Stiglitz'den 'İhtarname': Bermuda Şeytan Üçgeni'ne Pupa Yelken Gidiliyor...

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a
Fotoğraf: Reuters

Bir “ihtarname” daha: Yaklaşan kıyamet hakkında insanları uyaran bilge “ihtiyarlar” kervanına Stiglitz de katıldı. Dünyanın önde gelen kamu entelektüellerinden, Nobel ödülü sahibi iktisatçı ve Time dergisi tarafından 2011 yılında “dünyanın en etkili 100 kişisi”nden biri seçilen akademisyen Joseph Stiglitz, dünya teknesinin “Bermuda şeytan üçgeni”ne doğru pupa yelken yol almasının hayli ürkütücü muhtemel sonuçlarını birkaç gün önce Scientific American dergisine yazdığı makalede özetliyordu.

 

Üçgenin bir ucunda hızla tırmanan eşitsizlik, bir diğer ucunda demokrasinin hızla berhava edilmekte oluşu, üçüncü ucundaysa iklim değişikliği var!

 

Stiglitz’e göre ABD’de son 40 yıl içinde gelir dağılımı eşitsizliği öylesine kötüledi ki, ABD demokrasisi büyük tehlike altına girmiş bulunuyor.

 

“En tepedeki % 0.1’in [binde 1] toplam gelirden aldığı pay 4 kattan fazla artar, en tepedeki yüzde 1’in gelir payı da neredeyse 2 katına çıkarken, en alttaki % 90’ın gelir payı azaldı” diyor ünlü ekonomist. Ve devam ediyor:

 

“Dipteki ücretler, enflasyona göre ayarlama yapılarak bakıldığında, 60 yıl öncesi ile aynı. Servetler ise bundan bile daha eşitsiz şekilde dağıtılmış durumda: Sadece üç Amerikalı insan, toplumun % 50’sinin serveti kadar servete sahip...

“Bunun ne gibi sonuçlar doğurabileceğine dair şimdiden bir fikrimiz oluşmaya başladı. Çok daha kötüsü de olabilir.”

(https://www.scientificamerican.com/article/the-american-economy-is-rigged/)

 

Guardian gazetesine birkaç gün önce (4 Kasım) verdiği mülakatte de olaya geniş bir tarihsel perspektiften bakan Stiglitz, tıpkı Yokoluş İsyancıları’nın “İlan-ı İsyan” deklarasyonunda belirttikleri önemli bir olguya dikkat çekiyor: Toplum sözleşmesinin yönetenler tarafından bozulması olgusuna.

 

II. Dünya Savaşı’nın ardından siyaset yapıcılarının vizyonu, birlikte savaşmış olan insanları bir topluluk olarak bir araya getirmek, toplumun daha eşit hale gelmesine yardımcı olmak idi. Bu vizyon, 1960’larda toplumu uzun yıllardır bölmüş olan güçleri bozguna uğratmak için ırksal, sosyal ve cinsiyetler arası adalet talepleri ile pekiştirilmişti.

 

“Eğer büyük tarihi perspektife bakacak olursak, feodalizmden ve babadan oğula miras bırakılan ayrıcalıklardan kurtulma mücadelesinin sürdürülmesiydi bu; adım adım daha geniş bir sosyal adalet sistemine doğru ilerliyorduk. Vatandaş hakları hareketi ile ulaşmak istediğimiz vizyon buydu.”

 

Ama, Stiglitz’e göre, Donald Trump’ın başkan seçilmesi, ardından da Cumhuriyetçi partinin ekonomik eşitliği hızla berhava etmesi, eski toplum sözleşmesinin de, eski vizyonun da iyice berhava edilmesi anlamına geliyor.

 

Önümüzdeki günlerde Avustralya’da bu konularda birkaç konferans verecek olan Stiglitz, kapitalist sisteme getirilecek en büyük eleştiri sebebinin iklim değişikliği olduğunu söylüyor ve bu konuda çarpıcı bir analoji kuruyor:

 

“İklim değişikliği bana, Jared Diamond’un anlattığı Paskalya Adası’ndaki çöküş hikâyesini hatırlatıyor: Hani şu, son ağacı da kestikten sonra başka herhangi bir adaya kürekle gidecek hallerinin kalmadığı, kendi geleceklerini kendi elleriyle mahvettikleri olayın hikâyesini...

 

“Biz de aynı şeyi yapıyoruz” diyor Stiglitz. “Sistemdeki işlev bozukluğunun boyutu inanılmaz. İşin ilginç tarafı şu ki, yaptığım hesaplamalardan çıkan sonuç, bu bela ile uğraşmanın topluma maliyetinin çok küçük, YİGSH’nın en fazla % 2’si mertebesinde olması. Oysa, bu meselenin üstüne gitmemenin maliyeti feci yükseklikte olabilir.”

(https://www.theguardian.com/business/2018/nov/05/joseph-stiglitz-america-should-be-a-warning-to-other-countries)

 

Vakanüvisiniz hakir, insanın maliyet analizi yapmakta bu kadar başarısız olabileceğine inanmıyor tabii. Canımızı sıkmayalım canım, bir yolu bulunur elbet!

 

 

Vakanüvis ÖM