasyon grubu kurduk. Bunların bir benzerlerinin de deprem olan illerde oluşması konusunda gayret gösterdik. İletişim, diyalog ve oradan toplanan bilgilere ilişkin nasıl yardımcı olabileceğimiz, acil ihtiyaçlar ve yaşamsal olaylar konusunda görüştük. KESK o konuda çok acı tecrübeleri olan, bu deneyimleri yaşamış bir örgüt. 10 Ekim döneminde de benzer şeyler yaşamıştık. Ankara garı katliamından sonra da benzer tecrübelerimiz olmuştu. Ailelerin en azından psikolojik destek ve diğer konularda duyduğu ihtiyaçları merkezlerimiz aracılığıyla gidermeye özen gösterdik, hemen çağrı yaptık. Yardımları şubelerimizde bir bütünlük hâlinde biriktirip söylediğimiz illere gönderilmesi konusunda koordineli çalışmayı öngördük. Gruplar kurduk. Hatta şimdi üçüncü grubu gönderiyoruz. Her gönderdiğimiz grup aşağı yukarı bu 10 ilde 500’e yakın KESK üyesi gönüllü arkadaştan oluşuyor. Tamamen kendi imkânlarımızla yardım yapıyoruz.

İlk günden itibaren yaptığımız tespitlerden biri de şuydu: Yıkılmış bir şehir. Asla telefon irtibatı, barınabilecek bir yer yok. Otel yok, depo yok. Her şey eksiksiz gittiğinizde bile kendinizi yıkımın ortasında buluyorsunuz. Bu tespit üzerine öncelikle gönüllerin gittiğinde rahat çalışabilmesi ve halkın da ulaşabileceği bir mekân olması bakımından 40 ile 10 KESK’in irtibat çadırı kurduk. Kahramanmaraş’a bağlı Narlı’da 6, Pazarcık’ta 6, Elbistan’da 6, Malatya’da 3, Adıyaman’da 6, Osmaniye, Rize ve İskenderun 2, Hatay 6, Nurdağı 2,İslahiye 2 olmak üzere bizim çadırlarımız, yurttaşlarımızın ihtiyacına ilişkin bir taraftan insan gücü bir taraftan da kurmuş olduğumuz malzeme depolarıyla onlara günlük yaşamlarını sürdürebilmek ile ilgili gıda, iç çamaşırı ve temizlik malzemesi konusunda destek olmaya çalışıyor. Sık sık da şubelerimizi bu konuda uyararak buralara ulaşmalarını sağlamaya çalışıyoruz.

G.E.: Evet, bölgedeki kamu personeli hakkında da söylemek istedikleriniz var mı? Nedir? Ciddi kayıplar olduğundan eminiz ama sizin elinizde herhangi bir istatistiki bilgi, durum değerlendirmesi var mı acaba?

Elvan Cantekin: Bir de ben buna ilave olarak özelde şunu soracağım: KESK’in örgütü içerisinde durum nasıl, bu illerdeki şubelerle ilgili ne gibi tespitlerde bulunabilirsiniz?

