Ender Seren

-
Aa
+
a
a
a

Açık Gazete'de son dönemde başlayıp, ısrarla devam ettirmekte olduğunuz "Greta  bağımlılığı"na değinmek istiyorum.

Ömer Bey,

Kuruluşundan beri takip eden, ailece destek olmaya çalışan, artıları eksilerinin, sevapları günahlarının fersah fersah önünde gittiğine inandığım Açık Radyo'nun dinleyicisiyim. Dünya ölçeğinde pek çok konuda, başta küresel ısınma olmak üzere, haber ve bilgi sahibi olmamıza katkınız büyüktür. Haklı övgüleri uzatmak mümkün, uzatmayayım.

Açık Gazete'de son dönemde başlayıp, ısrarla devam ettirmekte olduğunuz "Greta  bağımlılığı"na değinmek istiyorum. Steril İsveç'in steril bir ailesinin kızı, birkaç gün okuluna gitmeyip, İsveç polisinin de dahil olduğu gözetim ve genel destek altında Parlamento binası önünde oturuyor. Olay(?) gelişip genişliyor, Greta önüne açılan kanallardan konuşmalar vs. ile  "Büyüklerimizin" küresel ısınmaya nasıl bu kadar duyarsız kalabildiğini, iyi hazırlanmış metinlerle sorgulamaya çalışıyor. Yanlış mı? Kuşkusuz değil. Değil de, giderek ototratikleşen, duyarsızlığın her boyutuyla -kaçınılmaz olarak- global hale geldiği yeni dünya düzenine karşı mücadele veren  diğer onbinlere, yüzbinlere, milyonlara haksızlık olmuyor mu? Davos'ta, (ama dışarıda, sokakta) her yıl yapılan protestolara polis tarafından en küçük bir hoşgörü gösterilmezken,  bu hanım kızımıza efendilerimizle ayni salona kabul edilip konuşma yapma ayrıcalığı nasıl ve neden gösterildi, bunun başka bir örneği oldu mu, anlamak zor. Çok ilginç.

Ne Occupy Wall Street, Dakota pipe line, ne de Arap Baharı, Paris vs. kalkışmalarının muazzam değişimin durdurulamaz kıvılcımları olduğunu kafaları duvara vura vura öğrenmiş olmalıyız. Greta kızımızın şirinlikleri de -ne yazık ki- şirinlik olarak kalmaya mahkum. Ne zaman ki; ezberler bozulur, sivil itaatsizlik, örgütlenme, eylem tanımları masaya yeniden yatırılır, temsili demokrasi, globalleşme, liberalizm güzellemeleriyle bir yere varılamayacağı anlaşılır, belki o zaman! Kimbilir?

Kolaylıklar dilerim.

Ender Seren

Merhabalar Ender Seren,

30 Ocak tarihli mesajınıza ancak şimdi cevap verebiliyorum. Gecikmeden dolayı özür dilerim; lûtfen kusura bakmayın.

Öncelikle, içten destekleriniz için teşekkürlerimi iletmekle başlayayım. Başlangıçtaki deneme yayınları da sayılırsa neredeyse çeyrek yüzyıla yaklaşan "bağımsız yayıncılık" serüvenimizin bunca hengâmeye rağmen hâlâ enerjik bir şekilde sürüyor olmasında sizin gibi dinleyicilerimizin eksilmeyen desteğinin paha biçilmez payı var.

Bunu söyledikten sonra, sizin deyiminizle "Greta bağımlılığı"mız konusunda yazdıklarınıza birkaç kelimeyle değinmeye çalışayım.

Kuruluşundan beri Açık Radyo yayınlarını takip ettiğinize göre, şimdi özetleyeceğim kronolojinin büyük bölümünden haberdar olmalısınız. Ama ben gene de şöyle bir özet geçeyim:

Daha en başta, kuruluştan birkaç ay sonra 1996'daki HABİTAT konferansında dünyanın birçok yerinden gelen aktivistlerle yaptığımız küçük "isyankâr" söyleşilerle başladık; 1999'daki DTÖ itaatsizlik olaylarını ("Battle in Seattle"), 2001'de Porto Alegre'deki "alternatif dünya" konferansını ve onun bir yıl sonraki devamını, 2002'de ve 2003'te Londra'da, New York'ta (ve evet, Ankara'da da!) düzenlenen  büyük barış gösterilerini, İstanbul'daki 2003 Irak Dünya Mahkemesi'ni, tüm iklim konferans, zirve ve eylemlerini (ve evet, New York'taki tarihin en büyük iklim mitingini) ya bizzat katılarak, ya da --kimi zaman bizzat, kimi zaman arkadaşlarımızı, programcılarımızı, hatta uzaktan tanıdıklarımızı "muhabir" olarak "çalıştırmak" suretiyle-- takip etmeye çalıştık. Bunların bir kısmını da canlı yayınlarla yaptık!

