Anısına: Maradona

Alp Ulagay'la Spor
-
Aa
+
a
a
a

Açık Gazete’nin köşelerinden Spor’da Alp Ulagay, geçen günlerde aramızdan ayrılan Arjantinli efsane futbolcu Diego Armando Maradona’yı anlattı.

Alp Ulagay'la Spor: 27 Kasım 2020
 

Alp Ulagay'la Spor: 27 Kasım 2020

podcast servisi: iTunes / RSS

Bu yayının podcastini, Ulagay’ın Futbol Arena’da Maradona'yı, onun en detaylı öyküsünü yazan kişilerden biriyle, İngiliz-İspanyol gazeteci Jimmy Burns ile yaptığı röportajdan kesitlerle beraber yayınlıyoruz.

Diego'yu ilk kez 1982'de Sovyetler Birliği'ne karşı oynadığı milli maçta izlemişsiniz. Peki Maradona'nın hikâyesini araştırmaya neden doğup büyüdüğü Villa Fiorito mahallesini ziyaret ederek başladınız?

 - Sanırım Maradona'nın biyografisini yazmayı düşüneceğimi söylediğimde Arjantin'deki bir arkadaşım “Onu anlayabilmek için doğduğu gecekondu kasabasına gitmen lazım” dedi. Bu tavsiyeye uydum ve oraya gittim. Tamamen haklıydı! Çünkü oraya vardığımda, her şeyden önce, doğduğu çevrenin yoksulluğunu fark ettim. Kendisinin ve ailesinin yaşadığı, onun doğup büyüdüğü gecekondu kulübesi hâlâ oradaydı. Çok, çok, çok ilkel koşullar söz konusuydu. O gecekondu mahallesinin, sistemin dışında bir tür paralel bir dünyası ve kendine özgü kuralları vardı. Oradaki toplum da devletin desteklemediği bir şekilde kimi zaman suç sınırını da aşan bir şekilde kendini korumayı bilirdi. Bu ortamın içine doğmuş Maradona'nın suça karışmadıkça, rahip olmadıkça, asker olmadıkça ya da üstün bir yeteneğe sahip olmadıkça gerçekten hayatta kalması mümkün değildi. Onun doğal yeteneği de topla olağanüstü ilişkisiydi. Çünkü çok küçük bir çocukken, bir antrenör tarafından keşfedilmişti ve bu adam Maradona'nın olağanüstü bir oyuncu olacağını düşünüyordu.

Arjantin'de üç gün yas ilan edildi. Platini dün L'Equipe gazetesine bir röportaj verdi ve şöyle dedi: “Bir gün Zidane vefat ettiğinde veya ben vefat ettiğimde Fransa'da yas tutulacağını sanmıyorum.” Bunun Arjantin için normal olduğunu düşünüyor musunuz?

- İngiliz medyasıyla yaptığım röportajlardan birinde bana şu soruyu sordular, “Bir İngiliz futbolcu için üç günlük yas tuttuğunu hayal edebiliyor musunuz?” İngiltere'de yaşıyorsunuz ve buna muhtemelen benim kadar iyi bir cevabınız vardır: Cevap hayır. İngiliz futbolunun büyük ikonlarından Bobby Moore, Stanley Matthews ve diğerlerinden bahsediyorum. Hiçbiri için üç günlük ulusal yas tutulmaz. Soru, neden Arjantin'de ve neden Diego Maradona için? Bunun yanıtı şöyle: Dışarıdan bakıldığında, yani Latin Amerika'nın yanı sıra Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri ve dünyanın geri kalanı için Arjantin her zaman biraz çılgın bir ülke, biraz başarısız bir devlet, siyasi, sosyal, ekonomik olarak dünya çapında güvenilmez bir yer olarak görülmüştür. Elbette İngilizler onları, çok da eski olmayan, İngiliz topraklarını işgal etmeye giriştikleri Falkland Savaşı'yla hatırlıyorlar. Borçlarını ödeyemeyen bir ülke olarak hatırlanıyorlar. Binlerce kişiyi ortadan kaldıran korkunç askeri rejimleri ve oldukça kaotik bir siyasi, sosyal, ekonomik tarihiyle hatırlanıyor. Yani Arjantinliler için, bir tür efsane olarak gösterebilecekleri tek kişi muhtemelen kendi alanı olan futbolun en büyük efsanesi ve dehası Diego Maradona. Dünyadaki herkes Maradona'yı tanır. Milliyetçiliğin çok ön plana çıktığı bir modern göçmen ülkesi Arjantin. Diego Maradona'dan bahsetmek de birçok Arjantinli için her zaman çok önemli olmuştur. Çünkü dünyayı gezdiklerinde ve Arjantin hakkında konuşmaya başladıklarında, çoğu kişinin ilk söylediği söz Diego Maradona olur. Zaten başka ne söyleyeceklerdi ki?

Maradona biyografisini neredeyse çeyrek asır önce yazmıştınız ve o sırada Messi, Cristiano Ronaldo gibi yıldızla henüz ilkokuldaydı. Maradona'yı 2020'de futbol tarihinde nereye koyardınız?

- 2020'de bu sürekli tartıştığımız bir konu değil mi? Hadi bunun hakkında konuşalım. Bence futbol tanrılarının anıtında Diego Maradona var, Pele var, Johann Cruyff var, Leo Messi var. Ayrıca Cristiano Ronaldo ve Alfred Di Stefano'yu da sayarım. Hepsi doğdukları bağlama, oynadıkları dönemlere ve oyuncu olarak oynadıkları yıllara göre değerlendirilmesi gereken oyuncular. Futbol yıllar içinde gelişti: Bir örnek vermek gerekirse, Pele ve Maradona oynadığında, oyun kuralları şu anki kadar disipline önem vermezdi değildi. Özellikle Maradona gibi en iyi oyuncular neredeyse öldürene kadar doğranırdı. Öldürülmezlerdi ama her maçta acımasızca doğranırlardı. Maradona çok fazla sakatlık geçirdi mesela. Sahada çok dirençli olması gerekiyordu. Modern dönemde hemen kırmızı kartla cezalandırılacak birçok darbe aldı. Ancak o dönemde, rakipleri neredeyse hep paçayı sıyırıyordu. Ayrıca, günümüzde en iyi futbolcularla özdeşleştirdiğimiz her şey, danışmanlık, antrenörlük ve diyet gibi konular henüz çok yeniydi. Şimdi oyuncular diyetlerine uyuyor, uyuşturucu kullanmıyor, alkol almıyor. Bugün çok çok iyi antrenörleri var. Vergi danışmanları var. İyi avukatları var. Medyadan kaçmayı da başarıyorlar. Diego Maradona farklı bir çağa ait. Bence onu değerlendirirken, sadece dehasını değil, aynı zamanda bu dehasının çok zorlu şartları nasıl alt ettiğini de hesaba katmalısınız.