AFAD yetkilisinin kendi dışında hiçbir kurumu tanımayan bir üslubu var

Ş.K.: Açıkçası bu kamu personeli dediğiniz bizim KESK’in üyeleri oluyor. Aynı zamanda üyemiz olsun olmasın bütün kamu personeli bizim açımızdan oradaki kamunun işleyişi açısından önemli, ama şu anda dediğimiz yerlerde zaten kamu yok. Yani kamuoyunun bir işlerliği yok. Ulaşabileceğiniz şey yok. Her şeyi tek elde toplayan ve tek bir dilden talimat bekleyen bir AFAD yetkilisi var. AFAD yetkilisinin de kendi dışında hiçbir kurumu tanımayan bir üslubu var. Yani canı istediği zaman aracınızı durdurabiliyor. Çadırları kime verip kime vermediği belli değil. Şu anda biliyorsunuz çadırlar kurulmaya başlandı AFAD marifetiyle. Bizlerin de kendi çabalarımızla kurduğumuz çadırlar var. Yani orada kamu hizmetinin olmadığını söyleyebilirim. Bizim arkadaşlarımızın da tabii ki büyük bir kısmı kendi yakınlarını kaybetti. Mesela bir arkadaşımız tam 16 tane yakın akrabasını kaybetti. Hepsi bir tarafından defin işlemleriyle uğraşırken bir taraftan da bölgesindeki çalışmalardan geri durmadı. Bir mutfak oluşturuldu. Günde 3.000 tane çorba dağıtılıyor. Adıyaman’da ciddi bir çalışma var. Şimdi kapasiteyi 16 bine çıkartmakla ilgili çalışmamız var, ikinci bir mutfak kurmaya çalışıyoruz. Adıyaman’da sağ olsun bir yurttaşımız kendisine ait olan fabrikayı bizim depo olarak kullanmamız için açtı. Şimdi oradan sevkiyat yapmaya çalışıyoruz. İhtiyaç belirlenen ailelere, oradaki köylere vs. bu konuda dayanışma ve o bir çare olabilme konusunda KESK olarak oradaki tabii ki kendi kadrolarımızla mücadele ediyoruz. Bir de buradan gönderdiklerimizi ise bilmiyorum. Kamu var demek yersiz, bize gelen bilgilere göre kamu yok. Buradan giden malzemelerin derli toplu olduğu bir alan yok. Hepsi yığılmış, çamurun içerisinde. Arkadaşlar anlatıyor; elbiseler, kıyafetler vesaire düzensiz bir ortamda. Gittiğinizde zaten devlet olsaydı, kamu olsaydı düzen olurdu ve gelenler belli bir disiplinle halka ulaştırılırdı. Onun yerine mevcut halkın deprem bölgesinden dışarıya gönderilmesi sorunu çıktı. Şimdi bilmiyorum bu konudaki bilginiz nedir? Ankara’ya gelen, diğer illere gelen, İzmir’e giden, Mersin’e giden, Antalya’ya giden şubeler platformu bize bağlı. Başkanlarının sorduğu, biz bu arkadaşlarla dayanışıyoruz ama bunun sürdürülebilirliğini nasıl sağlayacağız, şeklinde düşünceler var. Çünkü oraya gelenler, gönderilenler kendi başlarının çaresine bakmak zorunda. Öyle üniversite öğrencilerini, 100 kişilik, 500 kişilik yurtları boşaltmayla 10 ilin depremzedesini barındırabilir misiniz? Kamu misafirhaneleri açacaksınız işte neyse, yani onların barınmasına ilişkin öncelikli tedbir alacaksınız. Bunlar yapılmadan gelen bir sürü yurttaşa yer sağlamak güç. Bu kuralsız ve nereden, neden olduğunu bilemediğiniz yönelimler yüzünden geliştirdiğimiz çalışma düzenini bir anda başka bir yere ayırmak zorunda kalıyorsunuz. Bugün şubeler platformlarımıza bir yazı daha yazacağız. Depremin dışındaki illerdeki depremzedelerin durumları bize raporlandı. Deprem bölgelerinden günlük rapor alıyoruz. Durumunuz nedir, ihtiyaç nedir gibi. Bizim gibi, tek başına KESK değil, diğer kurumların da olduğunu görüyoruz. Zaten bunun koordineli olmasıyla ilgili KESK, DİSK, TMMOB, Tabipler Odası şeklinde bir araya gelen yapılar var. Çalışmaları yürütmek üzere başlangıçta 2 toplantı yaptık, gördük ki bu kurumlar doğru bir çalışma yürüttüler, yürütmeye devam ediyorlar. O anlamda biz demokratik kitle örgütleri çalışmalarımızı yürütüyoruz.

KESK, DİSK, TMMOB, Tabipler Odası şeklinde bir araya gelen yapılar var

G.E.: Evet, kamu emekçileri, sendikaları dediğimiz zaman bu sendikalardan birkaç tane örnek verebilirsek dinleyicilerimiz açısından da iyi bir bilgi olacaktır. Tabii ki Eğitim-sen vs. var ama birkaç şey daha sıralayabilirsen memnun olurum.

