İşgal Altında "Demokrasi"

-
Aa
+
a
a
a

11 Ocak 2005

Electronic Intifada

 

Ramallah'ta bayrak sallayan gencin resimlerini görmüş veya George W. Bush ve diğer dünya liderlerinin yeni barış olasılığıyla ilgili söyledikleri iyimser ifadeleri duymuş olabilirsiniz. Ancak Nablus'un Batı Yakası'nda, oturduğum yerden açıkça görülen tek bir şey var: fiilen mevcut olmayan bir devlette başkan seçmek için oy kullanmak buradaki insanların hayatlarını çok fazla değiştirmez.

Filistinlilerin barışı ve iyi bir hükümeti ne kadar çok istedikleri ortada, ancak yakın zamanda basında yer alan parlak ve çoğu kez bir efendi edasıyla söylenmiş "Arap Demokrasisi" klişelerini duyunca, Filistin işgal altında olduğu müddetçe demokrasiyi tam anlamıyla asla yaşayamayacağı gerçeği değişmez.

 

Pazar günü yapılan seçim buna bir örnektir. Politik bilince sahip Filistin nüfusu için oldukça sakin bir seçimdi. Tek tük sorunlar ise hoş karşılanmayan İsrail müdahalelerinden kaynaklandı: askeri barikatlar insanların seçim sandıklarına gidişini engelledi ve İsrail yetkilileri, Doğu Kudüs'teki kayıtlı seçmenlerin birçoğunun oy kullanmasına izin vermedi.

 

Dış dünyanın aşırı iyimser sözlerine rağmen Filistinliler yeni seçilen Mahmut Abbas'ın bir mucize yaratamayacağı gerçeğinin farkında: barışın gerçekleşmesi hâlâ İsrail Başbakanı Ariel Şaron ile onun bir numaralı destekçisi Amerikan Başkanı George W. Bush'a bağlı.

 

Değişen bir şey yokFilistinliler seçimden sonraki gün uyandıklarında yeni bir liderleri vardı, ancak işgalin soğuk, acı gerçekleri değişmeden kaldı.  Filistinliler bugün hâlâ kendi topraklarında rahatça dolaşma özgürlüğüne sahip değiller. Askeri kontrol noktalarında saatlerce kuyrukta bekledikten sonra, büyükbaş hayvanlar gibi turnikelerden geçip işe, okula veya her neresi olursa olsun gitmelerine izin verecek olan 19 yaşındaki bir İsrail askerine kimlik kartlarını göstermek zorundalar.

 

Yanında kaldığım ailenin hâlâ hapiste olan, 20 yıla mahkum olmuş iki oğlu var, ama neden hapiste olduklarına dair herhangi bir açıklama hiç yapılmamış. Gazze sakinleri hâlâ komşularının geçen ay İsrail askerleri tarafından yerle bir edilen evlerinin moloz yığınlarını görmek zorundalar ve hâla geçen hafta bir İsrail tankının ateşi sonucunda parçalanan yedi çocuğun yasını tutuyorlar. Filistinli çocukların öldürülmesi son yıllarda o kadar sıklaştı ki artık nadiren haberlere konu oluyor.

 

Hâlâ Jayyous'daki bir çiftçi, çiftliğinin ortasından geçirilecek ayrıcı bir beton duvar için 100 yıllık zeytin ağaçlarının kesileceği gerçeğiyle yüzleşmek zorunda.

Hâlâ Hebron'da Filistinli aileler, hükümetin verdiği evlerde üstlerine yerleşen ve çocukları okula giderken üzerlerine kaynar su döken aşırı ve saldırgan İsrailli yerleşimcilerle uğraşmak zorundalar. Şiddete sonİsrail, toplumda aşırı uçlarda gruplaşmalara neden olan ve Filistinliler için hayatı katlanılmaz ve küçük düşürücü bir cehenneme döndüren, devlet kontrolünde şiddete göz yumuyor.

Şayet, İsrail hükümetinin acımasızlığının hedefi söylendiği üzere güvenlikse ve Filistinlilerin İsrail'e karşı yürüttükleri ve 2000 yılından bu yana 900'den fazla İsraillinin ölümüyle sonuçlanan şiddet eylemlerine gerçekten bir son vermekse, bunu sağlamak için daha kolay bir yol olmalı, öyle bir yol ki şiddeti beslemek yerine dizginlesin.

İsrail hükümeti şiddeti başka bir bakış açısından görebilse, yani İsrail'e karşı provoke edilmiş basit saldırılardan ziyade, işgale karşı yürütülen toplu bir direniş olarak görebilse çözümün bulunması daha kolay olur. İşgal kültürünü, birlikte varolma kültürüyle değiştirin, yerleşimcileri durdurun, Filistinlilerin bağımsız bir ülkede yaşamasına izin verin ve tüm bunları gelecek bir tarihte yapmak yerine en kısa sürede yapın. Tüm bunlar kulağa zor geliyorsa, işe ilk olarak hayatı sefalete çeviren ve sadece militanlığı besleyen insanlık dışı katı tedbirlerin bir kaçını hafifleterek başlayın.

 

Mahmut Abbas'ın, Filistinlilerin çoğunluğunun, İsrail'in ve tabii ki dünyanın geri kalanının umut ettiği üzere, Abbas'ın, Filistinlilerin İsrail'e karşı yürüttüğü şiddete son vermek için çok fazla desteğe ihtiyacı olacak. Abbas işgale karşı yürütülen şiddetli direnişi sonlandırmak için milislerin desteğini, ancak İsrail dört yılda 3400'den fazla Filistinlinin ölümüne ve binlercesinin yaralanmasına neden olan ağır elini geri çekerse alabilir.

Yeni başkanın Filistin'in işgaline karşı koymak için şiddet içermeyen yöntemler kullanma planı, Filistinliler arasında ve dünya liderleri arasında olması gerektiği üzere sıcak karşılandı. Ancak bu amacın başarıya ulaşabilmesi için Abbas'ın yardıma ihtiyacı var. Uluslararası toplumdan ve İsrail hükümetinden, sözde değil gerçek bir yardıma. Bunu tek başına gerçekleştiremez.

İsrail hükümetinin yakın tarihte gerçekleştirebileceği ve Abbas'ın değişim için yetki almasını sağlayabilecek bazı pozitif eylemler, barışın gerçekleşeceğine dair umutların yeşermesinde çok büyük bir aşama kat edilmesini sağlar.

 

Filistin seçimi bugün henüz herhangi bir şeyi değiştirmedi, ancak herkesin sorumluluk üstlenmesi şartıyla yarını değiştirmek için bir şans var.

 

Çeviren: Evren Dağlıoğlu