Seçimler OHÂL referandumuna dönebilir mi?

-
Aa
+
a
a
a

24 Haziran çifte seçimlerine doğru giderken, yaklaşık iki yıldır yürürlükte olan Olağanüstü Hâl de, partilerin ve Cumhurbaşkanı adaylarının "vaatleri" çerçevesinde kendine yer buldu.

Kaynak: P24 (4 Haziran 2017)

Açıklanan seçim beyannameleri ve yapılan beyanatlara bakarsak, Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Vatan Partisi, OHÂL'in devamını vadeden partiler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek de, OHÂL'in uzatılması vaadinde bulunan Cumhurbaşkanı adayları.

Peki, 24 Haziran seçimlerine giderken OHÂL hakkında Türkiye kamuoyu ne düşünüyor?

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri, OHÂL'in kaldırılıp kaldırılmamasına yönelik bir "referanduma" dönüşebilir mi?

Evet; bu ihtimal var.

Çünkü Türkiye kamuoyu, artan biçimde OHÂL'den rahatsız.

Önce, OHÂL'e desteğin zirvede olduğu dönemlerden başlayalım.

Bu zirve, doğal olarak, darbe girişiminden hemen sonraki dönemlere denk geldiğinden, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden iki ay sonra gerçekleştirilen, Eylül 2016'ya ait Metropoll'e ait kamuoyu araştırması sonuçlarına bakalım.

O dönemde, darbe girişiminin müthiş dehşeti ve yaşanan şiddet dalgasının travması sürüyordu; 20 Temmuz' 2016'da ilân edilen OHÂL de, yaklaşık iki aydır yürürlükteydi.

İşte tam bu "zirve" noktasında, kamuoyonun yüzde 52,9'u, "üç ay süresince" OHÂL ilân edilmesinin "yararlı" olduğunu düşünüyordu. Ancak, bu düşüncede olanlar, ağırlıklı olarak 1 Kasım 2015'te AKP ve MHP'ye oy verenlerdi. 

1 Kasım'da, AKP'ye oy vermiş olanların yüzde 81,5'u ve MHP'yi destekleyenlerin yüzde 63,2'si, Eylül 2016'da OHÂL'e olumlu bakıyordu. Buna karşılık, Cumhuriyet Halk Partisi ve Hakların Demokratik Partisi seçmenleri ise, OHÂL'e o dönemde de sıcak bakmıyordu. 1Kasım 2015'te  CHP'yi destekleyenlerden, ancak yüzde 27'si ve HDP'yi desteklemiş olanların yüzde 10'u, OHÂL'e olumlu bakıyordu.
OHÂL'in zirve noktasını yaşadığı dönemde yapılan ölçümde çıkan diğer sonuçlar ise oldukça ilginçti: Daha Eylül 2016'da, kamuoyunun ağırlıklı görüşüne göre OHÂL, üç aylık bu dönemden sonra  uzatılmamalıydı.

Diğer bir deyişle, Eylül 2016'da, toplumun yaklaşık yüzde 50'si, OHÂL'in üç aylık dönemi sona erdikten sonra, "uzatılmaması gerektiği" görüşündeydi. Dahası, kamuoyunun sadece yüzde 33'ü, OHÂL'in uzatılması gerektiğini düşünüyordu. AKP seçmenlerinin yarısı ve MHP seçmenlerinin de yüzde 33'ü dışında, OHÂL'in uzatılması gerektiğini düşünen yoktu.

Daha da geriye gidelim: Temmuz 2016'ya, darbe girişimi dehşeti ve travmasının toplumda en çok hissedildiği, canların yandığı, psikolojik şokun en ağır biçimde yaşandığı  ve güvenlik endişesinin en hâkim olduğu günlere.

Temmuz 2016'da toplumun yüzde 43'ü OHÂL'in "en fazla 3-6 ay arası süreceğini" düşünüyordu.  Hattâ, yüzde 15 oranıyla ikinci ağırlıklı grup, "3 aydan az sürer" diyenlerdi. OHÂL'in "bir yıl sürebileceğini" düşünenler, yüzde 4,4 ve "isabetli öngörüde" bulunup, 2 ilâ 5 yıl diyenler, kamuoyunun yüzde 0,6'sıydı.  

O vakitten bu yana kaç üç aylar geçti de, OHÂL mevsimi geçemedi.
 
OHÂL zamanlarında sandık

Daha önce de, Olağanüstü Hâl koşullarında oy verdik: Hayır, 1983'te, 12 Eylül darbesi ertesi süregelen sıkıyönetim koşulları altında gerçekleşen genel seçimlerden bahsetmiyorum. 16 Nisan 2017 referandumunu kastediyorum.

Şubat 2017 dönemindeki kamuoyu görüşlerine bakalım şimdi de...

Şubat 2017'de sandıkların, OHÂL yönetimi altında kurulmasını "doğru bulanlar" kamuoyunun azınlığıydı: tam olarak yüzde 37,1'i. Buna karşılık, "yanlış bulanlar" ise yüzde 42,2 oranındaydı.  "Fikrim yok" diyerek, bu soruya cevap vermek istemeyenlerin oranı yüzde 20'yi aşıyordu. "Fikrim yok" sessizliğindekiler, ağırlıklı olarak 1 Kasım 2015'te AKP'yi ve MHP'yi desteklemiş olanlardı. AKP seçmenlerinin, yaklaşık yüzde 20'si ve MHP'lilerin yüzde 25'i, bu soruya yanıt vermemeyi tercih ediyordu.