Ş.K.: Tabii ki. Alana en yakın bilgisi olanları zaten merkez koordinasyonu için aldık. SM gibi sendikalarımız var. Madencilerin, enerji alanındaki kamu kurumlarının üyesi olduğu enerji, sanayi, maden sendikası, yerel yönetimlerde Tümbelsen sendikamız var. Tümbelsen sendikamızı da tabii ki merkez koalisyonununa aldık, çünkü teşkilatında itfaiyeciler var. Bu alanda çalışmaları olan mühendisler var. AFAD’ın da çalışanlarının üye olduğu bir iş kolu da var. Tabii ki eğitimci arkadaşları almamak olmazdı. Eğitim-sen’den de arkadaşlarımız merkez koordinasyona geldi. Dolayısıyla bizler bu çalışmalarımızı yürütürken orada doğru temelde bilgiye ulaşabilmenin yolunu aradık. Bu arkadaşlarımızla çalışma yaptık. Onun dışında diğer bir emekçiler sendikasını olsun, ondan sonra Tarım, Orkamsen sendikamızı da misal merkeze aldık. Bu yangın alanlarındaki pratik çalışmalarından dolayı, deneyimlerinden dolayı bunu gözettik. Ülkemizde bir an yok ki bir felaket yaşanmasın, kimisi insan eliyle kimisi doğa tahribatıyla. Bu dönemde, özellikle keskin kadroların söz konusu olduğu alanlarda çok fazla deneyim söz konusu. Ayrıca Kültür Sanat-sen sendikamızın üyeleri de çok çaba gösterdiler. Çok şey yaptılar. Dayanışma konusunda gayretli çalışmalar içerisine girdiler. Sağlık emekçileri sendikamız ilk saatlerden itibaren bizim merkez koordinasyonun vazgeçilmezi oldu. Şu anda her çadırımızın yanında bir sağlık kabini oluşturmakla ilgili olan çabamız devam ediyor. Onların da tabii ki aynı zamanda halk sağlığı konusundaki uyarıları bizlerin alana ilişkin neyi talep edeceğimizi ortaya koyuyor, çünkü o alanda halen kaldırılamayan cenazeler var. Binaların yıkımıyla başlayan ve özellikle bilim insanlarının buradan çıkan gazın tozun insan sağlığı için çok zararlı olduğuna ilişkin sağlık emekçileri sendikamızın da itirazlarını dikkate alıyoruz. Bu konuda daha önce kendi iç kollarımızla iş kollarındaki kendi üyelerimize ilişkin çağrı yapıp alanda uyarılar yapılmasını sağladık. Bir taraftan da buna ilişkin Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün giderek yerelde tespitler yapıp tedbirler alması konusunda görevlerinin olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Yani bu iş yurttaşın eliyle, oradaki insanların bilgisizliği ile olacak bir şey değil. Bunun için varlar. Bunun için kurulmuşlar. Anayasal bir kurumdur, gidecek orada buna ilişkin görevini yapacak. Yani devlet zaten orada bunları yapmış olsa belki biz bu konuda bu kadar şeyi yapmak zorunda ya da söylemek durumunda kalmayacağız. Şu ana kadar illerle deprem bölgeleri ile dayanışmamız devam ediyor. Herhangi bir şey yaşamış değiliz.

Oradaki yurttaşlarımızın yaşamış olduğu bu meselenin sonrasında insan marifetiyle ikinci bir zarar görmelerini istemiyoruz

ani götürüyoruz, teslim ediyoruz vesaire. Ama şunu da her an bekliyoruz, kendi tekelinde tutma gayreti yarın bir gün bunların engellenmesine doğru giderse emin olun insanlık zarar görecek. Oradaki yurttaşlarımızın yaşamış olduğu bu meselenin sonrasında insan marifetiyle ikinci bir zarar görmelerini istemiyoruz. Hak, hukuk açısından deprem enkazları meselesinde bizimle iş birliği yapılmasını talep ediyoruz. Kurtulanlar veya vefat eden cenazelerin çıkartılmasından sonraki süreçte Adalet Bakanlığı’nın ve ilgili bakanlıklarla bizim Türmob gibi kurumların anlaşarak beraber koordineli çalışmasını tavsiye ediyoruz. Öte taraftan binalarla ilgili olan raporların olduğu binanın yıkılması olayı bizim kafamızı kurcalıyor ve bunun ilerleyen zaman diliminde yeniden olmasını istemiyoruz. Ne yapacaksak insan için yapmalıyız. Onları yaşatmak için yapmalıyız diye bu prensiple çalışıyoruz.

