Flora Graeca'nın Keşif Rotası

Botanitopya
-
Aa
+
a
a
a

En değerli botanik kitaplarından biri olan Flora Graeca, 18. yüzyılda İstanbul'a, Bursa'ya ve İzmir'e de keşif seferine gelen John Sibthorp ve bitki ressamı Ferdinand Bauer'in eseri. Bu programda onların keşif rotasını takip ediyoruz. 

Flora Graeca'nın keşif rotası
 

Flora Graeca'nın keşif rotası

podcast servisi: iTunes / RSS

1806 ila 1840 yılları arasında hazırlanmış Flora Graeca gerçekten de hem botanik bilimine katkısı hem de sanatsal niteliğiyle en değerli kitaplardan biri. Başlatan kişi ise Oxford Üniversitesi Botanik bölümü profesörü John Sibthorp (1758-1796).

Sibthorp, ünlü bitki ressamı Ferdinand Bauer’i de ikna eder ve Dioskorides’in bitkilerinin izinde Yunanistan, Ege Adaları, Kıbrıs ve Batı Anadolu’yu kapsayan bir rotayı izler. 1786’da yola çıkan iki genç maceracının yanında amatör bir bahçıvan ve botanikçi John Hawkins de vardır.

Napoli’den geçerek ilk önce gemiyle Girit adasına geçerler; o dönem en önemli liman kentlerinden biri olan Smyrna’ya, yani İzmir’e varmadan önce de Ege adalarına ve Atina’ya doğru bir rota çizerler. William Sherard da o yıllarda (1703-1716) İzmir konsolosudur. Hatta, bu yöreden bitki toplayıp örneklerini İzmir Seydiköy'deki evinin bahçesinde yetiştirmiş olmasıyla da bilinen bir isim.

İzmir’den sonra kuzeye, Bursa’ya doğru gitmişler ve o yıllarda adı -Heredot’un verdiği isimle- Mount Olympos olan Uludağ’a tırmanmışlar. Bauer’in arazide kurşun kalemle çizdiği bitki ve hayvan resimleri de en az bu kitap kadar değerlidir. Yol şartları içinde çalışıyordu elbette, sahada bitkileri renklendiremeyeceği için renkleri kendi yaptığı kodlama sistemine göre not almış. Bauer'in arazide kurşun kalemle çizdiği bitki ve hayvan resimleri en az bu kitap kadar değerlidir.

Yol şartları içinde çalışıyordu elbette, sahada renklendiremeyeceği için renkleri kendi yaptığı kodlama sistemine göre not almış.

Sipthorp ve ekibi Uludağ’da keşif yaparken, mor renkli Clematis viticella yani Ak asmayı da burada bulmuş. (Ak asma düğün çiçeği ailesinden, İngilizce’de Virgins bower (Bakire mahremi), Anadolu’da yakmuk da denen çok yıllık tırmanıcı bir çiçek türü. (Çizim Ferdinand Bauer, Flora Graeca)

Sonra Bursa’dan İstanbul’a geçip, kışı burada geçirmişler; kentin ormanlık alanlarında ve tepelerinde küçük küçük keşif gezileri yapmışlar… Çuha çiçeklerinden koyu pembe Primula vulgaris, bu ekibin İstanbul’daki keşiflerinden biri. Şifalı bitkilerin izini süren Sibthorp, İstanbul'da iken Mısır Çarşısı’nı ve aktarları da gezmiş, burada satıldığını gördüğü tıbbi bitkilerin Latince adlarını ve halk tıbbında kullanım biçimlerini kaydetmeyi de ihmal etmemiş. 38 bitkinin Latince adı vardır listede…Melissa byzantina (dağ çayı), Arum maculatum (yılan yastığı), İris, Salvia officinalis (adaçayı) Ligustrum vulgare (kurtbağrı) gibi…

Sibthorp ve ekibi,  14 Mart 1787 tarihinde Rodos’u hedefleyerek Midilli, Skiros ve Kos adalarını keşfe çıkmışlar. Yolculukları sırasında şiddetli rüzgarlar, fırtınalar nedeniyle Rodos’a varamadan Marmaris körfezine sığınmak zorunda kalmışlar ve burada Karya bölgesinin ilk liman kenti olan Cressa’nın kalıntılarını görmeye gitmişler. Yeni bir tür bulmuşlardır kalıntılar arasında: Sarı bir frittilaria, yani ters lale türü…Kıbrıs’a doğru yelken açtıklarında ise antik kent Famagusta’da bu kez Arum dioscoridis bitkisini yani Yılan yastığı’nı bulurlar. James Edward Smith tanımlamıştır bunu Flora Graeca’da. Bu bitkinin pişirildiğinde yenebilir olduğunu not ederler.

Kıbrıs’tan sonra Atina’ya dönerek Parnassos Dağı’na tırmanırlar… Burada çobanlarla konuştuklarında, Dioskorides’in kullandığı bazı bitki isimlerinin sözel kültürle kuşaktan kuşağa aktarılarak, yerel dile geçtiğini fark etmişler. Delfi’de ise Defne ailesinden güzel kokulu Daphne jasminea bitkisini tespit etmişler.

Eylül gelince, ekip Patras’a ulaşıp oradan da topladıkları bitki örnekleri ve çizimlerle eve doğru yol almışlar. Bir buçuk yıl içinde dolaştığı Doğu Akdeniz'in bu yörelerinde Sibthorp, 2000'den fazla bitki örneği toplamış, ona refakat eden ressam Bauer de 1000 kadar bitki resmi, 363 hayvan resmi ve 131 manzara resmi çizmiş…

Sibthorp ve Hawkins 1794 yılında Yunanistan’a ikinci kez seyahat ederler ama bu kez Bauer Londra’da kalmış. Bauer yaklaşık 5 yılını Oxford’da bitkilerin -son derece gerçeğe yakın renkleriyle- suluboya çizimlerini yapmaya ayırmış. Bu çizimler de son derece iyi korunmuş biçimde yine Oxford’daki kütüphanede korunuyor bugün.

İngiltere’ye ulaştıklarında da Sibthorp, verem ve dizanteriden rahatsızdır. 1796 yılında 38 yaşındayken hayata veda eder. Hayattayken emeline ulaşamaz ama emlakının tüm gelirinin kitabın tamamlanmasında kullanılmasını vasiyet eder. Sibthorp’un ölümünden sonra James Edward Smith, bitkileri tanımlama işini devralıp tanımlamalarını yazmaya devam etmiş. 6 cildi yayımladıktan sonra daha ileri gitmeye ömrü yetmemiş.

7. bölümü, Bauer ve Flinders ile Avustralya seyahatini de gerçekleştiren Robert Brown tamamlamış. Kalan son 3 cildi de Hawkins’in arkadaşı olan, orkideleri araştırırken Francis Bauer ile de yakın çalışan John Lindley tamamlamış. Her bir cildi iki fasikülden oluşan, on ciltlik ve toplam 966 renkli levha taşıyan Flora Graeca birçok yönüyle bugüne dek yapılmış resimli Flora kitapları arasında, en ünlü ve en pahalı olanlarından biri. Birçok nedeni var: Biri boyutlarının büyük olması. Her sayfada elde renklendirilmiş büyük ebatta tek bir bitki resmi var. Her cildin kapağında, farklı çiçeklerden bir çelenk resmi ve ait olduğu coğrafyayla ilgili, yolculuklarının durak noktalarını da gösteren klasik bir manzara resmi vardır. Metin, bilimsel bir kesinliğe sahiptir ve görselleştiren birçok bitki türü bilim için yenidir.

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
Adagio Thomas Albinoni 11:46