2013'te ülkenin önde gelen yazar-çizer-müzisyen ve sanatçılarını bir araya getiren "Gezegen Elden Gidiyor! Buna Razı Olamayız" başlıklı  İstanbul Manifestosu'nun hazırlanmasına önayak olduk, ve bunu sanatçıların bazılarının katıldığı bir konferansla dünyaya duyurup elbete radyomuzda da yayınladık.

Yıllar yılı radyomuzda "İklim İçin" toplantıları düzenledik.

2015'te Paris'te İklim zirvesi sırasında Hollande hükümetinin yasağına meydan okuyup, hükümeti sonrunda yasağı kaldırmak zorunda bırakan ve sokaklara dökülen iklim eylemcileri arasında --torun torba ailecek-- yer aldık ve bunları da radyoda yayınladık

Bunlar dışında elbette sözünü ettiğiniz Occupy hareketini, Arap Baharı'nı, Gezi'yi, Kyoto dilekçe eylemini, Gerze, Cerattepe, Soma, Büyük Anadolu Yürüyüşü hareket ve davalarını, Lakota yerlilerinin kadınların öncülüğündeki Standing Rock (Dikilen Kaya) gibi destansı mücadelelerini ve daha birçoklarını takip etmeye çalıştık halen de aynı hızla --hatta Standing Rock gibi düzenli programlarla-- takibe devam ediyoruz. Türkiye'deki iklim eylemlerinin tamamına ön saflarda katıldık, Dünyanın önde gelen sivil toplum eylemcilerinden bazılarına ya sokakta, ya kürsüde ya da stüdyoda mikrofon tutmaya çalıştık.

Genç yaşta öldürülen çevre aktivisti Michelle Gardner Quinn'in olağanüstü lirik metni ile yürüttüğü mücadelesini de, 15 yaşındaki yerli aktivist ve rapçi Xiuhtezcatl Martinez'in çarpıcı konuşmalarıyla beslediği sivil itaatsizlik eylemlerini de yayınladık.

2009'da Durban'da BM İklim Zirvesi'nde BM konferans salonunun içinde açlık grevi yapan Avustralyalı genç kız Anna Keenan'la bizzat o salonda yaptığımız mülakat da Açık Radyo'da yayınlamaktan gurur duyduğumuz canalıcı "iş"lerden biri oldu. Anna şöyle dedi bize: "Ahlaki protesto hakkımızı Birleşmiş Milletler delegelerinin buluştuğu güç koridorlarında kullanıyoruz. Medya ile konuşuyoruz. Bütün önemli ülkelerin delegeleri ile görüşüp onlara ne düşündüğümüzü ve ne olması gerektiğini söyleyeceğiz. Mesajımızı hissettireceğiz... Ayrıca bizimle dayanışma açlık grevi yapan: İsveç’ten Sarah Svensson Avustralya asıllı Daniel Lau, Avustralya’da parlamento binası karşısında açlık grevi yapan Paul Connor ve Michael Morphett var. Amerika Birleşik Devletleri’nden de Charles King ve Diane Wilson var. Yani aslında yedi kişiyiz..." (Ayrıca, dünyanın yoksul ülkelerinden birçok kişinin de dayanışma grevleri yaptığını belirten Anna'nın, Türkiye'deki dayanışma hareketine de Açık Radyo aracılığı ile teşekkür mesajı gönderdiğini de söylemeliyim.)

Öte yandan, "Grevci Greta"nın esin kaynağı olduğu Avustralya'daki okul kırıcı/grevci öğrencilerle (ki sayıları binleri buluyordu!) bizzat 10 ve 11 yaşındaki Türkiyeli Dilan ve Deniz adlı "muhabirlerimiz" bizim için mülakat yaptı ve bunları yayınladık. Gene Avustralya'da sivil itaatsizlik eylemlerinin liderlerinden olan (ve Greta'dan esinlendiğini bizzat söyleyen) Jean Wynchcliffe adlı -Greta ile yaşıt- genç kızla iklim krizi ile mücadelenin "tek yolu" olarak sivil itaatsizliğin anlam ve önemi üzerine "sıkı" bir röportaj yaptık ve bunu yayınladık.

Britanya'da iklim değişikliği ile mücadelenin tek yolu olarak sivil itaatsizlik eylemlerini gören ve bu söylemi Londra'da köprü işgalleri ve Parlamento binası önünde oturma grevi gibi eylemlerle bütünleştiren Extinction Rebellion hareketinden insanlarla radyomuzun dinleyicilerinden "devşirdiğimiz" "gönüllü muhabirler" aracılığıyla bizzat eylem sırasında mülakatlar gerçekleştirip yayınladık.  Avrupa ülkelerinde --Belçika'da, İsviçre'de ve Fransa'da (evet, sarı yeleklilerin yanı sıra iklim için de)-- yüzbinlerce öğrencinin iklim adaleti protesto eylemleriyle ilgili yeni röportajları yakında yayınlayacağız.

Örnekleri çoğaltmamıza herhalde gerek yok. Dünyada ve ülkede sivil itaatsizlik eylemlerine büyük bir ilgiyle yaklaşıyor, bunları elden geldiği ölçüde yansıtmaya çabalıyoruz.