G.E.: Evet, ben hemen biraz nefes alabilmenin sağlayabilmek için KESK’in il koordinasyonlarının listesini vermek istiyorum. Adıyaman, Adana, İskenderun, Maraş, Pazarcık, Osmaniye, Malatya, Diyarbakır, Urfa, Gaziantep, Hatay, Kilis ve Samandağ. Buralarda örgütlü durumda KESK. Hem merkezdeki afet masası hem de bu belirttiğim il ve ilçelerde kriz masalarıyla birlikte.

E.C.: Ben burada afet bölgesindeki kamu çalışanları üzerinde herhangi bir tasarruf var mı diye soracacağım. Yani başka yerlere tayinler ve benzeri zorunlu bir mobilizasyon söz konusu mu? Bir de mesela sağlıkçılar, o sendikanın AFAD’ın müdahale planları içerisinde bir paydaş olma gibi bir durumu var mıydı, yoksa tamamıyla göz ardı edilmiş bir sendika mı?

Ş.K.: Burada şunu söyleyebiliriz. Sağlık Emekçileri Sendikamız, Sağlık Bakanlığı’na başvurdu. İl Sağlık Müdürlüklerine başvurup deprem bölgesinde gönüllü olarak çalışıp koordineli bir çalışma yürütülme taleplerini ilettiler ama olumsuz sonuç aldılar. Yani şu anda Sağlık Emekçileri Sendikamızın kadroları tamamen kendi tasarruflarımızla, yıllık izin alarak oralara gidip çalışmalarını gönüllülük esasına göre yapıyorlar. Sağlık Bakanlığı’nın kendisinin tasarrufunda gördüğü sağlık ekipleri bizim dışımızdadır. Tabipler Odası da bildiğim kadarıyla bizim gibi bölgeye ciddi miktarda doctor, hemşire, sağlık ekibi gönderdi. Bir taraftan tespit, bir taraftan da orada çalışmaları yürütsünler diye bize talep geliyor. KESK’e, ben görev almak istiyorum, diye insanların talepleri oluyor. Psikolog arkadaşlar da var. Onun dışındakilerin, sağlık emekçileri, sendika ya da Tabipler Odası üzerinden gitmesinin daha doğru olduğunu düşünüyoruz. O illerdeki çalışanların başka illere nakli vesaire konusuna ilişkin çok büyük şikâyet gelmedi. Bireysel birkaç tane duyum. Tam tersi, yıllık izinde olanların yıllık izinlerini keserek derhâl deprem iline dönmesi konusunda bir çalışma yürüttüklerini biliyoruz. Yani bunu istediler. Onun dışında biliyorsunuz bugün bir kararname çıkartıldı. Bu kararname tam tersi. Diğer illerden deprem bölgelerine süreli gönderilecek olan kamu görevlilerini işaret ediyor. Yani oraya diğer illerden görevliler gönderilecek. Bu da şunu beraberinde getiriyor: Hani bizim tespit edemediğimiz ama kendilerinin tespit ettiği hizmet verecek kamu görevlilerinin depremde ciddi anlamda hayatını kaybetmiş olması temelinde bir çalışma var. Biz bunca acımız, bunca şey varken şunu direkt yapamadık. Yani ilimizdeki çalışanların isim listeleri vesaire gibi bir şeye giremedik. Biz kendi kadrolarımız ve yakınlarımızla faaliyet yürütüyoruz. Buna ilişkin de ilerleyen zaman diliminde aileleri ziyaret ederek oralarda dayanışma içinde olduğumuzu ifade edeceğiz.

G.E.: Evet, ben hemen şunu da sormak istiyorum: Şimdi çok uzun bir süre söz konusu. Bu akut dönemi geçirdikten sonra bir iyileştirme dönemi olacak. Tabii belki buna ilişkin belirlemeleri şimdiden yapmak çok zor ama KESK’in bu bölgelerde özellikle şu anda yürütmekte olduğu çalışmaların belki yeni bazı projeler yeni çalışmalarla da desteklemesi gerekecek. Bu konuda bir eğilim belirlediniz mi? Bir yaklaşımınız var mı?

