Cem Madra kimdir?

Açık Radyo'dan
-
Aa
+
a
a
a

Cem Madra'nın kısa biyografisi.

Cem Madra'nın iki farklı fotoğrafı

Cem Madra, 8 Nisan 1969 yılında Ankara’da doğdu. Annesi Tanju Madra’yı 1977 yılında kanserden kaybetti. 1980’de, darbe sonrasında Ömer İsveç'e gittiğinde, Cem de onunla birlikte gitti. Orada Şahin Alpay’ın kızı, ressam Elvan Alpay’la yaşam boyu sürecek arkadaşlık kurdu.

Türkiye’ye döndükten sonra kışları babaannesi Zehra hanımla yaşamaya ve İstanbul Papyon’da frankofon bir eğitim almaya başladı. O dönemde yazlarını Ayvalık’ta büyükannesi, dedesi Cem Madra’nın annesi, Beraat Madra’nın köşkünün bahçesinde kuzeni Tulya Madra ile birlikte haylazlık yaparak geçirdi.

Baccalaureate sınavını geçip Fransa’ya antropoloji ve sosyoloji okumaya gitti. University of Paris X Nanterre’de toplum bilimlerde utilitaryen-karşıtı hareketin (Revue de Mauss) kurucularından sosyolog ve iktisatçı Alain Caillé ile çalıştı.

1990’ların başında İstanbul’a döndü. Ama orada çok durmadan, güneye indi, olabildiğince küçük bir toplumun içinde yaşayarak gözlemler yapabilmek için eşi Emmanuelle ile birlikte Selimiye köyünde balıkçılık yapmaya çalıştı. Balıkçılar onu yabancı buldular, balıkların yerini paylaşmadılar. Buna rağmen o daha bereketli avlar yaptığı için daha da dışlandı. Her sabah köyde yapılması gereken işler listesi yaptı. Sonunda tekrar Paris’e döndü.

1995’de Ömer ile birlikte Açık Radyo’nun kuruluşunda emek verdi. O dönemde Açık Gazete’yi Ömer ile birlikte bir süre sunduktan sonra Bosna’ya gitti.

Lise yıllarında tanışıp evlendiği Emmanuelle ile birlikte Oryan Olivier ismini koydukları oğlu 2000 yılında Paris’te doğdu.

2005 yılında, iki yıl boyunca uğraştığı “Kahramanlar: Gündüzle Gece Arasında” başlıklı belgesel sadece Türkiye dışında gösterilmek üzere uluslararası yarışmalara katıldı, ödüller aldı.

 
Sünnet müessesesi üzerine, sünnetçi Kemal Özkan’ı odağına alan bir belgesel de yaptı. Bu dönemde İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde kütüphaneci olarak çalışmaya başladı, küçük çocuklara Fransızca masallar okudu.

2007’de Pınar Pektaş Madra ile tanıştı ve birlikte yaşamaya başladı. 2016’da evlendiler.

2009’da Sıfır Ayrımcılık Derneği’nin kuruluşuna katkıda bulundu, derneğin ismini koydu.

2010 yılında Sulukule üzerine belgeselin çekimlerini yaptı. İki yıl bizzat Sulukule’de yaşayarak mahallenin yerinden edilme sürecini belgeledi. Belgesel çekildi ama kurgusu henüz tamamlanmadı.

2010 yılında yazdığı “Yüzleşme ve Rehabilitasyon” yazısı sadece bir dönemin ruhunu yansıtan bir metin olarak okunmamalı, keza yazıda yaptığı gözlemler tüm ağırlıklarıyla hala geçerliliğini korumakta…

2016 yılında bir belgeselci olarak Kuzey Suriye’ye gitti ama amacı bir belgesel çekmek değil, sadece orada yaşananları anlamak idi.

Suriye sonrası, ikinci eşi Pınar’la birlikte baştan aşağı Yunanistan’ı gezerek yerleşecek yer aradı. Sonunda Midilli’ye karar verdi. 2018’in sonuna kadar Midilli’de balıkçılık yaptı, göçmenlerin ve adalıların hikayelerine bizzat tanıklık yaptı. 2019 yılından beri Bahçecik Köyü’nde, bir kestane korusunda arıcılık öğrenmeye çalıştı ve daha münzevi bir zaman geçirdi.

Bira ve sigara içmeyi pek severdi.

Geride oğlu Oryan Olivier, oğlunun annesi eski eşi Emmanuelle, ikinci eski eşi Pınar, babası Ömer ve onun eşi Meral, kardeşleri Ege ve Esme, amcaları Salih ve Sezai ve aileleri, büyük amcası Teoman ve ailesi, kuzini Tulya Madra’yı, çocukluk arkadaşı Elvan Alpay’ı ve onu seven birçok dostunu bıraktı.