Ormanlarla İlgili Gerçekler

-
Aa
+
a
a
a

BigpictureTV'nin izniyle yayınlanmaktadır.

 

Randall Hayes, Michael O'Callaghan'la yaşlı  yağmur ormanlarımızı korumanın gerekliliği üzerine sohbet ediyor

 

Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi, Johannesburg, Eylül 2002.

 

Yağmur ormanları konusunun önemini kavradığımda, Kuzey Amerika'daki Büyük Kanyon Çölü'nün yakınlarında Hopi Kızılderilileriyle beraberdim. Yetmişli yılların sonları, seksenlerin başıydı. Derhal Yağmur Ormanları Eylem Ağı'na katıldım. Faydasını pek az görebildiysek de, 17 yıldır Dünya Bankası'yla, IMF ile ve diğer çok uluslu şirketlerle mücadele ediyoruz. Bu süre zarfında, Endonezya ve Malezya'daki yağmur ormanlarını kaybettik. Borneo Adası, artık avcı- toplayıcı kabilelerin yaşadığı uzak bir yer değil. Bugün Çin, Güneydoğu Asya yağmur ormanlarının son kalıntılarını ihraç ediyor.

 

Bu gezegende, yalnızca dört büyük yağmur ormanı kaldı: Heybetli Amazon ormanları ile Orta ve Batı Afrika'daki ormanlar, bir de İngiliz Kolombiya'sındaki Alaska ve Siberya yağmur ormanları var. (Sibirya'daki yağmur ormanları, dünya yağmur ormanlarının %22 sini oluşturuyor) Yalnızca bu dört orman kaldı. Ben, geriye kalan bu ormanların %50 ila 70 ini koruyabileceğimize inanıyorum. Bunu başardıktan sonra, dünya yağmur ormanlarının 500 ila 5000 yıllık bir dönemde eski haline getirilmesini sağlamamız gerekiyor. Yapılmasına önayak olacağımız iş bu.

 

David Browser, kerestecilik yaparak orman korumanın,  Martini içerek ayık kalmaya çalışmaya benzediğini söylerdi. Özellikle yağmur ormanlarında, onaylı ve sürdürülebilir kerestecilik yapmaya dair çok  iyi niyetli açıklamalar yapıldı. Ancak ben , yaşlı yağmur ormanlarını yalnız bırakmamız gerektiğini söylüyorum. Zaten gereğinden fazlasını almış durumdayız. Çin'in çok büyük bir bölümü yaşlı  ormandı, yok oldu. Avrupa'nın neredeyse tamamı bir zamanlar yaşlı  ormandı, yok oldu. Kuzey Amerika'daki yaşlı yağmur ormanlarının %98.3 ü yok oldu! Duyduğunuz bu ses, yok  olan bir dünyanın ümitsiz siren sesleri. Yani, başka bir dayanağımız yok! Şu anda 6 milyon kişinin, kâğıt ve inşaat malzemesini tedarik eden, yakın bir zamanda 8 milyon, daha sonra da 10 milyon kişinin ihtiyaçlarına cevap verecek olan  küresel ahşap endüstrisini,kökten bir şekilde yeniden yapılandırmamız gerekiyor.  Biz, teknolojik olarak becerikliyiz. Bunu yapabiliriz. İnsanların kâğıt ihtiyaçlarını ve başka bir takım ihtiyaçlarını, bu yaşlı yağmur ormanlarını yok etmeden karşılayabiliriz. Bizim görevimiz bu ve yapılmasını sağlamamız gereken şey de bu.

 

Çin'de üretilen kâğıdın yüzde altmışı, pirinç kamışı gibi kereste dışı ürünlerden elde edilmekteydi. Endüstriyel kenevir ve  kenaf  bitkisi gibi,  inşaat ve kâğıt sektöründe kullanılabilecek harika malzemeler  var. Bunları kullanmak hem istihdamı arttırabilir, hem de ekonomik büyüme sağlayabilir! Çevre kirliliği problemini çözerek yaratabileceğimiz müthiş bir ekonomik büyüme var. Bu, aynı zamanda insan hakları örgütlerinin talep ettiği sosyal adaletin sağlanmasında da etkili olabilir. Yeryüzünün dört bir yanında yaşayan yerli kabilelerin rızklarını çıkarmalarına yardımcı olabilir. Dikkatleri bu konuya çekerken zekice davranabiliriz. Tabii,  petrol şirketlerinin ve diğer çok uluslu şirketlerin G–8  (veya G–7'nin herhangi bir başka alt kümesi) aracılığıyla dünyayı yönetmelerine izin vermezsek. Çözüme ulaşmak istiyorsak demokrasiyi yeniden talep etmeliyiz!

 

Ormanların yok olduğu ve iklimin değiştiği gerçeğini anlamak ve içimizde hissetmek için yalnızca etrafımıza bakmamız yeterli. Yağmur ormanlarını koruma ve sosyal adaleti de sağlayacak ekolojik sürdürülebilir kalkınma modeline geçilmesi için bir şansı olan son nesil olduğumuzun farkına varmalıyız.

Gençlere sesleniyorum: Umut etmek için sebebimiz var! Biz, insanların bu olaya bakışlarını değiştirebiliriz. Ekolojik dönüşümü gerçekleştirebiliriz. Bu gezegende, ekolojik bir ütopya inşa edebiliriz ve bütün bunları, kendi yaşam süremiz içinde yapabiliriz. Gelecek 10 ila 20 yılda ihtiyacımız olan bütün enerjiyi, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edebiliriz. Bu süre içinde, insanları toplu ulaşım araçlarını kullanmaya yöneltebiliriz. Endüstriyel tarımı, toprağa zarar vermeyen, tam tersine toprağı yenileyen organik tarımla ikame edilebiliriz. Bütün bunlar, çözümün birer parçası. Tek yapmamız gereken, ortaya çıkıp bunları gerçekleştirmek üzere çalışmak.

 

Çeviren: Işıl Şimşek 

 

 

Randy Hayes, ABD'den, Yağmur Ormanlarını Koruma Ağı'nın kurucusu ve başkanı (www.ran.org), Tropikal yağmur ormanlarının yok olmasını engellemek, ve ormanların içinde ya da çevresinde yaşayanların haklarını korumak amacını güden bir sivil toplum kuruluşu.

 

 BigpictureTV'nin izniyle yayınlanmaktadır.