Peki, kimler OHÂL koşulları altında referanduma gitmeyi "doğru" buluyordu? 1 Kasım 2015'te AKP'ye oy verenlerin yüzde 70'i ve MHP'ye oy verenlerin yüzde 24,4'ü.
Ve 16 Nisan 2017 referandumu, seçmenlerin çoğunluğunun hoşuna gitsin gitmesin, OHÂL koşulları altında gerçekleşti gitti ve mühürlü-mühürsüz, başkanlık sistemine "kılpayı" geçit veren biçimde sonuçlandı veya bir başka görüşe göre, "sonuçlandırıldı".

Aradan aylar aylar geçti; Milli Güvenlik Kurulları toplandı dağıldı ve OHÂL uzatıldı durdu.

Geldik Aralık 2017'ye...

O tarihte, büyük kentlerde yaşayanların yüzde 60'ına yakını ve Türkiye'nin geri kalanının yüzde 50'si, Türkiye'nin OHÂL ile yönetilmesini "doğru bulmadığını" açıkça dile getiriyordu.

Ve de, OHÂL'ın altıncı kez uzatılmasının arifesinde, Aralık 2017'de halkımızda oluşmuş net bir görüş vardı: "Olağanüstü Hâl, ekonomiyi olumsuz etkiliyor." Kamuoyunun yüzde 60'ı aşan orandaki kesimi, OHÂL'in ekonomiye etkisinin negatif olduğu kanaatini geliştirmişti.

OHÂL'in ekonomiyi "olumlu etkilediğini" düşünen tek bir kesim vardı: 1 Kasım 2015'te AKP'ye oy verenlerin yarısı ve MHP'yi destekleyenlerin yüzde 18'i; tüm Türkiye kamuoyunun yüzde 25'i yani.

Sadece ekonomi değil; hak ve özgürlükler alanında da, OHÂL'e yönelik bir "bunalmışlık" hâli vardı. 1 Kasım 2015'te AKP'yi destekleyenlerin yüzde 58,9 ve MHP'yi destekleyenlerin yüzde 19,9'u dışında, OHÂL'in hak ve özgürlüklere etkisini "olumlu" bulan yoktu. Gene Türkiye kamuoyunun yüzde 30'u gibi bir azınlıktan bahsediyoruz.

OHÂL'e yönelik bir "olumlama" veya "negatif görüş bildirme" konusunda çekimser kalanlar, yani "sessizler" de ağırlıklı olarak AKP seçmenleri idi.
 
Seçimlere giderken OHÂL algısı 
 
24 Haziran 2018 seçimlerine gittiğimiz şu dönemde, kamuoyu algısı nasıl peki?

Metropoll'ün araştırmalarında, Ocak 2018 ve Mart 2018 araştırmalarında, OHÂL algısına ilişkin sorular yöneltilmiş.

Ve artık "kemikleşmiş" bir algı açıkça ortada: toplumun yüzde 53'üne yakını ülkenin OHÂL koşullarında yönetilmesini "doğru bulmuyor."

Doğru bulanların maksimum olarak ulaştığı oran ise yüzde 35.

Mart 2018'de yaklaşık yüzde 60'lık bir kitle, OHÂL'in 2018 içinde veya seçimlerden sonra (erken seçim kararı alınmadan önce verilen yanıtlar olduğuna göre 2019'da diyebiliriz) kalkmasını bekliyordu. 1 Kasım 2015'te AKP'ye oy verenler arasında, yüzde 40'a yakın bir kesim de, OHÂL'in en geç seçimlerden sonra kalkacağını düşünüyordu: bu açıdan AKP'li seçmenin, partisinden "OHÂL'in kaldırılmasını bir seçim vaadi olarak beklediğini" de söyleyebiliriz.

Ne var ki, bu beklentileri gerçekleşmedi...

"OHÂL suskunlarının" en yoğun ve hatta yegâne ağırlıklı sayılabilecek oranda AKP seçmenleri arasından olduğunu da anımsatalım.

Seçim beyannamelerinde, AKP, MHP ve Vatan Partisi'nin bir blok hâlinde "Olağanüstü Hâl'in sürdürülmesini" vadetmeleri, seçmenler arası bir "OHÂL referandumu psikolojisi" doğurur mu?

Bilemiyoruz.

Parti beyannameleri açıklandıktan ve Cumhurbaşkanları adaylarının OHÂL konusundaki düşüncelerini net biçimde ifade etmelerinden sonra, ancak Haziran ayındaki kamuoyu araştırmalarında işin rengi belli olur.

Ne var ki, bu seçimlere yönelik en sağlıklı tahminleri verebilecek kamuoyu araştırmalarının yapılabileceği 14-17 Haziran tarihlerinde, bayram tatili var. Dahası, "OHÂL suskunları" aynı zamanda tercih saklayanlar mı-bunu da önceden bilebilmek imkânsız.

O nedenle, "seçmen hükmünde kararnâme" ile, 24 Haziran ikiz seçimleri, birden OHÂL referandumuna da dönüştürebilebilir.