Greta konusuna gelince, söylediklerize pek katılmadığımı söylemeliyim. Onu savunmak elbette bendenize düşmez, zaten haddim de değil. Ama birkaç not: Kendisi "steril bir aile"nin kızı değil. Annesi ülkesinin ve hatta dünyanın sayılı opera sanatçılarından biri, babası da oldukça tanınmış bir tiyatro oyuncusu. Ayrıca, babası tarafından büyük dedesi: dünyanın en önemli fizikçilerinden biri olan ve karbondiyoksit salımları yüzünden dünyanın tehlikeye gireceğini ilk tespit edenlerden biri olan Nobel ödüllü Svante Arrhenius.

Greta'nın "iyi hazırlanmış" metinlere dayanan konuşmaları da bizzat Açık Radyo için arkadaşımız Dr. Ümit Şahin'in kendisiyle Katowicze'de yaptığı mülakatta net olarak gözlemlenebileceği gibi oracıkta "irticalen" hazırlanıyor ve "icra ediliyor". Bu konuşma ve metinlerde sivil itaatsizliğin çok net tanımları var bence.

Ayrıca, gerek Polonya'ya, gerekse İsviçre'ye elektrikli arabayla, trenle vb saatlerce, günlerce gidip, sonra da o meşhur kayak merkezinde lüks bir otel filan yerine dondurucu soğukta bir çadırda barınmak, eski BM iklim bürokratı Figueres'i kendisiyle birlikte NYT gazetesine iklim krizi ve adaletli çözüm hakkında "op-ed" yazma "zorunda bırakmak", bana hiç de "şirinlik" gibi gelmiyor duğrusu.

Nihayet, yıllardır yakından izlemeye çalıştığımız Amy Goodman, Naomi Klein, Bill McKibben gibi saygın yayıncı, yazar, gazeteci ve aktivistlerin ya da Açık Gazete'de daha birkaç hafta mülakat yaptığımız Anders Mellbourn gibi gazeteci ve akademisyenlerin, hatta Greta'nın grevine de katılarak mesleki hayatını tehlikeye atan kendi sınıf öğretmenlerinin Greta'yla ve onun ailesiyle ilgili yorum, yayın ve yazıları, doğrusu hiç de hafife alınmayacak bir "fenomen" ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor bence.

Dolayısıyla, nâçizane kanaatime göre, Greta'nın ne söylediğine, ne yaptığına bakmalıyız ve sadece bunlara bakmalıyız

Fenomen dedim: Çünkü "antroposen" çağının --ya da belki daha doğru bir deyişle "Kapitalosen" çağının-- en önemli sebebi sayılabilecek etik krize küçük ama çok önemli bir cevap arayışı bu:

İşte huzurlarımızda alkışlarımızla: Söylemi ile eylemi bir, Asperger Sendromlu genç bir sivil itaatsizlik aktivisti ve bir öncü -- "Grevci Greta" !...

Ol hikâyet bundan ibaret.


Sayın Ender Seren,

Lafı çok uzattığım için beni bağışlayacağınızı ve Açık Radyo'dan desteğinizi hiç eksik etmeyeceğinizi umuyorum.

Sevgiler, selamlar, saygılar

Ömer Madra
Açık Radyo yayın yönetmeni ve programcısı

NOT:

1) Yukarıda sözünü etmeye çalıştığım metin, yazı, haber ve yorumların (Greta ile mülakatlar dahil) hepsini olmasa da, bir bölümünü Açık Radyo'nun web sitesinde bulabilirsiniz.

2) İzniniz olursa, Açık Radyo'ya gönderdiğiniz mektubunuzu ve işbu cevabımızı web sitemizde "dinleyiciden" bölümünde yayınlamak isteriz.

Merhaba Ömer Bey,

Greta üzerine gönderdiğim e-postaya, zaman ayırıp verdiğiniz kapsamlı cevap için teşekkür ederim.

Kısıtlı olduğunu bildiğim zamanınızı çok da fazla almamaya özen göstererek ve cevabınıza - olabildiğince kısa- cevap verme hakkımı(!) saklı tutarak, yazımın ve cevabınızın sitenizde yayınlanmasına bir itirazımın olmadığını belirtmek isterim.

İyi akşamlar,
Ender Seren

Merhabalar Ender Bey,

Hızlı cevabınız için teşekkür ederim. Size yazdıktan yaklaşık yarım saat sonra, Greta Thunberg'in facebook üzerinden yayınladığı açık mektubu gördüm. Kendi payıma, kendi cevabî mesajımızı Greta'nın mesajını görmeden yazıp bitirmiş ve yollamış olmaktan da mutluluk duydum. Bugün Açık Gazete programında Greta'nın o mesajını dilimiz döndüğünce -- "simültane" çevirerek aktarmaya çalıştık. Açık Radyo web sitesinde de en kısa zamanda post etmeye çalışacağız.

Selamlar, saygılar.

Ömer Madra