Nükleer Denetleme Kurumu’na İtirazlar: Bireysel Çıkar için Nükleer Santral Kuruluyor, Denetim Ortadan Kaldırılıyor

Yeşil Bülten
-
Aa
+
a
a
a

9 Temmuz 2018 tarihli Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlanan 702 sayılı Nükleer Düzenleme Kurumu'nun Teşkilat ve Görevleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’yle kurulan, kısa adıyla NDK Türkiye’de nükleer enerjide tek yetkili kurum oldu. Yeşil Bülten'de Avukat Arif Ali Cangı ile bu yeni dönemi ve kararnameye itirazları konuştuk.

Yeşil Bülten: 12.07.2018 - Cumhurbaşkanlığına Bağlı Nükleer Düzenleme Kurulu Kuruldu
 

Yeşil Bülten: 12.07.2018 - Cumhurbaşkanlığına Bağlı Nükleer Düzenleme Kurulu Kuruldu

podcast servisi: iTunes / RSS

9 Temmuz günü yaşanan ve adeta Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumları ve teşkilat yapısında tartışmalı değişikliklere imza atılan kararname yağmuru Anayasaya aykırılık başta olmak üzere pek çok açıdan eleştiriliyor. Cumhurbaşkanı’na bağlı Nükleer Denetleme Kurumu’nun kuruluşunu ilan ede 702 sayılı Kararname’ye dair itirazlar şöyle:*

Kamu Yararı İlkesi Ortadan Kaldırılıyor Türkiye Yüksek Radyasyonlu Döneme Giriyor

Madde 3/2a’daki “Faaliyetin bireysel veya toplumsal açıdan fayda sağlaması” ilkesi ile kamu yararı/zararı tartışması tümüyle ortadan kaldırılıyor. Nükleer Santral gibi ancak yüksek kamu yararı olması halinde yapılacak bir yatırım bir şahıs veya şirketin bireysel fayda sağlamak adına güvenliği bir maliyet kalemi olarak görüp azaltma yönünde irade kullanması sonucunu doğurabilecek riskler yaratmaktadır.

Madde 2/1f ile “Nükleer enerji ve İyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin yürütülmesi sırasında çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin radyasyondan korunmasını sağlamak üzere uygun şartların oluşturularak sürdürülmesi, kazaların önlenmesi veya kaza sonuçlarının hafifletilmesi” tanımının son bölümünde pek çok kurumun dikkat çektiği ve hükümetin bugüne kadar kabul etmediği kaza ihtimalinin açık bir kabulü söz konusu. Neden üstün kamu yararı ilkesi aranması gerektiğine dair bir itiraf niteliğinde.

Madde 3/2b’de "Faaliyet nedeniyle maruz kalınabilecek radyasyon dozlarının, çevresel, ekonomik ve sosyal faktörler de dikkate alınarak mümkün ve makul olan en düşük düzeyde tutulması esastır” maddesindeki “ekonomik” ifadesiyle bireysel çıkar için ve/veya ekonomik kriz gibi gerekçelerle yüksek doz radyasyonun yasal zemini oluşturuluyor.

TAEK İşlevsizleştiriliyor Nükleer’de de Tek Yetkili Cumhurbaşkanı Oluyor

Madde4/9 ‘daki “Yetkilendirilen tüzel kişiler, tesisi oluşturan yapı, sistem ve bileşenlerin inşa, imalat ve montaj süreçlerinin denetimine yönelik olarak, Kurum tarafından yetkilendirilen özel hukuk tüzel kişilerinden Kurumun belirlediği usul ve esaslar kapsamında ayrıca denetim hizmeti alır.” ifadesi ile devletin denetim sorumluluğu özel sektöre devrediliyor. Daha önce başbakanlığa bağlıyken AKP tarafından Enerji Bakanlığına, yani denetlemek üzere kurulduğu kuruma bağlanan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu

1956 yılında Ankara'da Atom Enerjisi Komisyonu Genel Sekreterliği olarak kurulan TAEK, 1982 yılında 2690 sayılı Yasa bugünkü adını aldı ve Türkiye’de nükleerle ilgili denetleme dahil her konudan sorumlu kılındı. 2002 yılı sonlarında, Başbakanlığa bağlı lisanslama otoritesi olarak görev yapmakta olan TAEK, denetlemekle yükümlü olduğu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlandı.