Ş.K.: Şöyle, 1-2 boyutuyla değerlendirdik. Haliyle buradaki insanların hepsi kamu görevlisi ya da sürekli gelire sahip olmadığını biliyoruz. Kalıcı konutlar oluncaya kadar da ya çadır kentlerde ya da konteynırlarda yaşayacaklarını biliyoruz. O anlamda en azından bizim de bir katkımız olsun diye birincisi bu dönemlerde gıda paketleri, kolileri hazırlayarak en azından belli periyotlarla o illerdeki ailelere ulaştırmakla ilgili şu anda bir projemiz var. Onunla ilgili anlaşmaları yaptığımızda her aileye en azından bir hafta, 10 gün yetebilecek şekilde bir koli teslim edeceğiz. Bu gıda ile ilgili… İkincisi, tabii ki bu ailelerin şu anda yaşadıkları bir şok var. Bizden haber bekleyen, bu alanda tecrübeli, telkinlerle insanların en azından dertlerini bir parça olsun dinleyecek ve çıkmazlarını biraz açacak olan arkadaşlarımızşa da buraları ziyaret etmeyi düşünüyoruz. Onun dışında geçmiş dönemden aklımıza gelen pratiğimiz çok fazla. Böyle bir düşüncemiz var. Önce yaşamlarını sürdürebilmeleri ile ilgili olarak gıda takviyesi olacak, ki bunu çok rahat yapabiliriz diye düşünüyoruz. İkincisi de o aileleri ziyaret ederken yanımızda daha profesyonel konuşabilen, insanları anlayabilen, onlara yol yöntem gösteren bir ekip bulundurmak istiyoruz.

G.E.: Evet Şenol, acaba dinleyicilerimize ihtiyaçlarınız, talepleriniz konusunda da bilgi verebilir misin? Nasıl destekleyebilirler KESK’i ve KESK’in illerdeki örgütlenmelerini? Size direkt ulaşma imkânları olur mu yoksa mutlaka merkez üzerinden mi ulaşılmalı? KESK’in oldukça detaylı bir internet sitesi var: www.kesk.org.tr. Oraya da bakılabilir.

Ş.K.: Evet, tüm illerimizde KESK şubelerimiz var. Şubeler, platformlarımız var. Bu anlamda yurttaşların illa deprem bölgesindeki arkadaşlarla temas kurması, bir dayanışma içerisine girmesi gerekmiyor. KESK şubelerine bir şekilde gerekirse şubeler, platform, dönem sözcülerimizin vs. telefon ve irtibat bilgilerini koyarız. Oradan o arkadaşlarımıza göndermiş olduğumuz listeler bazında destek olunursa bizler bunların ulaştırılması konusunda üstümüze düşeni yapmaya devam edeceğiz. O şekilde olsun isteriz. Yoksa deprem bölgesindeki arkadaşların hepsine birden hani diğer illerden yurttaşların ulaşması belki onların çalışma alanını daraltır gibi geliyor. Kendi ilindeki KESK’e bağlı şubelerimize ulaşsın dinleyicilerimiz. Her şube kendi biriktirdiklerini göndereceğimiz araçlarla bize ulaştıracak. Onları bir ilde toplayıp göndereceğiz.

G.E.: : Evet, çok çok teşekkürler. Programımıza katıldığın için sağ olasın.

Ş.K.: Ben çok teşekkür ederim, iyi ki varsınız. Çok sağ olun. Şu anda vermiş olduğunuz hizmet gerçekten acil ve toplumun da bu bilgilere ihtiyacı var. Bizimki en azından bir parçasıdır, diğer katılan kurum ve kuruluşların bilgileriyle birazcık daha aydınlanmış, daha iyi anlamış olacağız yaşadığımız süreci. Ben teşekkür ederim.

G.E.: Sağ olasın Şenol Köksal, ayrıca her zaman ulaşabilirsiniz bize. Herhangi bir konuyu dile getirmemizi isterseniz, duyurmamızı isterseniz, programlarımıza katılmak isterseniz biz buradayız ve hazırız, sağ olasın. Çok teşekkürler.