Gezegenin Geleceği: 13 Kasım 2019

-
Aa
+
a
a
a

Van Gölü Havzası’ndaki Sarımehmet Barajı’nda iki yıldır görülen ve istilacı tür olarak bilenen zebra midyelerin bölgedeki akarsulara yayılması durumunda, dünyada sadece Van Gölü‘nde yaşayan inci kefalini etkileyebileceği belirtildi. 

Fotoğraf: Yeşil Gazete
Gezegenin Geleceği: 13 Kasım 2019
 

Gezegenin Geleceği: 13 Kasım 2019

podcast servisi: iTunes / RSS

Van Gölü Havzası’ndaki Sarımehmet Barajı’nda iki yıldır görülen ve istilacı tür olarak bilenen zebra midyelerin bölgedeki akarsulara yayılması durumunda, dünyada sadece Van Gölü‘nde yaşayan inci kefalini etkileyebileceği belirtildi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Bu baraj gölünün amatör balıkçılığa tamamen kapatılması lazım. Çünkü buradaki zebra midyenin diğer akarsulara taşınması Van Gölü’ndeki inci kefallerinin üreme habitatlarını tamamen yok olması demek” dedi. Akkuş şu bilgileri verdi: “Normalde Van sınırları içinde zebra midye türü yok. Fakat bugün bulunduğumuz noktada barajın her tarafını zebra midyelerin kapladığını görüyoruz. Bu Van için çok büyük bir tehlikenin habercisi. Çünkü göl havzasındaki akarsuların hepsi zebra midyesinin yaşamasına uygun. Ayrıca bu akarsular 14 bin insanın geçim kaynağını sağladığı inci kefallerinin üreme habitatı. Bir zebra midye, akıntılarla beraber çok hızlı bir şekilde yayılıyor.” Akkuş ayrıca şunları ekledi: “Eğer buradan başka akarsulara giderse inci kefali üreme habitatlarını tamamen işgal edebilir. Şu andaki Sarımehmet Barajı’nda kullanılan bir av aracının gidip yakın bir akarsuda kullanılması bu zebra midyeyi alıp kendi elimizle oraya taşımamız, çok büyük sorunlarla karşı karşıya kalmamız demek‘’ ifadesini kullandı. Bu istilacı midye türlerinin Van Gölü Havzası’ndaki diğer doğal midye türlerini de yok edeceğini anlatan Akkuş, acilen bir yönetim planı hazırlanması ve bu baraj gölünün amatör balıkçılığa tamamıyla kapatılması gerektiğini söyledi. İstilacı türleri ekosistemleri çok ciddi bir biçimde tehdit edebiliyor.

Kazdağları’ndaki altın arama faaliyetleri tepkilere neden olan Kanadalı şirketin Kapasite Artışı projesinin ÇED sürecinin sonlandırıldığını, projeyi ileriki bir tarihte tekrar başlatacaklarını açıkladı. Şirket Sözcüsü Çağın Şen, şunları söyledi: “Kirazlı projesine odaklanmak bizim kararımızdı. Bu nedenle Çamyurt Altın Madeni Kapasite Artışı Projemizin ÇED raporunu sunmayarak süreci sonlandırdık. Çamyurt projemizi daha sonraki bir tarihte başlatacağız” 

Karadeniz bölgesinin Çernobil faciasının etkisi altında kaldığını ancak bu gerçeklerin halktan yıllarca saklandığını belirten Avukat Remzi Kazmaz, Karadeniz’deki Çernobil mağdurlarına ve yakınlarına tazminat ödenmesi için hukuk mücadelesi başlattı. Samsun Haber gazetesinden Tahir Ömer Çokluk’un haberine göre Kazmaz, başlattığı başlattığı hukuk mücadelesinin gerekçeleri hakkında şu bilgileri verdi: “Doğu Karadeniz’de yıllardır neredeyse her evden kansere kurban veriliyor. Özellikle Doğu Karadeniz’de bir yakınını kanserden kaybetmeyen yok gibi. Bunun da ana nedeni Çernobil. “Çernobil’in etkileri, Doğu Karadeniz’in Çernobil radyasyonuna ne kadar maruz kaldığı yıllarca açıklanmadı. Radyasyon bulutları Türkiye’yi etkisi altına almaya başladığında gezici radyasyon birimleri bile Sinop-Anamur hattının batısında üslenmişti. 7-9 Mayıs tarihlerinde Trabzon-Hopa arasına ulaştığı belgelenen radyasyon bulutlarıyla ilgili hiçbir önlem alınmadı. Bu radyasyon, yağan yağmurlarla Karadeniz’de yeryüzüne indi. Ardından da Karadeniz’de kanser ölümleri başladı. Gizlenen bilgiler açıklandığında bu gerçek ortaya çıkacak” “Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Çernobil’den önce uzun ve ciddi bir çalışmayla Türkiye’de 42 ilde doğal radyasyon düzeylerini tespit etmişti. Bu çok büyük bir avantaj. Ölçülen radyasyon değerleriyle bugünküleri karşılaştırmak suretiyle bir yerin radyasyon düzeyinde herhangi bir dış etkiden kaynaklanan artış olup olmadığını görmek mümkün olacak. Bugüne kadar böyle bir çalışma yapılmadı. Bu harita acil olarak çıkartılırsa, Sinop – Anamur hattının doğusunun ve tüm Türkiye’nin Çernobil’den ne kadar etkilendiği ilk kez ortaya çıkartılacak’’ dedi. Avukat Remzi Kazmaz Anayasa’ya göre devletin vatandaşını korumakla yükümlü olduğunu ama Çernobil’de bunu yapmadığını savundu. Çernobil mağdurlarına hukuki destek sağlayacağını ve ücret talep etmeyeceğini söyleyen Kazmaz Karadenizli olup da birinci derece yakını kanserden ölenleri dava açmaya çağırdı. 

Yeni Zelanda iklim değişikliği bakanı James Shaw, yaklaşık 5 milyon ada ülkesinin iklim acil durumuna adapte olmaları için yasa hazırlığında olduğunu söyledi. Shaw, “İklim değişikliği, hükümetlerin ele almadığı uzun vadeli bir problem. Bugün Yeni Zelanda’nın emisyonlarını azaltma planımızda önemli bir adım atıyoruz.” Başbakan Jacinda Ardern milletvekillerine: “İklim değişikliğinin zamanımızın en büyük zorluğu olduğu ifadesine kesinlikle inanıyorum. İnkar edilemez bir şekilde deniz seviyemiz yükseliyor ve ve gittikçe artan  bir biçimde aşırı hava olayları yaşıyoruz’’ dedi. Tasarıda 2050 yılında, sera gazı azaltma hedefi yasaya dönüştürülecek ve gelecekteki hükümetlerin hedeflere ulaşma planları olması hedeflenecek. Ayrıca bir iklim değişikliği komisyonu kurulacak ve gelecekteki hükümetin adaptasyon ve karbon ayakizi azaltması için plan ve bütçesi sağlanacak. Sivil Toplum Kuruluşları adına Kevin Hague, tasarının sadece ilk adım olduğunu söyledi. “Şimdi doğasını koruyan ve restore eden karbon tarafsızlığına giden bir yol görmemiz gerekiyor.” “Tasarı, iklim değişikliğine karşı yalnızca ilk adım. En savunmasız yerli türlerimizi kurtarmak ve yerel ekosistemleri geri yüklemek için somut, acil, iklim eylemine ihtiyacımız var” dedi.