Geçici Madde 2’nin hükümleri uyarınca TAEK'in hemen hemen tüm yetkileri NDK’ye devrediliyor. Böylece TAEK’in bugüne kadar taraf oluna uluslararası anlaşmalardaki statüsü de ortadan kalkıyor. TAEK’e verilen uluslararası yetkilerin hangileri kuruma devredileceğine de kurum NDK karar veriyor. Bunun Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) tarafından nasıl karşılanacağı bilinmiyor. TAEK’in yetkilerinin kısıtlanarak/parçalanarak yeni bir nükleer denetleme kurumunun oluşturulması IAEA’nın talebi. Lakin bağımsızlığına gölge düşürecek şekilde NDK’nin yani Cumhurbaşkanlığı’nın tek yetkili ilan edilmesi endişelere neden olabilir. TAEK de tümüyle Cumhurbaşkanlığı denetimine giriyor. TAEK’in yetki alanı sadece nükleer atıklarla sınırlı hale geliyor. TAEK’in bu konuda yeterli donanıma sahip olup olmadığıysa çeşiti uzmanlarca tartışılıyor.

Madde 6/5 ile atıkların bertarafıyla yetkilendirilen kişinin bir başka yetkilendirilen kişiye atıkları teslim ettiğinde sorumluluğunun sona ermesi de 702 sayılı KHK’nın tartışmalı maddeleri arasında yer alıyor.

Denge-Denetleme Tümüyle Ortadan Kalkıyor

Madde 7‘de sıralanan hükümlerle diğer kurum ve kuruluşlar; NDK’nın yetkilerini kısıtlayacak, yetkilerini ve görevlerini yerine getirmesini engelleyecek şekilde, Kurumun uygun görüşünü almadan hiç bir işlem tesis edemiyorlar. Denge denetleme mekanizması tümüyle ortadan kalkıyor tüm yetkilendirmeler cumhurbaşkanınca yapılıyor.

Madde 4/15 ile nükleer faaliyet lisansı verilen tesislerin yer seçimi ve kuruluşunun imar kanununa bağlı ve denetimlere tabi olmaktan çıkarılıyor.

Madde5/4’deki "Nükleer faaliyetlerde ÇED raporunun radyolojik etkilere ilişkin bölümlerinin formatı NDK'nin uygun görüşü ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenir ve bu bölümler NDK tarafından değerlendirilir” ifadesiyle ÇED için de tek yetkili NDK yani Cumhurbaşkanı oluyor.

“Cumhurbaşkanınca belirlenen bakanlıkla ilişkili Nükleer Düzenleme Kurumu kurulmuştur" 
"Kurumun düzenleyeceği faaliyet, konu ve alanlar ile Kurumun görev ve yetkileri Cumhurbaşkanınca belirlenir"
"Kurul; biri Başkan, biri İkinci Başkan olmak üzere; toplam beş üyeden oluşur. Kurul üyeleri Cumhurbaşkanınca atanır"
"Cumhurbaşkanı, atamayla birlikte Başkanı ve İkinci Başkanı görevlendirir"
"Kurula alınacak uzmanlar, sözleşmeli personel konusunda ve bunlara ödenecek ücretler konusunda cumhurbaşkanı karar verecek”

şeklindeki maddelerle ortaya konulduğu biçimiyle NDK’yı kuran, kurul üyelerini, başkanları dahil uzman ve sözleşmeli çalışanları ve maaşlarını belirleyen de Cumhurbaşkanı.

NDK’ya Yargı Dokunulmazlığı mı Sağlanıyor?

