Alofa

-
Aa
+
a
a
a

Pasifik Okyanusu'nun cennet adalarından her gece bir parti vermek için uygun bir gerekçe varmış. Dünyanın en genç demokrasilerinden biri olan Tuvalu'da gündüzleri meclis binası olarak kullanılan açık duvarlı sazlık 'falekaupule', geceleri adanın başlıca parti mekânı haline dönüşüyormuş. En iri erkeklerin güçlü elleriyle vurdukları davulların sadaları adaları ağır bir ritmle dolanırken, etraflarındaki dansçılar bedenlerini mükemmel bir zamanlama ile hareket ettiriyorlarmış: Herkeste pandanus yaprağından etekler, kızlarla kadınların üstlerinde narin kırmızı-beyaz bluzlar, erkeklerin çoğunun göğüsleri çıplak, bazılarınınki muz yapraklı...

 

Dansı hayran hayran izleyen gazeteci yazar ve aktivist Mark Lynas'ın yanına usulca oturuveren ve şarkıları ona fısıldayarak çevirmeye başlayan yaşlıca adam: "Alofa şarkısıyla dans ediyorlar," demiş. "Bizim Tuvalu dilinde hem aşk, hem de varoluş anlamına gelir bu kelime. Adaların güzelliğini övmek için dans ediyorlar. Anlamı şu: Hepimiz bir kulübenin çatısı altında bir araya gelir, bir arada yaşarız."

 

Ne var ki, Tuvalu için okyanus çalar saatinin alarmı artık çalmış durumda. Ada sakinleri, artık bu 'kulübenin çatısı' altında bir arada barınma olanağını ebediyen kaybetmek üzereler. En azından iki bin yıldır yaşadıkları bu mercan adalarını birkaç yıl içinde tamamen terk etmek durumundalar. Küresel ısınma yüzünden yükselen suların bastığı, dipten fokurdayan tuzlu suların yiyeceklerini kökünden çürüttüğü bu adaları bırakıp tarihin ilk iklim göçmenleri olarak kayda geçecekler –tabii kendilerini almaya razı olacak ülke bulabilirlerse. Tuvalu, yeryüzündeki en kısa ömürlü bağımsız ülkelerden biri olarak tarihe geçecek gibi görünüyor.

 

Şarkıları çeviren yaşlı adam, adanın 1978'de İngiliz sömürgeliğinden kurtulup bağımsızlığını ilan etmesinden sonra seçilen ilk başbakanıymış da aynı zamanda. Bilge Toaripi şöyle anlatıyor: "Kyoto konferansına gittim. Bilim insanları bu emisyonları filan anlattılar. Ben de, eğer bu salımlar ısıtıyorsa dünyayı, adamızı da batırıyorsa, durdursunlar o zaman dedim... Ama durdurmadılar. Şimdi fikrim şudur: insanlarımız gelenekleri, örf ve âdetleri ve kültürleriyle birlikte taşınsınlar. Aramızdan bazıları yok, bir şey olmaz diyor. Ben de onlara soruyorum: Hangisini tercih edersiniz, burada kalalım da herkes ölsün, dünyada hiç Tuvalu'lu kalmasın, bunu mu? Yoksa, hazırlığımızı yapıp, başka bir yere gitmeyi ve hiç olmazsa hayatta kalmayı mı?"

 

Peki yaşlı Toaripi'nin kendisi ne yapacak? Varlığı ve sevgisi ne olacak onun? Alofa'sı? "Çocuklarım güvende olsun istiyorum," diyor o. "Onlara şunu söylüyorum: Siz gidin ki, yaşayan Tuvalu'lular kalsın yeryüzünde, yenileri doğsun... Bana gelince, ben bu adada kalacağım. Tuvalu'yla birlikte gideceğim denizin dibine. Fikrim budur."[1]

. Kaynak .

 

Mark Lynas; High Tide. London: Harper Collins, 2005.

 

[1] Açık Radyo'nun 8-13 Mayıs 2006 tarihleri arasında toplam 83 sanatçı ve 6 galerinin katılımıyla düzenlediği Natür-Mort sergisi kitapçığından alınmıştır.