"Kurum, görev ve yetkileri bağımsız olarak yerine getirir ve kullanır. Kurum kararları yerindelik denetimine tabi tutulamaz, hiçbir organ, makam, merci veya kişi Kurum kararlarını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremez”

"Kuruma, düzenleyici faaliyetlerini zafiyete uğratacak, bu faaliyetlerle çelişecek veya faaliyetlerini etkin bir şekilde yürütmesini engelleyecek yükümlülükler verilemez”


"Kurul üyeleri, görevlerinin devamı süresince görevlerini tam bir dikkat, dürüstlük ve tarafsızlık ile yürüteceklerine, kanun hükümlerine aykırı hareket etmeyeceklerine ve ettirmeyeceklerine dair Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu huzurunda yemin ederler”

Şeklindeki düzenlemeler gösteriyor ki;

NDK’ya Cumhurbaşkanı dışında hiç kimse, hiç bir merci söz söyleyemeyecek, herhangi bir kurumun çalışmalarını yavaşlatma veya durdurma şansı olmayacak.

Av. Arif Ali Cangı’ya göre Kurul’a Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu huzurunda yemin ettirilerek yargısal dokunulmazlık algısı da oluşturulmak isteniyor.*

Türkiye Nükleer Atık Çöplüğü Olacak!

Madde6/4a’da "Ortaya çıkacak radyoaktif atıklar miktar, hacim ve radyoaktivite açısından mümkün ve makul olan en düşük düzeyde tutulur” ifadesinde hiçbir uluslararası kurumun sınır değerlerine atıf olmaksızın “mümkün ve makul” gibi soyut ve muğlak ifadeler kullanılıyor.

Madde6/4b’deki "Radyoaktif atıklar başka bir yetkilendirilen kişiye devredilene kadar, işletme esnasında ortaya çıkan kull#anılmış yakıtlar ise her halükarda işletme ömrü boyunca santral sahasında depolanır” hükmüyle nükleer santral sahalarını atık depolama sahasına dönüştürüleceği anlatılıyor. Mersin Akkuyu’da nükleer santral kurmak isteyen Rus şirketi, sürecinden başından beri atıkları (aslında sadece yüksek seviyeli atıkları, orta ve düşük seviyeli atıklar Mersin’de kalacak) Rusya’ya götüreceğini söylüyordu.

Madde6/2 “Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde üretilmiş ve kullanım süresi dolduğunda menşei ülkeye iade şartı ile ihraç edilmiş radyoaktif kaynaklara ve radyoaktif atıkların transit geçişine birinci fıkra hükmü uygulanmaz” hükmüyle Rus şirketin nükleer atıkları Rusya’ya götürdükten sonra geri getirmesine gereken izinler veriliyor.

BirGün Gazetesi’nden Özgür Gürbüz’ün yorumuna göre bu maddenin anlamı: içinde plütonyum gibi nükleer silah yapımında kullanılabilecek kullanılmış yakıt çubukları santraldan çıkarıldıktan sonra Akkkuyu’da soğutma havuzlarında bekletilecek, daha sonraysa Rusya’ya (Sinop için Japonya veya Fransa) götürülüp, silah yapımında kullanılabilecek maddelerden arındırıldıktan sonra yeniden Türkiye’ye gönderilecek ve radyoaktivitesi azalana kadar binlerce yıl Türkiye’de kalacak. Nükleer santral riskinin yanına nükleer atık riski de eklenecek.

*Burada okuyacağınız itirazları Av. Arif Ali Cangı ile konuştuğumuz 12 Temmuz tarihli Yeşil Bülten programının kaydında dinleyebilirsiniz

** Av. Arif Ali Cangı’nın Facebook sayfasında yayınladığı itirazlarını tümü için: https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=1108201712680204&id=100004711573253

*** Özgür Gürbüz’ün yazısı için: https://www.birgun.net/haber-detay/khk-ile-nukleer-enerji-duzenlemesi-nukleer-atiklara-yesil-isik-222593.html